31 Mart 2014 Pazartesi

Poz Verme Sanatı

Eskiden insanlar poz vermeye çekinirdi.
Yanılmıyorum değil mi, öyleydi?
Şimdi ulu orta "selfie" çekiyoruz. Büyük küçük, evde işte okulda otobüste selfie ile günü 'taçlandırıyoruz'.
Selfieden yana sıkıntım yok. İnsanın kendine güvenmesi güzel bir şey.
Ben ön kamerada ekstra çirkin çıktığım için benim için söz konusu dahi olamaz.


Çekene de mani olmayayım.
Mani olmayayım derken...
Eveeett sadede geliyorum.

Bu dudak büzüp poz vermeyi ilk kim çıkarmış Allah aşkına?!
Nasıl bu kadar yayıldı? Nasıl kimse utanmıyor böyle poz vermeye?
Nasıl dostları uyarmıyor nasıl?
Nasıl dalga geçmiyorlar?

Dehşetle dudaklarını büzüp poz veren insanların fotoğraflarına bakıyorum.
He canım he, dolgun dudakların var, biz de bayıldık(!)

Olay selfie değil yani buna takığım.
Hadi bunu ergenler yapsın..
Hadi yirmilerine henüz girmiş çıtırlar da yapsın.
Ama bunun bir sınırı olmalı ki ben bunu 23 olarak belirledim :) 23 yaşını doldurmamış kişilerin dudak büzmeli selfilerinin dışındakileri mazur görmüyorum.

Hele hele rica ediyorum otuza yaklaşmış kimseler..
Hele ki otuz yaşındakiler..
Hele hele otuzunu çoktan aşmışlar..
Ne olur ya yapmayın!
İmza
Bir dost.

30 Mart 2014 Pazar

Pınar Kremilla


Pınar, Avrupa’da tatlıların olmazsa olmazları arasında yer alan, aşçıların kurtarıcısı custard sosunu, Kremilla markasıyla Türkiye’de beğeniye sunuyor.

Türk gıda ve içecek sektörünün öncü ve yenilikçi markası Pınar, Türkiye’de ilk kez satışa sunulan yepyeni bir lezzetle mutfağınıza konuk oluyor. Pınar’ın yeni lezzeti Kremilla ile kremayı ideal kıvama getirmek için karıştırmayı, çırpmayı, soğumasını beklemeyi unutun; çabucak hazırlanan tadına doyum olmaz tatlıların keyfini çıkarın.

Pınar, yurt dışında vanilyalı kıvamlı tatlı sos (Custard)  olarak bilinen ve kullanılan ve tatlı denince ilk akla gelen ürünü, Türk damak tadına ve tüketici ihtiyacına göre uyarlayarak, Tatlı Düşler serisinin yepyeni ürünü Kremilla - Vanilya Tadında Kıvamlı Sos Pınar Kremilla adıyla Türkiye’de de beğeniye sunmuş bulunuyor. Pınar’ın nesillerdir güvenle tüketilen doğal sütünün lezzeti ve nefis vanilya kokusuyla tatlılarınıza lezzet katacak Kremilla, direkt kullanıma hazır olarak sunuluyor; böylece çırpmadan, kıvam tutturmaya çalışmadan ve yorulmadan tadına doyum olmayan tatlılar yapmanızı sağlıyor.

İster tatlının içinde ister meyvenin üstünde…

Yoğun kıvamlı, vanilya tadındaki pratik lezzet Pınar Kremilla, pasta, profiterol, cheesecake, tart, milföy pasta, krem brulle, kek gibi birçok tatlıda doğrudan, dolgu malzemesi veya sos olarak kullanılabildiği gibi tek başına veya meyveyle birlikte de tüketilebiliyor.

Evde yapılmış hissi veren Kremilla ile çabucak lezzetli tatlılar yaparak zamandan tasarruf edebilir; sevdiklerinizin kalbini enfes tatlılarla çalarak onlara daha çok vakit ayırabilirsiniz.

Pınar Kremilla - Vanilya Tadında Kıvamlı Sos’u 500 ml’lik ambalajlar içinde marketlerin krema ve tatlı bölümlerinde bulabilirsiniz. Pınar Kremilla’nın ideal olan yoğun kıvamı için +4 dereceye kadar soğutulması önerilmektedir.

28 Mart 2014 Cuma

Tehlikeli Kızıl

Benimle ilgili bilinmesi gereken tek bir şey var; kazarım. Bulamazsam daha derinlemesine, daha şiddetle kazarım. Bulana kadar kazarım. Kazamadığım tek şey vardı o da kendi zihnim. İçini görmek istemiyordum.
           -Leah-

Dirty Red, bizdeki adıyla Tehlikeli Kızıl ya da benim dememle Fırsatçı II :)
Olivia'nın ağzından anlatılan Fırsatçı kitabının devamı olan Tehlikeli Kızıl'da anlatıcımız Leah!
Biz zaten ne menem bir mahluk olduğunu az çok öğrendik ilk kitapta, bakalım ikinci kitap fikrimizi değiştirebilecek mi?

I ıh yok anam, daha beter sinir oluyorsunuz. Tamam Olivia da sütten çıkmış ak kaşık değildi ama vicdanı sızlıyordu. Leah ise kendi vicdanına dokunmadan başkalarının daha doğrusu Caleb'in  vicdanını sömürmekte bir beis görmüyor.

Bu seriyi diğer serilerden ayırmak isterim. Geriye dönük boşlukları dolduran seriler, zordur. Yazar ustaca başarmış. Zira farklı bir karakter okuduğunuz belli. Leah açısından bakarken aynı olaya, tüm olay size hatırlatılıp sıkmıyor, sadece boşluğu dolduruyorsunuz.

Yazım yanlışları bu kitapta da vardı. Ancak hızla çevrilecekse üçüncü kitabın yazım yanlışlarını şimdiden hoş görebilirim. Zira anlatıcı Caleb Drake!
Bu arada Caleb'e bu kızlarda (başka bir terim kullanmamak için zor tuttum kendimi) "Ne buldun?!" diye acayip kızıyorum. Ve merakla serinin üçüncü kitabını bekliyorum.

27 Mart 2014 Perşembe

Özde Nudo {Kıvırcık Erişte}

Noodle karşılaştırma yazılarımı hatırlarsınız.
O yazılar sayesinde o çok sevdiğim Indomie noodleda MSG olduğunu öğrenmiş ve hemen yemeyi kesmiştim.
Tabii benim için yemeyi kesmek kolaydı. Artık annemler gelmişti. Yalnız değildim. Evde düzenli yemek pişiyordu. Kim ne yapsındı hazır yiyecekleri.
Böylece yalnızlar rıhtımındaki arkadaşlarımı hemencik unutuverdim.

Yalnız o yazıdan sonra benimle Özde Nudo yetkileri irtibata geçtiler. Gerçekten çok ilgililerdi. Yazdıklarımı düşününce sadece ilgili demek az kalır, sabırlı ve kibardılar diye eklemeliyim.
Gönderdikleri mailde; kolaylığı, besleyiciliği, hafifliği söyle dursun, msg içermediği gibi, islama aykırı hiç bir madde ve uygulamanın olmadığından da bahsedilmişti.

Ve bana bir paket gönderdiler arkadaşlar.


Sanırım ilk seferinde beceremediğimi düşünüyorlar :)
Olabilir.
Bu kadar kolay bir şeyi yanlış yapıyor olamam ama olabilirim de:)

Annemin evde olmadığı ilk fırsatta domateslisini kendime hazırladım. Annem evde yokken çünkü, kurulmuş sofra dururken kendime noodle falan hazırlayamam, sadece 3 dakikamı alsa bile ^.^
Kutudakilerin hazırlanışı poşettekilerden bile kolay arkadaşlar.
Anneannemin şaşkın bakışları altında çubuklarla yedim.

Müge, kurutulmuş sebzeleri koymadığını söylemişti, bu kez ben de öyle yaptım.
Domatesli de zaten sıkıntı yoktu, benim aklım hiç denemediğim körili çeşidinde. Sırada onu denemek var.
Sevgili Yalnızlar Rıhtımı Sakinleri..
Nasılsa Msg yok! Anladınız siz ;)

26 Mart 2014 Çarşamba

Austenland

Böyle beni çözmüş kişilerden seveceğimi bilecekleri tavsiyeler gelmiyor mu?
Mest oluyorum.

Austen diyarı, ah süper..
Jane Austen sevenlere yönelik bir kamp düşünün. Jane Austen romanlarındaki gibi yaşanan bir yer.
Austen severlere yönelik bir tatil imkanı.
Kostümler, atlar, arabalar..
Ve tabii aşklar..


30 yaşındaki esas kızımızın hayalindeki erkek Mr. Darcy'dir. Hayalindeki erkeğin hayali bir karakter olması kadar cesur bir şey olabilir mi şu hayatta.
Ben seni anlıyorum Jane!
Keri Russel tarafından canlandırılan kızımızın adı Jane bu arada. Esas oğlandan spoiler olmaması için bahsetmiyorum.
Film yeteri kadar komik yeteri kadar romantikti bence. Özellikle Jennifer Coolindge tarafından canlandırılan Mrs. Charming'e ve sözde ingiliz aksanına kahkahalarla güldüm.



Filmin imdb puanı yüksek sayılmaz ama zaten bu tarz puanlamalarda romantik komedilerin pek şansı yoktur. Romantik komedi severleri, romantik komedi severler anlar.
Austenland'in kıymetini de Jane Austen severler!
:)
Kitaplarıyla benzeştiği ve bu durum gözlere sokulmadan yapıldığı için alkışı hak eden bir film.
Esas oğlanın asaleti, kızın çıkarsız saflığı, gözüktüğü gibi olmayan insanlar.. Bunlar Jane Austen kitaplarında rastlayabileceğiniz türden karakterler..
Tabii bir sanat eseri değil, ancak ben çok sevdim.
Orijinal dili ve yüksek çözünürlükte izlemenizi tavsiye ederim.

İyi ki böyle bir yer gerçekte yok, yoksa gitmek için yanıp tutuşurdum ^.^

25 Mart 2014 Salı

Size Özel Bir Sigortacınız Olsun İster Miydiniz?

Generali Sigorta’nın reklamlarını bir süredir izliyordum. Önce eğlenceli olması dikkatimi çekti, sonra bir arkadaşım aracı için bildiğim iyi bir sigorta var mı diye sorunca aklıma geldi Generali Ali diye:) Reklamları aklımda kalmış demek ki… Üşenmedim gittim sizin için aradım.

Zorunlu Trafik Sigortası veya kasko için Generali’nin 7/24 Özel Sigorta Danışmanlığı hattı 0850 555 55 55’i veya generali.com.tr den 1 dakikada teklif alabiliyorsunuz. Generali Sigorta müşterisi olmasanız dahi bir kez teklif alırsanız size kişisel sigorta danışmanı atıyorlar. Bilgi alan kişi her aradığında, karşısında aynı danışmanı buluyor. Böylece müşteriler sorunlarını her defasında baştan anlatmak zorunda kalmıyor ve telefonda uzun uzun beklemeden işlerini kolayca halledebiliyor. Bildiğiniz size özel bir sigortacınız oluyor:)
Bu arada Generali 1831 yılında İtalya’da kurulmuş ve 150 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteriyormuş. Tüm dünyada 65 milyonu aşkın müşterisi varmış. Bir sigorta şirketi için oldukça güvenilirler yani.

Bugünlerde Zorunlu Trafik Sigortasında %70’e varan indirimleri varmış. Eğer yakın zamanda zorunlu trafik veya kasko sigortası yaptıracaksanız Generali’den teklif almadan yaptırmayın derim. Teklifler kişiye ve arabaya özel yapıldığı için indirimler de kişiden kişiye farklılık gösteriyor. Bu yüzden teklif alırken yaşınız, arabanızın yakıt türü gibi etmenler de önemli oluyor.
Hemen teklif alıp indirim kazanmak isterseniz, 31 Mart’a kadar generali.com.tr yi ziyaret edin.
1 Dakikada Teklif Almak için Tıklayın.

Bir boomads advertorial içeriğidir.
-->

24 Mart 2014 Pazartesi

Piri Reis'in Sırrı

İsminden de anlaşıldığı üzere pek böyle dallı güllü bir fotoğrafla paylaşılacak bir kitap değil aslında:)


Orijinal ve ilgi çekici bir konu olduğu aşikar:
Piri Reis'in Sırrı.
Piri Reis'i  hepimiz tanıyoruz. Günümüz teknolojisiyle mümkün olabilecek bir haritayı bundan 500 yıl kadar önce çizmiş, bu vesileyle amiral rütbesini (Kaptan-ı Derya) almış övünç kaynaklarımızdan biridir. (O şekilde öldürüldüğünü bilmiyordum ama)
Peki sırrı?

Bir restorasyon çalışması sonucu Piri Reis'e ait yazmalar bulununca, bir arkeolog grubu bunu araştırmaya başlar. Bu arada kendilerine yardımcı olabileceğini düşündükleri tarih profesörüyle irtibata geçecekken kaçırıldığını öğrenirler. Piri Reis'in sırrının peşinde olan birileri daha vardır. Ya da sırrı çoktan çözmüş birileri..

Kitap parça parça anlatılıyor Piri Reis ile açılıp, kâh belgelerin bulunduğu ana, kâh tarih profesörünün dersine tanıklık ediyorsunuz. Sadece bunlar değil tabii. Parçaların bir yerde birleşeceğini biliyorsunuz. Yalnız parçaların birleşmesini beklerken kitabı yarılıyorsunuz.
Kitap bence yarısından sonra tam manasıyla açılıp sizi sarıyor.
Diyaloglar sağlam, betimler yerinde.
Böylesi genç bir yazara göre oldukça ustaca denilebilir.

Bu tarz kitaplar sonunda bir not olur genelde. Ya da olmalı bence.
Hani, bunun ne kadarı kurguydu ne kadarı gerçekti, gerçekse kaynakları nelerdi?
Gibi okuyucuyu aydınlatmaya ayrılmış bir sayfa.
Bu kitapta bunun eksikliğini hissettim.
Siz de hissederseniz araştırırsınız benim gibi, yok hissetmezseniz ne âlâ :)
İyi okumalar ^.^

22 Mart 2014 Cumartesi

Çemenli Rulo

Çemen çok severim.
Zaten bir şey beni kokutsun ve ben sevmeyeyim olacak şey değil.
Samire'ciğimin mutfağında bu tarifi görür görmez denedim.

Sonra aynı usul haşhaşlı ve tahinli de denedim, hepsini de çok sevdim.
Hatta en son dün haşhaşlı yaptım, arkadaşlarım da çok beğendi ^.^

Siz de deneyin. Tarif burada.
Oh be böyle tarfi vermek ne kolaymış. Cumartesi yemek köşesini böyle doldurmaya bayılıyorum ^.^

21 Mart 2014 Cuma

KİŞİSEL BİLGİLERİNİZİ KORUMA ALTINA ALIN

LINE’da kullanıcı bilgi ve görüşmeleri 3G, 4G ve Wi-Fi dahil tüm ağlarda şifreleniyor!
Whatsapp’ın Facebook’a satılmasıyla birlikte kişisel bilgilerinin güvenliğinden endişe eden birçok kullanıcı alternatif uygulamalara yönelmeye başladı. Bu uygulamalar arasında öne çıkanlardan birisi de LINE. Uygulamada kullanıcı bilgi ve görüşmeleri 3G, 4G ve Wi-Fi dahil tüm ağlarda şifreleniyor.   LINE’ın iç denetim yönetimi alanında üç uluslararası sertifikaya (SOC2, SOC3 ve SysTrust) sahip olan ilk mobil mesajlaşma uygulaması olması da güvenlik standartlarına verdikleri önemin bir kanıtı niteliğinde.
Telefon Numaranızı Gizli Tutun
LINE’da kendinize özel bir ID belirleyerek telefon numaranızı kimselere vermeden iletişim kurabilirsiniz. Sizi LINE ID’nizi kullanarak ekleyen kişiler telefon numaranızı göremezler. LINE ID’nizi belirlemek için Diğer/Daha Fazlası > Ayarlar > Profil menüsünü kullanabilirsiniz.
Telefon numaranıza sahip kişilerin LINE arkadaşları listesine otomatik olarak eklenmek istemiyorsanız “Başkalarının Eklemesine İzin Ver” seçeneğini kapatabilirsiniz. Böylece sizi sadece LINE ID’nizi paylaştığınız kişiler ekleyebilir.

Tanımadığınız Kişilerin Sizi Rahatsız Etmesine Engel Olun
Anlık mesajlaşma uygulamaları kullananların korkulu rüyalarından birisi de yanlışlıkla alakasız bir mesajlaşma grubuna eklenmektir. LINE’da tanımadığınız kişilerin bulunduğu bir grup sohbetine davet edildiğinizde grupta bulunan kişiler telefon numaranızı göremiyor.
Tanımadığınız bir kişi size mesaj attığında LINE otomatik olarak  “Ekle”, “Engelle” ve “Şikâyet et” seçeneklerini sunuyor. Eğer size mesaj gönderen kişiyi tanımıyorsanız kolayca engelleyebiliyorsunuz.

Telefonunuz Yanınızda Olmasa Da Mesajlarınızı Koruyun
Yazışmalarınızı meraklı gözlerden korumak için LINE’a şifre koyabiliyorsunuz. Diğer/Daha fazlası > Ayarlar > Gizlilik ayarlarından “Şifre Kilidi”ni kullanarak LINE’ın her açılışta şifre sormasını sağlayabiliyorsunuz.

Ayrıca “Sohbet Odası Ayarları”ndan tüm sohbet geçmişinizi ve sohbetler içerisinde paylaştığınız tüm dosyaları tamamen silebiliyorsunuz.
Bir arkadaşınız LINE’dan size mesaj yazdığında bildirimin ekranda mesaj okunacak şekilde belirip belirmemesi ile ilgili ayarlarınızı da istediğiniz gibi düzenleyebiliyorsunuz. Bildirim ayarlarında yer alan “Önizleme göster” seçeneğini kapattığınızda, yeni bir mesaj geldiğinde ekranda gelen mesaj yerine “Bir mesajınız var!” yazısı görünüyor.

Paylaşımlarınızı Gizleyin
LINE’ı rakiplerinden ayıran bir diğer özelliği de ileti, fotoğraf, video, bağlantı gibi paylaşımların yapılabildiği, sosyal medya yapısına sahip Timeline ve Home özellikleri. LINE’daki Timeline ve Home hareketlerinizi yalnızca arkadaşlarınız görebiliyor. Ancak burada da iletilerinizin kimler tarafından görüntülenebileceğini belirleyebiliyorsunuz.
Timeline’ınızda paylaşmak istediğiniz iletinizi hazırlarken alt menünün en sağında bulunan “Kişiler” sembolüne tıklayarak iletinizin gizlilik ayarlarını yapabilirsiniz.

Nerede, Ne Zaman İsterseniz Güvenle Konuşun, Mesajlaşın!
LINE'ı tüm akıllı telefonlarda (iPhone, Android, Windows Phone, Blackberry, Nokia), tabletlerde ve hatta bilgisayarınızda bile kullanabilirsiniz.
Kullandığınız cihaza uygun LINE indirmek için: http://line.me/tr/download
Bir boomads advertorial içeriğidir.
-->

Kurt Seyit Ve Şura


Dizi hakkında yazmak istiyordum, ancak bilgisayarın beklenen çöküşü ile bu yazı biraz gecikti.
Gecikse de, internette dizinin görkemine layık görsellerini bulamayınca, ben bari ekleyeyim, dedim.

Öncelikle bu bir seferlik bir yazı. Diziyi izlemeye devam edebilir miyim bilmiyorum.
Ancak izlediğim kadarıyla bu büyük prodüksiyonun bahsedilmeye layık olduğu görüşündeyim.
Hem azcık dedikodu yaparız fena mı?
:)

Kitabı okuyalı uzun zaman olduğu için, henüz okumuş, bilgileri taze insanların eleştirileri yapamıyorum ben. Evet aklımdaki Seyt ve Shura bu ikili olmasa bile, içime sindiğini söyleyebilirim. İlk bölüm, dizilerin ilk bölümlerinde alıştığımızın aksine son derece yavaş ilerledi. Ancak görkemli dekorasyon, birbirinden hoş aksesuarlar, kısacası işin ehli kişiler tarafından her bir şey özenle hazırlandığı için tam bir görsel şölendi.
Bu görsel şölene Kıvanç Tatlıtuğ da dahil elbette 

Kitaptan çok fazla yeri hatırlamasam dahi, ilk bölümde hakkını veremedikleri opera salonu sahnesini çok sevmiştim. Hatta dizideki sahne hayalimden o kadar sönüktü ki, acaba başka bir kitapla mı karıştırıyorum diye kendimden şüphe ettim.

Farah Zeynep Abdullah -bu ne güzel isimdir böyle- benim için pek de ehemmiyeti olan bir oyuncu değildir açıkçası. Ancak oyunculuğuna bittim. Rolün hakkını vermesinin yanı sıra harika bir sarışın olmuş.

Dizideki kıyafetler birbirinden şık, işçilik kusursuz. Kürkler şapkalar.. ah ben mest tabii ki!..



Ablaya hastayım bu arada, bu ne güzelliktir böyle Seda Güven?!


Mekanlar..











Hollywood yapımları gibi değil mi ama şimdi? Görsellere bakmak bile pek keyifli.. Daha çok var ancak yeteri kadar paylaştım sanıyorum. Bıkın istemem amaaaa.. bu yazıda yeteri kadar Kurt Seyit Eminof yok bence ♥.




Sözü size bırakıyorum, kitabı okuyanlar/okumayanlar, sizce nasıl dizi?

19 Mart 2014 Çarşamba

Nine. Time Traveling Nine Times


Bu dizi 'talihsiz diziler' serisinden sonra ilaç gibi geldi.
Talihsiz dizilerin bir kaçından bahsetmiştim, bir kaçından da bahsedeceğim.
Öncelikle dizinin süresi muazzam. Özetle beraber 50 dakika ki, konusu da oldukça sürükleyici olunca peş peşe - peş peşe izlemek istiyorsunuz. 
Peş peşe izlemek için, başrole vurulmak için, "Nasıl yani?!" diye şaşırmak için oldukça güzel bir dizi.


Zamanda yolculuk temalı olunca dizi, tabii ki mantık hataları kaçınılmaz oluyor.
Ama hiç takılmadım, umurumda dahi olmadı.
Olayın gerilimine, gizemine, duygusallığına gömülüp finale vardım.
Finale ise - eminim sevmeyenler vardır ancak- bayıldım.
Ucu havada kalıyor gibi gözükse de bizim hayal gücümüze bırakılmış bir son.
Öyle ufka bakarken biten Kore dizileri gibi de sanmayın, ucu açık dediysek.
Final bölümünden bir film bile çıkardı diyorum. İzleyenler anladı.


Tavsiyemdir efendim.
İzleyenler, dizinin en güzel sahnelerini tekrar izlemek isteyenler, sizleri bu yazıya alalım.
Dikkat sadece izleyenler!

Dizi öyle hoşuma gitti ki, bu senaristi kaçırmayalım, dedim. Meğer daha evvel "Queen In Hyun's Man" dizisinde, yönetmenle beraber maharetlerini sergilemişler bizlere.


Ay bu son fotoğraf da nereden çıktı?! Yanlışlıkla eklemiş olmalıyım 

17 Mart 2014 Pazartesi

Yüreğinin Götürdüğü Yere Git

Bu kitabı ikinci kez okuyuşum.
Çok sevdiğimden değil bilakis hiç sevmediğimden.
İlk okuyuşumun üzerinden yaklaşık 15 yıl geçmiş.
O zamanlar çok popülerdi bu kitap, acayip övülüyordu.
Ben de tabii ki okumuş büyük bir hayal kırıklığına uğramıştım. Öyle sevmemişim ki kitap hakkında hiç bir şey bırakmamışım hafızamda. Konusunu bile hatırlamıyorum, sadece hiç sevmediğimi, okurken çok sıkıldığımı hatırlıyordum.
Hala övgülere denk gelince, ikinci kez okumaya karar verdim. Hazır Can Yayınları kapağı da yenilemiş...

Kitap bir anneannenin torununa yazdığı, annesinden, kendisinden, hatalarından bahseden mektuplardan oluşuyor. Bütün bunları yazarken bir yandan çaktırmadan akıl veriyor aslında.
Onlu yaşlarını süren bir genç kızın neden sevmediği çok açık. Neden sevmediğimi anlıyor, kendime hak veriyorum. Şimdi bile anneannemi bu kadar sevmiyor olsam, bu kitaba ikinci bir şans vermeyeceğimi biliyorum. 135 sayfadan oluşsa da kitap, bir çırpıda bitmiyor.
Tamam fena değil ama neden bazı insanların hayatının kitabı olduğunu, bu kitaptan neden çok etkilendiklerini anlamadım. Anlayamıyorum.

Not: Bilgisayarsiz gunlere devam. Taslaklari eritelim bu arada.

11 Mart 2014 Salı

Fırsatçı

Bu kitap hakkında ilk uyarım tek okumamanız yönünde olacak.
İki kişilik elit kitap kulübümüzde en çok dedikodusu yapılan kitap bu oldu.

İşte gönül rahatlığıyla tavsiye edebileceğim bir roman.
Konusu+kurgusu+anlatımıyla çok memnun kalıp sevdiğim, okurken eğlendiğim ve şaşırdığım bir romandı.


Kitap Olivia'nın ağzından anlatılıyor ve eski erkek arkadaşına kitapçıda rastlamasıyla başlıyor.
Aradan geçen onca zamana rağmen onu hala sevdiğini anlıyor ama yine de sinirlenip "Nasıl benim muhitimde dolanırsın?" diye çıkışacakken erkek arkadaşının hafıza kaybı geçirdiğini öğreniyor.
Bakalım kızımız bu durumdan ne kadar istifade edebilecektir.

Onun yerinde olsaydınız ne kadar ileri gidebilirdiniz bilemiyorum ama aramızdan Olivia kadar cesurumuz çıkmazdı sanırım.
Bu arada kitapta, ara ara geçmişe giderek Caleb ile Olivia'nın nasıl tanıştıklarını, ilişkilerinin durumunu, nasıl bu hale geldiğini öğreniyoruz. Caleb'e hayran olmaktan geri durmuyoruz.
Karakterlerin aynı olduğu iki ayrı hikaye; geçmiş ve gelecek; ikisi de birbirinden merak uyandırıcı. Merak unsuru dozajında ve çoğu kitapta hayal kırıklığına neden olan "Ay neden bu muymuş?!" diye burun bükmeyi bu kitapta yapamıyorsunuz.

Bir ergen gibi davranıp, sevdiğimi belli etmeyeyim diyorum ama beceremiyorum galiba :D
Kitapta yazım yanlışları varmış ama nasıl dalıp gitmişsem okurken, ben fark etmedim.

Başta bahsettiğim elit kitap kulübümüzün diğer ve tek üyesi bu kitabı bir günde bitirdi yazısını okumaya bile gerek yok derdim de, merak ediyorum işte :D

8 Mart 2014 Cumartesi

Havuçlu Kek

Ben kek yemeyi değilse de yapmayı çok seviyorum.
Bu kesin.
Yemeyi de seviyorum ama yapmak kadar değil.
Geçen gelen misafirlerimize havuçlu kek yaptım ve bir kaç gün sonra yiyenlerden biri (özellikle isim vermiyorum) kekin tarifini almak için beni aradı.
Ben de verdim.
Normal yaptığınız kek tarifine, tarçın, ceviz ve bir havucun rendesini koyuyorsunuz.
"Bu kadar mı, sadece bu kadar mı?! O havuç yüzünden mi bu kadar lezzetliydi?!" diye beni biraz daha silkeleyip başka bir ekleme olmadığı konusunda ısrarcı olduğumda telefonu kapattı.
Bunun altından bir şey çıkacağını biliyordum. Nitekim akşam üzeri bir tabakla geldi. İçinde patates salatası ıspanaklı börek ve tarifi benden aldığı kek var.

Bunun içinde bir şey eksik?! dedi bana. Keki benim yaptığım gibi olmamış.
Beni, eksik tarif vermekle suçluyor.
Bi' baktım, içi hamur kekin! Kekin içinin hamur kaldığını fark etmeyip suçu başkasına atarsan sen daha çok kek ziyan edersin demek geldi içimden.

Tarifi verirken kek yapamadığını bilseydim, yumurta ile şekeri kaç dakika çırpması gerektiğini, önceden ısıtılmış fırında kaç derece sıcaklıkta pişmesi gerektiğini bir bir anlatırdım. Ama burnundan kıl aldırmadan 'biliyorum da teyit edeyim' edalarıyla tarif isteyip bir şeyi becerememek de utanç verici olmalı.

Bir ara acıktım ve o ıspanaklı böreği yemeye çalıştım. Nasıl desem.. yani sen daha kek yapamıyorsun börek açmak senin neyine. Hadi onu geçtim, o patates salatasının hali ne?! Patates salatası ya, patates salatası. Bu kadar mı lezzetsiz olur.
Aslında bu beceriksizlik de değil.
Ellisine yaklaşmış yılların ev hanımı bu ismini vermeyip sizleri dedikodudan uzak tuttuğum şahıs.
Umursamazlık. Misafiri umursasa biraz daha özenirdi. E tabi biraz kibir faktörü de var.
  • Yaw ben bunları neden anlattım hiç bilmiyorum.
  • İsmini vermediğim şahısın bunları okuma ihtimali yok ancak tanıyanlar ve benim için dedikodu faktörünü ortadan kaldırmak adına gizli tuttum.
  • Görselde tabii ki benim yaptığım havuçlu kekler kullanıldı :)
  • Cumartesi yemek köşesini unuttum sandınız değil mi ;)  ^.^

6 Mart 2014 Perşembe

My Girlfriend Is A Gumiho

Bu hafta dizimiz; ödevim olan "My girlfriend is a Gumiho"
Gumiho efsanesinden yola çıkarak yazılmış romantik komedi, şeker mi şeker bir dizi.


Gumiho efsanesini bildiğimden değil işte, izleyince öğreniyorsunuz bu efsaneyi de, onun üzerine kurulmuş 16 bölümden oluşan bu dizide güzeller güzeli Shin Min Ah oynuyor.
Nasıl güzel bir kız... Nasıl tatlı nasıl sempatik...
Neyse ki bir estetik mucizesiymiş.
Yaw bizimkiler de estetik yaptırıyor ama neden güzelleşemiyorlar.
Ben olsam Kore'ye giderdim estetik yaptırmaya..
Neyse konumuza dönersek..


Çok çok komik bir dizi değil. Çok çok romantik bir dizi de değil. Öyle bir seferde bir kaç bölüm izleme isteği de oluşturmadı bende.
Ancak çok sevimli, aşk dolu bir kızdı Gu Mi Ho. İzlediğime sevindim.


Dizinin sonu hakkında hep kötü yorumlar okumuş, kendimi mutsuz bir sona hazırlamıştım.
Dikkat spoiler!
Sonu kötü değil :D

Bu sahneye bayılmayan var mı?!

5 Mart 2014 Çarşamba

Carte D'or Karamelli Sos

Carte D'or'un bu soslarını sosyal medyada görüyor, ancak hiç bir yerde bulamıyordum.
Bir gün markette alış veriş yaparken makarnaların içinde bir tane buldum. Belli ki biri almış ve vazgeçip ilk denk gelen yere koymuş. Benim nasibim varmış ki hemen kaptım.

Test ettim ve çok memnun oldum. 
Dondurmayla tüketmedim ama her şeye döküyorum ben bunu. Ara ara canım tatlı çekince bir kaşıkcık sadece karamel yediğim de oluyor :D


Fotoğrafta da görüyorsunuz, muz dilimlerinin üzerine döküp, yetmezmiş gibi bir de ceviz serptim.
Altta waffleım eksik :))

Ama bak aklıma şimdi Tarchy düştü. Geçen sefer karamelini kendim yapmıştım, şimdi gerek bile yok oysa.
Oh ya iyi ki denk gelmişim. Acaba bitince tekrar bulabilecek miyim markette :)