30 Kasım 2013 Cumartesi

Hasta Ziyareti Kombini

Eski fotoğrafları karıştırıyordum da...

Şeyda'ya güya hasta ziyaretine gittiğimiz günden karelere rastlayıp keyiflenince yazmak istedim.
Bizde hasta ziyareti, hasta toparlamaya başlayınca gidilir ki bize hizmet edebilsin.
Fatma'ya hasta ziyaretine gidip en son halay başı olduğumu hatırlıyorum.
Gittiğim yere şifa götürdüğüm doğrudur :)

Şeyda'cım da boş durmamış sofrayı şenlendirmişti o gün. Ucundan azcık göstereyim:



Bu köşesinde de benden esintiler görebilirsiniz *kalp*kalp*


Kombine gelirsek, işin esprisi orada. 


Pembe tütülü kız. İşte o benim!
Sanırım artık düşes olduğumdan şüphe etmezsiniz.
Hepinizi sevgiyle selamlıyorum ^_^

28 Kasım 2013 Perşembe

Demirovski Buluşması

Nereden başlasam?
Şu çılgınla tanışmamı nasıl anlatsam?!

Aslında her şey Pudra Tozu'nun "ben artık Demir'i görmek istiyorum, onu sevmek istiyorum" serzenişleri sayesinde oldu diyebilirim.
Handan İzmir'e dönmeden Yıldız işe başlamadan, ayarladık ve ta taaa!


Bu altın saçlı çocuğu yemelere doyamadım. Çok enerjik, güleç, coşkulu. Enerjisi bana yansıdı resmen beni de coşturdu. Okumak için sabırsızlandığım elindeki kitap,Yıldız'ın hediyesi. ♥♥

Velinimet diye metrobüse denmezse neye denir bilemiyorum.
Yoksa neredeyse farklı şehir sayılacak kadar uzağız birbirimize. 


Demir'in hafızama adeta kazınan sözüyle bu yazıyı noktalıyorum:
"Doktor bana şeker yeme dedi sadece yala dedi"
^_^
Yıldız'ın daha aktif olduğu instagram hesabından takip edebilirsiniz: yildizt

26 Kasım 2013 Salı

Şans Bilekliği

Cathy Lamb'in dilimize çevrilen ikinci kitabı.
Ephesus Yayınları sayesinde "Rüzgarla Gelen"i okuduk, Rüzgarla Gelen sayesinde yazarla tanıştık.
"Rüzgarla Gelen"i okuyan herkes, benim gibi, yazarın diğer kitaplarını merak etmiştir.
Çevrilse de okusak, demiştir.
Bu yüzden "Şans Bilekliği"ni görünce çok heyecanmış, bir an önce okumak için sabırsızlanmıştım.
'Rüzgarla Gelen'i aldıktan çok sonra okumuş, bunca zaman onu rafta beklettiğim için üzülmüştüm, bu kez öyle yapmadım.


Kitabın başlarında kikir kikir güldüm. Sesli sesli tutamayarak, tutmam gerektiğini unutarak güldüm.
Şans Bilekliği'nde, çocukluğunda yaşadığı ve üzerinden atamadığı sıkıntılarla yiyerek başa çıkmaya çalışan ve aldığı kiloların hayatını tehdit etmesi sonucu bir dizi operasyondan geçip zayıflayan, ancak ezikliğini üzerinden atamayan Stevie ile müşerref oluyoruz.
İsmi, beni yanılttığı gibi sizi de yanıltmasın Stevie bir kadın.
Kendisi farkında olmasa da güzel bir kadın.

Hikaye, bir geçmişe gidip Stevie'nin çocukluğuna iniyor, bir günümüze geliyor. Neden böyle olduğunu, nasıl değiştiğini öğreniyoruz. Stevie anlatıyor bana. Ay pardon bize :)

Kitabın Pudra Tozu yorumu için burayı, Nabrut yorumu için burayı tıklayabilirsiniz.

22 Kasım 2013 Cuma

Bunu Blogumda Paylaşabilirim. Hürriyet Benim.


Hürriyet; gündeme dair cesur bir projeyle karşımızda. TBWA\ISTANBUL'un hazırladığı proje kısa zamanda oldukça ses getirdi. Din, dil, ırk, cinsiyet ayırt etmeden bireysel özgürlükleri konu alan projenin amacı Türkiye'nin dört bir yanından insanların hürriyetlerini dile getirmeleri ve seslerini duyurmaları...

Bu proje katılımcıların kendi hürriyetlerini anlatmaları için tasarlandı, katılımcılar videolarını oluştururken ilham versin diye de bir film hazırlandı.



Hürriyet, herkesi kendi hürriyet cümlelerini yazmaya ve hürriyet şarkılarını yaratmaya davet etti. Kullanıcılar içinde kendi fotoğraflarının da olduğu hürriyet filmleri yaratabiliyor ve bu filmleri sosyal medyada dilediğince paylaşabiliyor. Ayrıca seçtikleri mesaj ve fotoğraflarından oluşan bannerı hurriyet.com.tr sayfalarında yayınlanıyor. Kısaca proje tamamıyle interaktif bir proje olarak kurgulandı. www.hurriyetbenim.com üzerinden ilham verici videoyu seyredebilir, kendi video ve bannerınızı yaratabilirsiniz.

"Hürriyet Benim" filmi, daha TV’ye çıkmadan viral olarak sosyal medyada gösterildi ve çok kısa sürede yayılarak; sosyal medyada konuşulmaya ve paylaşılmaya başlandı. Kullanıcıların katkılarıyla yapılan klipleri Twitter'dan #hürriyetbenim hashtag'iyle takip edebilirsiniz.

Ben de kendi videomu oluşturdum ve benim için hürriyetin ne demek olduğunu anlattım. İzlemek için;

http://hurriyetbenim.hurriyet.com.tr/video.aspx?k=2KZ1MYOFKJE

Bir boomads advertorial içeriğidir.

21 Kasım 2013 Perşembe

Çalıkuşu Bitiyor Mu?

Çalıkuşu'nun yeniden çekileceğini duyunca heyecanlanmış, yeni Çalıkuşu için oyuncu seçimlerini eleştirmiştik.
Ne çabuk geçti ki o günler bu gün burada "Çalıkuşu bitecek mi?" diye soruyoruz.

Oyuncu konusunda her ne kadar Burak Özçivit'e karşı gelsem de izlediğim dizideki Kâmran'ı çok güzel canlandırdığı için beni o kadar rahatsız etmemişti ama elbette bu Kâmran kitaptaki Kâmran değildi. Neyse yine başa dönmeyelim :)

Çalıkuşu yayından kaldırılıyor mu?
Şimdi bana göre isabetli olur. "Neden, ne güzel izliyorduk?!" derseniz, Çalıkuşu sevgimizi son damlasına kadar sömürdüler. Sırf bu yüzden bile yapımcılar hak etti.
Daha başlamadan bu kadar sevilmesinin nedeni kitaptı ki, kitaba uygun kalmayı çok erken bıraktılar.
Tamam birebir aynısı olmasını beklemiyorum ama ruhu?
Ruhunu daha uzun süre koruyabilirlerdi.

Bu yüzden biterse, sadece aç gözlü davranıp, mini dizi yapıp zirve bir final yapamadıkları için yapımcılar ve kanal adına üzüleceğim.
Yoksa Çalıkuşu; Fahriye Evcen hayranlarına yeni hayranlar eklemiş, Kâmran ise Burak Özçivit hayranlarını ikiye üçe katlamıştır.
Oyuncuların kayıpları yok yani benim açımdan.

Ancaaaak.. Gelin görün ki Tims dizinin yayından kaldırılmayacağını açıkladı.
Öyleyse bize Çalıkuşu 8. bölüm kıyafetleri üzerine yorum yapmak düşer!

Önce şu karadulun hoş, gözlerden kaçmayan, mor ve yakası kürklü (ki yapaydır kızmayın) mantosunu aradan çıkartalım!


Sonradan tadımız kaçmasın diye ilk evvela bunu yazmak istedim, siz anladınız beni.

Ah Çalıkuşum..



Feride'nin jileleri pek yakışıyor kızımıza.
Özenenlerin dikkat etmesi gereken şey; Fahriye'nin fiziği!



Besime'ciğime kızmıyorsunuz değil mi? (Bunu, izlediği fragman sonunda ağlama noktasına gelip, Besime bana bunu nasıl yaparsın?! diyen biri soruyor)

Bu bölüm benim favorim Kâmran! Kıyafet seçiminden dolayı yani ^_^



Yelekli takım elbiselere ayrı, uzun ceketli 'İstanbul beyefendisi' takımlarını ayrıca severim de ben.

Yukarıda ahkam kestim yine, 'kaldırılırsa kaldırılsın', diye falan ama bu bölüm çok duygulanmakla beraber "Fondan sahnesine" bayıldım. Çok doğal ve çok yerinde minicik bir değişiklikle, tek kelimeyle harikaydı.

Besime'den ziyade beni vuran sahnesi ise Feride'nin kendini fotoğraftan kestiği sahne idi:


Yaktı geçti içimi.
Üstelikte Kâmran bu kadar mutlu mesut aynı fotoğrafa bakarken...


Şunu da ekleyip susuyorum. Mobilyada yenilikten yanayım ama Kâmran'ın yatak başına tek kelimeyle bayıldım!


Çalıkuşu 8. bölüm repliklerini okumadan geçmeyin.
Sizi aydınlattığım için Rica ederim ^_^

20 Kasım 2013 Çarşamba

Marry'nin Düğünü

4 bölümden oluşan "North & South" damağımızda resmen ingiliz dizilerinin tadını bırakınca, Downton Abbey'e başladık.
Downton Abbey izlemenizi tavsiye ederim ama bugünkü konumuz Marry ile Matthew'un düğünü.
İzlemiyor ve izlemeyi düşünüyorsanız spoileri yediniz :)

Dizi zaten zarif kıyafetlerden geçilmiyor. Şapkalar ise... Ah o şapkalar...

Neyse gelelim düğün gününe. Gelin kızımız daha hazırlanıyor. Bakınız annesi, düşes yani Cora'yı incelerken ne dediğine kulak kesilelim:
Anlatmamı istediğin bir şey olsa sorardın değil mi yani eminim biliyorsundur?


Sybill en küçük kız kardeş. Sybill'e en başından beri hastayım, ama ilişkisini hiç onaylamadım :) Düğünde de çok güzeldi:




Densiz Edith (ortanca kız kardeş) ise her zamanki gibi:


Şimdiiiii.. aramızda yabancı yok, ben bu sabahlığı gelinlik sandım ilkin :)


Değilmiş tabii..
And... Here comes the bride...


Adamların bakışlara dikkat!

Sapsade bir gelinlik. Ama Marry ne zarif! Babasının ve Carson'ın bakışları 10 numara!



Tabii ki mutfakta hummalı bir çalışma var:


Kısa kesiyorum yoksa, kiliseye gelirken yolda bekleyen insanlar, fayton.. hepsinin görüntüsünü almışım :) Kilisedeyiz:


Kontes'e bayılıyorum ayılıyorum. Cora'nın annesi de gelince süper oldu ya!

 Üçü bir arada:

Ve Matthew, Marry'i ilk kez gelinlikle görür *kalp*kalp*kalp*

18 Kasım 2013 Pazartesi

En Güzel Kusur

Hepimizin hoşuna giden renkli gözler ve gamzeler..
Peki bunun aslında birer kusur olduğunu biliyor muyuz?

Gamze aslında doku eksikliğidir.
Renkli göz ise pigment eksikliğidir yani ki arkadaşlar kusurdur!

Hemen kızmayın canım dinleyin!

Hastalık değil eksikliktir. Eksiklik değil nedendir.
Bazı eksikliklerin çok güzel sonuçları olmasının kanıtıdır.

(Richard Armitage, Henry Cavill, ve bildiğiniz üzere Kıvanç Tatlıtuğ)

Bence mavi göz en çok kumral erkeklere yakışır ki, Kıvanç istisnadır.

Mavi göz kusursa en güzel kusurdur, diye düşünüyordum... Ta ki.. Hyun Bin'in gamzelerini görene kadar...

Haksız mıyım?

16 Kasım 2013 Cumartesi

Ruhi Mücerret

Gamze bana bu kitabı hediye etmeseydi ben daha ne kadar Murat Menteş dilinden bîhaber yaşayıp gidecektim acaba?
Hiç sevmem kendisini. Onu ekranda gördüm mü kanal değiştiririm, öyle elektriğimiz uymaz.
Ama gelin görün ki kitaba bayıldım.
Bir insan nasıl böyle yazabilir, bu benzetmeler, bu kelimeler nasıl aklına gelir de ortaya böylesi bir kitap çıkar..


Bir dakika çok hızlı başladım. Bir nefes alayım ve devam edeyim.
Ruhi Mücerret 100 yaşında bir İstiklal Savaşı gazisidir ve tüm yılı ülkenin dört bir yanında olan kutlamalara katılarak geçirir.
Kitap Avni Vav ile açılıyor. Yani ilk anlatıcı o. Kısa bir süreliğine.
Dürüst olmak gerekirse "Heh", dedim, "Tam tahmin ettiğim gibi hiç sevmedim".
Çok peşin hükümlüyümdür ben çook! Sadece bir kaç sayfa sonra kitaba ısındım, dile alıştım sonrasını biliyorsunuz; bayıldım ben bu kitaba.
Ha öyle ahım şahım muhteşem bir hikaye mi? Değil!
Ama öyle olmasına gerek yok. Bunu yazmak mesele. Bunu böyle yazabilmek mesele.
Altını çize çize okuyacaksınız hatta bir yerden sonra çizmekten vazgeçeceksiniz, ben size öyle söyleyeyim.
Şimdi işaretli yerlere bakıyorum ve tekrar kitabın beni çağırdığını hissediyorum.

Benden bu kadar yeter, bakalım Nabrut ne demiş?

Not: Bu çaylı fotoğraf yetersiz ışık kurbanı, ama yine de kullanmak istedim ^_^

14 Kasım 2013 Perşembe

Ay em et Şazeli

Bir gün eve dönerken önünden geçip "Aa burada bir yer açılmış" diye fark etmiştim.
Nermin abla da, 'ay ne o öyle isminde meymenet yok', diye dalga geçmişti.


Sonra bir baktım oradan buradan alakasız insanlar buraya geliyor. Facebook'ta etiketlemeler falan.
Bir insan tee nerelerden kalkıp neden buraya gelir?
Merak ettim ve bir gün gittim tabii.
Ah önceden nasıl bir yer olduğunu bilmezsiniz siz, buranın yerlisi bilir ancak.. neyse.
Ben öncesini bildiğim için bana o kadar güzel geldi ki anlatamam.


Ama hemen belirteyim restaurant kısmındaki servis ne kadar ilgiliyse, cafe kısmındaki ilgi o kadar berbat.

Burada takılan gençleri görmeniz lazım.
Bize yakın olduğu için saat sorunumuz olmuyor, kahvaltı veya akşam. Ama öyle kötü bir elektiriği var ki o gelen kokoşların.. 
Nasıl inceliyorlar sizi anlatılmaz. 

Güzel bir yer evet, ama -sözüm meclisten dışarı- oraya gelenlerin çoğu gösteriş derdinde, tüm bekarların ise arayış içinde olduğunu söylemem için sosyolog olmama gerek yok.

Güzel bir yer evet, özellikle yaz akşamları o kadar güzel bir esintiyle oturuyorsunuz ki.. Tabii nargile kokusundan ya da içenlerin görüntüsünden rahatsız olmuyorsanız.

Güzel bir yer evet, ama hadi diyelim ki hiç bir olumsuz yanı yok, hadi diyelim çok asil insanlar gelenler, yaw elini atsam benim bir akrabama değer :)

Güzel bir yer evet, özellikle otoparkını görmeniz lazım, o ne lüks arabalardır öyle :))

Güzel bir yer evet, ama bana uzak olsa bir kere gördükten sonra şahsen gitmeyi tercih etmem.


Bakın bu yazıyı da, Si Belle Chocolatier'e gelirseniz aç açına kahve içmeyin diye yazıyorum kıymetinizi bilin.
Önce Şazeli'de karnınızı doyurun -ki eti meşhurdur etini yemeniz gerekir, sonra kahveye Si Belle'ye geçin. Dib dibe değil ama yürüme mesafesinde ;)

Not: Yakında bizim buralara tur düzenlemem gerekecek. Tarihi kuru fasulyeci, Hıngal mantı, Si Belle Chocolatier birbirine pek de uzak sayılmaz. Ayrıca Büyük ve Küçük Çamlıca'lara da yakın.

Not2: Görseller internetten.

Not3: Bütün bunları yazdıktan sonra hafta sonu büyük ihtimal orada olacağım gerçeği ne büyük bir ironidir varın siz düşünün :)

13 Kasım 2013 Çarşamba

Lie To Me

Listemde olup bir türlü fırsat bulamadığım bir dizinin daha üstünü çiziyorum.
Listeme sadık kalmayı severim, dizi süper çıkınca daha da!

Yoon Eun Hye'nin bir çok dizisini izledim. (bknz Goong, Coffee Prince, Miss You)
Hayranı olmak bu diziye kısmetmiş :)


İşte bu sözler Gong Ah Jung'u 'evliyim' diye yalan söylemeye iter ve ortalık karışır. Haksız mı ama? Vaktiyle arkadaşı, kızın ilk aşkına kancayı takmış. Onlar evlenmiş, Ah Jung ise bir daha kimseyi sevememiş.

Boşluk dolduran arkadaşları Hyun Ki Joon ile evlendiğini ortaya atar ve dedikodu öyle bir yayılır ki işin içinden çıkması zor bir hal alır.



Hyun Ki Joon baştan aşağı karizma. Ulusal yakışıklı! Hyun Ki Joon rolünde izlediğimiz Kang Ji Hwan, dünyanın her yerindeki yakışıklı standartına uygun.

Neyse ne diyorduk :)

Yüzük gösterme dersi alın! Bu yüzüğü gördüğü zaman çıkardığı ses için bile bu dizi izlenir!

Çok eğlenceli, birbiri ardına izlemekten keyif alacağınız bölümler sayesinde 16 bölüm nasıl bitecek anlamaycaksınız.
Biraz Nabrut esintileri yok mu bu yazıda? Ekran görüntüleri almalar falan, he? Üzüm üzüme baka baka kararır, diye bir ata sözü olmasaydı ben icat ederdim.
Nabrut'un Lie To Me yazısını okumadan geçmeyin. Hatta bu yazıya bırakacağı yorumu da okumalısınız gibi bir his var içimde.

Sarah Jio'dan Türk Okurlara Not Ve Böğürtlen Kışı Çekiliş Sonucu


Yazar; Sarah Jio, kitap; imzalı olunca katılım çok güzeldi.
Arkadya Yayınlarına bana bu imkanı sundukları için teşekkür ediyorum.

Kazananları açıklamadan evvel bir iki kelam edebilir miyim?

Öncelikle bu çekilişler kitap olduğu için çekinmeden katılın. Okuyacaksanız, okumayı seviyorsanız yani, çekinmeyin ve katılın.
Ben de nerede rast gelirsem katılıyorum hatta kazandım bile bir sefer.
Yayın evlerini özellikle Facebook'tan takip etmek çok zevkli, bunu bir külfet sanmayın.

Keşke okumak isteyen herkese okumak istediği kitapları hediye edebilsem...

 


Nergis ve Şeyma, Şansınız bol olsun, size yazmadıysam siz bana yazın :)

Çekilişe katılan herkesin şartları yerine getirip getirmediğini kontrol edemedim ama kazananları kontrol ettim efendim.

Bir sonraki çekiliş için takipte kalın, bence twitterdan da ;)

12 Kasım 2013 Salı

'Böğürtlen Kışı' Kapakları Ve Çekilişin Son Günü

Böğürtlen kışı kitabını kazanmanız için hala şansınız var.
Ama bugün son gün.
Hala katılmadıysanız bu yazıya giderek kitabı hak edin.
Unutmayın yorum bırakan 2 kişiye, imzalı gidecek bu kitap!

Kitabın orjinal kapağını göstermek istiyorum size:


Ve Almaya Kapağını:
Yanlış anlamadıysam Norveç kapağı:


Yine yanlış anlamadıysam Polonya kapağı (ki en sevmediğim şüphesiz bu oldu):


Ve bizimkiyle kapanış:


İtiraf etmem gerekir ki orijinal kapağı da, Norveç kapağı da çok güzel. Ama acaba onların püsküllü ayraçları var mı?!
Sanmam.