19 Haziran 2010 Cumartesi

Blind Side


Bu filmi henüz izlemediyseniz daha fazla beklemeden izlemenizi öneriyorum.
'Bu kadar iyi bir insan olabilir mi?' diye düşünürken filmin gerçek hayat öyküsü olduğunu öğrendim.

Bu Rolle Oscar alan Sandra ya pek bi anlam veremedim ama. Harika bir karakteri canladırmış, güzel oynamış tamam ama çok zor bir rol değil.
Önce Julia Roberts'a gitmiş bu rol. O kabul etmemiş. İnsan böyle bir karakteri canlandırma teklifini nasıl geri çevirir onu da anlamış değilim.

Ben online izledim, görüntüsü güzeldi link vereyim isteyen izlesin vakit kaçırmadan ;)

I Love You, Philips Morris


Filmin konusunu bilmiyordum Jim Carrey vardı ve bende eğlenceli bir şeyler izleyeyim diyerek izlemiş bulundum.
Bir gay aşkını konu aldığını nerden bilebilirdim:)
Hemde gerçek bir hayat hikayesi!
- burdaki ünlem gay aşkına değildir aslında, gay aşkını çıkardığınızda bile ortada koca bir hikaye kalıyor ki gerçek hayat hikayesi olması bakımından şaşırtıcı!, yine ünlem kullandım :)-
Jim Carrey artık iyice yaşlanmış ve gençlik zamanlarındaki absürd komedilerden özellikle uzak duruyor sanırım.
Oyunculuğuna şapka çıkarmaktan başka bir şey gelmiyor elimden.
Ewan McGregor ve Jim Carrey'in nasıl iki aşığı canlandırdığını görmek isteyenler izleyebilirler.

İyi hafta sonları ;=)

18 Haziran 2010 Cuma

Sıla, Ozan Doğulu feat. Ben

Büyük konuşmak!
Şu yer yüzünde daha büyük hata olabilir mi?
Hele benim gibi her dediğinin tersini bir şekilde yapabilen biri için.
Hemde bunun farkında olup sözde önlemini alan biri için.

Hani gelecek bilinmez, görülmez ya.
Ben geleceğimi görüyor ve korkuyorum!

Neyi eleştiriyorsam başıma gelecek işte.
Aşka Şeytan Karışırda Jülide'nin meşhur lafı: "Başkası yapabiliyorsa birgün sende yapabilirsin"in doğruluğunu ürkütücü bir şekilde sıkça yaşıyorum.

Aslında bu vesileyle tüm yanlışlarıma da kılıf bulmuş oluyorum:)
"Büyük konuştum diye" diyebiliyorum mesela.
Böyle dememe bakmayın dikkat ediyorum konuşmamaya:))

Şu yazıma bakıp bu kliple alakasını anlayabilirsiniz; çok sevdim klibi, şarkıyı. Her şeyiyle.. Harika ya!

ozan doğulu - sıla - alain delon | izlesene.com


Ha birde büyük konuşan insanlara çok özeniyorum.
"Ne özeniyorsun sende konuşuyormuşsun" dediğinizi duyar gibiyim:)
Ben ağzımdan kaçırıyorum, söylediğim anda pişman oluyorum, ayrıca bazen söylememe gerek kalmıyor bazen sırf düşününce bile geliyor başıma..

15 Haziran 2010 Salı

Kağıt Kesikleri

Senin Adın Bile Geçmedi de aşkı ele alan İclal Aydın, Kağıt Kesiklerinde acıyı ele almış. Aşktan sonra iyi gider diye düşündü herhalde:)

Kitap okunmayı beklerken bile elimin altındaydı; sabırsızca karıştırıyor, ama başlamadan bırakıyordum. Kitabı bitirdim ama, ara ara rastgele bir sayfa açıp okumayı bırakamadım.

İclal Aydın'ın bakış açısına ortaklık etmek güzel bir duygu. Aynı şeyi okuyup, aynı filmi izlemiş olabilirsiniz ama sonunda ondan dinlerken 'farketmemiştim' diyebiliyorsunuz. Her şeyde bir güzellik bulabilmesi acıyı görmezden geldiği anlamına gelmiyor aslında. Farketmediğiniz acıların altını çizerek gözünüze sokuyor adeta.
Tabii güzel bir uslüpla.

Acının cahili kalmak ne güzel olurdu...

Diğer kitabındaki sayfa kalitesi kullanılmamıştı buna üzüldüm mesela. Daha masrafsız yapıp kitabın fiyatını düşürmek amaçlı yapılmıştır diye düşünüyorum.
Kitap birde 'umut'la devam edeceğinin müjdesini veriyor.
A bak işte İclal Aydın ne de güzel bahseder umuttan!
Sabırsızlıkla bekliyorum...

Bana öyle geliyor ki,
acılarımızdan söz ederken,
asıl acımızı anlatmıyor,
anlatamıyoruz.
Acı anlatılabilir mi?

14 Haziran 2010 Pazartesi

Kankim Demet

Demet Akalın'ı daha önce ne çok sevdiğimden bahsetmemiştim değil mi?
Nasıl ki şişman kadın şarkı söylemedikçe opera bitmez,
Demet yeni albüm çıkarmadan yaz gelmez.

Geçen hafta GBA haber ajansının magazin servisinden aldığım Demet'in boşanma haberinden sonra yıkılmıştım.
Ama dün "hadi üzülme artık, barışmışlar" diyerek beni yine sevindiren kendisi oldu.
Bense klibini izleyip izleyip üzülüyor, 'inşallah saçını sarıya boyatmaz tekrar' diyordum :)

Akalın ve Bekensir'in barışmalarına pek sevindim elbet ama bir kere bu noktaya geldikleri için ikinci kez gelmeleri daha kolay olacak gibime geliyor. Ama umarım yanılırım ve evli mutlu ve çocuklu olurlar.

demet akalın - evli mutlu çocuklu yeni klip 2010 | izlesene.com



Eğer barışma haberini almamış olsaydım albümde eeeenn sevdiğim paça olan 'boşuna'yı size çalardım ama onlar barıştı ve ben en sevdiğim ikinci parçayı sizinle paylaşmaktan mutluluk duyuyorum..

Demet Akalın'ı giydirmeyi çok isterdim. Başka kimse değil ama!
Niye bilmiyorum ama onun için hali hazırda oluşturmuş olduğum kreasyon bile var..
Aslında niyesini de biliyorum çünkü kendisi hiç güzel giyinmiyor:))
Hatta bu klipte renkli hoş kostümleri görünce çok yakıştırmakla beraber şaşırdığımıda belirtmek isterim.

Hala aranızda dalga geçtiğimi düşünen varsa :


Efendim?
Siz Demet'i sevmiyor musunuz? Şarkıları basit mi geliyor?
Ha yani siz Mozart dinliyorsunuz değil mi?
:)

Notlarım

Hani bazen çok yazacak şeyiniz olur ama hiç yazacak haliniz olmaz ya..
Heh işte!
Ruh halimin özeti o.

Az evvel elimi kitabıma attım ve sanki daha yeni gördüğüm bir kağıtla karşılaştım.

Fotoğraf1314

Bu benim baş ucumda duran kağıt, minicik yazılmış yazılar ise aldığım notlar; kitaplardan alıntılar, filmlere göndermeler ve yapımış bir yoruma yapılmış bir yorum.

Gece aklıma gelen bir şeyi ajandama değilde bu sayfaya not alıyorum mesela.
Böylece temize geçirirken, çoğu, o anda anlamlı gelmiş bir dolu saçmalıktandan arınıyorum:))
Buna kısaca sansür diyebiliriz.

Fotoğraf1315

Bu şekilde katlanmış vaziette duran kağıtta her bölmede farklı bir mevzuu dönmekte, bölmelerde kendi içinde bire ikiye ayrılabilmektedir:)

9 Haziran 2010 Çarşamba

Bizim Mekan

Günlerden birgün yolumuz daha önce hiç gitmediğimiz bir yere düşmüş
Adı Ikea mıymış neymiş:)

Cheese kek yokmuş, yeni bir lezzet keşfetme umuduyla Seyhan Kız kakaolu birşeyler adını verdiği güzel görünen pastamsı keke el atmış.


Yanındaki tahta karıştırma çubuğunu gören Şeyda merak edip; "neden bu kadar çok çubuk aldın?" diye sormuş.
Seyhan mahcup "seviyorum" diye yanıt vermiş.
Avuçla aldığı şekerlerden sonra alışkanlıkla elini daldırıp tahta çubuklardanda bir düzine aldığının farkına bile varmadığını itiraf edememiş.

Seyhan Kızın pastası iğrençmiş, gözü Şeyda'nın muffininde kalmış.


Kendi gibi çekimleride narinmiş Şeyda Kızın.
Ama kendi kekine gösterdiği özeni, Fatma Bacının göstermediğini görünce onuda görüntülemekten geri kalmamış.


Bir buluşmayıda mekandan kovulmadan geçirdiklerinin verdiği huzurla bunları karalamış Seyhan Kız.
Fatma Bacının okuyunca küplere bineceğini hesaba katmamış.

:)))

8 Haziran 2010 Salı

Aşka Şeytan Karışır

Başlıyorum.
Hımmm..
Gerçekçi ve acımasız.
Böyle yaşayan insanlar olmasın istiyorsunuz.
Anasız, babasız ve arkadaşsız. Kimsesiz yani.
Kimse bu kadar yalnız olmayı haketmez.

Kitap çok çabuk bitiyor, rahat okunuyor. Kimse edebi bir yapıt demedi zaten.
Vay be denilen iyi tespitler var, ki yazarın gözlem yeteneğinin ne kadar iyi olduğunu anlıyorsunuz.

Okuyanlara bir soru sizce en çok neresinde etkilenmişimdir kitabın?

Neyse yormayacağım sizi.
söyleyeceğim.
Yıllar sonra kaplumbağalarının aklına gelişine ve onlara ağlayışına o kadar üzüldüm ki anlatamam.
Çok fazla şey gizli orda...

"Gitme" dedim" salak gitmee" diyordum hazırlanıyorken.
Sizde dediniz mi öyle ?

Sonra ilişki danışmanı olmalıyım dedim:)) O zaman herkes yalnız kalırdı gerçi :)
Şey en azından bana danışanlar:))

Sonra ağlarken silecekleri çalıştırdığı sahne.
'Ne harika bir sahne' derken bir filmden araklama olduğunu öğrendim. Yıkıldım! Madem öyle, keşke kullanmasaydı, çalmasaydı yani..

Peki maraz bu kitabın devamı mı?
Öyle olmasa bile ben sepetime ekledim gerçi :)

7 Haziran 2010 Pazartesi

When In Rome


Yanlış seçim.
Romantik filmler izlememeliyimmm ama n'yapayım :/
Esas oğlan Josh Duhamel birde! Gerçek olamayacak kadar güzel :))
Ayy böyle şeylerde dememeliyim:))

Ama öyle!
Konu yazmıyorum biliyorsunuz.
Romantik komedi fakat ne kahkahalar attıracak kadar komik ne de manyak romantik. Ama Hoş yanii ben sevdim.
Bu tarz filmlerden sonra yaşadığım hissiyatı yaşadım yani :)

Bu filmi ve zihnimde bıraktığı etkiden kurtulmak için kulaklığımı takıp yürüyüşe çıktım.
Yürüyüş dediysem esaslı yürüyücüyümdür.
Hızlı yürürüm:)
Ama temponunda bir sınırı var ben canıma okudum :))

Sonra bir de komedi izleyeyim dedim
Steve Carell'den komiğini mi bulacağım:

Şamar Oğlanı



Yanlış seçim 2.
Komedi diyordu ama romantikti ya.
Konuyu anlatmam biliyorsunuz ama anlatacağım bu sefer:)

Dan gazetede köşe sahibidir. Çocuklarıyla sorunları olan kişilere cevap verir diye özetliyim kısaca.
3 kızı vardır karısı 4 yıl önce ölmüştür. Köşesindede dediği gibi "önce aile gelir"in yaşayan, nefes alan örneğidir.

Yazdıklarımı sildim çünkü bence ne kadar çok bilmiyorsanız o kadar iyi bu kadarını bilmenizde bir sakınca yok :))))))) Çünkü zaten birşey dememişim:)))

Filmi çok beğendim! Çok beğendim!

5 Haziran 2010 Cumartesi

Yakamoz

Sevgili GBA telefon etti "Hazırlan çıkıyoruz" dedi "Gidip Gülüm'ü görelim."
-ık mık pık..

Lost finali izliyorum, pekte bişi anlamadım.
Diziyi kapatıp tekrar aradım "kaçta gelecektin?" Diye sordum :)

Aklına birşey koydu mu, ne akşam dinler ne sabah.
Ne de uykusuz kalacak kızım der :D


Yazıyı tam ortaya koydum ki çalmasın annesi bu resmi :))
Gecenin ilerleyen saatlerinde bana bıçak çekecek kıza benzemiyor değil mi?
Ama yaptı!! :)))



Burasıda yemeğe gittiğimiz yer; Yakamoz!
Ne güzel oldu aklına gelmesi Sedoşum..

Ben burayı çok sevdim. Zaten resim kötü olabilir ama görüyorsunuz sevilemyecek gibi de değil hani ;)
Çalışanlarda çok ilgili.

Yalnız bu sıkıntı olur mu bilmiyorum.
Sessiz sakin huzurlu bir ortam:
Bir bizden ses çıkıyordu:))
Gerçi her yerde böyleyiz, buna da bir çözüm bulamıyoruz yaa :/

4 Haziran 2010 Cuma

Şahane Bir Kadının Gizli Günlüğü

"Olamaz günlüğümü ele geçirmişler" diye düşünmüştüm kitabı ilk gördüğümde :))

Yani kitabı okumalıydım arkadaşlar yoksa nasıl emin olabilirdim? :))
Gerçii kitabın orjinal adına bakmam yeterli olacakmış:))
(The secret diaries of Miss Miranda Cheever)

Kitabın adı bu olsada kitap bir günlük değil.
Arada çok az belki bir kaç satır günlükten alıntılar var.
Hiiiç sıkıcı değil; aksine 2 günde bitireceğiniz bir kitap.
Hatta mükemmel bir yaz kitabı. Plajlık mesela: Yaşasın cep boylar!
:D

Kitabın arkasında "Günümüz Jane Austen'i" yorumu getirilmiş olsa da,
Sevgili Jane, günün birinde, bu kadar cüretkar kitaplar yazılacağını hayal bile edemezdi:)

***********

Kuzenlerim dün Rihanna konserindeydiler.
Kısılmış sesleriyle konserin ne harika olduğunu anlatıp durdular.
Bense kalkmış okuduğum kitapları anlatıyorum.
Birden çok sıkıcı geldim kendime :/

3 Haziran 2010 Perşembe

Ülker Shop Hatırası

Kısıklı da bir Ülker Shop var: Önünden her geçtiğimde "ayy bir baksaydım" dediğim.
Çok ortada bir yerde, yolun üstüne değil anca gelip geçerken 'hay Allah' diyorum :)

Ama arada bir özellikle yolumu düşürdüğümde oluyor.
İçeri girdim arkada bulunan zula kısmında 10sn. de bunları aldım, diğer hiç birşeye bakmadan çıktım.


Ne kadar uzun süre kalırsanız o kadar çok şey alıyorsunuz:)

Şekerliği şekerliğe yerleştirdim bistikleri odama :)
Bir döndüm o da ne?! Sadece saniyeler içinde tüketilen şeker sayısını görünce şaşırdım.


Tabii siz çöpünüzü atmak için şekerlerin etrafından ayrıldığınız için bir seferde bu kadar çok şeker yiyemiyebilirsiniz ama benim abimin hizmetçisi var!

2 Haziran 2010 Çarşamba

İsrail Suçlusun!

Bu konuda yazmayı düşünmüyordum aslında.
Madem tepkilerimiz bu kadar taze bunu doğru yöne yöneltmekte yarar var.

israilsuclusun.com sitesine girip ortak hissiyatın altına imzanını atmanızı önerim.

Fazla lafa gerek yok!
Bu yazıyı yoruma kapatıyorum. Yorum yazmakla harcayacağınız zamanı siteye yönlenerek geçirirsiniz diye düşünüyorum..

Ve blogger arkadaşlarım, kendi blogunuzda duyurursanız daha fazla insana ulaşırız.

Bunun müslüman olmak ya da Türk olmakla bir alakası yok.
Bunun insan olmakla alakası var.