30 Nisan 2016 Cumartesi

Sitem

Taktım mı takıyorum arkadaş.
Sitem huy olmuş insanlarda.
Hem de öyle sınırlı sayıda kişide değil hemen hemen herkeste.
Herkes karşı tarafa sitem etme hakkını kendinde görüyor.
Şimdiye kadar fark etmediyseniz korkarım bu yazıyla farkındalık kazanacak ve siz de artık benim gibi uyuz olmaya başlayacaksınız.

Sokakta denk geldiğiniz komşunuz, hayırsız nerelerdesin, diyebiliyor ya da hasta anneannenizi ziyarete gelmiş anneannenizin bilmem neyinin neyi, gelmişken de sizi görüp, insan bir ziyaretimize gelmez mi biz akrabayız, diye sitem edebiliyor.
Oysa ben o "akraba"yı ne hikmetse yeni görüyorum.

Bir keresinde bayramda bir büyüğümüzün evinde rastladığımız bir "akraba", bize hiç gelmiyorsun şurada yakınız gel kal, falan etti.
"Gel kal" ne demek ya? Ben teyzeme bile gidip kalmış değilim.
Akrabalık derecemiz de şöyle, onun kocasının babasıyla benim babamın babası kuzenler. Yani sanırım. Öyle bir şey. Hatta daha uzak belki ama daha yakın değil.
Düşünsene sırf dedem birilerinin kuzeni diye hiç görmediğim insanlara kalmaya gittiğimi.
Hayır işin iğrenç kısmı samimiyetsiz olması.
Bırakın kalmayı kalkıp bir gün gitsem o sitem eden akrabaya ya da komşuya kalkayım diye gözümün içine bakar.

Ama daha da kötüsü bunların arkadaş kategorisine konan tanışlar kısmı.
Bunların işleri güçleri sitem. Sırf sitem etmek için ararlar, bak dikkat et; ben aramasam aramıyorsun, diye başlıyorsa sözde arkadaşın ahizeden sok elini gırtlağına yapış!
Ya da mesaj gelir: Yaw insan bir sorar öldün mü kaldın mı? Hayır yanında olsa iki tane tokat atarsın ama yanında değil.
Bunlar da en beterleri değil. En beterleri arayan "SEN" olduğun halde, ziyarete giden "SEN" olduğun halde sitem edenler.
İçeri girmenle başlayıp, ooooo sen buraların yolunu bilir miydin, kırmızı halı mı sersek ne yapsak bla bla bla...
Ya da ararsın, hayret nasıl oldu aradın..
Vallahi ben artık dayanamıyorum.

Bana sitem edebilecek bir annem bir de babam var, hayırsız bir evlat olmaktan Allah'a sığınırım inşallah onların kapılarda pencerelerde beni bekleyeceği kıvama gelmem ama velev ki geldim sitem etme hakkı sadece onlarda var.
Ben de kimseye sitem etmiyorum kimsenin sitemini de çekmiyorum bundan böyle.

Peki sen ne yapıyorsun Seyhan seni arayıp sormayana, hiç mi gönül koymuyorsun? diye soracak olanlarınız varsa..
İnanın sitem etmiyorum. Gerekirse sitemle uğraşmadan şutluyorum ama sitem etmiyorum :)
Thank you for nothing!

29 Nisan 2016 Cuma

Son Zamanlarda Ben

🌴 hiçbir şeye vakit bulamıyorum.
🌴 hep bir kosusturma içindeyim, her yere geç kalmaya devam.
🌴 aslinda hiçbir şey yaptigim da yok.
🌴 az önce yazdıklarım yanlislikla silindi ve simdi tamamen farklı şeyler yazıyorum.
🌴 cevap yazmadigim yorumlar icin üzgünüm (en kısa sürede yazmak niyetindeyim)
🌴 twitteri telefondan sildim.
🌴 eski laptopu mutfağa aldim, kahvalti ederken ders dinliyorum.
🌴 hiç kitap okuyamıyorum ve çok kitap okuyorum. (Istediklerimi okuyamiyorum demeye calisiyorum) (ama her an bir cilginlik yapip çok istedigim bir kitaba baslayabilirim)
🌴 torkunun gofreti çok güzel.
🌴 yaz tatilini iple çekiyorum.
🌴 bu son, aranizda kalsin; bazı kimseler hic umrumda degil ama haberleri yok 😃

26 Nisan 2016 Salı

Hediye Kitabımızı Tanıyalım #vol?

Instagram hesabımda çok sevdiğim yazar Fatma Erdek'in eğlenceli bir kitabını hediye ediyorum.

Peki bu güzel kitabın konusu nedir?

Siz hiç, birbirine tıpatıp benzeyen ikizler gördünüz mü?
İşte ben onlardan biriyim... Adım, Arın Soylu.

Genç, yakışıklı, güçlü ve mutlu bir erkeğin hayatı, bir anda nasıl altüst olur? Kolay… Bunun için, serseri ikizinizle, akıl almaz bir oyunun içine girmeniz yeterli. Sadece üç haftalığına, başka birinin hayatını yaşamaya cesaret ederseniz, beraberinde gelecek bütün sürprizlere de hazırlıklı olmalısınız.
Ben de hazırlıklıydım. Ta ki onu görene kadar... Tuna’mı… Bal rengi saçları ve güneş gibi parlayan yüzüyle, birdenbire hayatımı kökünden değiştirmişti. O benim beklediğimdi, o benim geleceğimdi. Onu elde etmeme kimse engel olamazdı. Hiçbir şey beni durduramazdı. Durduramadı da…
Başardım mı? Evet! Onu aşkıma inandırdım. Onu kendime âşık ettim.
Peki ya sonra? Hiçbir yalan sonsuza dek sürmez, öyle değil mi? Bir gün, hiç ummadığım bir anda, yalanımla yüzleşmek zorunda kaldım. Artık ‘Ben o değilim’ desem de bir faydası yoktu. Tuna bana inanmıyordu.
Ne yapacaktım şimdi? Vaz mı geçecektim hayatımın kadınından?
Elbette hayır!

Bedelini ödeyip, seni kazanacağım, Tuna cadısı! Her ne olursa olsun…

22 Nisan 2016 Cuma

Trendyol Kitap Alışverişi

Okuoku kitap alışverişimi hatırlarsınız.
Hatırlamıyorsanız sizi şöyle alayım, bir göz atın.

Orada kitapları beraber aldığımız arkadaşım Esma'dan bahsediyordum. Böylece kargo ücreti ödememiştik.

Esma dediğine göre eskiden kitap okumuyormuş, benim paylaştığım kitaplardan heveslenerek bana da kitap öner, dedi  şöööyllee güzellerinden. Bundan belki bir yıl kadar önce.
Ben de ona seveceğini düşündüğüm kitapları önerdim.
Esma o kitapları öyle sevdi ki, devamlı ona yeni kitaplar alıyoruz.
Eskiden çok çabuk dikkati dağılırken şimdi kalabalıklar içinde kitap okuyabildiğini söylüyor.
Yalnız beni geçmesinden korkuyorum:)

Trendyol'da da kitapları indirimde görünce hemen bana haber verdi, bana kitap seç neleri alayım, diye.
Ben de baktım indirim güzel, "şunları mutlaka al, şunları da alabilirsin, şunu da eğer bunu beğenirsen..." demek suretiyle bir liste çıkardım.
Sonra da "bana en son neler aldın söyle" dedim.
O da "senin gibi video çeker yollarım" dedi.
Wuu huuu!!!
O zaman ben de youtube kanalıma koyarım, dedim.
Veeee...
İşte aldığımız kitaplar:



Esma'ya daha çok güzel kitaplar alacağız, beraber daha çok güzel kitaplar okuyacağız.
Daha bunun Türk Klasikleri var, Dünya Klasikleri var... Güney Kore dizileri.. ay o başka bir planım ama evet ona da alıştırmayı düşünüyorum.

Videoyu izlemeyi, beğenmeyi kanala abone olmayı ihmal etmeyin:)

20 Nisan 2016 Çarşamba

Cinderella

Masal uyarlamalarına merak salmışken Cinderella'yı izlemeyeceğimi düşünmediniz herhalde.
Ancak olay oldu bu filmi izlemem.
Ne kadar uğraştım?! Sanırım bu film sayesinde çöktü önceki bilgisayarım.
Kaç kere bu filmi izlemeye çalıştım, her seferinde kapandı laptop. Demek tercih ettiğim sitede sorun vardı, ben de inat mı ettim nedir... Virüs programım olmamasına rağmen yenisinde de izledim.
ilkinde sanırım yine sorun oldu ama yine dedim bu kez son, ama oldu, gerçekten son oldu :)

Filme dönersek, film tam bir görsel şölen.

Cindirella rolünde Downton Abbey'de Rose olarak tanıdığımız güzeller güzel Lily James'i görüyoruz. Kötü kalpli çirkin kardeşlerden biri de yine Downton Abbey'den tanıdıklarımız arasında: Sophie McShera nam-ı diğer Daisy.
Perimiz ise Helena Bonham Carter. Hafif çılgın sanki :)
Prince Charming rolünde, Richard Madden ve harika gülümsemesi.. ay pardon sadece Richard Madden'i izliyoruz harika gülüşü de bonus :)



Benim tanıdıklarım bunlardan ibaret.
Tam klasik Cindirella hikayesi işte filmde. Hiçbir orijinallik yok.

Ah! Cate Blanchett!
Neredeyse ondan bahsetmeden yazıyı bitirecektim. O kötü kalpli üvey anne. Muhteşem kıyafetler giyen kötü kalpli üvey anne. Tabii ki rolün hakkını veriyor.

Her şeyini bildiğiniz bir hikayeyi izlemek isterseniz buyurun izleyin.
Ben sıkılamadan izledim tabii ki çünkü Cindirella benim en sevdiği masal ^.^
Cindirella hikayesini sevmenize rağmen o kadar klasik versiyonuyla vakit kaybetmek istemiyorsanız Drew Barrymore'un başrolünü oynadığı Ever After: A Cindirella Story filmini önerebilirim. Hatta ben de bir kez daha izleyeyim. Belki yazısını yazarım bu sefer.

18 Nisan 2016 Pazartesi

Yeni Hediye! #çekilişvar

Gün geçmiyor ki bir kitap hediye etmeyeyim :)

Yeni kitabımız benim çoook ama çook sevdiğim, yayımlanan 5 kitabından 4'ünü okuduğum yazar Fatma Erdek'in beş kitabından okumadığım tek kitabı olan "Ben O Değilim" adlı romanı.

Çok merak ediyordum da neden şimdiye kadar almadım biliyor musunuz peki?
İmzalı alabilmek için.

Artık imzalı bir Fatma Erdek kitabım var, okumak için hiçbir engelim yok (zamansızlık dışında^.^)

Ancak ben bu kitaba bu kadar sevinmişken size de hediye edip sizi de sevindirmeyi istemez miyim hiç?
İki kişiye Ephesus Yayınları katkılarıyla Fatma Erdek kitabı hediye edeceğim inşallah.

Kitap çekilişinin detayları instagram hesabımda; @the_syhn

17 Nisan 2016 Pazar

Doğumdan Sonra İşten Ayrılan Anneler İçin!

Geçtiğimiz günlerde samimi bir mail aldım.
Yoldaydım, hızlı okudum, ama ilk fırsatta bir yazı yazacak kadar dikkatimi çekti.

Hepinizin desteğini alacağını düşündüğüm bir imza kampanyası var.
Çocuk sahibi olduktan sonra işten ayrılan kadınların kıdem tazminatlarını alabilmesi hususunda.

Açıkçası ben de çocuk sahibi olduktan sonra işten ayrılan hemcinslerimin tazminat alabildiklerini sanıyordum. Evlendikten sonra bir yıl içinde işten ayrılanlar alabiliyordu da çocuk sahibi olduğu için ayrılan neden almasındı, değil mi?

Ama değilmiş.
İşte bu kampanya bunun için.
İki dakikanızı ayırıp doğumdan sonra işten ayrılan anneler kıdem tazminatı alabilsin diye change.org üzerinden açılan bu kampanyaya destek olacağınızı umuyorum.

15 Nisan 2016 Cuma

Bayan Değil Kadın

Biri bayan dedi mi, irkiliyorum.
Şahsen bayan kelimesinden rahatsızlık duyduğum için değil.
Söyleyen kişi "bayan" kelimesine hassasiyeti olan birine denk gelecek ve "bayan değil kadın!!" diye tepkiyle karşılaşıp neye uğradığını anlamayacak diye korkuyorum.
Çoğunlukla, bayan dediğin için bir gün azarlanabilirsin, diye durumdan habersiz olan kişiye elimden geldiğince açıklıyorum.

Bayan değil kadın, ama neden?

Kadın olmaktan korkmamakmış. Bayan deyince kadınlık sindirilmek isteniyormuş.
Duymuştunuz değil mi? Bunları uydurduğumu düşünen varsa çıksın ortaya:)
Googleda aratırsanız, uydurmadığımı anlarsınız.

Şahsen, bayan değil kadın kelimesini kullanıyorum.
Ama bayan kelimesini kullananlara bir hışımla saldırmıyorum.
Bence kibarlık olsun diye "bayan eleman aranıyor" diye yazıyor, çünkü 'kadın eleman' yazmanın kabalık olacağını düşünüyor.
Fakültede koca koca doçentlerin, profların "bayan öğrencilerden not alabilirsiniz" derken kadınlığımızı sindirmek istediklerini düşünmüyorum.
Ya da aynı anda kapıdan geçeceğiniz birinin, "önden bayanlar", demesinde art niyet göremiyorum.
Kapımı tutan birine de "bayan değil kadın diyeceksin!!" diye çemkiremem herhalde?!
Ha hanımefendi dese memnun olurum, o ayrı.
Yine de İstanbul'da kapımı tutan birini bulmuşum bayan/kadın fark etmez öpüp başıma koyarım.
(Mecazi anlamda, yoksa adamı öpmedim, hanımefendi deseydi öpebilirdim ama şansını kaybetti)
:)

Bu konudaki görüşleriniz gerçekten merak ediyorum.
'Bayan değil kadın' mı? Yoksa 'bayan' da denilebilir mi? Neden?

14 Nisan 2016 Perşembe

Hediye Kitabımızı Tanıyalım

Kitap çekilişimiz devam ediyor.
17 nisan son gün.
Çekiliş detayları burada: @the_syhn

Peki çekilişle 1 kişiye hediye edeceğimiz kitabı konusuna bir göz atalım mı?


Bir erkeği gördüğünüz an kendinizi ona ait hissetmek yerine, onun size ait olduğunu hissederseniz, ne olur?

Andie, hukuk fakültesinin parti kızından başarılı bir avukata dönüşmüştür. Üniversite yıllarında yaptığı tüm o çılgınlıkları bir kenara bırakıp işine konsantre olmuş ve neredeyse şirkete ortak olabilecek kadar ön plana çıkmıştır. Eskinin aşırı sosyal günleri uzakta kalmıştır. Artık düzgün bir ilişkisi olan ve yoğun çalışan bir kadındır. Ta ki, sevgilisi onu hiç beklemediği bir şekilde terk edene kadar...

Yaşadığı kötü ayrılığın ardından sosyalleşmek için gitmek zorunda kalacağı ilk yer, en yakın arkadaşının bekârlığa veda partisidir. Ancak parti Las Vegas’ta yapılacaktır. Üniversite günlerindeki eğlence dolu haline selam göndermek isteyen Andie, partide çılgınca eğlenmeye ve üzüntülerini unutmaya kararlıdır. Bu eğlence fikrinin içine, Vegas’ın çılgın gecelerinden birinde tanıştığı Mack’le bir gece geçirmek de dahildir. En azından Andie, bunun bir geceyle sınırlı kalacağını düşünmektedir. Ancak Vegas sürprizlerle dolu bir şehirdir ve hem Andie hem de Mack için, fazlasıyla şaşırtıcı bir sürpriz hazırlamıştır.

12 Nisan 2016 Salı

Özgecan Aslan'ın Katilleri

Dün akşam üzeri güzel bir haber aldık.

Geçtiğimiz yıl Mersin'de canice katledilen Özgecan olayı herkesi sarmış, katillerin bulunmasıyla bile bayram etmiştik. Ancak o zaman da çok konuşulan bir şeydi, öylelerini sallandırmak, hadım etmek, linç etmek...
Onlar için en masum şeydi hapse tıkılmak, ancak düştükleri hapishane sıradan bir hapisane değildi ve tecavüzcülere nelere yapıldığı yazıldıkça bir nebze olsun ferahlıyorduk.

Dün akşam ise haber başlığını görünce inanamadım ama sonra içeriği okuyunca öğrendim ki Özgecan'ın katilleri hapishanede vurulmuştu. Oh olsundu!

Bir yanım cidden, öyle söyleme Seyhan zaten kimsenin ettiği yanına kalmazdı oh çekme, diyor, diğer yanım, Özgecan'ın katillerinin ölümünün şeriat olduğunu, söyleyip susturuyor.
(Baba- oğul vurulmuşlar, oğul ölmüş, babanın maalesef hayati tehlikesi yokmuş)

Tecavüz haberlerinin ayyuka çıktığı şu günlerde, darısı diğer tecavüzcülerin başına, diyor susuyorum.

11 Nisan 2016 Pazartesi

Yeni Kitap Çekilişi!!

Ne zamandır kitap hediye etmiyordum...
Şöyle bahar aylarına uygun kıpır kıpır bir kitap hediye etsem iyi olmaz mıydı?
Olurdu bence.
O zaman Seyhan haydi çıkar ağzındaki baklayı hanimiş hediye edilecek kitap?


Ta ta!
Kitabımız; Nemesis Yayınlarından çıkan "Vegas'ta olan Vegas'ta kalır" isimli kitap.
Ben kapağına bayıldım.
Bu renklere her zaman tav olurum ;)

Kitap çekilişimiz bu sefer instagram hesabımda. Yapmanız gerekenler de orada.
Instagram hesabımı "hala!" bilmeyenler varsa : @the_syhn

10 Nisan 2016 Pazar

Katie Holmes'un Nişan Yüzüğü Ve Makyajsız Hali

Dawson's Creek dizisi biteli yıllar yıllar oluyorsa da ben o dizideki her bir oyuncuyu ayrı severim ve takip ederim.
Katie Holmes ise Tom  Cruise ile evliliğinden ötürü içlerinde en popüleri oldu. 
Ancak başarılı mı o tartışılır.

Hala Joshua Jackson ile romantik bir filmde bir araya gelmelerini bekliyorum. Umutsuzca!

Geçenlerde taktığı pırlanta yüzük çok konuşuluyor, nişanlanıp nişanlanmadığı soruluyor.

İnşallah evlenmek gibi aptalca bir niyeti yoktur :)

Diğer görüntü ise - beni dehşete düşürdü- bir basketball maçından.

Bu kadını nasıl bu kadar çirkin çekmeyi becermişler bilemiyorum ama az önce cinnet geçirmiş bir hali yok mu sizce de?
Kızı Suri De gittikçe annesine benziyor^^

5 Nisan 2016 Salı

Bir Katmer Masalı

Bu videom taa 14 şubattan kalma.
Videomda da 14 şubatın anlam ve önemine değindim tabii :P
Anca fırsat bulup burada da paylaşmak istedim.
Necibe Teyzenin farklı katlama stiliyle yaptığı içi yağlılara muhakkak bakın.
Ben ilk defa gördüm, belki siz görmüşsünüzdür gerçi.



Katmerleri peş peşe götürdükten sonra yürüyüşe çıktığımızdan bahsetmeme gerek yok sanırım :)

Kitap yorumlarından ayrı, bu tarz videolarda ayrı eğleniyorum.
Ama bu tarzı çekmek ve düzenlemek daha zahmetli oluyor, kesinlikle.

Videoları sadece dinleyenler varsa onlara not: 
Videoları sadece dinlemeyin, videolar benim onlara yazdığım alt yazılarla bütünlük arz etmektedir.
Arz ederim... :)

İpana Luxe Perfection Beyazlatıcı Diş Macunu yorumlarım

Doğru makyaj, dolgun kirpikler, bakımlı bir cilt, hacimli saçlar… En önemlisi de beyaz dişlerle sağlıklı, güzel bir gülümseme! Bu yüzden diş bakımına ve beyaz olmasına oldukça özen gösteriyorum. Sürekli yeni ürünleri deneyimlemeyi de seviyorum. Burada raflarda gözüme çarpan ve Amerika’nın en büyük diş macunu markası olan Crest aslında Procter and Gamble’ın Türkiye’de sunduğu İpana markasıyla tamamen aynı içeriklere sahipmiş. Dünyada ilk defa beyazlatıcı bantları üreten bir marka olduğu için 3 boyutlu Beyazlık ailesi oldukça ilgimi çekti. Son zamanlarda market alışverişine gittiğim her mağazada ve televizyonlarda sıklıkla İpana’nın yeni ürünü olan Perfection’a denk gelince ve özellikle 3 günde %100’e kadar lekesiz iddasını duyunca denemek istedim ve hemen aldım.

İpana’nın en hızlı ve en güçlü beyazlatıcı diş macunu ünvanına sahip bu diş macunu ile deneyimlerimi sizlerle paylaşmak istedim. Diş hekimimin de daha beyaz bir diş için önerdiği İpana 3D White Perfection ile güvenle, bembeyaz gülebiliyorum.

Perfection diş macunu 3 Boyutlu Beyazlık ailesinin en ileri ve etkili beyazlatıcı diş macunu teknolojisini içeriyor. Böylece diş minesine zarar vermeden sadece 3 günde diş yüzeyindeki lekeleri %100’e kadar etkin biçimde çıkarıp ve bembeyaz bir gülümsemeye sahip olmamızı sağlıyor.

Performansına gerçekten çok şaşırdım. Etkisi inanılmaz! İlk kullanımdan itibaren bile diş yüzeyindeki lekeleri çıkarma etkisini farkediyorsunuz. Keskin nane tadıyla ferahlığı sağlıyor, böylece uzun süre ferah bir nefese de sahip oluyorsunuz. Beyazlatma etkisi bu kadar iyiyken diş mineme hiç bir zarar vermediğini bilmek de çok güzel.



Procter and Gamble’ın tüm dünyada pazara sunduğu en gelişmiş beyazlatıcı diş macunu olan 3 Boyutlu Beyazlık Luxe Perfection İpana ile Türkiye’de de raflarda yerini aldı. Denediğinizde bana hak vereceksiniz:) Kullanmadan kesinlikle inanmazdım, deneyince etkisini gördüm ve mükemmel sonuç aldım.

Tam bir bakım sağlamak için aynı ailenin Oral-B 3D White Luxe ağız bakım suyunu da kullanıyorum. O da diş macunu ve fırçasının ulaşamadığı alanlardaki lekeleri bile çıkararak uzun süre, keskin bir ferahlık sağlıyor.

Unutmadan küçük bir not ekleyeyim; P&G ve İpana ürün performansına o kadar güveniyor ki, memnun kalmazsanız paranızın 2 katını iade ediyor. Bu nedenle beyazlatıcı etkisini kendiniz de görün diye bence gerçekten denemeniz gereken bir ürün.

Ürünü satın almak isterseniz tıklayınız!



P.S. Bana bu bilgiler yetmedi, ağız ve diş sağlığı üzerine daha çok şey merak ediyorum diyenleri aşağıdaki siteye alalım.
http://www.agizbakimuzmani.com/

#ipanaperfection  #gülüşünügöster

İçerik Kaynak: http://kokoshgirl.com/
Video Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=B7MDJzarokU


Bir boomads advertorial içeriğidir.

4 Nisan 2016 Pazartesi

Tesettür Modası

Moda ve tesettür.
Aslında yan yana kullanılacak kelimeler değil.
Kime sorsanız bunu söyler. Tesettür modacıları da, tesettürlü modacılar da.
Ama böyle bir pazar var.
Bunun hakkında çok atıp tutarım aslında ama, atıp tutanları çok okudum, çok gördüm, hepsi de "o modaya" uyuyorlardı.
Bugün modacılar "stylist"ler 'less is more' diyerek takıp takıştırmıyor mu, 'moda geçer stil kalır' derken üzerlerinde son moda ürünler olmuyor mu?
Oluyor.
Eee?!

Dolayısıyla benim onlardan farkım olsun uyuyorum madem bu modaya, bari çamur atmayayım.
(Ruba Zai, blogger/youtuber/instagrammer)
Son zamanlarda kapalıların dolama şal dediği, açıkların ne dediğini bilmediğim bağlama stili iyice yaygınlaştı. Youtube kanallarında bile çeşit çeşit şal bağlama stillerini anlatan videolar var. Şahsen çok seviyorum, kendime de çok yakıştırıyorum (euhuehue ne kadar mütevazı) ancak öyle bağlamıyorum. Çünkü ben yeniliğe açık biri değilim, inanmayacaksınız  ama çekinirim.
(Neden inanmayacaksınız bilmiyorum, ama, ne zaman çekindiğimi utandığımı söylesem insanlar inanmıyor)
Kuzenim söyledi geçenlerde, "ya Ayşe de senin gibi bağlasa, değişik bağlıyor yaşlı duruyor", dedi. Baktım Ayşe genç, Ayşe modaya hemen uymuş, dolama bağlamış. Ama bu moda, dedim, gençler şimdi böyle bağlıyor.

Bir de bizim meşhur topuzlarımız var.
Bunu test ettim onayladım, kapalıların hepsi "ama benim topuzum o kadar büyük değil" bahanesine sığınıyor ama arkadaşlar büyük!
Deve hörgücü hadisine rağmen büyük topuzlar yapıyorsunuz!
Yapmayın demiyorum bana ne, ancak bilin ki tesettürlü olmayan insanlar o boy boy kafanıza akıl sır erdiremiyor.
(Esra Seziş KİĞILI, stylist/instagrammer)
Onu da geride bırakıp ipek şallarımıza değinmek istiyorum.
Daha önce başıma geldi bu olay. Çok da samimi olmadığım biriyle, şalının rengi çok güzel nereden aldın kaça aldın muhabbeti döndü, birine hediye almayı düşünüyormuş, ben de söyledim. Abartmıyorum kadın birkaç saniye sessiz kaldı. Ne düşündüğünü anladım ama sonra zaten kendisini tutamayıp benimle paylaştı. Evet doğru tahmin etmişim; buna bu kadar para verilir mi, ne özelliği var ki? muhabbetine, girdi.
Hani bir video var Chp Kadın kolları toplantısında kadının biri diyor ya, saten eşarplarıyla başları dik bir şekilde yürümelerini hazmedemiyorum, diye. Kadıncağız bir de bilse ki saten değil ipek takıyoruz hazımsızlıktan içi çürür zahir.
Hasılı, bilmiyorlar arkadaşlar, şalınızın markasını o kadar önemsemeyin.

Ay eleştirmek için yazmıyorum bunları altını bir kez daha çizeyim, zira neyi eleştirirsem yapmaya başladığımdan yarın hemen koca bir topuzla kendimi sokakta bulabilirim.

Bugün son zamanlarda moda olan bir tuniği alacakken; ben bunu alsam bu bunu der, şu şunu der, ona şu açıklamayı yapmam lazım, fiyatını kimseyle paylaşmamalıyım diye düşünürken şekillendi bu yazı kafamda, yazdıkça da örneklendirmem arttı.
Şimdilik bu kadar olsun.
Ancak kolye kabusuna değinmem lazım. bu kolye sevdasına bir anlam veremiyorum açıkçası trençkotun üstüne bile takan gördüm kusmam geldi.
(Hülya Aslan,ünlü stylist/instagrammer)

3 Nisan 2016 Pazar

Azaltın.. Bırakın.. Çoğaltın!

🌿🌼 AZALTIN:
Yediğiniz yemeği,
yemeğin tuzunu,
çayın şekerini,
kullandığınız eşyaları,
harcadığınız parayı,
boş yere geçen vaktinizi,
gereksiz gülmelerinizi,
vazgeçemem dediklerinizi,
kıyafetlerinizi,
ayakkabılarınızı,
kuruntularınızı,
bilgisayar başında harcadığınız vakti,
telefonla uğraştığınız süreyi..                                                  

🌿😏 BIRAKIN:
Egosunu sevgisinden üst tutanları,
hayatınızı zehredenleri,
fazla hoşgörüyü,
özür dilemeyi,
mızmızlanmayı,
şikayet etmeyi
taviz vermeyi,
rezil olma korkusunu...

ÇOĞALTIN:🌿🌼
kuş seslerini,
ayaklarınızın toprakla olan misafirliğini,
yeşil renge bakmayı,
kendinizle başbaşa kalmayı,
sizi iyi hissettiren müzikleri,
içtiğiniz su miktarını,
çocuklarla geçirdiğiniz vakti,
şükretmeyi,
yetinmeyi,
selam vermeyi,
tebessüm etmeyi,
şiir dinlemeyi,
küçük mutlulukları,
kuşlara şarkılar söylemeyi,
sevginizi hak edene vermeyi,
istikrarınızı...🌿

Prof.Dr.Nevzat Tarhan