28 Kasım 2012 Çarşamba

Aşure

Ben çok severdim aşureyi, her şeyi sevdiğim gibi.
Sonra bir ara soğudum. O ara ne kadarlık bir süre bilmiyorum belki bir yıl belki iki. Sonra giderek aşure sevgim büyüdü, bu yıl ise tavan yaptı.

Muharrem 1'den itibaren aşure bekler oldum.
Dışarda da yemiyorum, nasılsa gelir diye.
Kim getirecek peki? Konu komşu.

Rumeysa diyor ki bunun üzerine, anladım ki herkes komşusundan bekliyor aşureyi kimse yapmak niyetinde değil.
Sünter ise, aşurenin yapılanı değil komşudan geleni makbul, diye özetliyor.
İkisi de öyle haklı ki.

Ama gel gör ki ne gelen var ne giden, kimse getirmiyor bana aşure. Ben krizlerdeyken Sümmeyye'nin de verdiği gaz ile kendim yapmaya niyetleniyorum.
Niyetleniyorum ama. Henüz yapmıyorum.

Muharrem 10 oldu sonra. Artık bugün yapar birileri, hatta ev dolar taşar diye bekledim.
O gün de oruç tutmuşum. Aşure krizim maksimum ölçüde.
Ben de kuzenimi bi' yoklayayım dedim, ki meğer aşure yapmışlar ama bana getirecek kimse yok muymuş?
Ben tüm çingeneliğimle bi' çemkir, bi' çemkir.
Hava da mu soğuk. Saat olmuş akşamın bi' yarısı.

Ama o aşure o gece geldi ve yendi.
Yediğim şüphesiz en güzel aşureydi!

Bu fotoğraf tabii ki o günden sonra gelip duran aşurelerden biri :)
Allah olmayanlara da versin lafı ne kadar güzel duaymış meğerse.

Allah olmayanlara da versin.
Bu sene belki yapmadım ama seneye kimseden beklemem, yaparım arkadaş.!

26 Kasım 2012 Pazartesi

Yüzyılın Aşkları

Ahh bu kitap..
Bu kitabı ilk çıktığı günden beri okumak istiyordum.
Çeşitli insanlara defalarca aldırma girişimlerim hep sonuçsuz kaldı.
Neden kendim almamışım orası da muamma...

Daha sonra ise Can Dündar'a olan kızgınlığım yüzünden almadım. Yoksa hep aklımdaydı bu kitap. Hep ama!

Sonra, neyse işte sonrası malum hasret aradan kalktı da kavuşup bir iki günde kitaba kanamışcasına içtim, bitirdim.

Tam beklediğim gibi, klasik Can Dündar üslubuyla bilgileri verirken akıcı ve şiirsel anlatımına hayran bırakıyor.

Yalnız, anlattığı aşkların şahane olmasını beklemeyin. Çoğunda acı çeken üçüncü tekil şahıs var! Çok içimi acıttı bu ve aslında dikkatli bakarsak başkalarının acıları üzerine mutluluk kurulamadığını görüyoruz.

Kitapta anlatılanlar içinde en sevdiğim aşkların bizim zamanımıza yaklaştıkça yaşanan aşklar olması ise benim için ümit verici.
Son sayfayı bitirdiğimde boğazıma bir yumru çoktan yer etmişti bile..

20 Kasım 2012 Salı

Siz Hiç..


Yaşayamadığınızı hissettiniz mi hiç? Ya da hislerinizin yaşamadığını... Nefes alıp, veremediğiniz oldu mu? Ya da nefes verip devamını bulamadığınız? Kimseye, hiçbir yere, herhangi bir zamana ait olmadığınızı fark ettiniz mi? Saklanacak bir köşe aradığınızda, biletsiz gidilen, isimsiz, yalandan bir yer keşfettiniz mi, hayatı terk etmeden ulaşabileceğiniz?
Petek Kışlalı Olcan
İçten konuşmalar (syf54)

18 Kasım 2012 Pazar

Rooftop Prince

Ne zaman Güney Kore dizisi yorumlayacak olsam baştan bir açıklama yapma gereği hissediyorum.
Oysa benim en çok okunan yazılarım onlar, bunu biliyor muydunuz?

Bu ara ise yoğun bir şekilde gerek uzak doğu gerekse uzak batı :P dizileri olsun, izliyorum da izliyorum.
Böyle giderse beynimle vedalaşmam gerekecek.

Rooftop Prince'i, Nabrut bizler için seçti ve Twitter üzerinden takibini yaparak 4 kişi beraber aynı anda aynı bölümleri izledik. Böylesi oldukça keyifli oldu, ki şimdi başka bir diziyi o şekilde takip ediyoruz. Ona da sıra gelecek ;)


Veliaht prensesin öldürülmesiyle cinayeti işleyenlerin peşine düşen veliaht prens zamanda sıçrayış sonrası kendisini 300 yıl sonrasında bir çatı katında buluyor.
Peki ama neden?


Ortama uyum sağlama süreçleri oldukça eğlenceli.
Yani ilk bölümlerde kahkahalarla güldüğüm doğrudur. Sırf onun için bile izlenebilir ;)


Secret Garden'in senaristinin elinden çıkma bir dizi bu. Kuvvetli tercih sebebi buydu.
Zaten tarz olarak hatırlatıyor, yani bana hatırlattı.


Sadece sonlara doğru biraz çekiştirdiler, heyecan yapalım derken biraz sıktılar sanki.
Benim finalim biraz daha güzel olabilirdi ancak öyle BOF'daki gibi korkunç bir son da yoktu hani :)

13 Kasım 2012 Salı

En Yeni Fotoğraf Makinem

Başlığa aldanıp gelenlerden hemen özür dileyelim.
Sandığınız gibi değil, çekilebilirsiniz :)


Ne zamandır aklımdaydı bundan bahsetmek. Dün taktığımda, bir de birlikte hatıra fotoğrafı çektirince, e artık sırası gelmiş, dedim.
Yıldız'ımın hediyesi bu kolye. Çok mu şirin ne ;)

Yıldız demişken bana pasladığı mimi de hatırlıyorum ve hemen yanıtlıyorum.
Aslında mimlerle pek aram yok.
Ama Yıldız'ın bu mimi yanıtladığını okuduğumda o kadar hoşuma gitmişti ki, n'olur bana yollasın, dediğimi sonunda beni mimlediğini görünce sevindiğimi bilirim.
Yalnız zorlandım, zorlanmadım değil. Zira benim repertuar geniş :D


Sesinizin çok güzel olduğunu farzedin ve ideal sahne performansınızı tarif edin. (Hangi şarkıyı söylerdiniz, nasıl giyinirdiniz, size kimler ya da hangi aksesuarlar eşlik ederdi?)

Allah'ımmm.. Bu soru karşısında içimdeki ergeni susturamıyorum ve cevabı o Metalica Unforgiven II olarak veriyor, tabii ki bir çılgın gibi şarkıyı söylüyor ve tabii ki bateriyi o çalıyor..
Ahh gençlik ahh..

Özel bir gününüzde bir koro yada özel bir kişi sizin için sürpriz bir parça hazırlamış. Parçanın özelliği sizi tarif etmesi. Hangi parça olurdu bu?

Bu şarkı hiç şüphesiz Sezen Aksu - Şanıma İnanma olurdu.
Emir'den Ben sen olamam olurdu.
MFÖ'den asabiyim ben bile olabilirdi.
Çok alakasız mı oldu şarkılar, o zaman alın size ortak bir özellik, hepsinde koroya dalıp şarkıyı ben katlediyorum ;)

İçinizde kalmış, söylenmemiş bir takım şeyler var. uygun şartların bir araya geldiğini hayal edin. O kişiye (yarım kalmış bir aşk, kırgın olduğunu bir dost vs.) duygularınızı anlatabileceğiniz bir fırsatınız var. Ona hangi şarkıyla duygularınızı anlatırdınız?

İçimi yokluyorummmm.. I Ih! Yaşayamadık ki şöyle afilli bir ayrılık :/

Sizi şu an okuyanlara göndermek istediğiniz parça?
TRT'de  başlayacak bir dizi reklamında çalıyordu bu şarkı. Bayıldım ben. Biraz geriden geliyorum arkadaşlar idare ediverin ;)



Elma kurdum ve Nabrut bu mimi nasıl yanıtlardı diye merak ediyorum :D

11 Kasım 2012 Pazar

Sokakta Hayat Var


Havalar bu kadar soğumadan, yani ben, sonbahardayız ama neden hava böyle sıcak diye söylenirken.
Bir hafta içi, hadi bari bu güzel havaların tadını çıkaralım, diye Ortaköy'e gittik.
Tadı damağımda kaldı.
Meğer Ortaköy hafta içi ne kadar güzelmiş!

Yediğim En kötü kumpiri de o gün tattım!
Ee Büfelerden almazsan böyle olur!
(Dedikten sonra bu fotoğrafı koymam, kumpiri buradan almışım gözükebilir, ama maalesef buradan almadım yanlış anlamayın!)
Hani böyle büfelere yaklaştıkça büfedekiler sizi kapmaya çalışır, siz de böyle afallarsınız zar zor mahcup bir şekilde waffle yiyeceğinizi söylersiniz.. Sonra içlerinden biri "E bari fotoğrafımızı çek" der..

Bir sonraki kumpiri nerede yiyeceğim belli;)

Büfeler çok eğlenceli.

Sonra, neyi çekiyorsun, diye kareye giren bir abimiz.

Oldukça fotojenik. Gerçi o, çekenle de alakalı diyor. Karşılıklı iltifatlaşıyoruz :)
Tezgahı da çekebiliyorum sonunda. Orjinal çünkü.


Bunlar magnet, istediğiniz fotoğrafı da çalışabiliyorlar.
Boyut boyut da yaptırabiliyorsunuz. Tabii büyük yaptırınca magnetlikten çıkıyor :)
Ama çok güzel bir hediye olmaz mı bundan? Ben yazdım bir köşeye.


İşte gerçek bir hayvan sever! Çok seviyorum bu fotoğrafı!
Çünkü ben kedilerden köşe bucak kaçarak, ağzım burnum çikolata içinde kalarak yiyebildim waffleımı.

Ne çok insan çekmişim o gün ben.
Kapanış Fotoğrafı geliyor, canım waffle çekti iyi mi :/


3 Kasım 2012 Cumartesi

Sultanı Öldürmek


Bu kitabı bana Gamze göndermişti, içinde, en son sen oku diye bu kadar geç gönderdim, yazıyordu.
Daha önce bundan bahsetmiştim.
Ben de Gamze'nin emeklerini boşa çıkarmadım, önce elimdeki kitapları bitirdim.
Tamam hepsini bitirmemiş olabilirim ama yeteri kadar geç okudum bence :)

Ahmet Ümit'in kitapların için ben, sağ gösteriyor-sol gösteriyor ve kafa atıyor, diyorum.
Yine koşturuyor düşündürüyor sizi ve sürpriz sonla, vayy, dedirtiyor.

"Sultanı Öldürmek"teki anlatıcı tarihçi Müştak  Serhazin'i,  Kukla kitabındaki gazeteci Adnan'a benzettim ben.
Onun gibi iç hesaplaşmaları bitmeyen bir karakter. Sonra Ahmet Ümit twitter hesabında bundan bahsetti.
Sadece bana öyle gelmemiş yani.

Ve gelecek kitapta anlatıcının Başkomiser Nevzat olacağının sinyallerini verdi ki, bu benim için çok sevindirici bir haber;)

Kitap hakkında çok yorum okumuşsunuzdur hatta belki kitabı okumuşsunuzdur :)
Okumayanlara tavsiyem okumaları yönünde olacaktır.

1 Kasım 2012 Perşembe

Dilara&Atakan {Nişan Çekimi}

Upss..
Bi' Seyhan mı kalmıştı bu işlere al atmayan?
Ne düşündüğünüzü biliyorum.
Sakin olun arkadaşlar.
Ben zaten fotoğraf çekiyordum, şimdi de nişanlanan bir çiftin fotoğraflarını çektim.
Ama an gelir fotoğraflara imza atmaya başlarım, karışmam :)




Bu kadar yeter. Çünkü genç çift, fotoğrafları blogta yayınlamama ses çıkarmadı fakat, ünlü bir fotoğrafçı olduğumda izinsiz kullanımdan ötürü beni dava edebileceklerinin sinyallerini verdi :)

Çok mutluluklar dileyelim çiftimize, maşallah diyelim..