29 Şubat 2012 Çarşamba
Fare Kapanı
Her güne bir post girsek de, bitmeyecek söylenecekler baksanıza..
Yazıları sadeleştiriyorum.. Eliyorum.. Ama buna kıyamıyorum; bahsetmeliyim.
Tiyatro çünkü. hayranlık verici.
'Fare Kapanı' ülkemizde de misafir olmuş ünlü yazar Agatha Christie'nin bir oyunu.
Tiyatro tarihinin en uzun süre sahnede kalmış oyunu.
60 yıl. Hala sahnede.
Demek ki görmemek ayıp olur - ben gittim ya atıp tutabilirim :)
Benim fikrim ise gençleri tiyatroya kazandırmak.
Hatırlıyorum onlu yaşlarımdan itibaren gerilim ve polisiye kitaplarına merak salmış, o dönem çokça Agatha Christie okumuştum.
Çevrenizde, öyle meraklı bir genci elinden tutsanız da bu oyuna götürseniz... Fena mı olur?
O yaşlarda biri beni götürseydi mest olurdum herhalde..
Elimizi tutan olmasa da, çok şükür el cepte gittik, izledik, sevdik ;)
Bir çok tanıdık simayı görmek ise ayrıca bir zevk.
27 Şubat 2012 Pazartesi
Nar-ı Aşk
Beyhan Sultan katıldığı bir davette göremediği ancak sesini duyduğu Şeyh Galip'e aşık olur.
Şeyh Galip ise Beyhan Sultan'dan daha sonra, onu ilk gördüğünde vuralacaktır.
Birbirini seven iki insanın bir araya gelmesi ne kadar zor olabilir ya da ne kadar sürer?
Uslup güzel.
Hikaye güzel.
Yan konular ilgi çekici.
Severek okuduğum ve rahatlıkla tavsiye ettiğim bir kitap.
Bakın konusundan bile bahsettim :)
Çatlak kurabiye son zamanlarda favorim. Tarif buradan
Etiketler:
beyhan sultan
,
çatlak kurabiye
,
kitaplar
,
mine sultan ünver
,
nar-ı aşk
,
şeyh galip
,
tavsiye edilir
25 Şubat 2012 Cumartesi
Beylerbeyi Sarayı
Okul gezilerinin Beylerbeyi Sarayı'nın tadilat dönemine denk gelmesinden mütevellit daha önce gitmemiştim bu saraya.
Saraya yürüme mesafesinde otuyor olmam ise bunca zaman neden gitmediğim sorusunu gündeme getiriyor ki biz buna kısaca 'kısmet' diyoruz.
Sarayı bir rehber eşliğinde geziyorsunuz ve görüntü almak kesinlikle yasak.
Tabii bir 'Orçun' değilseniz! Seni küçük afacan, ne anladın o kadar insanı itekleyerek bilmem!
Saray Avrupayı gezmiş ilk ve tek padişah, Sultan Abdulaziz tarafından 1864-1865 yıllarında Beylerbeyi'nde yazlık bir saray olarak, Sarkis Balyan'a yaptırılmış.
Sarayın giriş katında koca bir havuz ve Sultan Abdulaziz'in heykeli var.
Evet, heykeli yapılan ilk ve tek padişah aynı zamanda.
Heykel 1875 yılında Almanya'da yapılmış
Avizeler Fransa'dan gelmiş.
Saraytaki tüm sarı renkler altın eritilerek elde edilmiş!
Saray hakkında daha çok söylenecek şey var. Rehber anlatırken not aldım:) Ama canınızı sıkmıyayım şimdi.
Hem gidin görün isterim, eğer gitmediyseniz.
Ben gittiğimde hava sadece güneşli değil ayrıca sıcaktı.
Buna rağmen sarayın içi buz gibiydi.
Yazlık saray ne de olsa..
E sarayın içindeki turda bile donunca insan, sarayın bir küçük odasında sürgün hayatı yaşayıp mangalla ısınmaya çalışan Sultan II.Abdülhamit'i düşünmeden edemiyor..
Saraya yürüme mesafesinde otuyor olmam ise bunca zaman neden gitmediğim sorusunu gündeme getiriyor ki biz buna kısaca 'kısmet' diyoruz.
Sarayı bir rehber eşliğinde geziyorsunuz ve görüntü almak kesinlikle yasak.
Tabii bir 'Orçun' değilseniz! Seni küçük afacan, ne anladın o kadar insanı itekleyerek bilmem!
Saray Avrupayı gezmiş ilk ve tek padişah, Sultan Abdulaziz tarafından 1864-1865 yıllarında Beylerbeyi'nde yazlık bir saray olarak, Sarkis Balyan'a yaptırılmış.
Sarayın giriş katında koca bir havuz ve Sultan Abdulaziz'in heykeli var.
Evet, heykeli yapılan ilk ve tek padişah aynı zamanda.
Heykel 1875 yılında Almanya'da yapılmış
Avizeler Fransa'dan gelmiş.
Saraytaki tüm sarı renkler altın eritilerek elde edilmiş!
Saray hakkında daha çok söylenecek şey var. Rehber anlatırken not aldım:) Ama canınızı sıkmıyayım şimdi.
Hem gidin görün isterim, eğer gitmediyseniz.
Ben gittiğimde hava sadece güneşli değil ayrıca sıcaktı.
Buna rağmen sarayın içi buz gibiydi.
Yazlık saray ne de olsa..
E sarayın içindeki turda bile donunca insan, sarayın bir küçük odasında sürgün hayatı yaşayıp mangalla ısınmaya çalışan Sultan II.Abdülhamit'i düşünmeden edemiyor..
24 Şubat 2012 Cuma
İzlemek İstediklerim Başka İzlediklerim Başka
Ne çok film var izlemek istediğim.
Ben izliyorum onlar bitmiyor.
Kısa kısa geçelim mi; neler izlemişim?
MONEYBALL
Ben ki, Amerikan kültüre bulanmış biriyim hiç anlamıyorum beyzboldan - ve amerikan futbolundan:) -
Bence beyzbolla bir ilginiz yoksa hiç vakit ayırıp izlemeyin. O derece!
İsmi geçen oyuncular falan var, oraya satıyorlar, başka yerden birilerini alıyorlar falan.
Ben daha geçen gün İstinye Park'ta yanımdan geçen futbolcuyu tanımamışım, elin Amerikalısını nereden tanıyayım?
Filmin ilgi çekici yanı, gerçek bir hikaye olması.
Billy Beane'i Brad Pitt canlandırınca insan merak ediyor gerçekte nasıl biri diye.
Bir Brad Pit olmasa da fena değilmiş:)
WICKER PARK
Gelişmeleri tahmin edemiyeceğiniz bir film mi izlemek istiyorsunuz?
Duygusal ama farklı birşeyler?
O zaman bu filmi izlemenizi öneririm.
Hızla ilerleyen, rahatça akıp giden bir romantik komediyse aradığınız, hiç bulaşmayın derim :)
ONLY YOU/ALWAYS
Şizo-mizo'nun önerisi üzere, hatta onun verdiği linkten faydalanarak izlediğim, iyi ki izlemişim dediğim bir Güney Kore filmi..
Özlemişim ama Güney Kore filmi izlemeyi.
Konuyu anlatmamayı tercih ederim.
İzlemek isteyenler tek parça halinde verdiğim linkten izleyebilirler. Görüntü kalitesi gayet iyi.
FIRST LOVE/A LITTLE THING CALLED LOVE
Ben bu filmi daha önce yazmadım değil mi?
Oysa uzun zaman oluyor izleyeli.
Bu filmi o kadar çok sevdim ki...
İzleyip beğenmeyen varsa bir adım öne çıksın:)
Bu arada bu bir Tayland filmi, dolayısıyla dilleri biraz daha komik:)
Ama süper bir film, ben çok sevdim
Ben izliyorum onlar bitmiyor.
Kısa kısa geçelim mi; neler izlemişim?
MONEYBALL
Ben ki, Amerikan kültüre bulanmış biriyim hiç anlamıyorum beyzboldan - ve amerikan futbolundan:) -
Bence beyzbolla bir ilginiz yoksa hiç vakit ayırıp izlemeyin. O derece!
İsmi geçen oyuncular falan var, oraya satıyorlar, başka yerden birilerini alıyorlar falan.
Ben daha geçen gün İstinye Park'ta yanımdan geçen futbolcuyu tanımamışım, elin Amerikalısını nereden tanıyayım?
Filmin ilgi çekici yanı, gerçek bir hikaye olması.
Billy Beane'i Brad Pitt canlandırınca insan merak ediyor gerçekte nasıl biri diye.
Bir Brad Pit olmasa da fena değilmiş:)
WICKER PARK
Gelişmeleri tahmin edemiyeceğiniz bir film mi izlemek istiyorsunuz?
Duygusal ama farklı birşeyler?
O zaman bu filmi izlemenizi öneririm.
Hızla ilerleyen, rahatça akıp giden bir romantik komediyse aradığınız, hiç bulaşmayın derim :)
ONLY YOU/ALWAYS
Şizo-mizo'nun önerisi üzere, hatta onun verdiği linkten faydalanarak izlediğim, iyi ki izlemişim dediğim bir Güney Kore filmi..
Özlemişim ama Güney Kore filmi izlemeyi.
Konuyu anlatmamayı tercih ederim.
İzlemek isteyenler tek parça halinde verdiğim linkten izleyebilirler. Görüntü kalitesi gayet iyi.
FIRST LOVE/A LITTLE THING CALLED LOVE
Ben bu filmi daha önce yazmadım değil mi?
Oysa uzun zaman oluyor izleyeli.
Bu filmi o kadar çok sevdim ki...
İzleyip beğenmeyen varsa bir adım öne çıksın:)
Bu arada bu bir Tayland filmi, dolayısıyla dilleri biraz daha komik:)
Ama süper bir film, ben çok sevdim
Filmlerin güzelliği biraz da doğru zamanda izlemekle alakalı bence.
Bunu unutmayın;)
İyi seyirler dilerim...
Etiketler:
a little thing called love
,
always
,
BRAD PITT
,
filmler
,
first love
,
güney kore
,
josh hartnett
,
moneyball
,
only you
,
so ji-sub
,
uzak doğu filmleri
,
wicker park
23 Şubat 2012 Perşembe
Mandallık
Hayallerim bile mütevazı.
Bahçeli müstakil bir ev hayalim var.
Bunun neresi mütevazı dediğinizi duyar gibiyim :)
Bahçesinde çamaşır astığımı hayal ediyorum.
Hayalin mütevazı kısmı bu. Yoksa üstümde ve bahçede koşuşan çocuklarımın üstlerinde Burberry eşofman takımını var.
Tabii benimki çamaşır suyu lekeli :)
Çünkü ben mütevazı bir anneyim. O zenginliğin içinde bile ev işlerinden üstüme düşeni yapıyorum.
Bir de nevresim asıyorum.
Öyle ufak parçaları asmaktan nefret ediyorum çünkü.
Zengin olduğum için böyle kaprislerim olabilir.
Bir de çocuklarım sarışın:)
Zengin olduğumuz için çocuklar otomatikman sarışın oldu :)
Sizinle kuru kuru bir mandallık paylaşmıyayım, hayallerimi de paylaşayım istedim.
Bütün bunlar bu mandallık için yazıldı yani:
Annemin eskiden örgüden bir mandallığı vardı.
Pembeydi hatta.
Her çamaşır astığımda, bir mandallığım olsa hayat ne kolay olurdu, diye düşündüm, düşündüm, düşündüm.
En sonunda icraate geçtim ve kendime mandallık tasarladım, kalıbını çıkardım, kestim. Diktim.
Kurabiye yemeye kırmızı pijamasıyla gelen arkadaşı görünce dayanamadım fotoğrafını da çektim.
Ben yaptım yani.
Bahçeli müstakil bir ev hayalim var.
Bunun neresi mütevazı dediğinizi duyar gibiyim :)
Bahçesinde çamaşır astığımı hayal ediyorum.
Hayalin mütevazı kısmı bu. Yoksa üstümde ve bahçede koşuşan çocuklarımın üstlerinde Burberry eşofman takımını var.
Tabii benimki çamaşır suyu lekeli :)
Çünkü ben mütevazı bir anneyim. O zenginliğin içinde bile ev işlerinden üstüme düşeni yapıyorum.
Bir de nevresim asıyorum.
Öyle ufak parçaları asmaktan nefret ediyorum çünkü.
Zengin olduğum için böyle kaprislerim olabilir.
Bir de çocuklarım sarışın:)
Zengin olduğumuz için çocuklar otomatikman sarışın oldu :)
Sizinle kuru kuru bir mandallık paylaşmıyayım, hayallerimi de paylaşayım istedim.
Bütün bunlar bu mandallık için yazıldı yani:
Annemin eskiden örgüden bir mandallığı vardı.
Pembeydi hatta.
Her çamaşır astığımda, bir mandallığım olsa hayat ne kolay olurdu, diye düşündüm, düşündüm, düşündüm.
En sonunda icraate geçtim ve kendime mandallık tasarladım, kalıbını çıkardım, kestim. Diktim.
Kurabiye yemeye kırmızı pijamasıyla gelen arkadaşı görünce dayanamadım fotoğrafını da çektim.
Ben yaptım yani.
22 Şubat 2012 Çarşamba
Şifa Niyetine
'Ooo nerelerdesin?' denerek karşılandığınız yerde...
Mutlu mesut hazırlanıyorsa bu kahve..
Ve 'şifa olsun' deniliyorsa tebessümle..
Şifa olur o zaman işte.
19 Şubat 2012 Pazar
Kasımpaşalıyım
Ben dünyayı gezmeye karar verdim.
Ve gezmeye İstanbul'dan başladım.
Haberiniz olsun ;)
Kasımpaşa'ya gidişimin afilli bir hikayesi yok.
Ben sadece gidip Piyale Paşa Camii'ni görmek istedim. Hepsi bu.
Gittim. Gördüm. Oh!
Bazı kaynaklara göre Mimar Sinan tarafından, bazı kaynaklara göre ise sadece Mimar Sinan zamanında yapıldığı için Mimar Sinan'ın yaptığı zannedilen camii, yüksekten bakınca gemiye benziyormuş.
Camii, medrese, tekke, sıbyan mektebi, türbe, çarşı, hamam ve sebilden kurulu bir külliye olacak şekilde inşa edilmiş, ancak günümüze camii ve türbe kısmı ulaşmış.
Devrinin en kaliteli çinilerine ev sahipliği yapan camilerden olması münasebetiyle de önem taşır.
Bu gördüğünüz ise "Mutluluk Topu"
:)
Gülmeyin adı bu :D
Kasımpaşaya yolunuz düşerse 'Marla' pastanesinden mutluluk topu almayı unutmayın.
Yolunuz düşerse diyorum yolunuzu düşürün demiyorum bakın, dikkatinizi çekerim ;)
Ve gezmeye İstanbul'dan başladım.
Haberiniz olsun ;)
Kasımpaşa'ya gidişimin afilli bir hikayesi yok.
Ben sadece gidip Piyale Paşa Camii'ni görmek istedim. Hepsi bu.
Gittim. Gördüm. Oh!
Bazı kaynaklara göre Mimar Sinan tarafından, bazı kaynaklara göre ise sadece Mimar Sinan zamanında yapıldığı için Mimar Sinan'ın yaptığı zannedilen camii, yüksekten bakınca gemiye benziyormuş.
Camii, medrese, tekke, sıbyan mektebi, türbe, çarşı, hamam ve sebilden kurulu bir külliye olacak şekilde inşa edilmiş, ancak günümüze camii ve türbe kısmı ulaşmış.
Devrinin en kaliteli çinilerine ev sahipliği yapan camilerden olması münasebetiyle de önem taşır.
Bu gördüğünüz ise "Mutluluk Topu"
:)
Gülmeyin adı bu :D
Kasımpaşaya yolunuz düşerse 'Marla' pastanesinden mutluluk topu almayı unutmayın.
Yolunuz düşerse diyorum yolunuzu düşürün demiyorum bakın, dikkatinizi çekerim ;)
17 Şubat 2012 Cuma
Who Is That Girl?
Soğuk bir cuma gününden herkese sıcacık merhaba...
Daha önce böyle başladığım bir yazım olmuş muydu bilmiyorum ama kendimi bir DJ gibi hissettiğim kesin :D
Bugün sizler için film öneriyle dolu bir post hazırlamak niyetindeydim.
Ancak ne zamandır dizi önermediğimi hatırladım.
Hazır elimde izlemekten keyif aldığım "New Girl" dizisi var, mutlaka paylaşmalı, dedim.
Bana mı öyle geliyor yoksa DJ'liğe devam mı ediyorum hala? :)
Sevgilisinden ayrılıp, kalacak yeri kalmayan Jess'in, internetten kendine ev arkadaşı bulmasıyla başlayan dizi, iddia ediyorum ilk bölümden itibaren sizi müptelası haline getirecek!
Zooey Deschanel adını duyduğumda diziye bir şans vereceğimi biliyordum.
Tarzına, ses tonuna, sevimliliğine bayıldığım bir oyuncu.
Ben yakın çevreme baskı uygulamaya başladım, sadece ilk bölümü izleyin, diye..
Ahh kıymet bilmez insanlar, azcık gülün diye uğraşıyorum burada.
Sizden umutluyum ama. Henüz keşfetmeyenler varsa mutlaka deneyecekler hatırım için :)
Daha önce böyle başladığım bir yazım olmuş muydu bilmiyorum ama kendimi bir DJ gibi hissettiğim kesin :D
Bugün sizler için film öneriyle dolu bir post hazırlamak niyetindeydim.
Ancak ne zamandır dizi önermediğimi hatırladım.
Hazır elimde izlemekten keyif aldığım "New Girl" dizisi var, mutlaka paylaşmalı, dedim.
Bana mı öyle geliyor yoksa DJ'liğe devam mı ediyorum hala? :)
Sevgilisinden ayrılıp, kalacak yeri kalmayan Jess'in, internetten kendine ev arkadaşı bulmasıyla başlayan dizi, iddia ediyorum ilk bölümden itibaren sizi müptelası haline getirecek!
Zooey Deschanel adını duyduğumda diziye bir şans vereceğimi biliyordum.
Tarzına, ses tonuna, sevimliliğine bayıldığım bir oyuncu.
Ben yakın çevreme baskı uygulamaya başladım, sadece ilk bölümü izleyin, diye..
Ahh kıymet bilmez insanlar, azcık gülün diye uğraşıyorum burada.
Sizden umutluyum ama. Henüz keşfetmeyenler varsa mutlaka deneyecekler hatırım için :)
15 Şubat 2012 Çarşamba
Özgürlük Yemekle İlintili Olabilir Mi?
Kahvaltı için birine söz vermediğiniz müddetçe istediğiniz saatte kalkarsınız
Evi toplamak zamanınızın yetmediği bir aktivite değildir.
Sevdiklerinize zaman ayırabilir, onları görmek için kandilleri bayramları beklemek zorunda kalmazsınız.
Öğle yemeğinizi belirli bir saat diliminde değil, acıktığınızda yersiniz.
Bu arada yemek yapmak zorunluluktan çok bir zevk haline gelir.
Tavuklu bamya tarifimiz burada - Ben konserve bamya kullandım elbet :)
Tel şehriye pilavı tarifimiz buradan.
Yumurtalı ekmek yapmayı herkes bilir. Ben bile biliyorsam ;)
Ayva tatlısı tarifmiz ise buradan.
X: Sıkılıyor musun Seyhan?
S: Sen olsan sıkılır mıydın?
Yemek yapabildiğime kanaat getirdiyseniz, dikişe geçeceğim ;)
Evi toplamak zamanınızın yetmediği bir aktivite değildir.
Sevdiklerinize zaman ayırabilir, onları görmek için kandilleri bayramları beklemek zorunda kalmazsınız.
Öğle yemeğinizi belirli bir saat diliminde değil, acıktığınızda yersiniz.
Bu arada yemek yapmak zorunluluktan çok bir zevk haline gelir.
Tavuklu bamya tarifimiz burada - Ben konserve bamya kullandım elbet :)
Tel şehriye pilavı tarifimiz buradan.
Yumurtalı ekmek yapmayı herkes bilir. Ben bile biliyorsam ;)
Ayva tatlısı tarifmiz ise buradan.
X: Sıkılıyor musun Seyhan?
S: Sen olsan sıkılır mıydın?
Yemek yapabildiğime kanaat getirdiyseniz, dikişe geçeceğim ;)
13 Şubat 2012 Pazartesi
Mino'nun Siyah Gülü
Siz de, kitaplarınızı ödünç alıp sonra da geri vermeyen insanlara gıcık olmuyor musunuz?
Pazartesi bitmeden yeni bir kitap yorumunu size yetiştirmek istedim.
Gamze'nin tavsiyesiyle sepetime attım bu kitabı.
İçinden bir cd çıkıyor aklıma gelmişken arka fonda o çalsın :)
Bir de Kırmızı Kedi Yayınevinin kitaplarından seçmeler var.
Güzel reklam. Sevdim. Onayladım. Ordan da bi' kaç kitap seçtim ;)
Kitabın yazarı: Hüsnü Arkan. Adını değilde sesini kesin tanırsınız. Ezginin Günlüğünün Solisti.
"Sevdadandır dedi annem aldırma..."
"Bana bi' koca lazım" diyen değil yani ;) - ay burda çok güldüm siz de güldünüz mü?-
Hüsnü Arkan'ın ilk kitabı da değilmiş bu arada.
Hayatta bilmediğimiz ne çok şey oluyor, değil mi?
Tıpkı yaşamayanların anlayamadığı 80 darbesi gibi.
Tek suçu bir şeylere inanmak olan gencecik insanlar.. Ne hayatlar sönmüş o zamanlarda.
Nasıl çaresiz kalmış anneler.
Boşuna yazmıyorum bunları, kitapta bundan bahsetmiş; bir yerde kesişen, farklı insanlardan alt metin gibi gözüken darbeyle yiten hayatlar..
...oysa insan bir kaç kitap kurtarmak uğruna yok olmayı göze alabilmeli...
Oluyorsunuz biliyorum :/
Pazartesi bitmeden yeni bir kitap yorumunu size yetiştirmek istedim.
Gamze'nin tavsiyesiyle sepetime attım bu kitabı.
İçinden bir cd çıkıyor aklıma gelmişken arka fonda o çalsın :)
Bir de Kırmızı Kedi Yayınevinin kitaplarından seçmeler var.
Güzel reklam. Sevdim. Onayladım. Ordan da bi' kaç kitap seçtim ;)
Kitabın yazarı: Hüsnü Arkan. Adını değilde sesini kesin tanırsınız. Ezginin Günlüğünün Solisti.
"Sevdadandır dedi annem aldırma..."
"Bana bi' koca lazım" diyen değil yani ;) - ay burda çok güldüm siz de güldünüz mü?-
Hüsnü Arkan'ın ilk kitabı da değilmiş bu arada.
Hayatta bilmediğimiz ne çok şey oluyor, değil mi?
Tıpkı yaşamayanların anlayamadığı 80 darbesi gibi.
Tek suçu bir şeylere inanmak olan gencecik insanlar.. Ne hayatlar sönmüş o zamanlarda.
Nasıl çaresiz kalmış anneler.
Boşuna yazmıyorum bunları, kitapta bundan bahsetmiş; bir yerde kesişen, farklı insanlardan alt metin gibi gözüken darbeyle yiten hayatlar..
...oysa insan bir kaç kitap kurtarmak uğruna yok olmayı göze alabilmeli...
11 Şubat 2012 Cumartesi
Lider Pide
Ahşap bir külübe düşünün, çam ağaçlarının arasında.
Sonra o hayalinizdeki külübeyi biraz büyütün... Biraz daha...
Heh işte!
Benim düşündüğüm şeyi mi düşünüyorsunuz? :P
Tüm İstanbul'un Meydan Avm'de olduğu bir gün kendimizi buraya zor attık.
Ahşap görüntüsü, bana, filmlerde gördüğümüz kulübeleri anımsattı.
Dediğim gibi biraz büyüğünü, biraz daha büyüğünü :)
Çam ağaçları sayesinde etraf yeşillik.
Eminim yaz aylarında da güzel oluyordur ama biz gittiğimizde kar yağmaya başladı ve karın çamlara yağışını izlemek muazzamdı.
Yemek görseli kullanmayayım diyorum ama hiç bir görsel de bu kadar etkili olmaz herhalde :)
İnsanın şimdi kalkıp gidesi geliyor pide yemeye.
Görsel olmasa önceki anlattıklarım hikaye :)
Lider Pide, Trabzon Park'ta.
Sonra o hayalinizdeki külübeyi biraz büyütün... Biraz daha...
Heh işte!
Benim düşündüğüm şeyi mi düşünüyorsunuz? :P
Tüm İstanbul'un Meydan Avm'de olduğu bir gün kendimizi buraya zor attık.
Ahşap görüntüsü, bana, filmlerde gördüğümüz kulübeleri anımsattı.
Dediğim gibi biraz büyüğünü, biraz daha büyüğünü :)
Çam ağaçları sayesinde etraf yeşillik.
Eminim yaz aylarında da güzel oluyordur ama biz gittiğimizde kar yağmaya başladı ve karın çamlara yağışını izlemek muazzamdı.
Yemek görseli kullanmayayım diyorum ama hiç bir görsel de bu kadar etkili olmaz herhalde :)
İnsanın şimdi kalkıp gidesi geliyor pide yemeye.
Görsel olmasa önceki anlattıklarım hikaye :)
Lider Pide, Trabzon Park'ta.
Etiketler:
bugün nereye gitsem
,
gezelim görelim
,
gezi
,
hava da pek güzel
,
lider pide
,
trabzon parrk
,
yiyelim içelim
8 Şubat 2012 Çarşamba
Cem İle Seyhan
Nasıl da geçiyor zaman.
Aralık ayında teee şubata yer bulabilmiştik.
Ne zaman gelecekti şubat, nasıl geçecekti zaman?
O zamana 'kim öle kim kala'ydı.
:)
Şubat geldi.
Gösteri saati geldi.
Cem Yılmaz kırdı geçirdi.
Yanakların ağrıması, gözlerden yaş gelmesi normal.
İnsanın gülmekten dili damağı kurur mu?
İsterim ki gidin görün.
Helal olsun sana Cem!
Aralık ayında teee şubata yer bulabilmiştik.
Ne zaman gelecekti şubat, nasıl geçecekti zaman?
O zamana 'kim öle kim kala'ydı.
:)
Şubat geldi.
Gösteri saati geldi.
Cem Yılmaz kırdı geçirdi.
Yanakların ağrıması, gözlerden yaş gelmesi normal.
İnsanın gülmekten dili damağı kurur mu?
İsterim ki gidin görün.
Helal olsun sana Cem!
Etiketler:
cem yılmaz
,
cm101mmxI
,
muhteşem bir gösteri
,
tim show center
6 Şubat 2012 Pazartesi
Dünyanın İlk Günü
En sade özetiyle Mehmet'in nasıl Fatih olduğunu anlatan çok güzel bir kitap.
Ve okuduğum en samimi kaynakça.
Diyor ki Beyazıt Akman: Fatih üzerine yazılmış ne kadar Türkçe ve İngilizce kaynak varsa hepsi elimden geçmiştir.
Fatih'in gençliğini ve haçlı seferlerinin nasıl bir organizasyonla bir araya geldiğini okuyacağınız şahane bir kitap. Şiddetle tavsiye ederim, orası ayrı.
Ben bu gün size Fatih hakkında bir şey anlatacağım.
Tarih hocam anlatmıştı, hiç unutmam.
18. yy da İstanbul'da olan bir depremle türbesi yıkılmıştır.
Dönemin padişahı bir gece atası Fatih'i rüyasında görür. Fatih torunununa, üşüyorum oğul türbemi yaptır, diyordur.
Rüyayı üç gece üst üste aynı şekilde gören padişah bunun sahih bir rüya olduğuna kanaat getirir ve türbeyi onarması için askerlerini görevlendirir
Biliyorsunuz Fatih Sultan Mehmet uzun vadede zehirlenerek öldürülmüştür.
Askerler naaşı yerleştirirken içlerinden biri şehit edildiği söylenen Fatih'in gerçekten şehit olup olmadığını anlamak için iğneyle Fatihin parmağını kanatır.
Şehitlerin kanı donmaz çünkü.
Fatihin kanı da donmamıştır.
Ertesi gece türbeyi onarmak için askerlerini görevlendiren padişah, yine rüyasında Fatih Sultan Mehmet'i görür.
"Sen benim yüzyıllardır duran abdestimi bozdun" diyerek bir tokat patlatır.
Tokatın etkisiyle yataktan düşüp uyanan padişah yanağında tokatın izini görür!
4 Şubat 2012 Cumartesi
'The Help' İle Başlayalım
Hafta sonu film önerileri yazmak istiyorum.
Tıpkı hafta başı kitap yorumu yazmak istemem gibi.
Bazı günler internete girmemeyi tercih etmem gibi.
Diğer yazacaklarımı ise uygun gün bulamayınca bekletiyorum ya da yazmaktan vazgeçiyorum :)
Biz Oscar'ı bu filme verdik bile :D
1960'lı yıllarda beyazlar ve zenciler arasındaki uçurumu anlatan, iç burkan bir film.
Mendiliniz hazır olsun.
Genç ve sağlıklı biri olan Adam sırt ağrısı nedeniyle gittiği doktordan adı pek duyulmamış bir kanser teşhisiyle döner.
İşte filmin adı burdan geliyor çünkü Adam'ın %50 yaşama şansı vardır.
Biraz yavaş ilerleyen ama yine de çok sevdiğim ve çok etkilendiğim bir film.
İki dramadan sonra bir komedi önerim olsun bari.
Hemen belirtelim IMDb puanı 6.6
Ama ben çok eğlenerek izledim.
Tipik bir baş belası ve onunla yolculuk etmek zorunda kalan gergin birinin yolculuk sürecini anlatıyor.
Robert Downey Jr. biraz fazla karizmatik :)
Şimdi.. Ben bu filmi Bette Midler oynuyor diye izlemek istedim ama sanırım gerçek hayat hikayesi.
Ama sanırım :)
'Onlar'ı canlandıranlar hakkında bilgi var ama asıl 'onlar' hakkında yok. Belki onlarda yok :)
Bilen biri aydınlatırsa sevinirim.
Kısaca askerlere moral gecesi düzenleyen ikilinin, nasıl ikili oldukları, nasıl bir ikili oldukları ve neler yaşadıklarına dair, yer yer güldüren, yer yer hüzünlendiren hoş bir film.
Bette Midler'ın bir dönem dizi vardı acayip birşeydi. bulabilirseniz izleyin derim :D
Benim Midler sevgim "Bette" kaynaklıdır ;) Hatta o diziyle alakalı bir projem bile vardı, hala kendime saklıyorum :D
Tim Burton yine yapmış yapacağını dedirtecek bir film yine.
Bu film nasıl anlatılır ki?!
Yaşadığı olayları hayal dünyası sayesinde eğlenceli birer öykü haline getirmeyi başaran Ed Bloom ve büyüdüğü halde babasının hikayelerinden kurtulamamış, hatta sıkılmış, olayların gerçekte nasıl olduğunu merak eden Will Bloom.
Filmin masalsı bir yanı var, evet. Bir de çok gerçekçi bir yanı var ama:
Büyüyüpte bizi büyütenlere burun kıvırmamız.
Çok iyi filmdi tavsiye ederim ;)
Ee bana kim film tavsiye edecek?
:)
Tıpkı hafta başı kitap yorumu yazmak istemem gibi.
Bazı günler internete girmemeyi tercih etmem gibi.
Diğer yazacaklarımı ise uygun gün bulamayınca bekletiyorum ya da yazmaktan vazgeçiyorum :)
Biz Oscar'ı bu filme verdik bile :D
1960'lı yıllarda beyazlar ve zenciler arasındaki uçurumu anlatan, iç burkan bir film.
Mendiliniz hazır olsun.
Genç ve sağlıklı biri olan Adam sırt ağrısı nedeniyle gittiği doktordan adı pek duyulmamış bir kanser teşhisiyle döner.
İşte filmin adı burdan geliyor çünkü Adam'ın %50 yaşama şansı vardır.
Biraz yavaş ilerleyen ama yine de çok sevdiğim ve çok etkilendiğim bir film.
İki dramadan sonra bir komedi önerim olsun bari.
Hemen belirtelim IMDb puanı 6.6
Ama ben çok eğlenerek izledim.
Tipik bir baş belası ve onunla yolculuk etmek zorunda kalan gergin birinin yolculuk sürecini anlatıyor.
Robert Downey Jr. biraz fazla karizmatik :)
Şimdi.. Ben bu filmi Bette Midler oynuyor diye izlemek istedim ama sanırım gerçek hayat hikayesi.
Ama sanırım :)
'Onlar'ı canlandıranlar hakkında bilgi var ama asıl 'onlar' hakkında yok. Belki onlarda yok :)
Bilen biri aydınlatırsa sevinirim.
Kısaca askerlere moral gecesi düzenleyen ikilinin, nasıl ikili oldukları, nasıl bir ikili oldukları ve neler yaşadıklarına dair, yer yer güldüren, yer yer hüzünlendiren hoş bir film.
Bette Midler'ın bir dönem dizi vardı acayip birşeydi. bulabilirseniz izleyin derim :D
Benim Midler sevgim "Bette" kaynaklıdır ;) Hatta o diziyle alakalı bir projem bile vardı, hala kendime saklıyorum :D
Tim Burton yine yapmış yapacağını dedirtecek bir film yine.
Bu film nasıl anlatılır ki?!
Yaşadığı olayları hayal dünyası sayesinde eğlenceli birer öykü haline getirmeyi başaran Ed Bloom ve büyüdüğü halde babasının hikayelerinden kurtulamamış, hatta sıkılmış, olayların gerçekte nasıl olduğunu merak eden Will Bloom.
Filmin masalsı bir yanı var, evet. Bir de çok gerçekçi bir yanı var ama:
Büyüyüpte bizi büyütenlere burun kıvırmamız.
Çok iyi filmdi tavsiye ederim ;)
Ee bana kim film tavsiye edecek?
:)
Etiketler:
50/50
,
big fish
,
bugün gamze evleniyor
,
daha çok film izlemem lazım
,
due date
,
filmler
,
for the boys
,
oscar adayları
,
the help
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)