29 Temmuz 2016 Cuma

Baharın Peşinde

Baharın Peşinde, Martı Yayınlarından çıkan çok yeni bir kitap.
Çok güzel iç açan bir kapağa sahip.
Chasing Spring diye kitabın orijinal adını arattığımda orijinal kapak kullandıklarını görüyorum.

Kitaba ilişikin çeşitli yorumlar okumuştum bunlardan biri de kapağın kitabın içeriğine uymadığı yönündeydi. Dolayısıyla ben kitabı okurken hep bir şeyler olacak gidişat değişecek diye bekledim.
Bana kalırsa kapak kitapla alakasız değil bilakis oldukça uyumlu.
Kapağı sevdiğim gibi kitabı da sevdim, elimden bırakamadan başladığım gibi bitirdim.
Daha uzun olsaydı hatta seri olsaydı, bile dedim.
Gençlere yönelik bir kitap aslında bana sorarsanız, ama ben de galiba gençlik kitaplarını hala seviyorum. Galiba mı dedim?! :)

Kitap son zamanların modası haline gelen iki anlatıcılı bir kitap. İlk tanıştığımız karakter Lilah, iki yıl önce bir olay yüzünden kaçarcasına yaşadığı kasabayı terk edip halasının yanına yerleşmiş ancak şimdi halası işi gereği uzak bir yere taşındığından babasının yanına geri dönüyor. Lilah döndüğünde, babası alkolik olan Chase'in artık onlarla birlikte yaşayacağını öğreniyor, ki buna kızıyor ve istemiyor. Evet ikinci anlatıcımız da Chase.
Chase altın çocuk ve Lilah kaçıp gitmeden önce ikisi çok yakın arkadaşlarmış.
Neden Lilah kasabayı terk etmiş, şimdi neden Chase'den kaçıyor bilmiyoruz ama öğreneceğiz.
Kitap bir de çok az da olsa geçmişe götürüyor bizi.
Keşke daha fazla dönüp o hikayeyi de bize detaylarıyla anlatsaydı yazar. Çünkü çok acıklı bir hikayeydi ve o kadarı bile beni ağlatmayı başardı.

Bu sıcak havalarda, okuması ağırlaşan ve bu yüzden vicdan azabı çekenler varsa, alsın, bir çırpıda okunacağına garanti veririm. Ama dediğim gibi tarz meselesi tarzınız değilse hiç bulaşmayın çünkü ben tarzı olmayan kitapları alıp, akabinde çamur atan insanlara gıcık oluyorum.

Bu arada yazarın diğer kitapları "açık saçık"mış :))
Bu hikayesi çok müsait olmasına rağmen o şekilde yazmamış. Bu da kitaba dair memnun olduğum şeylerden biri idi.
Kitap 300 sayfa, bir 300 sayfa daha olsaydı ve o +300 sayfa da Hannah ve Elaine'nin hikayesi detaylandırılmış olsaydı efsane olurdu.
Genelde daha kısa olsaydı derim kitaplar için, dikkatinizi çekerim:)

26 Temmuz 2016 Salı

Yüreğini Haramdan Sakın'ı İzlediniz Mi?

Portakal Kitap'tan çıkan Gözlerini Haramdan Sakın ve onun devam kitabı olan Yüreğini Haramdan Sakın.
Yüreğini Haramdan Sakın yorumum, övgüsüyle yergisiyle aşağıdaki videoda bulunmakta.
Spoiler da verdim ona göre.



Ben yazımda da videoda da kapaklara değinmemişim değil mi?
Kapaklar güzel ;)
İkinci kapak Ömer'in boyununun hakkını veriyor.

Okuyan yok mu ya, biraz dedikodu yapalım ;)

15 Temmuz 2016 Cuma

Acun Ilıcalı Boşandı!


Artık yılan hikayesine dönmüştü evet, ama yine de çok şaşırdım.
Şimdiye kadar süren evlilikleri mal paylaşamamaktan ötürü idi, ne oldu da 10 dk boşandılar peki?

Hürriyetin haberine göre, Acun Ilıcalı, eski eşi Zeynep Ilıcalı'ya 150 bin TL nafaka ödeyecek.
Bitti mi?
Bitmedi.
Zeynep Ilıcalı'nın şimdi oturduğu ev de yine Zeynep'te ( Ilıcalı demek istemiyorum, eminim o da istemiyordur) kaldı.
Bitti mi?
I Ihh!!

E ben Zeynepçiydim ne yalan söyleyeyim, sanki gidip Zeynep'le alem yapacağım,öyle sevindim.

Heh ne diyordum, Miami!!! Bodrum!! Beykoz! ve Zorlu Center'daki evler de yine Zeynep Ilıcalı'ya kalmış.

Bu nasıl bir zenginliktir ki züğürdün sadece çenesini değil bir de parmaklarını yoruyor?!
(Cümlede bahsi geçen züğürdü bulunuz)

Şeyma Subaşı'nın ise haberi Snapchatte kutladığı ileri sürülmüş ki buna inanmak istemiyorum. Bir kadının kendini o kadar da alçaltabileceğini sanmıyorum.

Asıl şimdi Acun Şeyma'yla evlenmese, güzel olmaz mı?
Bunu yüksek sesle dile getirmek beni kötü biri yapar mı? Yapar galiba.

O zaman susayımm :*

13 Temmuz 2016 Çarşamba

Downton Abbey Ve Finali

6 sezonluk Downton Abbey'imiz geçtiğimiz yılın sonlarında son buldu.
6 yıl.
Vay be..
Diziye başladığım yıl daha dün gibi..
Karakterlere vurgundum bazısında kendimi buldum bazısına benzetildim..
Sybill'in gidişinde tüylerim diken diken oldu. Matthew ise tam bir şoktu!
Birçoklarının diziyi bırakmasına neden oldu.


Şuan duygusal mı yaklaşıyorum bilmiyorum ama kontes'in efsane repliklerini, nükteli diyalogları Carson'un Lady Mary zayıflığını, Cora'nın güler yüzlülüğünü, Kuzen Isobell'in muhalifliğini, Thomas'ın nasıl ağladığını Anna ve Mr. Bates'in aşkını, tabii ki Mary'nin havalı hallerini unutmak istemiyorum.
Ama biliyorum ki unutacağım.
Yine de yıllar sonra bu diziden bir kareye, bir repliğe, bir oyuncuya rastlayınca bu diziyi izlediğim yıllara geri döneceğim.
Ve bir gün İngiltere'ye gidersem Downton Abbey'i görmeden dönmeyeceğim!

Haliyle dizim bitse de, bu diziyle alakalı repliklerim ara ara devam edebilirim :D
Ve merak etmeyin, hemen olmasa da size güzel diziler önereceğim zamanlar gelecek..

Not: Yazmış ve taslaklarda unutmuşum bu yazıyı.

11 Temmuz 2016 Pazartesi

Yüreğini Haramdan Sakın

Çok iyi bir şey yaparak Gözlerini Haramdan Sakın'dan hemen sonra Yüreğini Haramdan Sakın isimli, ikinci kitabı okuyarak seriyi tamamladım.
Ben ne yapar eder bu ikinci kitabı okurdum ama arayı açarsam kim bilir ne zaman tamamlardım diyerek Ramazan ayında bu kitabı da okudum, bitirdim.

Öncelikle diğer kitabın sonunu eleştirmiştim hatırlarsanız, bu kitabın başlarında, ya dedim ben nasıl olur da eleştiririm. Ne güzel şeylere vesile olmuş fena mı işte...
Gençleştim ben bu kitabı okurken ya:)
Hala ilk kitabı okumak istediği halde okumayanlar olabileceğinden temkinli yaklaşıyorum ancak çekeceğim videoda kendimi sınırlandırmayacağım ona göre!

Ömer ve Betül bu kitapta çok fazla baş başa kalıyor, kah kavga ediyor, kah barışıp tam 'onlar ersin muradına' derken tekrar didişiyorlardı.
Tabii bir de saklanmaları gereken bir durum ve hayati tehlikeleri söz konusuydu.
Bir de Kutay ön plana çıkıyordu bu kitapta ki ben diyorum ki, şu Kutay'a ayrı bir kitap mı çıksa..
Bu da popüler bir şey biliyorsunuz yan kitap karakterini başka kitapta baş karakter yapmak. Her yiğidin harcı değil, dengeyi iyi kurmak, bıktırmamak lazım ama Merve Özcan bunun da altından kalkar gibi geliyor.

Gelelim eleştirime.
Birinci kitabın sonunu eleştirmiştim ama onu tamamen dînî bir kalıba sokamadığımdan eleştirmiştim. Yoksa günümüz insanının da sık sık düştüğü bir yanlış. Yani onu ben eleştiri bile saymıyorum, bu kitaptaki eleştirimin yanında...

Sonlarına doğru her şey çok güzel gidiyordu. Ben Betül'ün yerinde olsam asla asla asla affetmem, diyerek sinirlenecek kadar benimsemiştim olayı. Önceki kitaptan daha hızla okuduğumu da belirteyim. Ama üçüncü olay bana çok zorlama çok gereksiz geldi.
Sanki sonlara doğru nasıl bağlayacağını bilememiş de böyle bir şey uygun görülmüş gibi hissettim, o kadar doğru gelmedi bana.
Şöyle olsaydı böyle olsaydı diyerek kendi alternatif sonlarım üzerinde çok düşündüm o yüzden.

Ben asıl Merve Özcan'ın şimdiden sonra yazacağı kitapları merak ediyorum ki, wattpad'de yeni kitabının bölümlerini yayımlamaya başlamış bile. Acayip merak ediyor ve okumak istiyorum ama daha önce defaatle söylediğim gibi ekrandan kitap okumak sevdiğim bir şey değil, ben kitabın sayfalarını çevirmeliyim. Yoksa basılmasını beklemeden okurdum muhakkak. Ama siz, eğer benim kadar ekrandan kitap okumaya karşı değilseniz, zorlanmıyorsanız, -o kadar övüyorum- bir bakın derim yani.
Az önce ben okumadığım bir kitabı mı önerdim?!
O kadar güveniyorum anlaşılan...

Bu arada kitabın önce Wattpad'de çıkması iyi bir şey mi?
Yayınevlerinin başka yerde yayımlanmayacak şartının da bulunduğu bir anlaşma imzalatıp bu yazarları kapması gerekmez mi?

Demek ki Wattpad, iyi bir reklam unsuru.
Hımm..

Konuyu çok dağıttım, değil mi?
Şöyle toparlıyorum hemen, evet sonunu eleştiriyorum ama okumanızı, gencecik bir yazar olan Merve Özcan'ı tanımanızı ve Ömer ve Betül'le tanışmanızı çok isterim.

Bu kitabın videosunu izlemek isterseniz Youtube kanalıma uğramayı ihmal etmeyin ve kanalımı ziyaret etmişken bir de abone olun yani :)

10 Temmuz 2016 Pazar

Gözlerini Haramdan Sakın Videosu

Geçtiğimiz günlerde blog yazısını yazdığım Gözlerini Haramdan Sakın isimli kitabın videosunu da hazırladım.
Sizin de merak ettiğinizi biliyorum. O yüzden videomu izleyin :)



İzleyin izlettirin, abone olun abone oldurun :P
söyleyeceğim şeyler vardı evet blog yazısı yazdığım halde, videosunu çektiğim halde..
Ama unuttum şu an başka şeyler dikkatimi dağıttığı için.
O zaman dans!

9 Temmuz 2016 Cumartesi

Neslihan Atagül'ün Gelinliğini Merak Edenler Buraya!


Bir ünlü çift daha dünya evine girmişken benden bunun kritiğini yapmamamı bekleyemezdiniz değil mi?
Bu o kadar beklenen bir şey ki yazmama ihtimalime karşın istek bile yapıldı :)

Düğüne geçmeden hemen duygu ve düşüncelerimi sizinle paylaşmalıyım bu çift hakkında.
birlikteliklerini duyduğumda inanılmaz şaşırmıştım.
Daha önce beraber oynamışlar mıydı? Nereden tanışıyorlardı? Aşkları nasıl başlamıştı?
Hiçbir fikrim yoktu.
Instagram hesaplarında beraber fotoğraflarını gördüğümde ne kadar yakıştıklarını düşündüm.
Evet aranızda yakıştırmayanlar varsa -ki sanmıyorum, çok yakıştıklarını savunabilirim.

Düğün haberleri ve görselleri, Kadir Doğulu'nun Neslihan Atagül'ü davullu zurnalı almaya gittiğinde ayyuka çıktı. Bu hafta sonu zaten tüm magazin haberinde olacağı için kahvaltınızı etmeden o görüntüleri izlemiş olacağınız düşüncesindeyim. Yine de merak ettiği halde izlemeyenler varsa videosunu instagramda falan izleyebilirsiniz.

(Bu fotoğrafı çok beğendim)

Gelelim düğün ve gelinlik fotoğraflarına♥♥

Krem rengi, sade, balık formunda, derin göğüs dekolteli, bir gelinlik tercih eden Neslihan Atagül'ün makyajı saçı bir harika olmuş.
Gelinlik, neden bilmiyorum tam içime sinmedi. Aslında derin göğüs dekoltesini gereksiz bulmakla beraber, kusur bulamıyorum, çok da asil.. Ancak "Wow!" da dedirtmiyor!

Kadir Doğulu'nun damatlığını beğenmedim ama ya:) Klasikten sıkılıyor erkekler anlıyorum hele bir de bunlar ünlü, değişiklik istiyorlar ama şıklıkları bu kadar garantiyken bile falsolu bir takım seçebiliyorlar.
Saksa yakın duruyor çoğu fotoğrafta ama sanırım lacivert rengi ceketinin ceketinin yaka kısmı damatlığın pantolonuyla aynı renk, siyah. Ne manaysa?..
Kim bilir ne kadar ödediler bu takıma..
Yakışıklı olmuş ama ;)
Neslihan'ın iki gelinlik giydiği söylense de diğer gelinliği göremedim, umarım öyle bir şey yapmamıştır :)
Neyse, düğünden ilk görüntüler bunlar ve benim de söyleyeceklerim bu kadar.
Kemal Doğulu'nun sağlık durumunu merak ederken birden düğünde onun ne giydiğini merak eder oldum, siz de merak etmiyor musunuz?

Çifte ömür boyu mutluluklar dileyip tebriklerimizi sunalım.
Siz nasıl buldunuz çifti?

7 Temmuz 2016 Perşembe

The Dressmaker


Ne izlesem ne izlesem diye düşünürken, twitterda favorilere aldığım film önerileri içinden bu filmi seçtim.
Seveceğimi bile bile.
Ve sevdim

Kate Winslet ve bir dönem filmi.
Ah bir de güzel kıyafetler..

Yalnız beklediğim gibi değildi. Onu söylemem gerek. Ne bekliyordum bilmiyorum ama bunu beklemiyordum.
Dönem filmi dedim ya başta, öyle bir şey beklediğimden o. Siz de öyle beklerseniz benim gibi şaşırırsınız.
Hem duygusal, hem komik, hem bir başarı öyküsü hem intikam...

Yıllar önce kovulduğu kasabaya gelip kendisini tanımadığı annesiyle ilgilenip kasabalıya kendini kabullendirme çabalarını izleyeceksiniz bir de aşk öyküsü..
Ama off öyle olmak zorunda mıydı? :(

Fazla söze ne hacet.

Kate Winslet'a bu filmde eşlik eden erkek oyuncu Liam Hemsworth'un fotografını kullanmadım ama filmi izlerseniz sırf o bile görsel şölen tadında.
Ay ne ayıp! Sustum ben!

5 Temmuz 2016 Salı

Samanyolunda Bayram Ziyafeti

Oruç, insanın katıldığı, her yıl bir ay katıldığı bir ruh şölenidir.
Üstün insanların davetlisi olduğu bir tabiat üstü ziyafet, gök sofrasıdır.
Yani, Samanyolunda Ziyafet.
(Sezai Karakoç'un Samanyolunda ziyafet adlı kitabından)

Bayramımız mübarek olsun.
Muhabbetle...

4 Temmuz 2016 Pazartesi

Gözlerini Haramdan Sakın

Sizleri bilmem ama cidden merak ettiğim kitabı, sonunda Ramazan ayında okuyabildim.
hatta..
Neyse o sürpriz olsun, videomu izlerseniz görürsünüz.
Videom mu?
Çektim ama henüz düzenleyemedim.
Bu yazıdan sonra belki onu düzenler ve YouTube kanalımda yayınlarım!

Kitaba dönelim.
Wattpad kitaplarına istediğiniz kadar mesafeli durun, çok kötü olmasına karşın basılan kitaplar kadar harika kitaplar da okuyucuyla buluşuyor.
Harika kitaplar kısmında ele alacağım Gözlerini Haramdan Sakın isimli kitabı da.

Gözlerini Haramdan Sakın, dindar bir çocuğa vurulan, pek dinle alakası olmayan bir kızın hikayesi.
Gerek isminden gerekse kapağından hemen anlaşıldığını düşünüyorum. Kapak demişken, ne kitapta anlatılan ne de benim hayal ettiğim Ömer bu kadar ufak tefek. Kapağını çok sevmekle beraber, Ömer'in kısalığını kabul edemiyorum :)
Konumuza dönersek, videoda çok detaylı konuya değinmediğimden burada anlatayım; içip içip dağıttıkları bir gece kavgaya karışan bir grup arkadaşın tutuklanmasıyla başlıyor her şey. Tutuklanan Betül, tutuklayan Ömer(♥). Betül daha o ayyaş haliyle Ömer'den etkileniyor.
Daha sonra yolları kesişsin diye yapmadığını bırakmayacak, kah Ömer'i gıcık edecek kah kendi gıcık olacak ama o yol kesişecek.
Yer yer eğlenecek yer yer siz de sinir olacaksınız Betül'e.
İşte tam o noktada işleri iyice sarpa saracak.

Yazar Merve Özcan henüz yirmi yaşında. Bunu duyan orta yaşlı bir de wattpad düşmanı kimseler ah vah edip çamur atabilir ama kesinlikle kalemi çok iyi. Ben 19- 20 yaşında yazdığım günlüklere bile tahammül edemem herhalde.
Konu da çok güzel. Nice genç tesettürlü yazarımız var hangisi bu alana el attı?
Ki ciddi bir açık var bu alanda. Yeni dönemde bu zamana uygun bu tarz yazan yazar var mı?
Varsa da ben denk gelmedim.

Kitabın sonuna ilişkin bir eleştirim var ama. İlahiyatçı damarım kabardı orada. Spoiler vermemek için susuyorum, ama o gerekçeyle olmaz. O kızın ne olursa olsun bir ailesi var.
Ama anlıyorum. Romantizmi helal daireye anca bu şekilde çekebilecekti yazar ve onu yapmış.
Bu arada ikinci kitapta nasıl yazacak o romantik sahneleri, hı?
Merak ediyorum, elimde değil. :)

Benim bu yeni nesil Türk yazarlarda en çok eleştirdiğim şeylerden biri de kitabın diyalogtan oluşması oluyor. Bazen taslak okuyorum ve bunu da söylüyorum "çok fazla diyalog yok mu sence de?".
Merve, bunu yapmamış, sizi güldürmek için diyaloğa boğmuyor sizi ya da habire laf dalaşında olan bir ikili değil, ha oluyor, olmuyor değil ama dozajında her şey.

Yok ya ben sevdim, çok sevdim hem de.
Tebrik ederim seni Merve! Bundan sonra yakın takibindeyim ;)