yabancı yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yabancı yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Eylül 2015 Perşembe

Kraliyet Kitap Kulübü İkinci Buluşma

Ben bu hızla yazarsam kitap kulübü yazılarımı hep bayat olarak sunarım size.
Beni mazur görünüz özellikle kitap yorumu gönderenler.

Nagihan'dan başlayacağım.
Nagihan benim önerimle 'Kıyaya Vuran Deniz Kabukları' okumuş beğenmiş. 2 günde okuduğunu söylediğinde çok şaşırdım çünkü kitap 600 sayfa. Hızlı bir okur yani. En çok Richard'a kızmış, bense neredeyse bir tek Richard'a kızmamıştım.
Daha sonra Nagihan bana, benim tavsiyemle okuduğu diğer kitapları gönderdiğinde blogda ilk yolladığı yorumu göremediğini de söylemekten çekinmedi.
:)
Bakalım affettirecek miyim kendimi?

1. Kitabımızı yukarıda yorumladık. Hala okumayanlarınız varsa benim yazımın linki de birkaç satır yukarıda mevcut.
2. Kitap Sarah Jio'nun pek sevdiğim, çok sevdiğim, Arkadya yayınlarından çıkan  Elveda Haziran isimli kitabı.
Nagihan benim sayemde tanışmış Sarah Jio ile, okuduğu ilk Sarah Jio kitabıymış ve çok beğenmiş. Ben tabii mest. Elveda Haziran benim de Sarah Jio kitapları arasında favorim oldu yine de Nagihan'a diğer kitaplarını önerdim, eminim bir anne olarak Böğürtlen Kışından ziyadesiyle etkilenecektir.
3. Kitapta Nagihan'la görüş ayrılığına düştük. 
Sevginin Büyüsü beni sarıp sarmalamıştı ama Nagihan, kötü bir kitap olmadığını ancak kendisine uygun olmadığını, yazmıştı.

Siz de bana benim tavsiyemle okuduğunuz kitapların yorumlarını bir fotoğraf ile mail üzerinden (seyhanc@gmail.com)yollayabilir ya da Instagram'da #theroyalbookclub etiketiyle ulaştırarak bu kitap kulübünün asilzade bir üyesi olabilirsiniz.

Instagram demişken, Instagram'daki paylaşımlardan da bir göz atalım:

Nuunusu'nun yaptığı yorum da ortada. Başka bir şey yazmama gerek yok herhalde :)
Benim Öksüzler Treni yorumuma ise linki tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Eskaymak ise The Royal Book Club'ın kıdemli üyelerinden.. Tavsiyemle okuduğu 'Tatlı Sır' yazısına bu linkten ulaşabilirsiniz. Benim Tatlı Sır yazım ise bu linkte.

Arayı açmadan diğer gönderilen kitapları da pek yakında yazmak niyetindeyim. Ama hani geç yazarsam da kızmayın, kimseyi atlamak niyetinde değilim, bol bol okuyalım, paylaşalım. 
Kitap yorumlarınızı bekliyorum ^.^

10 Nisan 2015 Cuma

Kızıl Tepe

Tatlı Bela serisiyle tanıştığım Jamie McGuire'ın geçtiğimiz aylarda Kızıl Tepe isimli kitabı ülkemizde çıktı.
Farklı bir tür olduğunu duymuştum. Ancak yazarı zevkle okuyacağımı biliyordum.
Okumaya başladım.
Wuuu.. cidden farklı. Farklı derken  diğer kitaplarından farklı.
Bir zombi hikayesi.


Kitap üç kişinin ağzından anlatılıyor: Scarlet, Nathan ve Miranda.
Kitabın kapağında, "aşık olduğunuz kişiyi hayatta kalmak için öldürmek zorunda kalsaydınız ne yapardınız" yazıyor.
Yani merak ediyorum, kim kime aşık olacak, kim kimi öldürmek zorunda kalacak?

Scarlet salgın patlak vermeden önce kızlarını babalarıyla geçirecekleri hafta sonu için hazırlamış ve ayrılmıştır.
Sonra salgın patlak verir ve Scarlet'in tek amacı kızlarını alıp güvenli bir yere gitmektir.
Nathan ise mutsuz evliliğinin bittiğini salgın günü öğrenecek kızını aldığı gibi güvenli bir yer arayışına düşecektir.
Miranda ise kardeşi ve arkadaşlarıyla hafta sonunu babasının Kızıl Tepe'deki çiftliğinde geçirmek üzere yola çıktıklarında salgın hızla yayılmaya başlamıştır. Babasına kavuşmaları bir zor gibi görünse de Kızıl Tepe en güvenli bölge gibi görünmektedir.

Ana karakterleri tanıtmış oldum ama benim adamın Cooper!
Ah canım benim ya senin için hala yastayım :(

Bu karakterlerin güvenli bir yer aramalarını, karşılaştıkları zorlukları, yaşadıkları kayıpları hüzün ve heyecan içinde okurken yer yer duygulanacak yer yer öfkeleneceksiniz. Belki bir silah kapıp yardımcı olmak isteyeceksiniz. Ben mesela bu kitapta bile ağlayacak şeyler buldum.

Zombi dedik. Jamie McGuire dedik.
Yani bunlar ilginizi çekmiyorsa kitap size göre değil ama biri bile ilginizi çekiyorsa okumalısınız, demedik. Diyelim ve konuyu bağlayalım.

Jamie McGuire'in benim okuduğum kitaplarını çeviren Boran Evren'e, bana çeviri kitap okuduğumu unutturduğu için teşekkür etmeyi bir borç bilirim.

2 Şubat 2015 Pazartesi

Tersyüz

Haftanın kitabı Yabancı Yayınlarından çıkan, dilimize "Tersyüz" olarak çevrilmiş Amy Harmon'ın "Making Faces" adlı kitabı.
Goodreads puanı 4.5
Modern zamanın "güzel ve çirkin"i diye lanse edildi tanıtımlarında. Ancak bana kalırsa bundan daha fazlası.

Öncelikle beklentim fazlaydı.
Güzel ve çirkin denilince beklentim romantizme kaymıştı. Sonra goodreads puanının yüksekliği..
Kim olsa beklentisi artardı.

Lisenin güreş takımında olan oldukça popüler Ambrose ve ona deliler gibi aşık fakat sönük bir kız Fern. Güzel kim, çirkin kim belli oldu sanıyorsanız yanılıyorsunuz çünkü Ambrose liseden sonra orduya katılıp savaşa katılıyor ve eve ancak ölümden dönecek kaza başına geldikten sonra dönebiliyor. Ambrose Young'ın savaş izleri Fern'i Ambrose'tan uzaklaştıracak mı dersiniz?

Güzel ve çirkin hikayesi demek kitabın içeriğini boşaltıyor bence.
Kitap, dediğim gibi, bundan fazlasıydı. Bailey'nin hastalığı mesela. İnce bir ve çok güzel işlenmiş bir mevzuydu. Ana konu olmamakla beraber benim için ana konunun önünde bir hikayeydi. Savaş kısımları çok yüzeyseldi ama sanırım yazarın niyeti burada zülfiyare dokunmamak idi.

Savaş kısımları neyse de çok düz bir anlatımı vardı bu arada kitabın. Öyle süssüz püssüz direkt anlatımlar. Çeviri kaynaklı bir sorun olabilir mi, diye düşünmüyor değilim.

Şöyle bağlayayım konuyu. Türü genç-yetişkin değil -hani kapak öyle düşündürebilir-, savaş ya da romans da değil.
Bazı yerlerde beklentimi aşıp bazı yerlerde beklentimin altında kalmayı başaran kitaplar arasında yerini aldı.

24 Ocak 2015 Cumartesi

Kızıl Tepe - Jamie McGuire


Âşık olduğunuz kişiyi hayatta kalabilmek için öldürmek zorunda olduğunuzu bilseniz ne yapardınız?
 
İki kızını yalnız başına yetiştirmek için çabalayan Scarlet; evli, fakat âşık olmanın ne demek olduğunu unutmuş, tek yaşama nedeni küçük kızı olan Nathan ve tek derdi kız kardeşi ve erkek arkadaşlarıyla yapacakları hafta sonu kaçamağı olan üniversiteli bir genç kız olan Miranda…
 
Dünyayı etkisi altına alan bir salgın patlak verdiğinde bu üç kişinin hayatı beklemedikleri şekilde kesişir ve artık tek amaçları vardır: Bu yeni ve acımasız dünyada hayatta kalabilmek.
 
“Etkileyici… Yüreğinizi hoplatacak bu hikâyenin her dakikasına bayılacaksınız!” – Tracey Garvis Graves, Ada romanının New York Times çok satan yazarı.
 
“Sürükleyici bir kıyamet sonrası hikâyesi… McGuire etkileyici detaylar ve güçlü karakterlerle başarısını bu türde de kanıtlıyor.” – Booklist
 
“Ürkütücü, sürükleyici ve acımasızca gerilimli.” –Closer Magazine

24 Kasım 2014 Pazartesi

Tatlı Sır

Bu kitabı bir günde okudum.
Nasıl okudun?, demeyin belim ağrıyordu yattım, okudum bitti.
Bel ağrıma iyi geldi kısaca.
Hastaysanız, canınız sıkkınsa, başınız ağrıyorsa, ayağınızı burktuysanız reçetenize bu kitabı yazıyorum. ^.^

Ama bi' dk!
Tatlı Bela'yı bilirsiniz?
Arkasından Ayaklı Bela ve Belalı Düğün gelmişti hani?
Heh işte oradaki Travis Maddox'un abisi esas oğlan bu kitapta.
Bağımsız da okunabilir ama bence bağımsız okumayın, okuyanlar devam etsin.
Biraz tanıdık bir hikaye. Zorlu bir kız -dolayısıyla insan gıcık oluyor ve acayip aşık bir Maddox erkeğimiz var.

Kitabın kapağını çok sevdim! Çok iç açıcı değil mi?
Ayraç her zamanki gibi pek şirin. Tebrik etmek istiyorum Yabancı Yayınlarını bu ayraç hassasiyeti için ama dediğim gibi pek ihtiyacım kalmadı :)


Kitaba adını veren sır son dakikaya kadar ortaya çıkmıyor.
Hatta dedim ki, ne yani sırrı bize söylemeyecekler mi?
Sonra o sondaki diyaloglar, amaan ne aptalca geldi, bir de sırrı öğrenemedim ya sinirlendim biraz, sonra en son sayfa; tepki aynen şu oldu "OHA!"
Geri dönüp o aptalca gelen diyalogları tekrar okudum, haliyle hiç de aptalca değilmiş.

Jamie McGuire'in diğer kitaplarını da (Providence üçlemesi) okumayı planlıyorum, bakalım ne zaman..
Şeyi merak ediyorum, bunu planlı mı yazıyor yoksa Maddox'lar tuttu diye devam mi ediyor? Mesela Maddox'ların diğerlerini de tanıma şansımız olacak mı?
Bunu bilsem biraz daha dikkatli okurum. Cami ve Trenton hakkında önceki kitaplardan kaçırdığım bir şey oldu mu merak ediyorum doğrusu..
Okumayanlar dediklerimden bir şey anladı mı, bunu da merak ediyorum :D

Hadi yine iyisiniz, listenize bir sürü kitap ekledim :P

3 Kasım 2014 Pazartesi

Aşkın Müziği

Evelyn, 21. yaş gününü kutlamak için gittiği Las Vegas'ta bilmediği bir otel odasında, akşamdan kalma bir şekilde uyandığında, önceki geceyi tamamen hatırlamamaktadır.
Ve yine yanında hatırlayamadığı bir adam vardır.
Upps!

Kitaba bir gece uyumama yardımcı olsun diye başladım ama uyutmak ne kelime, daha çok uykumu açtı. Sabah erken kalkmak zorunda kalmasaydım sanırım o gece bitirirdim bu kitabı.
O gece değilse de ertesi gün, yani kitaba başladıktan sonra, henüz 24 saat geçmemişken kitap bitti.

Konusu itibariyle "Hangover" filmini çağrıştırıyor haliyle. Ancak sadece giriş kısmı yani yukarıda bahsettiğim kadarı dışında benzerlik yok.

Genç yetişkin kategorisinde yer alan bu kitap -iyi ki böyle bir kategori var- kafa dağıtmaya, eğlenmeye pek uygun, rahat okunan bir kitap.

Bu kitapları romantik hatta cesur sahneleri için sevenler ya da basit görüp sevmeyenler olabilir.
Benim sevme nedenim farklı.
Öncelikle kitap ilk ağızdan anlatılıyor. Anlatan kişi kendini yerden yere vurarak okuyucu eğlendiriyor. Çoğunlukla yaratıcı espriler ve ifadeler kullanılıyor. Ve gerek zamanın gerekse sayfaların nasıl ilerlediğini anlamıyorum bile.


Pek alıntı paylaşmak adetim değildir -zira herkesin beğeneceği yer farklıdır, benim hoşuma giden size sıradan gelebilir, ancak bu sefer yazdıklarımı bir örnekle açıklayayım, istiyorum.

"Portland'da her yere yürüyerek gitmeyi alışkanlık haline getirmemin sebebi bu. Bel kısmımı kontrol altında tutabilmek. Annem hala bana bu konuda nasihatlerde bulunuyor. Tanrı esirgesin kahveme şeker filan koymaya kalkışırım, kalçalarım patlar sonra."

Evelyn'in lise döneminde kilo problemi olmuş da.

"..'Peki.' Duvara yaslanıp, başını havaya kaldırarak boşluğa baktı. Tavana bakarak 'Özür dilerim', dedi. Eminim kartonpiyer özrünü takdir etmişti.

Gibi, bence hoş, okurken gülümseten daha bir çok yerler mevcut.
Film tadında, bir elinize alınca bırakamayacağınız bir roman.
Herkes okusun demiyorum, tarzı olan kaçırmasın diyorum.
Biliyorum aranızda okuyup bayılacaklar var ;)

2 Ekim 2014 Perşembe

Evim Her Yer Evim

Benim gezmeyi ne çok sevdiğimi bilirsiniz.
Her fırsatta bulunduğum şehrin başka bir yerini görmeye çalışıyorum çalışmasına da ben aslında dünyayı gezmek görmek istiyorum.
Dünyayı gezmek derken, beni bilenler bilir ve bilenlerin ütopik bulduğu bir arzum var.
Gittiğim şehri turist olarak apar topar yarıştaymışçasına gezmek değil de o şehri yaşama isteğim.
İşte bu kitapta olan tam olarak bu.


Yaşlı bir çift.
Yıllar sonra tekrar birlikte olmaya başlayan eski sevgililer, yeni evlilikleri, evlerini satıp dünyayı gezmelerini anlatıyor. Bir roman değil bu.
Kişisel deneyimleri, yaşadıkları.
Bu süreçte blog tuttukları için bugün kitapları basılıyor ve biz haberdar olabiliyoruz.

Blog deyince daha bir dikkat kesildi sanırım sevgili blogdaşlarım :)
Hep diyorum belirli ve iyi olduğunuz bir konuda yazarsanız blogunuzu milyonların okumaması için bir neden yok.
Benim gibi daldan dala değil yani. Aklınızda olsun bu da.
:)
Lynne ve Tim çifti 2010 yılından beri evden muaf yaşıyorlar. Macera devam ediyor yani.

Ben de Mavi Yolculuğa çıkmayı, Paris'te Julia Child'ın yemek okulunda eğitim görmeyi, Floransa'da sevgimin azalmasına yetecek kadar kalmayı isterdim.
Ama İstanbul'da bir evim olduğunu, istediğim zaman dönebileceğimi bilme rahatlığıyla..

Çiftin böyle bir maceraya atılması değil de, evlerini satıp her şeyi geride bırakmaları bu hikayenin en cesur kısmı bence.

1 Eylül 2014 Pazartesi

Eversea / Aşka Var Mısın?


Elinize alınca bitirmeden bırakmak istemediğiniz kitaplar olur hani.
Ruh halinize uygun doğru kitabı seçtiğiniz buradan belli olur.
Bu kitap benim çok kısa sürede okuduğum ancak daha da kısa sürede okumak istediğim, yani elimden bırakmanın işkenceye dönüştüğü bir roman oldu.
Ama hayatıma devam etmek için yemek yemeye su içemeye de ihtiyacım vardı. Yoksa keyfi bir boşluğum olmadı :P
Gerçi çok utanıyorum, tam bir gençlik kitabı. Pardon bu kitaplara, benim gibileri dahil etmek amacıyla türü için "genç yetişkin" deniliyor.
Eğer bu tarzı seviyorsanız, gönül rahatlığıyla bir an önce alıp okumanızı önerebilirim.

Sevgilisi tarafından aldatılan ünlü Hollywood yıldızı Jack Eversea, kimseye haber vermeden bulunduğu ortamdan uzaklaşıp ufak bir sahil kasabasına çekilir. Burada Kary Ann isimli garsonla yaklaşmaları olacaktır ancak ikisi de farklı dünyanın insanları olduklarının bilincindedir.
Bilinçli olmak aradaki çekimi görmezden gelmeleri için yeterli olacak mıdır peki?


Bir tarafta dünyaca ünlü bir aktör diğer tarafta kasabalı garson. Tam bir masal. Neler olacağını az çok kestirebilmenize rağmen kayıtsız kalamayacağınız bir hikaye.
Seri olduğunu da kitabın sonuna gelince öğrenmiş oldum :) Bir an önce devamını okumak istemem ise yine size bir fikir verebilir sanırım.

Bi' sen eksiktin Jack hayatımda. bir sen...
:)

10 Temmuz 2014 Perşembe

Belalı Düğün

Travis ve Abby.
İki genç üniversiteli.
Biri vücudu dövmelerle kaplı, dövüşlerde yer alan bir serseri, öteki babasından kurtulmak için eyalet değiştirmiş dikkat çekmemeye çalışan bir 'güvercin'.
Abby'nin son istediği şey, okulun en popüler çocuğuyla beraber olup dikkatleri üzerine çekmektir ancak gelin görün ki tam da ilk görüşte Travis'in dikkatini çekmiştir.


Bunu ve daha sonra neler olduğunu ilk iki kitapta öğrenmiştik. Tatlı Bela'da Abby anlatmış, ama bizi kesmeyince bir de Ayaklı Bela'da bir de Travis anlatmıştı.

Bu kitapta ise bir Abby bir Travis'in ağzından nasıl olup da aniden evlenmeye karar verdiklerini, arkasında hangi duygular yattığını öğreniyoruz.
Şüphesiz evleneceklerini zaten bildiğimiz ilk kitaptaki heyecan olmuyor. Ancak ben o büyük felaketten sonra aniden evlenmelerine bir mana verememiş, insanın az vicdanı sızlar, diye düşünmüştüm. Bu kitapta ise vicdanlarının sızladığı görmek bana iyi geldi açıkçası.

Sayfa sayısı oldukça az, ilk kitapların su gibi akan, merak ettiren etkisi olmasa da hemen bitirdim. İlk iki kitaptan yana bu kadar memnun kalınca bu kitabın sönük kalması normal bence.
Ama ilk iki kitabı okuyup da bunu okumadan duramıyorsunuz, duramazsınız, ben duramadım :D


Ayraç ise müthiş keyiflendiriyor beni. Yabancı Yayınları güzel bir ayrıntı yakalamış ;)

30 Haziran 2014 Pazartesi

Ayaklı Bela

Gözümü yolda bırakan kitaba geldi sıra.
Bu serinin ilk kitabını Kosava'da okumuştum hatırlarsanız.
İlk kitap esas kızımın Abby'nin ağzından anlatılmıştı.
Her aşkın iki tarafı vardır ve ikinci kitapta Travis'in ağzından olaylar anlatılacaktı. Ben de bu aşkı bir de Travis'in ağzından dinlemenin heyecan verici olacağını düşünüyordum ki.. yanılmadım ^.^

İlk kitapta, Abby birşey saklıyor, Travis'ten kaçıyor, doğru olan şeyi yapsa bile sizi sinir ediyordu, haliyle Travis bu kızda ne bulmuştu merak ediyorduk. Heh işte kitabı okurken ne bulduğunu anlıyor, sevgisinin büyüklüğü karşısında şapka çıkarıyor, Travis'i daha da çok seviyorsunuz.

Bu serseriyi bu kadar sevmeme şaşırıyorum doğrusu :)
Abby'i onun ağzından dinlerken ona karşı bilenmiyor aksine Travis gibi anlayışla karşılıyorsunuz.


Yazar Jamie Mcguire'ın yazma sürecini çok merak ettim. İki kitabı eş zamanlı yazmış olamaz. Peki öyleyse ikinci kitabı yazması zor olmamış mıdır? Olaylar aynı şekilde ilerlemeli ama farklı bir yerden bakılmalı.. Çok iyi!

İlk kitap olan "Tatlı Bela" ile ikinci kitap olan "Ayaklı Bela" arasındaki zamanı uzun tuttuğum için olayları sadece ana hatlarıyla hatırlıyordum. Hiç bir tekrar benim için sıkıntı oluşturmadı. Hatta, 'acaba Abby'nin neler hissettiği aklımdayken okusaydım daha mı iyi olurdu?' diye düşündüm.
Yine de bazı yerlerin Abby'nin anlattığı ilk kitapta öne çıkıyorken bazı yerlerin de Travis'in anlatımında öne çıkarak birbirini tamamladığının farkındayım.

Gençlere, genç kalanlara, gençlik kitaplarından hoşlananlara, içinde sadece romantizm değil gel-gitler olsun belirsizlik olsun sayfaların nasıl ilerlediğini anlamayayım diyenlere tavsiye eder, serinin üçüncü kitabını okumaya koyulurum ^.^

27 Ekim 2013 Pazar

Tatlı Bela Kosova'da {Kitap Yorumu}

Sıkılmayın diye araya kitap yorumu serpiştiriyorum ama hepten alakasız olmasın:
Kosova'da Ne Okudum?

Kosova'ya gitmeden okuduğum kitap bitmek üzereydi ve ben onu yanıma alıp yol esnasında bitmesini göze alamadığım için yanıma 'Tatlı Bela'yı aldım. Nicedir rafta okunmayı bekliyor, biraz gezi ona da iyi gelir, diye düşündüm herhalde.


Bir, iyi kız - kötü çocuk hikayesi. Ama her nasılsa siz kıza gıcık olup serseriyi seviyorsunuz. Dahası iyi kızın kötü.. kötü demeyelim de, kötüye yakın kurtulmaya çalıştığı bir geçmişi var.
Çok eğlenceli bir kitap. Romantizm, partiler, kavgalar, dövüşler,sınavlar, dedikodular, romantizm...
Bir çırpıda okursunuz.
Yalnız kitabın yazım yanlışlarına çok takıldım. Gençlerin hayatına ilişkin olduğu için bu yanlışların bilerek kullanıldığını düşünsem de (öteki türlüsünü düşünmek dahi istemiyorum) hoşuma gitmedi.
Çünkü bir kitapta bu tür yanlışları görürseniz onları bir süre sonra doğru kabul etmez misiniz? Gençlerimizin, konuşma dilini geçtim, yazma dilinin daha fazla bozulmasına ihtiyaç yok zira.

"Tabii ki de" bu yanlış kullanımlardan biri mesela. Bunu ben yazabilirim, siz yazabilirsiniz ama bir kitapta olmaz! Olmamalı! Veya "Di mi?" bunları gördükçe şaşırdım kaldım.. Sen oraya 'Değil mi' yaz ben gerekirse 'di mi' diye okurum :/
Bütün bunlar Travis'ten hoşlanmama mani olmadı tabii :)
Unutmadan kitap Abby'nin ağzından anlatılıyor ve aynı olayların bir de Travis'in ağzından anlatıldığı ikinci bir kitap var. Aynı olayları tekrar okumak kulağa saçma gelse de Travis'in anlatıcı olduğu bir kitap.. Nasıl desem cezbedici :)


Arkası yarın...