hey gidi günler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hey gidi günler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Ocak 2016 Pazartesi

Anılar da Yakılır

Hey gidi hey!
Bir yanda Ahmet Günbay Yıldız adının hiçbir şey ifade etmediği insanlar, bir yanda onunla büyümüş nesil...
Timaş bana bu kitabı yolladığında deliye dönmüştüm. Burada bahsettim.
Lisede en çok okuduğum yazarın yeni kitabını yollamışlar, bense yıllardır okumuyordum yazmaya devam ettiğini, basılmış elli kitabı olduğunu bilmiyordum.
Mutluluk denizinde bir dalgıçtım.
Ta ki kitabı okuyana dek..

Aman ne dram, ne karışık aile... helal dairesinde dönebilecek ne çetrefili entrika.
İçim şişti okurken.
Bir de 20 yıl.. hadi 20 demeyeyim de 15 yıl önce okuyormuşum ben bu hikayeleri, nasıl dayanıyormuşum?

Ahmet Günbay Yıldız, seni gördüğüme sevindim. Gerçekten çok sevindim, yoksa okunmayı bekleyen 100 kitabımın içinde (abartmadığımı biliyorsunuz) seni seçip okumazdım. Ama okumasaydım da aklımda gençliğimin en sevdiğim yazarı olarak kalsaydın.

Yazarı hiç bilmeyenler, yazmış olduğu 50 kitaptan birini seçip okusunlar bence. Çok kitabı var bende, sizse hiç okumamış olmayın.
Yazarı çok sevip her fırsatta kitaplarını okuyanlar muhakkak okusun.
Yazarı bir dönem okumuş sonra da bırakmışlar ise orada bıraksın.

21 Ekim 2015 Çarşamba

Gelecek Hızla Geçmiş Oluyor!

Zaman nasıl da sinsice akıp geçiyor hayret doğrusu.
Bu kadar hızla geçmesine rağmen çoğu zaman fark etmiyoruz.

"Geleceğe Dönüş" filminde geleceğe gittikleri tarihte olduğumuzu görünce önce afalladım sonra duygulandım. Sonra, vay be, dedim.
Bloga koyayım bunu hatıra olsun, dediğimde zaman yine durmamış akmış.
Geleceğe dönüş filmi en sevdiğim filmlerden, hatta serilerdendir.
Micheal J. Fox nam-ı diğer Marty McFly ise..
Neyse ya eski gönül işlerini açmayalım. Akranlarım anladı beni :)
Hatıra olsun blogumda dursun istedim işte.

Not: Ben bu yazıyı şubatta yazmıştım. Elimde şubat 2015 görseli vardi. Şimdi baktım twitter sallanıyor :) dedim, Seyoş düzelt.

Bu akşam kanallardan biri Geleceğe Dönüş 2' yi vermezse çok ayıp olur ;) 

20 Ekim 2014 Pazartesi

İşten Çıkış Partisi

Bir kere siz çalışıp, çalışmayanları hor görenler için şunu belirtmek isterim.
Bir insanın çalışmıyor olması onu sizden daha aşağı biri haline getirmez.

2011 temmuz ayına kadar çalışmayan biriydim ve insanların suratını ekşitip
"aa çalışmıyor musun?" demelerine maruz kaldım.
Lan, bunlar benim hayatımı beğenmiyorlarsa nasıl bir hayatları var kim bilir?! diye çalışma hayatını merak ederdim.

Temmuz 2011 de vaatler vaatler vaatler üzerine - yalan değil o vaatlere kandım, işe başladım.
Verilen sözler hikaye. Vaatler çöpte.
Söylenenden az bile olsa maaş aldığıma şükrettim. Safım çünkü onu da vermeyebilirler ne iyi insanlar en azından onu veriyorlar modundaydım.

Saatler uzadı, günler çoğaldı. Maaş artmadı ama azalmadı en azından diye buna da şükrettim.
Azarlandım. Sabrettim. Milletin hataları, işleri sırtıma yüklendi sabrettim.

Sonra dank etti.

Hasılı çalışmak köleliktir arkadaş.
Çalışmazsam yaşayamam, diyen insanın iş dışında yapacak işi, iş dışında takılacak çevresi yoktur.
Ha hobinizden para kazanıyorsunuzdur.
Alkışlarım.
Doktorsunuzdur hayat kurtarıyorsunuzdur.
Alkışlarım.
Öğretmensinizdir körpe beyinleri bilgiyle dolduruyorsunuzdur amenna.
Tasarımcısınızdır.
Bravo.

Ama onun dışında onun bunun ağız kokusunu çekip, tuvaletlerde ağlayıp, çalışmayan insanları 'aa nasıl duruyorsun çalışmadan?' diyorsanız, işte size acıyorum.

Yanlış anlamayın ben kimseyi yermiyorum.
Hepimizin yaşamak için paraya ihtiyacı var.
Para kazanırken güzel işlerde iyi yerlerde çalışmak hepimizin emeli.

Neyse ya.
Anlayan anladı zaten benim lafım, çalıştığı için kendini üstün gören insanlara.


Not: Birkaç yıl öncesinin yazısı. İşten çıkınca yazmışım ve unutmuşum. Hayatımın en güzel yılları işten çıkıp hayatımın güzelliğini fark ettikten sonra yaşadım. Bu yüzden çalıştığım o lanetli zaman dilimi bile benim için çok kıymetli. Şu an bir hedef için saçımı başımı yoluyorsam sebebi muhtemelen çalışarak geçirdiğim o iğrenç 5 ay.
Bu arada ben işten çıkınca işten çıkış partisi vermiştim, herhalde yazının ilerleyen kısımlarında ondan bahsedecektim ki, başlık bu olmuş :)
Hepinize seveceğiniz bir hayat dilerim ^.^

3 Nisan 2014 Perşembe

Tony Danza'nın Son Hali

Tony Danza kim mi?

Yapmayın "Who is the boss"u unuttunuz mu?

O mu ne ?

Cidden mi? Hatırlamıyor musunuz, unuttunuz mu?


'Who Is The Boss' diye bir dizi vardı, izlerdik çok küçükken. (Biliyorum hatırlayanlar çıkacak)
Yıllar yıllar sonra CNBC-e orijinal diliyle tekrar izlememizi sağlamıştı hani..
Seksenli yıllarda başlamış, doksanlı yıllarda son bulmuş, ülkemizde de gösterilmiş, o dönem için oldukça popüler bir tv serisi.
Dizideki housekeeper Tony Micelli'yi canlandıran Tony Danza'ya rast geldim geçenlerde yabancı magazin sitelerini gezerken. Ne kadar yaşlanmış.

Bir insanın ne kadar yaşlandığını anlamanız, aslında kendi yıllarınıza tanıklık etmenizi ve yaşlandığınızı anlamanızı sağlıyor. Hele ki şimdi diziyi hatırlayan bilen birileri çıkmazsa, bana bundan böyle nineciğim diye hitap edebilirsiniz.


Haksız mıyım ama şaşırmakta. Ben onu sol taraftaki haliyle bıraktım. Öyle kalmayacaksa karşıma da çıkmamalıydı.

Peki ilk görselde hemen yanında duran kızı rolündeki Alyssa Milano'yu tanıdınız mı?


O pek değişmemiş, yıllar yaramış hatta değil mi?


Bir işe giriştik madem tam olsun, bu da dizideki ana-oğul. Merak ederdiniz koymasam bilmez miyim ben :)