Eğer Kürk Mantolu Madonna'nın okunan tüm kopyalarını toplayıp altı çizili kelimelerini toplayabilsek, tüm kitabın baştan sona çizilmiş olduğunu görürdük. Benim çizmeyi bıraktığım yerden itibaren cümleyi çizen başka okuyucu ve o başka okuyucunun çizmediği yerleri çizen başka okuyucular vardır. Muhakkak.
Bunu tespit edemem ama böyle olduğuna inanıyorum.
Kürk Mantolu Madonna'yı ilk okuduğumda bir çırpıda bitirmiş, sindirememiş, neden bu kadar çok seviliyor anlamamıştım. Çok fazla beklentiyle, öncesinde benzer birçok şey okumuş olmakla ilintili olarak büyük bir aşk beslemiyorum açıkçası bu kitaba. Ama Sabahattin Ali'ye besliyorum.
Kürk Mantolu Madonna'ya aşk beslemiyorum dedim ama okuduktan sonra, hatta, ya tamam da sanki biraz fazla mı abartılıyor diye düşünmeme rağmen günlerce kitabın etkisinde, cümlelerinde takılı kaldığımın da farkındaydım. Hüzünün doruğunda anlatımın büyüsündeydim. Ama neden?!
Neden bu sanki rastgele söylenmiş sözler bu kadar acıtmıştı?
Sadeliğinden.
Yaşayan sanki benmiş gibi, o cümleler benden çıkmış gibi, bu kadar tanıdıktı..
Ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım.
Dünyanın en basit, en zavallı, en ahmak adamı bile insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karanlık bir ruha maliktir!
Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçındığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiyoruz?
Bizim mantığımızla hayatın mantığı asla birbirine uymuyor.
... Seni seviyorum. Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum...
Bir insan bir insana herhalde yeterdi.
Hayatta hiçbir zaman kafamızdaki kadar harikulade şeyler olmayacağını henüz idrak etmemiştim.
Önümüz kış, efkarımızdan başka yakacak bir şeyimiz yok.
Dünyada bana hiçbir şey tabiatta melül bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir.
Kürk Mantolu Madonna'dan alıntılar okudunuz. Örnekleri çoğaltabilirsiniz.