Bu var ya kaç yıl önce aldığım kitap.
Herkes okudu bir ben kaldım ama ısrarla da okumadım hani.
Kitaplığımın en üst rafında olmasından kelli -ki bir sürü pegasusla bekliyordu o da, bir türlü elim gitmiyordu aslında pek görmediğimden unutmuş bile sayılırdım. Ancak hani en son bi' kitap temizliği havalandırması yaptım ya, o zaman bu rafı da daha görülebilir hale indirdim. Sonra da okumaya başladım işte! Yaaaaahooooo!!!
Kitap beklediğim gibiydi. Bayılmayacağım baştan belliydi :) Sıkılmayacağım da. Öyle su gibi akıp gitti. Ne acıdan ne gülmekten ne de başka bir yönden öldüm kitaba :)
Ama rahat okunur kitapların kıymetini de bildiğimden tavsiye ederim. Eminim aranızda bayılacaklar da vardır bence. Kıps;)
pegasus yayınevi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
pegasus yayınevi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
22 Aralık 2019 Pazar
Senden Önce Ben
Etiketler:
2019 okumaları
,
kitaplar
,
pegasus
,
pegasus yayınevi
,
roman
,
senden önce ben
,
the royal book club
13 Kasım 2019 Çarşamba
Göl Evi
Kararlıyım okuduğum kitapları bloga koyacağım.
Eskiden her hafta bir kitap postu girerdim de gene de yetiştiremezdim.
Şimdi yazmadığımdan ötürü bayağı birikmiş kitap yorumlarım ama sene sonu geldiğinde hedefimi yakalar mıyım bilemiyorum?
Göl Evi, Pegasus yayınlarından çıkan bir roman.
Pegasus, benim herhalde en az okuduğum ya da şöyle diyeyim en az tercih ettiğim bir yayın evi.
Çok fazla reklam çok fazla pohpohlama ile en fazla hayal kırıklığına uğradığım da yine aynı yayın evi.
Bıkmadan her pegasus okuduğumda bunu da dile getiriyorum biliyorum!
Gene de bana hediye gelecekse en risksiz alınacak kitaplar bu yayın evinden çıkan oluyor haliyle.
Evet hediye geldi bu kitap bana birkaç yıl önce. Anca okuyorum Baharcım ya görüyor musun?
Kitap kapağı sizde neyi çağrıştırıyor bilmiyorum ama bana hiç polisiye çağrıştırmıyordu.
Daha romantik, kavuşulamayan aşklar gibi gibi bir şeyler beklerken bir aile dramı ve polisiyenin içine girdim.
İkili bir hikaye, geçmiş ve günümüz. Günümüzdeki hikayede dedektif yürüyüş yaparken rastladığı eski evin ve sırrının peşine düşüyor. Evet doğru bildiniz geçmiş hikayede de evin görkemli zamanlarını okuyor bu ev nasıl oldu da o hale geldi diye düşünüyoruz.
Her polisiyede olduğu gibi dikkatimizi dağıtmak için oldukça gereksiz detaylar okuyoruz.
Benim okumaktan hoşlandığım bir tarz değil.
Yine de kötü diyemem. Sıkılmadan 534 sayfayı okudum.
Tarzınıza uygunsa severek okuyacağınızı düşünüyorum aslında.
Eskiden her hafta bir kitap postu girerdim de gene de yetiştiremezdim.
Şimdi yazmadığımdan ötürü bayağı birikmiş kitap yorumlarım ama sene sonu geldiğinde hedefimi yakalar mıyım bilemiyorum?
Göl Evi, Pegasus yayınlarından çıkan bir roman.
Pegasus, benim herhalde en az okuduğum ya da şöyle diyeyim en az tercih ettiğim bir yayın evi.
Çok fazla reklam çok fazla pohpohlama ile en fazla hayal kırıklığına uğradığım da yine aynı yayın evi.
Bıkmadan her pegasus okuduğumda bunu da dile getiriyorum biliyorum!
Gene de bana hediye gelecekse en risksiz alınacak kitaplar bu yayın evinden çıkan oluyor haliyle.
Evet hediye geldi bu kitap bana birkaç yıl önce. Anca okuyorum Baharcım ya görüyor musun?
Kitap kapağı sizde neyi çağrıştırıyor bilmiyorum ama bana hiç polisiye çağrıştırmıyordu.
Daha romantik, kavuşulamayan aşklar gibi gibi bir şeyler beklerken bir aile dramı ve polisiyenin içine girdim.
İkili bir hikaye, geçmiş ve günümüz. Günümüzdeki hikayede dedektif yürüyüş yaparken rastladığı eski evin ve sırrının peşine düşüyor. Evet doğru bildiniz geçmiş hikayede de evin görkemli zamanlarını okuyor bu ev nasıl oldu da o hale geldi diye düşünüyoruz.
Her polisiyede olduğu gibi dikkatimizi dağıtmak için oldukça gereksiz detaylar okuyoruz.
Benim okumaktan hoşlandığım bir tarz değil.
Yine de kötü diyemem. Sıkılmadan 534 sayfayı okudum.
Tarzınıza uygunsa severek okuyacağınızı düşünüyorum aslında.
Etiketler:
2019 okumaları
,
göl evi
,
kate morton
,
kitaplar
,
pegasus
,
pegasus yayınevi
,
seyhanın kitaplığı
,
the royal book club
9 Eylül 2019 Pazartesi
Günübirlik Hayatlar
Ben Irvin D. Yalom çok severim.
Yazarla belki onlu yaşların sonunda belki yirmili yaşların başında tanıştım, bilemiyorum ama her ikisi de oldukça uzun zaman önceye tekabül ediyor.
Birçok kitabını okudum ve en sevdiğim kitaplar arasında yazarın Nietzsche Ağladığında romanı da yer alır.
Uzun zamandır bu yazarı okumuyordum ve bu hasretliğe bu kitapla son verdim.
Yazarın gene yaşanmış terapilerinden kesitler yer alan bu kitapta nedense ben aradığımı bulamadım. Çok basit hatta sıradan geldi.
Oysa Aşkın Celladı mesela, öyle miydi?
İlk okuduğumda gerçekten çok genç olduğumdan mı yoksa bu kitap önceki okuduklarım gibi iyi değil miydi emin olamıyorum. Gençken okunan/izlenen/yapılan her şey çok daha etkileyici değil mi sizce de?
Yazarla belki onlu yaşların sonunda belki yirmili yaşların başında tanıştım, bilemiyorum ama her ikisi de oldukça uzun zaman önceye tekabül ediyor.
Birçok kitabını okudum ve en sevdiğim kitaplar arasında yazarın Nietzsche Ağladığında romanı da yer alır.
Uzun zamandır bu yazarı okumuyordum ve bu hasretliğe bu kitapla son verdim.
Yazarın gene yaşanmış terapilerinden kesitler yer alan bu kitapta nedense ben aradığımı bulamadım. Çok basit hatta sıradan geldi.
Oysa Aşkın Celladı mesela, öyle miydi?
İlk okuduğumda gerçekten çok genç olduğumdan mı yoksa bu kitap önceki okuduklarım gibi iyi değil miydi emin olamıyorum. Gençken okunan/izlenen/yapılan her şey çok daha etkileyici değil mi sizce de?
Etiketler:
2019 okumaları
,
gerçek psikoterapi öyküleri
,
günübirlik hayatlar
,
irvin d yalom
,
kitaplar
,
pegasus
,
pegasus yayınevi
,
the royal book club
29 Mayıs 2017 Pazartesi
Ağlayan Ağaç
Bu sene şimdiye kadar o kadar az kitap okudum biliyorum.
Ona rağmen bu kitabın yorumunu yazmayı nasıl ihmal etmişim, nasıl unutmuşum bilmem.
Hani çok okursun yetiştiremezsin unutursun anladım da, ayda bir iki kitap okuyup onu da nasıl yazmazsın hayret yani Seyhan!
Bu bizim Hayalperver kitap kulübümüzün mart ayı kitabıydı 🙈
Mart ya mart!
Aşk olsun Seyhan!
Ağlayan ağaç Hilal'in seçimiydi. Ama ben dedim, bak, dedim. Pegasus, dedim. Ben uzak durmayı tercih ederim, dedim.
Pegasus neden sevmediğimi bir kez daha söyleyeyim. Hem pahalı, hem de o kadar boş kitapları öyle şişirip satıyorlar ki 😕 Evimde okunmayı bekleyen -hatta güzel olduklarını düşündüğüm- kitapları var yok değil, okuyacağım elbet ama söz konusu pegasus ise ben çok seçiciyim 😊
İlginç bir konusu var aslında, arka kapağı okuyunca heh diyorsunuz ne de güzek bir konu bulmuşlar.
Evlerine giren bir hırsız tarafından evlatlarını kaybeden bir aile var bu kitapta.
Düşünerek yazıyorum çünkü çok ince bir şeyle spoiler vermiş olurum. İlk başlardan itibaren bir şeyler döndüğünü hissediyorsunuz ama ne? Zaten böyle giderse fırlat at kitabı bir şeyler olmalı hikaye kopmalı diyorsunuz mesela. bu süreçte çok saçma alakasız şeyler de okuyorsunuz, bir yerde mutlaka toparlayacak diyerek.
Bir af, bir merhamet hikayesi diye lanse edilmesinin sebebini de, evladını kaybeden annenin, katille iletişime geçmeye karar vermesinden sonra anlıyorsunuz.
Ağladım mı? Sarstı mı beni? Hayır.
Tavsiye eder miyim? Etmem.
Ama kötü müydü? Çok da kötü değildi ama eksikti. Bazı yerler yetersiz bazı yerler yersizdi mesela.
Bu kitap hakkında detaylı konuşamadık kızlarla. Onların yazısı hazır olunca bu postu günceller o yazıların linkini de eklerim.
Aranızda okuyan var mı? Ya da bu yorumumdan sonra hala okumayı düşünen? 🙈
Ona rağmen bu kitabın yorumunu yazmayı nasıl ihmal etmişim, nasıl unutmuşum bilmem.
Hani çok okursun yetiştiremezsin unutursun anladım da, ayda bir iki kitap okuyup onu da nasıl yazmazsın hayret yani Seyhan!
Bu bizim Hayalperver kitap kulübümüzün mart ayı kitabıydı 🙈
Mart ya mart!
Aşk olsun Seyhan!
Ağlayan ağaç Hilal'in seçimiydi. Ama ben dedim, bak, dedim. Pegasus, dedim. Ben uzak durmayı tercih ederim, dedim.
Pegasus neden sevmediğimi bir kez daha söyleyeyim. Hem pahalı, hem de o kadar boş kitapları öyle şişirip satıyorlar ki 😕 Evimde okunmayı bekleyen -hatta güzel olduklarını düşündüğüm- kitapları var yok değil, okuyacağım elbet ama söz konusu pegasus ise ben çok seçiciyim 😊
İlginç bir konusu var aslında, arka kapağı okuyunca heh diyorsunuz ne de güzek bir konu bulmuşlar.
Evlerine giren bir hırsız tarafından evlatlarını kaybeden bir aile var bu kitapta.
Düşünerek yazıyorum çünkü çok ince bir şeyle spoiler vermiş olurum. İlk başlardan itibaren bir şeyler döndüğünü hissediyorsunuz ama ne? Zaten böyle giderse fırlat at kitabı bir şeyler olmalı hikaye kopmalı diyorsunuz mesela. bu süreçte çok saçma alakasız şeyler de okuyorsunuz, bir yerde mutlaka toparlayacak diyerek.
Bir af, bir merhamet hikayesi diye lanse edilmesinin sebebini de, evladını kaybeden annenin, katille iletişime geçmeye karar vermesinden sonra anlıyorsunuz.
Ağladım mı? Sarstı mı beni? Hayır.
Tavsiye eder miyim? Etmem.
Ama kötü müydü? Çok da kötü değildi ama eksikti. Bazı yerler yetersiz bazı yerler yersizdi mesela.
Bu kitap hakkında detaylı konuşamadık kızlarla. Onların yazısı hazır olunca bu postu günceller o yazıların linkini de eklerim.
Aranızda okuyan var mı? Ya da bu yorumumdan sonra hala okumayı düşünen? 🙈
Etiketler:
2017 okumaları
,
ağlayan ağaç
,
hayalperver kitap kulübü
,
mert ayı hayalperveri
,
pegasus
,
pegasus yayınevi
,
the royal book club
15 Aralık 2015 Salı
Alaska'nın Peşinde, Aynı Yıldızın Altına Karşı: Yeni Video!!
YouTube kanalıma Abone olanlar, yüklediğim videolardan hemen haberdar oluyorlar.
Diğerlerine yok efendim blogda yazarak, yok efendim twitterda paylaşarak duyurmak kalıyor.
Yani bu hafta videosunu girerken, diyorum ki videolarımı izleyin yorum yapın abone olun ki ben de kendimi geliştirebileyim. ^.^
Bu haftaki konumuz kitap karşılaştırma. John Green'in okuduğum iki kitabını karşılaştırdığımı göreceksiniz videoyu izlediğinizde. Birazcık akışına bırakıp içimden geldiği gibi düzenledim videoyu, güzel yorumlar aldım. Siz de fikrinizi belirtirseniz sevinirim.
Aslında kitap yorumu dışında çekmek istediğim videolar da var. Ama daha "çok kitap" isteği de beni mest ediyor, gelecek adına umutlandırıyor.
O kadar videoda konuştum, bir o kadar da burada konuşmamın alemi yok. (Ama farklı konular bunlar. )
Eleştiri, yorum, istek ve görüşlerinize açığım.
Kanalıma abone olmak için kayıt olmanıza gerek yok kırmızı abone ol tuşuna basmanız yeterli.
İzlediğiniz, dinlediğiniz, okuduğunuz için teşekkür ederim :))
Diğerlerine yok efendim blogda yazarak, yok efendim twitterda paylaşarak duyurmak kalıyor.
Yani bu hafta videosunu girerken, diyorum ki videolarımı izleyin yorum yapın abone olun ki ben de kendimi geliştirebileyim. ^.^
Bu haftaki konumuz kitap karşılaştırma. John Green'in okuduğum iki kitabını karşılaştırdığımı göreceksiniz videoyu izlediğinizde. Birazcık akışına bırakıp içimden geldiği gibi düzenledim videoyu, güzel yorumlar aldım. Siz de fikrinizi belirtirseniz sevinirim.
Aslında kitap yorumu dışında çekmek istediğim videolar da var. Ama daha "çok kitap" isteği de beni mest ediyor, gelecek adına umutlandırıyor.
O kadar videoda konuştum, bir o kadar da burada konuşmamın alemi yok. (Ama farklı konular bunlar. )
Eleştiri, yorum, istek ve görüşlerinize açığım.
Kanalıma abone olmak için kayıt olmanıza gerek yok kırmızı abone ol tuşuna basmanız yeterli.
İzlediğiniz, dinlediğiniz, okuduğunuz için teşekkür ederim :))
10 Aralık 2015 Perşembe
Alaska'nın Peşinde
Bu kitabı bana Fatoş'um hediye etmişti.
John Green'in tüm kitaplarını okumak istediğimi söylediğim bir yazımdan yola çıkarak Alaska'nın Peşinde'yi göndermişti, pek sevinmiştim.
Filmi çıkmadan okuyayım filmi çıkmadan okuyayım, dedim hatta Kağıttan Kentler'in fragmanını bile izlememiştim; aman hayal gücüme sınır koymasın, diye.
Halbuki bendeki kitapla filmi çekilen kitap farklıydı bunu anlamam biraz zaman aldı :)
Fatoş'umun bana hediye edişinin üstünden uzun bir zaman geçtikten sonra okuyabildim kitabı,
kitabı okuyuşumun üzerinden uzun bir zaman geçtikten sonra yazabiliyorum yorumumu da.
Ama Fatoş'um sağol varol, ne zaman kitabı görsem mutlu oluyorum ^^
Kitaba gelecek olursak, beğenmeyenler de olmasın karşın çok sevdiğim Aynı Yıldızın Altında kitabından ötürü beklentimin yüksek olduğu bir kitaptı Alaska'nın Peşinde.
Beklentim yüksek diye mi yoksa biraz vasat diye mi bilmem pek beğenmedim.
Beğenmediğim halde bile çarçabuk okudum ama bölümler birbiri ardına geçti, merak ettim okumak istedim hatta kitap bittikten sonra John Green'le muhabbet etmek istedim.
Malum olaya -ancak okuduktan sonra malum olan olaya- geri sayım şekilde gidiyor bölümler, sonra malum olay ondan sonra malum olaydan sonra gün şeklinde.
150 gün kala, 30 gün kala, 1 gün kala ve sonra 1 gün sonra 5 gün sonra.. gibi gibi..
Üniversite gençliği var bu kez kitapta.
Dersten kaytarma planları, lakaplar, şakalar..
Alaska dahil sevdiğim bir karakter olmadı. Ancak Alaska'nın kitaplarını kıskandım :) Hiçbir zaman okuyamayacak olması canımı çok yaktı ama bunu da inkar edemem.
Kısacası, John Green severler okusun, diğerleri john Green'in diğer kitaplarını okusun.
Peki ben şimdi ne yapayım?
Kağıttan Kentleri okuyayım mı izleyeyim mi??
John Green'in tüm kitaplarını okumak istediğimi söylediğim bir yazımdan yola çıkarak Alaska'nın Peşinde'yi göndermişti, pek sevinmiştim.
Filmi çıkmadan okuyayım filmi çıkmadan okuyayım, dedim hatta Kağıttan Kentler'in fragmanını bile izlememiştim; aman hayal gücüme sınır koymasın, diye.
Halbuki bendeki kitapla filmi çekilen kitap farklıydı bunu anlamam biraz zaman aldı :)
Fatoş'umun bana hediye edişinin üstünden uzun bir zaman geçtikten sonra okuyabildim kitabı,
kitabı okuyuşumun üzerinden uzun bir zaman geçtikten sonra yazabiliyorum yorumumu da.
Ama Fatoş'um sağol varol, ne zaman kitabı görsem mutlu oluyorum ^^
Kitaba gelecek olursak, beğenmeyenler de olmasın karşın çok sevdiğim Aynı Yıldızın Altında kitabından ötürü beklentimin yüksek olduğu bir kitaptı Alaska'nın Peşinde.
Beklentim yüksek diye mi yoksa biraz vasat diye mi bilmem pek beğenmedim.
Beğenmediğim halde bile çarçabuk okudum ama bölümler birbiri ardına geçti, merak ettim okumak istedim hatta kitap bittikten sonra John Green'le muhabbet etmek istedim.
Malum olaya -ancak okuduktan sonra malum olan olaya- geri sayım şekilde gidiyor bölümler, sonra malum olay ondan sonra malum olaydan sonra gün şeklinde.
150 gün kala, 30 gün kala, 1 gün kala ve sonra 1 gün sonra 5 gün sonra.. gibi gibi..
Üniversite gençliği var bu kez kitapta.
Dersten kaytarma planları, lakaplar, şakalar..
Alaska dahil sevdiğim bir karakter olmadı. Ancak Alaska'nın kitaplarını kıskandım :) Hiçbir zaman okuyamayacak olması canımı çok yaktı ama bunu da inkar edemem.
Kısacası, John Green severler okusun, diğerleri john Green'in diğer kitaplarını okusun.
Peki ben şimdi ne yapayım?
Kağıttan Kentleri okuyayım mı izleyeyim mi??
Dahası bu kitabın videosunu da çekeyim ister misiniz? :)
Ne videosu ayol, diyenler mi var hala?
Bir önceki yazımda videoyu bulabilirsiniz ^^
Etiketler:
2015 okumaları
,
alaskanın peşinde
,
aynı yıldızın altında
,
john green
,
kağıttan kentler
,
kitap kurdu
,
kitaplar
,
pegasus
,
pegasus yayınevi
,
roman
,
the royal book club
9 Haziran 2014 Pazartesi
Aynı Yıldızın Altında
Bestseller avcısı Pegasus yayınlarından ne kadar uzak dursam da bazı kitaplarına kayıtsız kalamayıp toptan alıverdiğim kitapların içindeydi bu kitap da.
Ancak içlerinden sadece bunu okuyabildim. Şimdilik.
Üzerinden zaman geçti gerçi, instagramda görenler hatırlayacaktır.
Filmi gelmeden bari yorumumu da yazayım.
Gerçi yorum yazmaya ne hacet çok sevdim bu kitabı. Boğazımda düğümle okudum. En başından itibaren sardı beni. Kanser tedavisi gören ve kanserli hastaların terapi grubunda tanışan iki gencin aşk hikayesi.
Filmi merakla bekliyorum.
Kitabın çevirisine değinmek istiyorum yalnız. Bu konudaki eleştirilere katılıyorum; kötüydü!
Bunu Pegasus Yayınevi yapınca daha göze batıyor çünkü imkanları var. İnsanın içinden, orijinal kapak kullanacağına doğru dürüst çevirmen kullan, son okumanı adam gibi yaptır, demek geliyor.
Kitabı sevmeyenlerin çoğu çeviri düşüklüğünden sevmemiş, yayınevleri okuyucularının isteklerine kulak vermeli haksız mıyım?
Ancak içlerinden sadece bunu okuyabildim. Şimdilik.
Üzerinden zaman geçti gerçi, instagramda görenler hatırlayacaktır.
Filmi gelmeden bari yorumumu da yazayım.
Gerçi yorum yazmaya ne hacet çok sevdim bu kitabı. Boğazımda düğümle okudum. En başından itibaren sardı beni. Kanser tedavisi gören ve kanserli hastaların terapi grubunda tanışan iki gencin aşk hikayesi.
Filmi merakla bekliyorum.
Kitabın çevirisine değinmek istiyorum yalnız. Bu konudaki eleştirilere katılıyorum; kötüydü!
Bunu Pegasus Yayınevi yapınca daha göze batıyor çünkü imkanları var. İnsanın içinden, orijinal kapak kullanacağına doğru dürüst çevirmen kullan, son okumanı adam gibi yaptır, demek geliyor.
Kitabı sevmeyenlerin çoğu çeviri düşüklüğünden sevmemiş, yayınevleri okuyucularının isteklerine kulak vermeli haksız mıyım?
Etiketler:
aynı yıldızın altında
,
kitaplar
,
pegasus
,
pegasus yayınevi
,
roman
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)