klasikler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
klasikler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Ekim 2014 Cuma

Funny Face // Think Pink!

Bu kadar klişe bir insan olduğum için kendime kızıyorum aslında.
Audrey Hepburn'ü seviyorum ama ne yapabilirim.
Sade ve çok zarif.
Bu filmi izlediğim günü hatırlıyorum çünkü Audrey Hepburn'ün doğum günüydü, google bannerını Audrey Hepburn yapmıştı. 
Hey gidi.. nasıl da geçiyor zaman.


Pek eğlenceli, şarkılı danslı bir film.
Filmde göreceğiniz her kostüm bugün bile severek, bayılarak giyilir. Hepsi bir harika!
Mesela Audrey'in giydiği siyah pantolonun paçası tam da bu senenin modasına uygun. Altına giydiği maskülen ayakkabılar tam benim tarzım. Gibi gibi..

Kütüphaneci kızın bir modele dönüşmesini anlatan, moda dünyasının daha o zamanda bile aynı yozlaşmaya sahip olduğunu gözler önüne seren ve "Think pink!" sloganıyla adeta şimdinin pembe delilerine seslenen bir film.
1956 yapımı. Ve Audrey Hepburn'e Fred Astaire'nin eşlik ediyor. Hiç yakıştıramadım başlarda ama sonradan bir nebze ısındım :)


Eski filmleri büyük beklentilerle izlemezseniz oldukça keyif alacağınız kanaatindeyim. Bu filmi, benim için çok doğru bir zamanda izlemiştim.
Doğru zaman önemli!

(Ayrıca bu benim 1000. yazım ^.^)

18 Eylül 2014 Perşembe

Casablanca

Nihayet Casablanca'yı izlediğime inanamıyorum!
Aklımın bir köşesinde klasiklere el atmak hep vardır. Hep ama.
Ama bir türlü başlayamamıştım.
Nasıl olduysa Casablanca'yı izlemeye karar verdim. Online buldum ve görüntü kalitesi gayet iyi bir şekilde izledim!


1942 yapımı bir Micheal Curtiz filmi.
Imdb puanı 8,6.
Başrollerinde Ingrid Bergman ve Humphrey Bogart oynuyor. Ingrid Bergman demişken, şimdi hatırladım sinema tarihine damga vuran kadınlardan bahsedilen bir program izlerken klasikleri elden geçirme isteğim depreşmişti. Bunun üzerine izledim. Ve bir sürü not aldım. Onları izleyebileceğimi sanmıyorum çünkü önümüzdeki günlerde çok yoğun olacağım. Büyük ihtimal eskisi gibi bloga da yazamayacağım.
Ama siz de benim gibi "hep klasikleri izlemek istemiş" iseniz, benim yerimde izleyiniz ^.^

Filmin güzelliği bu kadar eskiyken güzel diyaloglar, sağlam karakterler olması, iyi oyunculuk izliyor olmak. Filmin sonunu Humphrey Bogart dışındaki oyuncular bilmiyormuş, finali bilmeden bir filmin içindeler düşünsenize. Ben olsam kaprisin alasını yapardım, ya da Bogart'ı tenhada kıstırıp, "bana da sonunu söyleee nooolurrr", der bir yandan da, "hayır hayır söyleme sürpriz olsun" derdim.


Bu bloga "Klasikler" bölümü ne yakışırmış ya.. Ama lütfen aklımı çelmeyin, Hayır kat'i kararlıyım lütfenn!!
:)

12 Eylül 2010 Pazar

Moby Dick

Şu son günlerde Moby Dickle yattım, Moby Dickle kalktım.
Hatta ilk günler gözlerim şiş dolandım.
"Semanur bu resimde ne güzel çıkmışsın" diyerek çerçeveyi elime aldığımda,
çerçevenin gizlediği kitap çıktı ortaya.
MOBY DICK!

Bu kitabın sadeleştirilmemiş halini çok aradım. Kitap yurdundan sipariş ettim ama temin edilemedi.

Gökte ararken Ayşegül Ablalarda bulmuştum,
Çok mutluydum...

Güzel başladı ama maalesef güzel devam etmedi.
O kadar ayrıntılı anlatımlar, teknik bilgiler vardı ki, bunaldım!
Kitabın yazarı balina gemilerinde çalıştığı için bu kadar bilgiye ve gerçekçi anlatıma sahip ama gerek yok yani, bende insanım ve sıkıldım.
Bazı günler elime almak bile istemedim.


Bu kadar aşkla aradığım bir kitap olmasaydı, sonunu getiremezdim.
İlk defa bir kitabı neden sadeleştirdiklerini anladım :)

Klasiklere olan kalan sempatimde bu kitapla bitti.

Ölmeden önce okumanız gerek kitaplar arasında yer alır.
Hatta dünya edebiyatının ilk on kitabı arasında.
Kaç tane dizi ve filmde gördüm okunduğunu hatırlamıyorum.
Zaten o diziler yüzünden bu kadar peşinde düştüm ama keşke sadeleşerek çocuk kitabı haline sokulmuş halini okusaymışım :/

Arada edebi kitaplar okunmalı.
Buna katılıyorum!
Ama kitaplar sizi okumaktan soğutmamalı =)