Meslekte 3. yılım. Öyleyse 26 yaşındayım.
Dün bir öğrencim yaşımı hesaplamış, böyle söylüyor. 😁
Her ne kadar yaşımla barışık olsam da çocuklara yaşımı söylemiyorum.
Zaten onların gözünde çok yaşlıyım. Yaşımı duydukları an dinozor muamelesi görmem olasılıklar dahilinde.
Öğretmenler gününü sevmiyorum.
Öğrenciyken de sevmiyorum hayret öğretmenken de sevmiyorum.
İnsanların gelen hediyeleri görüp oo hadi gene iyisin demelerini ya da sana ne aldı öğrencilerin diye sormalarını sevmiyorum.
Kaldı ki öğrencilerin çiçek bile almalarını istemiyorum. Bir çikolata verdiklerinde benim yerime sen ye diyorum, buna rağmen öğretmenlerin bedavacı diye yaftalanmasından da nefret ediyorum.
Öğrenciyken de sevmezdim öğretmenler gününü. Hediye almak istemediğim halde almak zorunda çok bırakıldım mesela. Küçüklükten bahsetmiyorum, bayılır çocuklar atraksiyon olmasına. Hediye almak kadar vermek de mutlu eder çocukları. Bu yüzden ısrar ediyorlar bir şeyler vermek için.
Ama daha yeni ya.. en son 4 sene evvel gittiğim bir kursta öğretmenler gününde hocaya hediye alınacak para toplandı. Ben vermedim. Daha bir gün olmuş kursa başlayalı, devam eder miyim, hocayı sever miyim bilmiyorum katılmadım ben de hediye olayına. Ay gözleriyle yediler beni. Kınayan bakışlar falan.
Ay lanet olsun be dedim. Hediye içten gelen bir şey olmadıkça ne önemi var.
(Zaten hocada ben kafada bir şey çıktı hiç mutlu olmadı hediyeyi görünce ben hediye kabul etmiyorum arkadaşlar dedi. Çok ısrar ettiler, lütfen bir daha yapmayın dedi.)
O yüzden sevmiyorum özel gün hediyelerini, zorlama oluyor işte!
Oysa içten alındı mı, bir toka bir kitap ayracına bile havalara uçarım ben.
Meseleyi anlatabiliyor muyum?
Dün kutladık okulda.
Ay hocalar mest mest..
Sinir oldum ya, bu neyin sarhoşluğu. Bu öğrenci bunu almışmış, şu sınıf nasıl tezahürat etmişmiş.
Tuhaf geliyor anlatabiliyor muyum?
Ben de onlara tuhaf geliyorum biliyorum.
Değmez miyiz hocam diyor yani bir günlüğüne?!
Değme meselesi değil ki bu. Değme meselesiyle daha fazlasına değerim ve bunun farkındayım. Kimin değip kimin değmediğinin de farkındayım ayrıca.
Ama çocuğun belki son parasını belki de tüm parasını öğretmenini sevindirmek adına harcamak zorunda kalmasını istemiyorum. Belki sevmediği bir öğretmenine bir şey almak zorunda kalacak, yalandan sarılacak hatta.
Aşırı saçma geliyor ya anlatabiliyor muyum?
Onun yerine idare güzel bir çift laf etsin, öğretmenler odasından sandalyeler kaybolmasın, müdür güler yüzle selam versin, velinin/öğrencilerin yanında azarlamasın, çocuklar küfretmesin derslerden iyi not alsın,öyle uzun yıllar olmasa da birkaç yıl hatırlasın...
Benim değerim 3 liralık karanfil, dosyalar dolusu mektup değil yoksa.
A sana neler geldi bana bunlar geldi sidik yarışı hiç değil.
Meslekte 3. yılım. Ve ben bıkmışım.😂
Atanamayan, kadro bekleyen, ücretli öğretmenlik yapan, artık öğretmenlik yapmayan, öğretmenlikten umudu kestiği için kendine başka bir meslek seçen, mesleğe yıllarını verdiği halde hala ilk günkü aşkla çalışan ve asla kimseyi memnun edemeyen ilk fırsatta suçlanan öğretmenlerimin öğretmenler gününü kutlarım. ♥♥♥
seyhan hoca etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
seyhan hoca etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
23 Kasım 2018 Cuma
21 Mart 2018 Çarşamba
Ömer Beni Seviyor
Bir tane öğrencim var tamam mı, beni her gördüğünde demeyeyim de hemen hemen her derste "ben sizi çok seviyorum ya hocam." diyor.
Ben sınıfa girip selam verdikten sonra defteri imzalarken yanıma geliyor, çöküyor "nasılsınız hocam ben sizi çok seviyorum ya." diyor mutlaka.
Başka bir ders kitabın nerede, diyorum "dersleri karıştırmışım hocam ya ben sizi çok seviyorum" diyor. Ben de gülüp geçiyorum kitabı olmayan başka birine sordum mu o da ben de seviyorum hocam, diyor mesela ama konumuz Ömer.
Cuma töreninde herkes iyi günler, iyi tatiller, derken Ömer ne diyor tahmin edin. Evet, ben sizi çok seviyorum hocam ya, diyor.
Artık dersine girmiyorum Ömer'in. Geçen gün sınıflarına girdim bir şey için, çocuklar toplandı etrafıma Ömer de geldi tabii, Ömer seviyor musun hala beni, dedim.
Böyle şaşkın şaşkın yüzüme bakıp Evet hocam, dedi.
Ama çok komikti.
Nedense çocukların iltifatları bu sevgi sözcüklerine kapılmamak için uğraşıyorum ve hep şüphe duyuyorum. Öyle ya benimle iyi geçinmek zorunda hissediyorlar o yüzden bu kadar dillendiriyorlar diye düşünüyorum.
Ama ben de üniversiteden bir hocamı twitterda takip ediyorum ve geçen bir şey fark ettim, adamın her tweetinin altına hocam ya ben sizi çok seviyorum yazmak istiyorum 😄
Ciddiyim ya, her tweetine.
Youtube videolarından takip ettiğim hocalar var mesela, her video sonunda hocam ya harikasınız çok şıksınız, ne güzel kadınsınız ya hu, yazasım geliyor.
Demek ki bu kadar sevilebiliyor insanlar.
Demek ki Ömer de beni seviyor.
Ben sınıfa girip selam verdikten sonra defteri imzalarken yanıma geliyor, çöküyor "nasılsınız hocam ben sizi çok seviyorum ya." diyor mutlaka.
Başka bir ders kitabın nerede, diyorum "dersleri karıştırmışım hocam ya ben sizi çok seviyorum" diyor. Ben de gülüp geçiyorum kitabı olmayan başka birine sordum mu o da ben de seviyorum hocam, diyor mesela ama konumuz Ömer.
Cuma töreninde herkes iyi günler, iyi tatiller, derken Ömer ne diyor tahmin edin. Evet, ben sizi çok seviyorum hocam ya, diyor.
Artık dersine girmiyorum Ömer'in. Geçen gün sınıflarına girdim bir şey için, çocuklar toplandı etrafıma Ömer de geldi tabii, Ömer seviyor musun hala beni, dedim.
Böyle şaşkın şaşkın yüzüme bakıp Evet hocam, dedi.
Ama çok komikti.
Nedense çocukların iltifatları bu sevgi sözcüklerine kapılmamak için uğraşıyorum ve hep şüphe duyuyorum. Öyle ya benimle iyi geçinmek zorunda hissediyorlar o yüzden bu kadar dillendiriyorlar diye düşünüyorum.
Ama ben de üniversiteden bir hocamı twitterda takip ediyorum ve geçen bir şey fark ettim, adamın her tweetinin altına hocam ya ben sizi çok seviyorum yazmak istiyorum 😄
Ciddiyim ya, her tweetine.
Youtube videolarından takip ettiğim hocalar var mesela, her video sonunda hocam ya harikasınız çok şıksınız, ne güzel kadınsınız ya hu, yazasım geliyor.
Demek ki bu kadar sevilebiliyor insanlar.
Demek ki Ömer de beni seviyor.
Etiketler:
benim hocam
,
iyi bir kız bu seyhan sevin onu
,
öğretmenlerimiz
,
ömer
,
seyhan hoca
28 Nisan 2017 Cuma
Yusuf
Önceki hafta dersimde yoktu Yusuf.
Sonraki hafta geldiğinde ise kolu alçılıydı.
Meğer kolunu kırdığı için gelememiş önceki hafta da.
O alçın niye boş, dedim. Şaşkın şaşkın baktı. Neden kimse imzalamamış gel bakayım, dedim
Nasıl imza öğretmenim? dedi yanıma geldi, keçeli kalem istedim. Tüm çocuklar tepemize toplandı.
Geçmiş olsun yazdım imzaladım.
Adettir ya hu!
Diğer öğretmenlerine de söyle imzalasınlar, diye salık verdim bir de. 😂
Alçının imzalandığından bihaber, ilgiyle izleyen çocuklara da, sakın haftaya kolunuzu kırıp gelmeyin, diye şaka yollu kızdım. İlgi manyağı çocuklar çünkü. Her şeyi beklerim onlardan.
Sonraki hafta duydum ki Yusuf renk renk kalem almış, arkadaşları imzalarken kullansın diye. 😊
Sınıf öğretmenleri imzalamamış bir tek. Erkek değil mi işte. Normalde pek muhabbetimiz de yok ama hocayı görünce hocam niye imzalamadınız Yusuf'un alçısını, dedim 😂
O alçı imzalanacak!
😂
Yusuf'un alçı çıkmadan bir gün önce çekebildim fotoğrafını. Elimiz o yüzden biraz pis yani. 🙈
Şimdi iyi. Hem sağlıklı hem temiz 💖👌🎈
Ama şimdi Çağrı'mız kırmış kolunu. Beni beklememiş keretalar, imzalamışlar alçıyı 😊
Şimdi iyi. Hem sağlıklı hem temiz 💖👌🎈
Ama şimdi Çağrı'mız kırmış kolunu. Beni beklememiş keretalar, imzalamışlar alçıyı 😊
Etiketler:
4.sınıf hikayeleri
,
4c
,
hatıralar
,
kol kırılır yen içinde kalır
,
öğrencilerim
,
seyhan hoca
,
yusuf
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)