Ay nihayet ben de indirimden bir şeyler alabildim.
İndirimleri çok severim aslında ama bu Gratis Watsons indirimlerinden hiçbir şey anlamıyorum.
Ne alacağımı bilemiyorum. Fiyatlar gerçekten inmiş mi anlamıyorum.
Bu sefer biraz vakit ayırıp kurcaladım, bir de aldıklarımın videosunu çektim.
Griptim. Burnum tıkalıydı. Sesimi zaten sevmezken böyle bir video..
Bilemiyorum başkası yapsa bu ne özgüven derim 😄😄
Çok karlı bir alışveriş oldu çook!😂
29 Aralık 2017 Cuma
Yeni Yıl İndirimiyle Gratis&Watsons Alışverişim
Etiketler:
alışveriş
,
bakım
,
bakım ürünü
,
fiyat karşılaştırma
,
gratis
,
indirim
,
kozmetik
,
watsons
,
yılbaşı indirimi
27 Aralık 2017 Çarşamba
İstanbul Kırmızısı
Ferzan Özpetek'in filmlerini bile izlememişken neden kitabını alır ki bir insan?
Cevap veriyorum, Can yayınların tatlış minikitap versiyonları yüzünden.
Her alışverişte bir adet kendime minikitap almaya kararlıyım. Devam edeceğim minikitap almaya ama bu kitabı da hiç sevmedim ya hu!
Bakıyorsunuz bir cümle şimdiki zaman, hemen arkasındaki cümle -di'li geçmiş zaman.. Böyle kitaplarda şeyi merak ediyorum: Basmadan önce okunmuyor mu?
Anlatım bozukluğu dolu.
Adam uzun süredir yurtdışında yaşıyor ya ondandır diyeceğim ama zaten bizim dilimizde yazmamış ki çevrilmiş bu kitap.
İtalya'da yaşayan biseksüel yönetmen ve eşiyle İstanbul'a gelen tasarımcının hayatının nasıl kesişip durduğunu, Anna'nın hayatının nasıl alt-üst olduğunu okuyoruz.
Biseksüel diye özellikle belirttim çünkü özellikle belirtiliyor bu.
Aşk her şeyin üstündedir, mesajı veriliyor.
Emek sinemasının yıkılıp Avm yapılması ve Gezi olaylarına da değiniliyor.
Mesajlar vermeye çalışmış ama çok zorlama olmuş diye düşünüyorum ben naçizane.
Filmi de varmış kitabın. İzler miyim? Hiç sanmıyorum 😀
Cevap veriyorum, Can yayınların tatlış minikitap versiyonları yüzünden.
Her alışverişte bir adet kendime minikitap almaya kararlıyım. Devam edeceğim minikitap almaya ama bu kitabı da hiç sevmedim ya hu!
Bakıyorsunuz bir cümle şimdiki zaman, hemen arkasındaki cümle -di'li geçmiş zaman.. Böyle kitaplarda şeyi merak ediyorum: Basmadan önce okunmuyor mu?
Anlatım bozukluğu dolu.
Adam uzun süredir yurtdışında yaşıyor ya ondandır diyeceğim ama zaten bizim dilimizde yazmamış ki çevrilmiş bu kitap.
İtalya'da yaşayan biseksüel yönetmen ve eşiyle İstanbul'a gelen tasarımcının hayatının nasıl kesişip durduğunu, Anna'nın hayatının nasıl alt-üst olduğunu okuyoruz.
Biseksüel diye özellikle belirttim çünkü özellikle belirtiliyor bu.
Aşk her şeyin üstündedir, mesajı veriliyor.
Emek sinemasının yıkılıp Avm yapılması ve Gezi olaylarına da değiniliyor.
Mesajlar vermeye çalışmış ama çok zorlama olmuş diye düşünüyorum ben naçizane.
Filmi de varmış kitabın. İzler miyim? Hiç sanmıyorum 😀
Etiketler:
2017 okumaları
,
ferzan özpetek
,
istanbul kırmızısı
,
kitaplar
,
the royal book club
25 Aralık 2017 Pazartesi
Chicago Typewriter
Dokuzuncu sınıflarda reenkarnasyon konusunu görünce bir öğrencim bana, "chicago typewriter" yazılı bir not kağıdı verdi.
Reenkarnasyonla alakalı çok sevdiği bir diziymiş.
Benim de kore dizisi izlediğimi biliyor.
Sahi ben bu dokuzuncu sınıflara hangi ara kore dizilerini izlediğimi söyledim?
Bu diziyi duymuştum. Vaktim olursa bir gün izlemek istiyordum. Ama öğrencim böyle deyince iyice merak ettim.
Tamamen(!), bakalım bizim gençler ne izliyor?, düşüncesiyle başladım.
1930'lu yıllarda bağımsızlıkları için savaşan 3 arkadaşın günümüzde yollarının tekrar kesişmesinin anlatıldığı bu dizi, sonunda da saçmalamayarak adeta bir ilke imza atıyor.
Komedi ve romantizm de var dizide ama en güzeli, dostluk temasıydı ki yanında diğer konuların hepsi sönük kalıyordu.
Kill me heal me dizisinin senaristi yazmış bu diziyi. Gayet başarılı.
Normalde "ben bu Korelileri karıştırıyorum" dedi mi biri sinir oluyorum ama bunların kılık değiştirmiş hallerini tanıyamıyorum ben de. Han Se Joo 'nun 1930'lu yıllardaki hali günümüz halinden çok daha yakışıklı olmakla beraber, bana "ikisi farklı kişiler" deseniz, gayet rahat yerdim 😂
Reenkarnasyonla alakalı çok sevdiği bir diziymiş.
Benim de kore dizisi izlediğimi biliyor.
Sahi ben bu dokuzuncu sınıflara hangi ara kore dizilerini izlediğimi söyledim?
Bu diziyi duymuştum. Vaktim olursa bir gün izlemek istiyordum. Ama öğrencim böyle deyince iyice merak ettim.
Tamamen(!), bakalım bizim gençler ne izliyor?, düşüncesiyle başladım.
1930'lu yıllarda bağımsızlıkları için savaşan 3 arkadaşın günümüzde yollarının tekrar kesişmesinin anlatıldığı bu dizi, sonunda da saçmalamayarak adeta bir ilke imza atıyor.
Komedi ve romantizm de var dizide ama en güzeli, dostluk temasıydı ki yanında diğer konuların hepsi sönük kalıyordu.
Kill me heal me dizisinin senaristi yazmış bu diziyi. Gayet başarılı.
Normalde "ben bu Korelileri karıştırıyorum" dedi mi biri sinir oluyorum ama bunların kılık değiştirmiş hallerini tanıyamıyorum ben de. Han Se Joo 'nun 1930'lu yıllardaki hali günümüz halinden çok daha yakışıklı olmakla beraber, bana "ikisi farklı kişiler" deseniz, gayet rahat yerdim 😂
Pörtlek gözlü Im Soo Jung ise "I'm Sorry, I Love You" dizisinden hatırlayanlar olacaktır. Bu konuda da kötüyüm ama ben bile hatırladım.😊
Go Kyung Pyo ise Jealousy Incarnate -ki benim en en en sevdiğim dizilerden- hatırlanabilir.
Burada da çok şeker bir roldeydi.
İzlenecek güzel kore dizisi arayanlar varsa, bu kadarı size yetmiştir bence.
İyi seyirler 😊
Go Kyung Pyo ise Jealousy Incarnate -ki benim en en en sevdiğim dizilerden- hatırlanabilir.
Burada da çok şeker bir roldeydi.
İzlenecek güzel kore dizisi arayanlar varsa, bu kadarı size yetmiştir bence.
İyi seyirler 😊
Etiketler:
dizi tavsiyesi
,
diziler
,
go kyung-pyo
,
güney kore
,
güney kore dizi önerileri
,
güney kore dizileri
,
han se joo
,
Im soo jung
,
sevdiğim güney koreli oyuncular
23 Aralık 2017 Cumartesi
Mem u Zin
Bu ara 4-5 hatta 6 kitabı bir arada okuyor ama hiçbirini bitiremiyorum.
Bu vesileyle önceden bitirdiğim ama hiç sevmediğim bir kitaptan bahsedeyim
Mem u Zin, nerede duymuşum da sepetime atmışım bilmem, hatırlamıyorum.
Ancak zaten üç beş lira bir şey diyerek almıştım.
Belki eskiler için güzel de sayılabilir ama biz şimdi bu kadar kitap okumuş bunların türlü türlü versiyonlarını görmüşken kesmiyor.
Bununla beraber anlatım falan da beni sarmadı.
İnce bir kitap ama bitirmek işkenceye döndü desem yeridir.
Kitap eleştirmeni değilim, edebiyatçı hiç değilim. Ama sevmediysem de sevmedim diyebilmeliyim. Bunu da belirtmekte yarar var, kitabı sevmedim demeye korkar oldum.
2017 biterken 2018'in karşıma daha güzel kitaplar çıkarmasını diliyorum.
Edit: Kitabın yazarı Ahmede Xani imiş. Kürt kültürünün önemli bir eseriymiş. Herhalde bu yüzden okumak istedim. Ancak kitabın orijinali iki ciltmiş. En fazla 100 sayfaydı benim okuduğum versiyonu. Büyük ihtimal o yüzden de sevmedim. Bunlar ne ara aşık oldu da öldüler bittilere şaşırmıştım zaten. Şimdi taşlar yerine oturdu.
Filmi de varmış, bir ara izlerim artık.
Bu vesileyle önceden bitirdiğim ama hiç sevmediğim bir kitaptan bahsedeyim
Mem u Zin, nerede duymuşum da sepetime atmışım bilmem, hatırlamıyorum.
Ancak zaten üç beş lira bir şey diyerek almıştım.
Belki eskiler için güzel de sayılabilir ama biz şimdi bu kadar kitap okumuş bunların türlü türlü versiyonlarını görmüşken kesmiyor.
Bununla beraber anlatım falan da beni sarmadı.
İnce bir kitap ama bitirmek işkenceye döndü desem yeridir.
Kitap eleştirmeni değilim, edebiyatçı hiç değilim. Ama sevmediysem de sevmedim diyebilmeliyim. Bunu da belirtmekte yarar var, kitabı sevmedim demeye korkar oldum.
2017 biterken 2018'in karşıma daha güzel kitaplar çıkarmasını diliyorum.
Edit: Kitabın yazarı Ahmede Xani imiş. Kürt kültürünün önemli bir eseriymiş. Herhalde bu yüzden okumak istedim. Ancak kitabın orijinali iki ciltmiş. En fazla 100 sayfaydı benim okuduğum versiyonu. Büyük ihtimal o yüzden de sevmedim. Bunlar ne ara aşık oldu da öldüler bittilere şaşırmıştım zaten. Şimdi taşlar yerine oturdu.
Filmi de varmış, bir ara izlerim artık.
Etiketler:
2017 okumaları
,
ahmede xani
,
kitaplar
,
mem u zin
,
sadık yalsızuçanlar
,
the royal book club
,
timaş yayın grubu
18 Aralık 2017 Pazartesi
Kıyafetlerimi Satsam..
İkinci el ürün satma/alma konusunda ne düşünüyorsunuz?
Kuzenim bana Dolap diye bir uygulamadan bahsetti. Aylar sonra birden aklıma geldi de baktım. Hemen hesap oluşturdum birkaç eşyamı koydum.
Kuzenim bana Dolap diye bir uygulamadan bahsetti. Aylar sonra birden aklıma geldi de baktım. Hemen hesap oluşturdum birkaç eşyamı koydum.
Koyar koymaz ürün gitti mi?
Ben şok!
O gün bugündür uygulamayı çok seviyorum. Hala ara ara satıyorum bir şeyler.
Uygulamayı kullanmak çok kolay.
Fotoğrafı çek.
Yükle. Aldığın fiyatı, sattığın fiyat gir ve bekle.
Ürünlerden başta %20 komisyon alıyorlar. Sonra dolabınızdaki ürün sayısı artınca bu fiyat %15'e düşüyor.
Ben zaten çok uyguna koyuyorum koyacağım şeyleri, ama elimden gitmesi, başka birinin ihtiyacının görülmesi, o kişinin bundan memnun kalması çok hoşuma gidiyor.
Peki kargoyu kim ödüyor?
Kargoyu iki taraf da ödemiyor.
Uygulama size bir kod veriyor bu kodla gönderim yaptığınızda ödeme yok.
Her gün bir ürün falan satıyor değilim ama çok memnunum.
Kullanıcı adım thesyhn.
Uygulamayı indirip, sattıklarıma, müşteri memnuniyetine bakabilir hatta alışveriş yapabilirsiniz :))
Güzel parçalar uygun fiyatlara hanımlar. Bir bakın derim.😂
Baharda, abiyelerimi falan koyarım, diyorum.
Kitaplarımı satmak istiyorum böyle.
Güzel bir uygulama arıyorum. Sakat olmayan. Kitap satılabilen. Dolapta satılmıyor çünkü.
Var mıdır bana önerebileceğiniz bir uygulama?
Var mıdır bana önerebileceğiniz bir uygulama?
Etiketler:
dolap
,
dolap detoksu
,
giysi satmak
,
ikinci el
,
ikinci el ürün satımı
,
kıyafet
,
vintage
14 Aralık 2017 Perşembe
Sherlock Holmes {Dizi}
Sherlock Holmes'un çevresinde dolanıp duruyorum. Bir de dizisini izledim ama hala Sir Arthur Conan Doyle'un kitaplarını okumadım.
Ama planlarım dahilinde 😉
Diziye gelirsek, süper! Sezonlar 3-4 bölümden, bölümler yaklaşık bir buçuk saatten oluşuyor.
Sezon bölümleri bu kadar azken bölümlerin uzun olmasına seviniyorsunuz.
Kitapları okumadığım için ne kadar sadık bilemiyorum.. aslında biliyorum çünkü dizinin yapımcıları da tam bir Sherlock hastasıymış.
Mümkün olduğunca aslına uygun olması konusunda hassaslar yani.
Benim izlediğim kadarıyla, zeki, nükteli, asosyal, esprili ve karizmatik.
Diğer versiyonlarında olduğu gibi.
Tavsiye ederim bu diziyi.
Sadece az bölüm olmasından yana şikayet edebilirsiniz, benden söylemesi 😉
Etiketler:
bbc
,
bbc dizileri
,
benedict cumberbatch
,
dr watson
,
ingiliz dizileri
,
martin freeman
,
sherlock holmes
,
sherlock holmes dizisi
,
sir arthur conan doyle
10 Aralık 2017 Pazar
Aile Arasında
Dün instagram storyde paylaştığımdan beri aynı soru: Güzel miydi?
Önerir misin?
Cevabım, harikaydı.
İzleyenlerle daha ayrıntılı konuştuk. Hala gitmeyenler için söylemek istediklerim için blog yazısı olmadan olmazdı.
O yüzden.. başlıyorum.
Sinema için çıkmamıştım evden. Hafta o trafiği o kalabalığı çekmem için bir işimin olması gerekiyordu. Çıkmışken filme de girelim, diyerek yolumuzu düşürdük açıkçası.
İyi ki 😊
Filmi kuzenlerimle izledim. Kuzenlerim acayip derece, öyle ki beni sinir edecek şekilde, Avrupa yakası hayranıdır. Her yıl tüm bölümleri iki kere bitirirler.
Filme girmeden kuzenime, sen şimdi her şeye güler beni sinir edersin, dedim ama n'oldu?! Yerden topladıkları ben oldum.
Filmin ne fragmanını ne oyuncuların katıldığı programları izlemiştim. Ama Gülse Birsel'in güzel bir şeyler yazacağına emindim. Sadece afişlerde gözüken tiplemeler itici geliyordu. Özellikle Gülse Birsel ve Derya Karadaş'ın halleri çok yapmacık gibiydi. Onlara sinir olacağıma emindim.
Gülse Birsel'in -senaryo yazarıyım dememiş, kendine torpil geçmemiş- çok az sahnesi vardı. Ne yalan söyleyeyim çok sevindim 🙈 Ben de senarist olsam en uyuz rollerden birini kendime verirdim 😊
Derya Karadaş ise bir güzellik uzmanı. Başta bana neden sahte gelmiş anlamadım. Sokağa çıktığınızda her beş kişiden üçü bu şekilde dolanıyor zaten.
Bir diğer takıldığım konu ise çok fazla ünlü vardı filmde. Her birinin öne çıktığı ufak bir sahne olsa, ohoo bölük pörçük bir şey olmuştur, diye düşünmedim değil.
Şaka maka ben bayağı ön yargılı gitmişim filme 😂😂
Oyuncular da benim az rolüm var, benim rolüm sönük, dememiş her biri renk katmış.
Konusuna değinmeyeceğim, her yerde bulabilirsiniz onu, filmin atmosferinden bahsedeyim biraz da.
Gittiğimiz sinemada 3-4 salonda oynuyordu film. Diğerlerini bilmem ama bizim salon çok büyüktü. Filmi ön sıralardan izlemek zorunda kaldık çünkü arkalar tabii ki doluydu. 7. sıraydı yanlış hatırlamıyorsam. İlk defa bu kadar önden bir film izledim.
Millet, tabiri caizse, yarıldı gülmekten. Bir abla, aman Allah'ım, krize girdi.
Ben hiçbir filme bu kadar güldüğümü, bir salonun bu kadar koptuğunu hatırlamıyorum.
Dolu dolu bir filmdi, öyle ki iki film yapmalıydı Gülse Birsel bu filmden. Filmin ilk kısmı bir film (tabii biraz uzatarak), ikinci yarısı ikinci film olmalıydı. Çünkü film başlangıcına eklenen yarım saatlik reklamları da sayarsak bana çok uzun geldi, sonlara doğru oturmaktan belim ağrıdı. Artı akşam namazı kaçıyordu nasıl fırladım filmden bilmiyorum. Halbuki kalıp "yanayım yanayım"ı dinlemek isterdim 😂
Herkes Engin Günaydın'ın oyunculuğunun ne kadar harika olduğundan bahsediyor. Günaydın iyi de Evgar kötü mü? Olay! Muhteşemdi.
Kuzenim Demet Evgar'ı sevmiyor, o çıkınca gözlerimi bile kapatabilirim, diyordu ki çıkınca gerçekten çok iyi olduğunu kabullendi.
Bir de damadın annesini canlandıran çok iyiydi.
Peki Gülümser?! Ya oyunculuk budur ki!
Peki Behice'nin tam bir hanımefendi olması?!
Hepsi çok iyiydi.
Son olarak, storyde bir sahne paylaştım, o sahne..
Spoiler değil. İzlemeyen anlamaz ama gelmiş geçmiş en romantik sahnelerden.
Gülse Birsel'in yerinde olsam arada rast gele bir sinema salonunda bu filmi halka beraber izler nasıl güldüklerini görür keyiflenirdim :)
Sen bizi güldürdün Allah da seni güldürsün Gülse!
Önerir misin?
Cevabım, harikaydı.
İzleyenlerle daha ayrıntılı konuştuk. Hala gitmeyenler için söylemek istediklerim için blog yazısı olmadan olmazdı.
O yüzden.. başlıyorum.
Sinema için çıkmamıştım evden. Hafta o trafiği o kalabalığı çekmem için bir işimin olması gerekiyordu. Çıkmışken filme de girelim, diyerek yolumuzu düşürdük açıkçası.
İyi ki 😊
Filmi kuzenlerimle izledim. Kuzenlerim acayip derece, öyle ki beni sinir edecek şekilde, Avrupa yakası hayranıdır. Her yıl tüm bölümleri iki kere bitirirler.
Filme girmeden kuzenime, sen şimdi her şeye güler beni sinir edersin, dedim ama n'oldu?! Yerden topladıkları ben oldum.
Filmin ne fragmanını ne oyuncuların katıldığı programları izlemiştim. Ama Gülse Birsel'in güzel bir şeyler yazacağına emindim. Sadece afişlerde gözüken tiplemeler itici geliyordu. Özellikle Gülse Birsel ve Derya Karadaş'ın halleri çok yapmacık gibiydi. Onlara sinir olacağıma emindim.
Gülse Birsel'in -senaryo yazarıyım dememiş, kendine torpil geçmemiş- çok az sahnesi vardı. Ne yalan söyleyeyim çok sevindim 🙈 Ben de senarist olsam en uyuz rollerden birini kendime verirdim 😊
Derya Karadaş ise bir güzellik uzmanı. Başta bana neden sahte gelmiş anlamadım. Sokağa çıktığınızda her beş kişiden üçü bu şekilde dolanıyor zaten.
Bir diğer takıldığım konu ise çok fazla ünlü vardı filmde. Her birinin öne çıktığı ufak bir sahne olsa, ohoo bölük pörçük bir şey olmuştur, diye düşünmedim değil.
Şaka maka ben bayağı ön yargılı gitmişim filme 😂😂
Oyuncular da benim az rolüm var, benim rolüm sönük, dememiş her biri renk katmış.
Konusuna değinmeyeceğim, her yerde bulabilirsiniz onu, filmin atmosferinden bahsedeyim biraz da.
Gittiğimiz sinemada 3-4 salonda oynuyordu film. Diğerlerini bilmem ama bizim salon çok büyüktü. Filmi ön sıralardan izlemek zorunda kaldık çünkü arkalar tabii ki doluydu. 7. sıraydı yanlış hatırlamıyorsam. İlk defa bu kadar önden bir film izledim.
Millet, tabiri caizse, yarıldı gülmekten. Bir abla, aman Allah'ım, krize girdi.
Ben hiçbir filme bu kadar güldüğümü, bir salonun bu kadar koptuğunu hatırlamıyorum.
Dolu dolu bir filmdi, öyle ki iki film yapmalıydı Gülse Birsel bu filmden. Filmin ilk kısmı bir film (tabii biraz uzatarak), ikinci yarısı ikinci film olmalıydı. Çünkü film başlangıcına eklenen yarım saatlik reklamları da sayarsak bana çok uzun geldi, sonlara doğru oturmaktan belim ağrıdı. Artı akşam namazı kaçıyordu nasıl fırladım filmden bilmiyorum. Halbuki kalıp "yanayım yanayım"ı dinlemek isterdim 😂
Herkes Engin Günaydın'ın oyunculuğunun ne kadar harika olduğundan bahsediyor. Günaydın iyi de Evgar kötü mü? Olay! Muhteşemdi.
Kuzenim Demet Evgar'ı sevmiyor, o çıkınca gözlerimi bile kapatabilirim, diyordu ki çıkınca gerçekten çok iyi olduğunu kabullendi.
Bir de damadın annesini canlandıran çok iyiydi.
Peki Gülümser?! Ya oyunculuk budur ki!
Peki Behice'nin tam bir hanımefendi olması?!
Hepsi çok iyiydi.
Son olarak, storyde bir sahne paylaştım, o sahne..
Spoiler değil. İzlemeyen anlamaz ama gelmiş geçmiş en romantik sahnelerden.
Gülse Birsel'in yerinde olsam arada rast gele bir sinema salonunda bu filmi halka beraber izler nasıl güldüklerini görür keyiflenirdim :)
Sen bizi güldürdün Allah da seni güldürsün Gülse!
Etiketler:
aile arasında
,
ayta sözeri
,
demet evgar
,
derya karadaş
,
devrim yakut
,
engin günaydın
,
erdal özyağcılar
,
fatih artman
,
filmler
,
gülse birsel
,
şevket çoruh
,
türk sineması
8 Aralık 2017 Cuma
Victoria Fashion Show
Victoria 2. sezon da bitti. Sadece Christmas özel bölümü kaldı. Bu sezon daha mı görkemliydi ya da bana mı öyle geldi bilemiyorum ama az sonra paylaşacağım kostümlerin neredeyse tamamı ilk bölümden.
Neredeyse, diyorum çünkü emin değilim belki de diğer bölümlerden de arakladığım olmuştur..
İlk görsel kesinlikle ilk bölümden ama. Kraliçeyi lohusa olduğu için yürütmüyorlar. Oradan oraya taşıyorlar ama Victoria bu, ona da isyan ediyor, kendim gidebilirim!
En sevdiklerimden:
Ama en çok bu ♥♥♥
Etiketler:
bbc
,
bbc dizileri
,
dönem dizileri
,
ingiliz dizileri
,
ingiltere kraliçesi
,
mini dizi
,
period dramas
,
Victoria
,
victoria dizi
6 Aralık 2017 Çarşamba
Beni Asla Bırakma
Bana kitap almak tehlikeli iştir.
Kuzenim bu kitabı doğum günü hediyesi olarak almıştı. Ay inşallah okumamışsındır, diye verdi.
Okumamıştım ama okuma listemdeydi.
Neden?
Çünkü yazar Nobel edebiyat ödülü almıştı.
En son gelen ilk okunur ya, ben de onca kitabın içinde bu kitaba başladım.
Başlarken storyde falan paylaştığım için çok mesajlar aldım, herkes merak ediyordu kitabı.
Öyleyse, hazırsanız bu merak edilen kitap hakkındaki görüşlerime geçeyim.
DİKKAT SPOILER İÇEREBİLİR!!
Kitap, organ bağışlamak üzere yatılı bir okulda yetiştirilen, sanata ve spora teşvik edilen, sağlıkları üzerinde hassas olmaları tembihlenen çocuklardan biri olan Kathy'nin ağzından anlatılıyor. Distopik bir roman. Bu çocuklar organ bağışlamadan evvel bir süre bağışçıların bakıcısı olarak çalışıyor, zamanı gelince de kendileri bağışçı oluyor.
Kathy ise on bir yıldır bakıcı. Artık son senesi. Geriye dönüp okulunu ve durumu anlatmasıyla açılıyor kitap. Dolayısıyla başlarda anlayamıyorsunuz: Bağışçı mı? Nasıl yani? Doğru mu anladım acaba?
Kitap, buraya kadar anlattıklarım ilginizi çekmediyse kesinlikle okumamanız gereken ama ilginizi çektiyse de bayılacağınız bir kitap.
Zira bu kadar.
Hani muhteşem bir edebi eser desem değil, inanılmaz bir kurgu desem değil.
Orijinal bir fikir, kabul ediyorum ama kitaptan beklentim daha çoktu benim. "Heh şimdi geliyor", "tamam şimdi wow!dedirtecek", "oo isyan başlayacak.." dedim dedim ama olmadı aynı durağanlıkla, boyun eğmişlikle devam etti.
Okurken gene "çok güzel" gibi yorumlar da gelmişti. Filmi olduğu da söylendi. "Filmini izleme", de dendi :) Kitap ne ki filmi ne olsun, dedim 😏
Kendimden başka beğenmeyene rastlamadım ama ben de fazla abartıldığını düşünüyorum. Yoksa fena değil hani.
Kuzenim bu kitabı doğum günü hediyesi olarak almıştı. Ay inşallah okumamışsındır, diye verdi.
Okumamıştım ama okuma listemdeydi.
Neden?
Çünkü yazar Nobel edebiyat ödülü almıştı.
En son gelen ilk okunur ya, ben de onca kitabın içinde bu kitaba başladım.
Başlarken storyde falan paylaştığım için çok mesajlar aldım, herkes merak ediyordu kitabı.
Öyleyse, hazırsanız bu merak edilen kitap hakkındaki görüşlerime geçeyim.
DİKKAT SPOILER İÇEREBİLİR!!
Kitap, organ bağışlamak üzere yatılı bir okulda yetiştirilen, sanata ve spora teşvik edilen, sağlıkları üzerinde hassas olmaları tembihlenen çocuklardan biri olan Kathy'nin ağzından anlatılıyor. Distopik bir roman. Bu çocuklar organ bağışlamadan evvel bir süre bağışçıların bakıcısı olarak çalışıyor, zamanı gelince de kendileri bağışçı oluyor.
Kathy ise on bir yıldır bakıcı. Artık son senesi. Geriye dönüp okulunu ve durumu anlatmasıyla açılıyor kitap. Dolayısıyla başlarda anlayamıyorsunuz: Bağışçı mı? Nasıl yani? Doğru mu anladım acaba?
Kitap, buraya kadar anlattıklarım ilginizi çekmediyse kesinlikle okumamanız gereken ama ilginizi çektiyse de bayılacağınız bir kitap.
Zira bu kadar.
Hani muhteşem bir edebi eser desem değil, inanılmaz bir kurgu desem değil.
Orijinal bir fikir, kabul ediyorum ama kitaptan beklentim daha çoktu benim. "Heh şimdi geliyor", "tamam şimdi wow!dedirtecek", "oo isyan başlayacak.." dedim dedim ama olmadı aynı durağanlıkla, boyun eğmişlikle devam etti.
Okurken gene "çok güzel" gibi yorumlar da gelmişti. Filmi olduğu da söylendi. "Filmini izleme", de dendi :) Kitap ne ki filmi ne olsun, dedim 😏
Kendimden başka beğenmeyene rastlamadım ama ben de fazla abartıldığını düşünüyorum. Yoksa fena değil hani.
Etiketler:
2017 okumaları
,
beni asla bırakma
,
distopya
,
kazuo ishiguro
,
never let me go
,
nobel edebiyat ödülü
,
roman
,
the royal book club
,
yapı kredi yayınları
4 Aralık 2017 Pazartesi
Into the Woods
Merly Streep'i bu halde görmek, filmi izlemek için geçerli bir neden gibi geldi.
Zaten masal uyarlamalarını, fantastik filmleri severim.
Müzikal de severim.
Ya da belki sevmiyorum bilmiyorum.. 😀
Bu filmde de masal masal içinde, birçok masal kahramanının yolu kesişiyor.
Yine de beklediğim kadar güzel değildi.
Boşluklar vardı.
Ama tam bir görsel şölendi.
Birçok ünlü isim oynuyordu.
Merly muhteşemdi!
Kostümler harikaydı.. falan.
Ama bence film o kadar da harika değildi.
Neyse ya zaten imdb puanı 6 imiş. Tam 6'lık bir film cidden 😀 6'lık bir filme razıysanız izleyiniz.
Etiketler:
fanstastik
,
filmler
,
into the woods
,
merly streep
1 Aralık 2017 Cuma
Saklama Rehberi
Besinlerin kullanım ömrünü nasıl uzatabileceğinizi biliyor musunuz? Peki ya onları ne kadar uzun bir süre boyunca saklayabileceğinizi? Eğer siz de benim gibiyseniz, birkaç temel gıda dışındaki hiçbir besin için net bir fikriniz olmadığına eminim. En basitinden, sizce elma ne kadar bir süre saklanabilir? Lezzetini, sertliğini ve tazeliğini yitirmemesi için ne yapmak gerekir? Oturup her besin maddesi için internette araştırma yapmanıza gerek yok: http://saklamarehberi.com, tüm bu bilgilere tek bir kaynaktan ulaşmanızı sağlıyor.
Türkiye’nin ilk ve en büyük derin dondurucu üreticisi olan Uğur Soğutma tarafından hazırlanan (ve tamamen ücretsiz şekilde kullanılabilen) sitede; hamur işleri, süt ürünleri, meyveler, sebzeler ve et ürünleri ile ilgili merak ettiğiniz her bilgi yer alıyor. İlk olarak, tüm bu besinlerin ideal kullanım sürelerinin ne olduğunu, daha sonra da bu kullanım süresini nasıl uzatabileceğinizi öğreniyorsunuz. Tahmin edebileceğiniz gibi, derin dondurucu kullanmak tüm gıda maddelerin daha uzun süre dayanmasını sağlıyor. Ancak, örneğin karidesi derin dondurucuda saklayabilir misiniz? Peki ya yazın aldığınız, lezzetli ve sulu bir karpuzu derin dondurucuya koyup, kışın yiyebilir misiniz? Tüm bu soruların ve çok daha fazlasının cevaplarını Saklama Rehberi web sitesinde kolayca bulabiliyorsunuz. Hepsi bu kadar değil: Sitenin “Alternatif Bilgiler” bölümünde, evde kolayca hazırlayabileceğiniz birbirinden lezzetli tarifler yer alıyor. Evde nasıl mocha yapabileceğimi, meyvelerin kararmasını nasıl önleyebileceğimi, hatta unsuz kekin nasıl yapılacağını bile öğrendim. Laf aramızda, kot pantolonların derin dondurucuda temizlenebileceğinin de haberdar oldum! (Kotu fırçaladıktan sonra bir poşete koyup derin dondurucuda 1 gün boyunca bekletiyorsunuz. Şaşırtıcı, değil mi?)
Türkiye’nin ilk gıda saklama rehberi olan http://saklamarehberi.com, beni şaşırtacak ölçüde bir içeriğe sahip ve her birini okumaktan büyük keyif aldım. Eğer sizin de bir derin dondurucunuz varsa, bu siteyi muhakkak ziyaret etmelisiniz. Derin dondurucunuz yoksa bile gıdaları nasıl daha sağlıklı tüketebileceğinizi, ne kadar uzun bir süre boyunca saklayabileceğinizi ve basit, pratik, lezzetli tarifler ile ipuçlarını Saklama Rehberi web sitesinden öğrenebilirsiniz.
Bir boomads advertorial içeriğidir.
Etiketler:
bumads
,
bumerang
,
uğur derin dondurucu
Yeni Kitap Alışverişi
Geçtiğimiz haftalarda kendime minik bir hediye aldım.
Tüyap zamanı fuara gidemeyen ama aklı kitaplarda olan her canlı gibi ben de kitap almak istiyordum. O sıra sepete bir şeyler ekledim.
Ama ciddi anlamda okuyamıyorum.. ve bazılarını almak mutlu eder ya, beni ise üzüyor çünkü o kadar kitabım var ve okuyamıyorum o zaman niye yaşıyorum, diye keyfim kaçıyor. Hepsi üstüme üstüme geliyor; "beni oku! beni oku!" diyerek.
Sonra kitapyurdu sepetteki kitaplarıma ekstra %5 indirim yaptı.
İşte bu bardağı taşıran son damlaydı 😂😂😂
Direnemedim.
Bir de işte.. Gerçekten Nouman Ali Khan'ın kitabını almalıydım. Almalıydım. Almalıydım.
Başka neler aldım?
Aşağıdaki videoda izleyebilirsiniz.
Gerçekten ve şey lütfen, ben istediğim kitapların hepsini okuyup bitirene kadar biraz kitap yazmasanız olmaz mı? En azından benim seveceğim kitaplar bir süre yazılmasa...
Seviyorum ya.
Okuyamasam da almayı seviyorum. Alamasam da okumayı seviyorum. ♥
29 Kasım 2017 Çarşamba
Emanet
Fatma Erdek.
Yeni roman.
Of.. Kayıtsız kalamazdım.
Şimdi bana söyleyin videoyu izlediğiniz/dinlediğiniz zaman sesimdeki gülümseme anlaşılıyor mu?
Bir kere, okurken yer yer duygulandığım hatta ne oluyor bana diye gözlerimin yaşarması bir yana, burada mutlu mutlu bu kitabı yorumladığım video başka tarafa.
Kitapta bir aile dramı konu edinilmiş. Beni yer yer çok etkiledi.
Ama videoyu editlerken yavrum bu ne neşe dedim kendime.
Ne neşesi biliyor musunuz?
Fatma Erdek'in yeni kitabının neşesi. Yeni kitabını okuma neşesi ve bu kitabı beğenme neşesi.
Alın okuyun ya, anlatmıyorum işte başka bir şey.
Kapağı hakkında konuşmak istiyorum ama videoda değinmemişim.
Kapağın dokusu mükemmel.
Ciltli değil ama kadife gibi. Bu arada Ephesus'un bundan kelli hep ciltli kitap çıkarma kararı aldıklarını sanıyordum. Neyse vazgeçtilerse demek.
O gözler olmasa daha güzel olurmuş diye düşünüyorum.
Fatma Erdek'in kitaplarına gitmiyor sanki bu kapak ki Ephesus kapak konusunda ya nokta atışı yapıyor ya da ıskalıyor.
Benim sevdiğim kapaklar, Kara Kış Beyaz Düş, Melekler Zamanı, Erken Rüya Zamanlar. Hem de bu sıralamayla.
Diğerleri.. daha güzel olabilirdi.
Bunu da içimde kalmasın, söyleyeyim. Fatma Erdek'e torpil yapıyorsun demeyin bak eleştirecek bir şey olsa eleştiririm 😀
Yeni roman.
Of.. Kayıtsız kalamazdım.
Şimdi bana söyleyin videoyu izlediğiniz/dinlediğiniz zaman sesimdeki gülümseme anlaşılıyor mu?
Bir kere, okurken yer yer duygulandığım hatta ne oluyor bana diye gözlerimin yaşarması bir yana, burada mutlu mutlu bu kitabı yorumladığım video başka tarafa.
Kitapta bir aile dramı konu edinilmiş. Beni yer yer çok etkiledi.
Ama videoyu editlerken yavrum bu ne neşe dedim kendime.
Ne neşesi biliyor musunuz?
Fatma Erdek'in yeni kitabının neşesi. Yeni kitabını okuma neşesi ve bu kitabı beğenme neşesi.
Alın okuyun ya, anlatmıyorum işte başka bir şey.
Kapağı hakkında konuşmak istiyorum ama videoda değinmemişim.
Kapağın dokusu mükemmel.
Ciltli değil ama kadife gibi. Bu arada Ephesus'un bundan kelli hep ciltli kitap çıkarma kararı aldıklarını sanıyordum. Neyse vazgeçtilerse demek.
O gözler olmasa daha güzel olurmuş diye düşünüyorum.
Fatma Erdek'in kitaplarına gitmiyor sanki bu kapak ki Ephesus kapak konusunda ya nokta atışı yapıyor ya da ıskalıyor.
Benim sevdiğim kapaklar, Kara Kış Beyaz Düş, Melekler Zamanı, Erken Rüya Zamanlar. Hem de bu sıralamayla.
Diğerleri.. daha güzel olabilirdi.
Bunu da içimde kalmasın, söyleyeyim. Fatma Erdek'e torpil yapıyorsun demeyin bak eleştirecek bir şey olsa eleştiririm 😀
Etiketler:
2017 okumaları
,
çok seviyorum
,
emanet
,
fatma erdek
,
kitaplar
,
roman
,
the royal book club
27 Kasım 2017 Pazartesi
Fantastic Beautiful
Ay bu filmi ben izleyeli bayağı uzun zaman oluyor.
Ya nasıl desem..
Çok dinlendirici, çok hoş, çok benlik bir filmdi.
Son bahar da bitti ama, vaktinizin olduğu bir gün huzur içinde kalacağınız bir film izlemek istediğinizde açın izleyin derim.
Hele bitkileri, yazmayı, dostluğu ve hatta yalnızlığı seviyor ve/veya önemsiyorsanız..
Etiketler:
bitki
,
dostluk
,
fantastic beautiful
,
filmler
,
jessica brown findlay
24 Kasım 2017 Cuma
Öldüm Çık
Gün geçmiyor ki bir fenomen kitap çıkarmasın.
Perizekalıyım ismi twitter hesabı sahibini belki aranızda tanıyanlar vardır.
Ben tanımıyordum.
Kitap hakkında da cidden güzel yorumlar duymuştum. E hediye de gelince hemen okudum.
Videoda görüşlerimi izleyebilirsiniz.
Fazla olmuş ağır konuşmuşsun diyenler olabilir. Gerçekten elimden geldiğince kibar olmaya çalıştım.
bir bu kadar daha söyleyeceklerim vardı oysa.
Perizekalıyım ismi twitter hesabı sahibini belki aranızda tanıyanlar vardır.
Ben tanımıyordum.
Kitap hakkında da cidden güzel yorumlar duymuştum. E hediye de gelince hemen okudum.
Videoda görüşlerimi izleyebilirsiniz.
Fazla olmuş ağır konuşmuşsun diyenler olabilir. Gerçekten elimden geldiğince kibar olmaya çalıştım.
bir bu kadar daha söyleyeceklerim vardı oysa.
Etiketler:
2017 okumaları
,
kitaplar
,
okumaz olaydım
,
perihan gün
,
perizekalıyım
,
roman
,
the royal book club
,
twitter fenomenleri
19 Kasım 2017 Pazar
Serena Williams'ın 3.5 Milyon Dolar Değerindeki Gelinliği
Her şey bir tarafa Serena çok kilo almış.
En son söylenecek şeyi en başta söyledim. Öncelikle bir taraf bırakacağımız her şeyden bahsedelim.
Mesela davetlilerden cep telefonlarını getirmemeleri istenmiş.
Ne yalan söyleyeyim böyle bir gücüm olsa, ben de isterdim.
Düğün maliyetinin 1 milyon dolar olduğu açıklandı ki buna gelinlik tabii ki dahil değil.
Davetlilerden cep telefonu getirmeme isteme nedenleri tabii ki fotoğrafların paylaşılmaması için. Bunun nedeni de fotoğraf haklarının Vogue'un satın almış olması.
Düğündeki birçok ünlü isimden sadece bazıları: Beyonce, Kim Kardeshian, Eva Longoria, Ciara..
Ne yani bunlar şimdi gerçekten storylerinde bir şey paylaşmadı mı?
Sadede gel sadede gel demiyorsunuz biliyorum çünkü zaten hepiniz önce fotoğraflara baktı, yazıyı ise seçkin kişiler okuyor 😎
Ne diyorduk gelinlik..
Ama önce Gelin.
Serena Williams, ünlü tenisçi, birçok şampiyonluğu bulunuyor. Kilosuna bakıp,ne biçim sporcu demeden önce şunu belirtmekte yarar var: Böyle kilolu olmasının nedeni düğünden sadece 3 ay önce bebeğini dünyaya getirmiş olması.
Yine de madem bebek doğmuş, bekleyip nisanda falan yapsaydınız düğünü. Zira Serena'nın göğüsleri dizlerine inmiş, fotoğraflardan taşıp gözümün içine giriyor adeta. Oysa nisana kadar toplardın be Serena.
Kızım bilmiyorsanız bir bilene (bana) sorun. Yüz kere dedim.
Serena Williams'ın gelinliği Alexander McQueen, damat Alexis Ohanian'ın damatlığı ise Armani.
Aslında gelinlik harika!
Sadece Serena'ya yakışmamış. Nisan ayında yapsaydı yakışırdı ama. Neyse.
Serena bu gelinliğe 3.5 milyon dolar verdi diye düğün ve düğün sonrası partide de giydiğini düşünmediniz umarım.
İşte diğer seçimleri.
Bu arada, "paranın gözünü seveyim, bu adam yoksa bunu alır mıydı?", diye düşünenleriniz varsa, düşünmesin, adam da az zengin değil yani.
Evet, sıra size geldi. Ne düşünüyorsunuz dökülün 😉
En son söylenecek şeyi en başta söyledim. Öncelikle bir taraf bırakacağımız her şeyden bahsedelim.
Mesela davetlilerden cep telefonlarını getirmemeleri istenmiş.
Ne yalan söyleyeyim böyle bir gücüm olsa, ben de isterdim.
Düğün maliyetinin 1 milyon dolar olduğu açıklandı ki buna gelinlik tabii ki dahil değil.
Davetlilerden cep telefonu getirmeme isteme nedenleri tabii ki fotoğrafların paylaşılmaması için. Bunun nedeni de fotoğraf haklarının Vogue'un satın almış olması.
Düğündeki birçok ünlü isimden sadece bazıları: Beyonce, Kim Kardeshian, Eva Longoria, Ciara..
Ne yani bunlar şimdi gerçekten storylerinde bir şey paylaşmadı mı?
Sadede gel sadede gel demiyorsunuz biliyorum çünkü zaten hepiniz önce fotoğraflara baktı, yazıyı ise seçkin kişiler okuyor 😎
Ne diyorduk gelinlik..
Ama önce Gelin.
Serena Williams, ünlü tenisçi, birçok şampiyonluğu bulunuyor. Kilosuna bakıp,ne biçim sporcu demeden önce şunu belirtmekte yarar var: Böyle kilolu olmasının nedeni düğünden sadece 3 ay önce bebeğini dünyaya getirmiş olması.
Yine de madem bebek doğmuş, bekleyip nisanda falan yapsaydınız düğünü. Zira Serena'nın göğüsleri dizlerine inmiş, fotoğraflardan taşıp gözümün içine giriyor adeta. Oysa nisana kadar toplardın be Serena.
Kızım bilmiyorsanız bir bilene (bana) sorun. Yüz kere dedim.
Serena Williams'ın gelinliği Alexander McQueen, damat Alexis Ohanian'ın damatlığı ise Armani.
Aslında gelinlik harika!
Sadece Serena'ya yakışmamış. Nisan ayında yapsaydı yakışırdı ama. Neyse.
Serena bu gelinliğe 3.5 milyon dolar verdi diye düğün ve düğün sonrası partide de giydiğini düşünmediniz umarım.
İşte diğer seçimleri.
after party:
Evet, sıra size geldi. Ne düşünüyorsunuz dökülün 😉
Etiketler:
alexander mcqueen
,
alexis ohanian
,
armani
,
damatlık
,
gelin
,
gelinlik
,
serena williams
,
ünlü çiftler
,
ünlü düğünler
,
vogue
17 Kasım 2017 Cuma
Aliexpres Alışverişim
Nihayet ben de aliexpres alışveriş yazısı yazabiliyorum.
Yurt dışından nasıl alışveriş yapmaya cesaret ediyorlar, diye düşünüyordum hep.
Çok yazı okudum.
Yapanlara sordum.
En sonunda baktım abim bile aliexpresten bir şeyler almış, bana da kalem al, dedim.
😂😂
Almadı tabii.
Sonra ipek şal gördüm.
Bi' denemeli dedim.
Bu şalı bana al, diye link attım.
Tamam, dedi.
NEEEEY, tamam mı?!!!
Bi' de bunu al, dedim
Ok, dedi.
İkinci onay mı?!!😯
Şansımı zorladım, bi' de şunu al, dedim.
Baktım bir şeyler yazıyor. "Bu son, valla son", dedim. Baktım yazmayı kesti.
Birkaç gün "sonra aldın mı?" dedim. Unuttum, dedi.
😏
Bu kadar kolay olamayacağını tahmin etmeliyim.
Sonraki gün tekrar sordum, şimdi alıyorum, dedi.
Ve yaklaşık iki hafta sonra ilk kargo geldi, birkaç gün sonra diğeri, ondan birkaç gün sonra da diğeri gelerek alışverişim tamamlandı.
Bakalım ne almışım. Hep beraber izliyoruz.
Yurt dışından nasıl alışveriş yapmaya cesaret ediyorlar, diye düşünüyordum hep.
Çok yazı okudum.
Yapanlara sordum.
En sonunda baktım abim bile aliexpresten bir şeyler almış, bana da kalem al, dedim.
😂😂
Almadı tabii.
Sonra ipek şal gördüm.
Bi' denemeli dedim.
Bu şalı bana al, diye link attım.
Tamam, dedi.
NEEEEY, tamam mı?!!!
Bi' de bunu al, dedim
Ok, dedi.
İkinci onay mı?!!😯
Şansımı zorladım, bi' de şunu al, dedim.
Baktım bir şeyler yazıyor. "Bu son, valla son", dedim. Baktım yazmayı kesti.
Birkaç gün "sonra aldın mı?" dedim. Unuttum, dedi.
😏
Bu kadar kolay olamayacağını tahmin etmeliyim.
Sonraki gün tekrar sordum, şimdi alıyorum, dedi.
Ve yaklaşık iki hafta sonra ilk kargo geldi, birkaç gün sonra diğeri, ondan birkaç gün sonra da diğeri gelerek alışverişim tamamlandı.
Bakalım ne almışım. Hep beraber izliyoruz.
Etiketler:
aliexpres
,
çinden alışveriş
,
ipek şal
,
kaktüs
,
online alışveriş
,
yurt dışı alışverişi
8 Kasım 2017 Çarşamba
Kırmızı Şemsiyeli Kız
Size de oluyor mu söyleyin lütfen. Okumak, okumak ve okumak istiyorum.
Okuduğum şeyleri unutmayayım, yeni şeyler öğreneyim istiyorum.
Bu yazarın ilk kitabını okumamışım mesela. Aranızda muhakkak okuyanlar çıkacaktır; Kadife Çiçekleri Düşerken..
Yazar Susan Meissener, belli ki benim sevdiğim tarzda yazıyormuş ancak benim haberim bile yokmuş.
Bu kitap 2. dünya harbinde birbirinden ayrı düşen Londralı iki kardeşin hikayesi.
Günümüzde açılan bir hikaye. Tarih öğrencisi Kendra'nın ikinci dünya savaşını yaşamış biriyle röportaj yapması gerekmektedir. Isabel 93. yaş gününde Kendra'yı ağırlar ve ona hayat hikayesini anlatır.
Savaş arka planda kalıyor desek doğrudur. Savaşın tek etkisi iki kardeşin ayrı düşmesi de diyebiliriz.
Savaş devam ederken ancak henüz İngiltere bombalanmamışken, Emmy ve ailesini tanıyoruz. Emmy'nin kız kardeşine annelik yapmasını, annesindeki eksiklikleri okuyor, babası hakkındaki gerçekleri merak ediyoruz. Çok fazla bilgi vermiş gibi olmazsam Charlotte gibi bir koruyucu aileye verilmesindeki şansı nasıl teptiğini ve bunun sonuçlarını öğrenip üzülüyoruz.
Daha neler neler..
Başarılı bir kitap.
Sadece bu iki zamanlı hikayelerde ben şeyi seviyorum.. iki hikaye olmasını. Hani günümüzde açılıp geçmişe gitmesi değil de.. bir bölüm günümüz hikayesinde bir bölüm geçmiş hikayede geçip sonunda birleşmesini seviyorum.
Bunu en güzel yapan da tabii.. Sarah Jio diyeceğim sanıyorsunuz ama Kimberley Freeman.
Sarah Jio'nun yeri de başka tabii. O da başka yönlerden iyi.
Neyse fazla uzattım, farkındayım. Güle güle okuyunuz.
Okuduğum şeyleri unutmayayım, yeni şeyler öğreneyim istiyorum.
Bu yazarın ilk kitabını okumamışım mesela. Aranızda muhakkak okuyanlar çıkacaktır; Kadife Çiçekleri Düşerken..
Yazar Susan Meissener, belli ki benim sevdiğim tarzda yazıyormuş ancak benim haberim bile yokmuş.
Bu kitap 2. dünya harbinde birbirinden ayrı düşen Londralı iki kardeşin hikayesi.
Günümüzde açılan bir hikaye. Tarih öğrencisi Kendra'nın ikinci dünya savaşını yaşamış biriyle röportaj yapması gerekmektedir. Isabel 93. yaş gününde Kendra'yı ağırlar ve ona hayat hikayesini anlatır.
Savaş arka planda kalıyor desek doğrudur. Savaşın tek etkisi iki kardeşin ayrı düşmesi de diyebiliriz.
Savaş devam ederken ancak henüz İngiltere bombalanmamışken, Emmy ve ailesini tanıyoruz. Emmy'nin kız kardeşine annelik yapmasını, annesindeki eksiklikleri okuyor, babası hakkındaki gerçekleri merak ediyoruz. Çok fazla bilgi vermiş gibi olmazsam Charlotte gibi bir koruyucu aileye verilmesindeki şansı nasıl teptiğini ve bunun sonuçlarını öğrenip üzülüyoruz.
Daha neler neler..
Başarılı bir kitap.
Sadece bu iki zamanlı hikayelerde ben şeyi seviyorum.. iki hikaye olmasını. Hani günümüzde açılıp geçmişe gitmesi değil de.. bir bölüm günümüz hikayesinde bir bölüm geçmiş hikayede geçip sonunda birleşmesini seviyorum.
Bunu en güzel yapan da tabii.. Sarah Jio diyeceğim sanıyorsunuz ama Kimberley Freeman.
Sarah Jio'nun yeri de başka tabii. O da başka yönlerden iyi.
Neyse fazla uzattım, farkındayım. Güle güle okuyunuz.
Etiketler:
2017 okumaları
,
arkadya kitap
,
arkadya yayınları
,
kırmızı şemsiyeli kız
,
roman
,
sizi seviyorum arkadya
,
susan meissener
,
the royal book club
30 Ekim 2017 Pazartesi
Demet Şener'in İmtihanı
Geçen gün Demet Şener'n bir açıklamasına denk geldim.
Okuyunca şaştım kaldım.
İçim söylemek istediklerimle dolup taştı. Twitterda yazsam.. hala 140 karakter yazabiliyorum ben. Story'de paylaşsam.. Özelde bir sürü dedikoduya sürüklenecektik. Ya dedim benim bir blogum var. Orada içimi dökeyim.
Şimdi hanım efendi demiş ki:
”Evliliğimde 2012'den beri bir yalanın içinde yaşamışım. İlişkisi o dönem başlamış. İbrahim keşke oyuncu olsaydı, Oscar'ı ona verirlerdi." ❗️”İhanetten hiç şüphelenmedim. Ben yaparım, ama İbrahim yapmaz diyordum. Her dakika yanımdaydı, bana aşkla bakıyordu. Ne zaman gözümle gördüm, inandım. Kadın bana fotoğraf ve belgeleri şoförüyle gönderdi. ❗️”Gördüklerimden sonra 3 gün tuvalette kustum. Ruhum almadı. Kadın bana mesajlar da attı, hiçbirine cevap vermedim." ❗️”Bu ihaneti ben yapsaydım İbrahim beni Taksim'in ortasında sallandırırdı!"
Allah Allah.. İbrahim mi?!
Hiç İbrahim aldatır mı ya?!
Aranızda İbrahim Kutluay'ın Demet Akalın'ı Demet Şener'le aldattığını hatırlamayacak kadar genç olanlar var mı?
Ya bu kadın, Demet Akalın gelinlik provasına giderken, İbrahim Kutluay'la nikah masasına oturacakken İbrahim Kutluay'la bilerek ve isteyerek beraberdi.
Nikaha beş kala İbrahim terk etti Akalın'ı hemen sonra el ele Şener'le görüntülendi.
Yani tutup da İbrahim yapmaz nasıl diyor, hiç mi yuva yıkanın yuvası olmaz diye bir şey duymamış, kafayı mı yemiş ben çözemedim.
İbrahim yapmazmış!
Ne salağa yatıyon bacım?!
Sen de öteki kadın oldun halden anlaman lazım ne kusuyorsun, başkası yapınca mı mide bulandırıcı geldi?
Ben acayip Demet Akalıncıyımdır bilirsiniz daha önce de onun hakkında yazdım, hatta sevmeme çok şaşıranlar olmuştu. Ama Demet de bir hatadır etmiştir, ona da çok yüklenmemiştim.
Ama bu dediklerini okuyunca hiç utanmıyor mu, kendi ettiği hiç aklına gelmiyor mu, diye şaştım kaldım.
Acaba hiç düşündü mü, yaw Demet de böyle kustu mu bu ihanetin ardından diye..
Gerçi kendisinin içinin çok rahat olduğunun da altını çizelim, onlar evli değilmiş bu evliymiş onlarınki aldatmak sayılmazmış.. yaw he he..
Edvina'ya soralım madem öyle, onun da kendince bahaneleri vardır bence. Sizin için, onlarınki zaten bitmiş bir evlilikti derse ne diyeceksin?
Valla bu kadınlar öyle salak ki, insan en kızması gereken kişiye, adamlara yüklenemiyor bile..
Okuyunca şaştım kaldım.
İçim söylemek istediklerimle dolup taştı. Twitterda yazsam.. hala 140 karakter yazabiliyorum ben. Story'de paylaşsam.. Özelde bir sürü dedikoduya sürüklenecektik. Ya dedim benim bir blogum var. Orada içimi dökeyim.
Şimdi hanım efendi demiş ki:
”Evliliğimde 2012'den beri bir yalanın içinde yaşamışım. İlişkisi o dönem başlamış. İbrahim keşke oyuncu olsaydı, Oscar'ı ona verirlerdi." ❗️”İhanetten hiç şüphelenmedim. Ben yaparım, ama İbrahim yapmaz diyordum. Her dakika yanımdaydı, bana aşkla bakıyordu. Ne zaman gözümle gördüm, inandım. Kadın bana fotoğraf ve belgeleri şoförüyle gönderdi. ❗️”Gördüklerimden sonra 3 gün tuvalette kustum. Ruhum almadı. Kadın bana mesajlar da attı, hiçbirine cevap vermedim." ❗️”Bu ihaneti ben yapsaydım İbrahim beni Taksim'in ortasında sallandırırdı!"
Allah Allah.. İbrahim mi?!
Hiç İbrahim aldatır mı ya?!
Aranızda İbrahim Kutluay'ın Demet Akalın'ı Demet Şener'le aldattığını hatırlamayacak kadar genç olanlar var mı?
Ya bu kadın, Demet Akalın gelinlik provasına giderken, İbrahim Kutluay'la nikah masasına oturacakken İbrahim Kutluay'la bilerek ve isteyerek beraberdi.
Nikaha beş kala İbrahim terk etti Akalın'ı hemen sonra el ele Şener'le görüntülendi.
Yani tutup da İbrahim yapmaz nasıl diyor, hiç mi yuva yıkanın yuvası olmaz diye bir şey duymamış, kafayı mı yemiş ben çözemedim.
İbrahim yapmazmış!
Ne salağa yatıyon bacım?!
Sen de öteki kadın oldun halden anlaman lazım ne kusuyorsun, başkası yapınca mı mide bulandırıcı geldi?
Ben acayip Demet Akalıncıyımdır bilirsiniz daha önce de onun hakkında yazdım, hatta sevmeme çok şaşıranlar olmuştu. Ama Demet de bir hatadır etmiştir, ona da çok yüklenmemiştim.
Ama bu dediklerini okuyunca hiç utanmıyor mu, kendi ettiği hiç aklına gelmiyor mu, diye şaştım kaldım.
Acaba hiç düşündü mü, yaw Demet de böyle kustu mu bu ihanetin ardından diye..
Gerçi kendisinin içinin çok rahat olduğunun da altını çizelim, onlar evli değilmiş bu evliymiş onlarınki aldatmak sayılmazmış.. yaw he he..
Edvina'ya soralım madem öyle, onun da kendince bahaneleri vardır bence. Sizin için, onlarınki zaten bitmiş bir evlilikti derse ne diyeceksin?
Valla bu kadınlar öyle salak ki, insan en kızması gereken kişiye, adamlara yüklenemiyor bile..
Etiketler:
bermuda şeytan üçgeni
,
demet akalın
,
demet şener
,
etme bulma dünyası
,
ibrahim kutluay
,
yuva yıkanın yuvası olmaz
29 Ekim 2017 Pazar
Esra Bilgiç'in Gelinliği
Esra Bilgiç dedik ama o artık Esra Bilgiç Töre.
Diriliş Ertuğrul dizisinin Halime Sultan'ı Esra Bilgiç bildiğiniz üzere Gökhan Töre ile evlendi.
Geçtiğimiz günlerde düğünleri olan çiftin nikah şahitleri Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi oldu. Bu sebepledir ki istediğim görsellere, haberlere ulaşamadım. Hep Cumhurbaşkanlı haberlere ve fotolara ulaştım.
Halbuki instagramdaki videolarda Esra'nın ikinci bir gelinlik daha giydiğini gördüm ve onun da gelinliğine nazaran oldukça sade olduğunu size söylemek yerine burada paylaşmak isterdim.
Buradan tüm yetkilere sesleniyorum.
Beni düğünlere davet edin!
Esra Bilgiç'in ilk gelinlikli fotoğrafını İpek attı. İpek çok iyi biliyor benim neyi yazacağımı ya da hoşlanacağımı. Bu arada içiniz rahat olsun bana çok düğün mesajı geliyor. Bunu yazmalısın notuyla bir fotoğraf. Yollamaktan çekinmeyin.
Çoğunu tanımıyorum, ahhh eskiden bu kadar organize çalışsaydık var ya, şimdi ben de bir yerlerde ahkam kesen bir moda bloggerıydım 😂😂
Neyse diyordum ki, ilk gördüğümde çok hoşuma gitti.
Sadece kirpikleri çok göze batıyor ve rahatsız edici duruyordu. E kadın dizideki kirpiksiz hallerinin acısını çıkartmak istedi sanırım.
Sonra inceleyince gelinliğin kolların ellerinin üstüne düşecek kadar uzun olmasını da sevmedim gibi hissettim. Sonra ya neden olmasın değişik durmuş dedim ama sevdim mi sevmedim mi anlamadım.
Bu konuda siz ne düşündünüz yazarsanız sevinirim. Yorumlarınız sayesinde belki netleşirim.
Boylu poslu bir hanım kız maşallah. Çok ama çok güzel. Zaten futbolcuların çirkin biriyle evlendiği nerede görülmüş?!
Gelinlik de aşırı güzel falan değil ama Esra Bilgiç güzel taşımış. Çok görkemli duruyor.
Allah mesut etsin.
Çok iyi fotoğraflar bulamadım o yüzden telafi olsun diye kına kıyafetini de ekliyorum.
Güncelleme: İpek bana yeni fotoğraflar gönderdi hemen ekliyorum. Kına fotoğrafı gene de kalsın hadi 😉
Ve ikinci gelinlik. Ya da işte sade beyaz bir elbise:
Bu elbise evden çıkarken de giydiği elbiseymis 🤔 Ne desem bilemedim 🙊
Yorum bırakmayı unutmayın.😉
Diriliş Ertuğrul dizisinin Halime Sultan'ı Esra Bilgiç bildiğiniz üzere Gökhan Töre ile evlendi.
Geçtiğimiz günlerde düğünleri olan çiftin nikah şahitleri Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi oldu. Bu sebepledir ki istediğim görsellere, haberlere ulaşamadım. Hep Cumhurbaşkanlı haberlere ve fotolara ulaştım.
Halbuki instagramdaki videolarda Esra'nın ikinci bir gelinlik daha giydiğini gördüm ve onun da gelinliğine nazaran oldukça sade olduğunu size söylemek yerine burada paylaşmak isterdim.
Buradan tüm yetkilere sesleniyorum.
Beni düğünlere davet edin!
Esra Bilgiç'in ilk gelinlikli fotoğrafını İpek attı. İpek çok iyi biliyor benim neyi yazacağımı ya da hoşlanacağımı. Bu arada içiniz rahat olsun bana çok düğün mesajı geliyor. Bunu yazmalısın notuyla bir fotoğraf. Yollamaktan çekinmeyin.
Çoğunu tanımıyorum, ahhh eskiden bu kadar organize çalışsaydık var ya, şimdi ben de bir yerlerde ahkam kesen bir moda bloggerıydım 😂😂
Neyse diyordum ki, ilk gördüğümde çok hoşuma gitti.
Sadece kirpikleri çok göze batıyor ve rahatsız edici duruyordu. E kadın dizideki kirpiksiz hallerinin acısını çıkartmak istedi sanırım.
Sonra inceleyince gelinliğin kolların ellerinin üstüne düşecek kadar uzun olmasını da sevmedim gibi hissettim. Sonra ya neden olmasın değişik durmuş dedim ama sevdim mi sevmedim mi anlamadım.
Bu konuda siz ne düşündünüz yazarsanız sevinirim. Yorumlarınız sayesinde belki netleşirim.
Boylu poslu bir hanım kız maşallah. Çok ama çok güzel. Zaten futbolcuların çirkin biriyle evlendiği nerede görülmüş?!
Gelinlik de aşırı güzel falan değil ama Esra Bilgiç güzel taşımış. Çok görkemli duruyor.
Allah mesut etsin.
Çok iyi fotoğraflar bulamadım o yüzden telafi olsun diye kına kıyafetini de ekliyorum.
Ve ikinci gelinlik. Ya da işte sade beyaz bir elbise:
Bu elbise evden çıkarken de giydiği elbiseymis 🤔 Ne desem bilemedim 🙊
Yorum bırakmayı unutmayın.😉
Etiketler:
2017 düğünleri
,
cumhurbaşkanı
,
dirilis Ertuğrul
,
emine erdoğan
,
esra bilgiç
,
gelinlik
,
gökhan töre
,
halime sultan
,
recep tayyip erdoğan
25 Ekim 2017 Çarşamba
İncir Kuşları
İyi ki okumuşum diyorum bu kitabı.
Kitap, 20. yüzyılın sonunda doksanlı yıllarda geçen Bosna savaşının acı gerçeklerini anlatan, yaşanmış gerçek bir hikayeden oluşuyor.
O yüzden iyi ki okumuşum, diyorum. Yoksa ben anladım Sinan Akyüz kalemi bana göre değil. Tüm iyi niyetli çabalarıma rağmen sevemedim kalemini.
Hikayenin kendisi çok etkili ama.
Hep diyorum, belki bana da kızıyorsunuz ama, yabancıların gözünden yahudi soykırımı, ikinci dünya savaşı temalı az mı şey okuduk/okuyoruz?! Neden doksanlarda olan bu kin dolu savaşı biri çıkıp kınamıyor, acımızı paylaşmıyor, bu savaş temalı filmler çekilmiyor, kitaplar yazılmıyor?!
Nedense müslümanların acılarını görmezden gelmek çok kolay.
Bu konuya değinmesi itibariyle çok beğendim, gerçek hayat öyküsü olduğu için de çok etkilendim.
Sinan Akyüz severler ise bayılacaktır eminim.
Etiketler:
2017 okumaları
,
alfa yayınları
,
incir kuşları
,
kitaplar
,
roman
,
sinan akyüz
,
the royal book club
10 Ekim 2017 Salı
Bir Başka Gökyüzü
Çok merak ettiğim bir kitaptı bu kitap.
Aslında okumaya da korkuyordum konusu itibariyle.
Görme engelli doğan bir çocuk ve onun için her şeyi göğüsleyen bir anne anlatılıyordu.
Twyla ve Dylan'nın çocukları Charlie kör doğuyor. Twyla ilk andan itibaren huzursuz hissetse de en başta bilmiyorlar. Ancak birkaç ay sonra anlaşılıyor.
İlk etapta ne yapacaklarını bilmiyorlar.
Evladının gökyüzünü göremeyecek olmasını bir türlü kabullenemiyor anne. Ona olan sevgisi çok büyük. Görse de görmese de. Ancak yapılacak bir şey varsa da yapmak istiyor.
Tedaviler araştırıyor.
Riskli ve masraflı bir tedavisi mümkün.
Bu noktada ise herkes söz hakkı varmışçasına bu durumu kabullenmesini değiştirmeye çalışmamasını söylüyor. Hatta isimsiz mektuplar alıyor.
Bu kısımlar çok sinir edici.
Size ne ya, size ne?!
Ne demek tedavi imkanı varken tedavi etmesinmiş!
Çok fazla anlatıp tadını kaçırmak istemiyorum ama daha bir sürü olay var kitapta.
Anneleri derinden etkileyecek bir kitap olduğuna şüphem yok.
Empati kuran herkesi derinden etkiler aslında. Twla ise güçlü bir karakter.
Yazar Cath Weeks'in bir de baskıcı anneler ve çocuklarıyla ilgili bir kitabı varmış. Onu da çok merak ettim.Umarım dilimize çevrilir.
Etiketler:
2017 okumaları
,
arkadya kitap
,
arkadya yayınları
,
bir başka gökyüzü
,
cath weeks
,
roman
,
the royal book club
,
twyla
4 Ekim 2017 Çarşamba
Anne With an E
Çok tatlı bir dizi tavsiyesiyle buradayım yine.
Yazın izlediğim dizilerden biri. Bitmiş bir mini dizi sanıyordum, meğer devam eden bir diziymiş, heyecanla yeni bölümlerini bekliyorum.
Anne, ismini söylerken "e ile" demeyi unutmuyor. Anna değil Anne.
Çok şeker.
İnanılmaz tutkulu.
Hayattın, bizim kaçırdığımız, tüm güzelliklerini görüyor ve geniş edebi bilgisi sayesinde sadelikten uzak sözlerle bunu ifade etmekten kaçınmıyor.
Bu nedenle biraz garip karşılanıyor.
Bu arada kendisi bir yetim.
Daha önce hiç evlenmemiş kardeşler çiftlik işlerinde yardımcı olması için bir erkek evlat edineceklerken çıkan karışıklık sonunda Anne, Cuthbert kardeşlerin karşısına çıkıyor.
Evet ilk başta istemiyorlar ama..
Yeşilin kızı Anne çizgi filmini izleyen var mı bilmiyorum, benim pek çizgi film kültürüm yoktur ve ben izlememiştim, ama şimdi onu da izlemek istiyorum.
Çilleri ve harika tarçın saçlarıyla kalbinizi fethedecek. Ancak saçları konusunda o benimle aynı fikirde değil tabii..
İlk nerede gördüm bilmiyorum ama siz de tavsiye edenlere denk gelmişsinizdir, ben çok sevdim, etkilendim. Siz de seversiniz bence.
Yazın izlediğim dizilerden biri. Bitmiş bir mini dizi sanıyordum, meğer devam eden bir diziymiş, heyecanla yeni bölümlerini bekliyorum.
Anne, ismini söylerken "e ile" demeyi unutmuyor. Anna değil Anne.
Çok şeker.
İnanılmaz tutkulu.
Hayattın, bizim kaçırdığımız, tüm güzelliklerini görüyor ve geniş edebi bilgisi sayesinde sadelikten uzak sözlerle bunu ifade etmekten kaçınmıyor.
Bu nedenle biraz garip karşılanıyor.
Bu arada kendisi bir yetim.
Daha önce hiç evlenmemiş kardeşler çiftlik işlerinde yardımcı olması için bir erkek evlat edineceklerken çıkan karışıklık sonunda Anne, Cuthbert kardeşlerin karşısına çıkıyor.
Evet ilk başta istemiyorlar ama..
Yeşilin kızı Anne çizgi filmini izleyen var mı bilmiyorum, benim pek çizgi film kültürüm yoktur ve ben izlememiştim, ama şimdi onu da izlemek istiyorum.
Çilleri ve harika tarçın saçlarıyla kalbinizi fethedecek. Ancak saçları konusunda o benimle aynı fikirde değil tabii..
İlk nerede gördüm bilmiyorum ama siz de tavsiye edenlere denk gelmişsinizdir, ben çok sevdim, etkilendim. Siz de seversiniz bence.
Etiketler:
anne with an e
,
diziler
,
öneriler
,
replikler
,
sizin için seçtiklerim
,
yabancı diziler
,
yeşilin kızı anne
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)