4 Aralık 2021 Cumartesi

Mavi Dantel

 Yaz başında daha basılmadan evvel okuma şansına eriştiğim bir kitaptan bahsetmek istiyorum bugün. Mavi Dantel, konusunu yaşanmış gerçek bir hayat hikayesinden alıyor. Maalesef kitapta anlatılanlar gerçek desem, sanırım içeriği hakkında bir bilgi vermiş olurum. 



Coğrafya kader evet ve bu topraklarda kadın olmak çok zor. Fahriye’nin başına gelenleri okurken kimimize çok zor, çok uzak gelecek. Umarım bu kişiler çoğunlukta olur. Ama uzak gelenler bile bilecek ki böyle nice hayatlar var. 

Fahriye’nin yaşadıkları; hayatın bazıları için diğerlerinden daha zor ilerlediğini, kadınların her daim toplumda ne tür zorluklara göğüs gerdiğini hatırlatacak, mücadeleyi, dik durmayı bırakmamayı tembihleyecek. 

Gözyaşlarınız zaman zaman okumanızı güçleştirse de, bu kitabı elinizden bırakamadan okuyacaksınız. 

2 Aralık 2021 Perşembe

Eskişehir

Her şey salgın döneminde eve kapanmamla başladı. 
Hayat durmuş gibiydi ama akıyordu. Akıp giden aslında bizim ömrümüzden geçen zamandı. Salgın döneminde beni en çok yıpratan düşünce bu oldu. Salgın öncesine baktığımda ise, iyi ki yapmışım ertelememişim, dediğim şeyler neler onları düşündüm. Ne yapmak istiyordum da erteledim bunun da muhakemesini yaptım elbet ama o olsa olsa başka post konusu olur.
İyi ki yapmışım dediğim şeyler arasında hep gezmek olmuş :) 
E o zaman daha çok gezmeliyim diye düşündüm. Sonra kapanma biter bitmez, dedim ki ben gidiyorum geliyor musunuz gelmiyor musunuz?
Yazdıklarımı sildim neden çünkü ilgilenmeyeceğinizi düşündüm, değerli vaktinizi çalmayayım.
Ama şunu bilin tabii. Hiç plan yapmadım, bu işi yurt dışı seyahatimizde tanıştığımız Furkan' a bıraktığımı söylemeliyim. Furkan da program neymiş daha iyi bir fikrim var dedi. Ve nihayetinde Şule bize Eskişehir'i gezdirdi.
İkisine de buradan çok çok selamlar ♥
Böyle güzel insanlar bazı şeyleri doğru yaptığımın kanıtı. (Konuyu nasıl kendi şahaneliğime bağladım?)

Eskişehir'de bir gün kaldık biz, ama bence hızlı olursanız bir gün yeter. Yorucu olur ama yeter. Hızlı Tren yerine arabayla gitmek de bizim için bir art oldu şehir içinde de kullanabildik böylece. Ama hızlı tren de güzel bir alternatif. çok güzel bir alternatif. Ve hızlı tren istasyonu çok merkezi bir yerde. Ancak istediğiniz saate bilet almak biraz çetrefilli.

Nerelere gittik peki?
Sazova Bilim Parkı ♥ 
Çok güzeldi komple bir gün geçirilebilir orada. Eminim Eskişehirlilerin sık sık gittiği bir yerdir.



Odun pazarı.. o sokaklarda gezinmek ayrı bir tat. Çok büyük sayılmaz, ama müzeler falan derken zamanınızın çoğu gidecektir.


Bal mumu müzesine giremedik mesela biz. Kuyruk da vardı beklemek istemedik. OMM'dan evvel bal mumu müzesine gitseydik aslında daha mantıklı bir seçim yapmış olacaktık. Çünkü OMM'da kuyruk yoktu ve kısa sürüyor gezmesi. Açıkçası modern sanattan anlamadığımı da iliklerime kadar hissettiğim için girmeseydim de olurmuş diyorum ama siz seversiniz belki.



Çarşısında gezindik, kumda kahve  içtik ve tabii ki çiğ börek yedik ♥

Hani hep derler ya küçük bir Avrupa şehri gibi. Eskişehir gerçekten öyle.
Oturmayın evde, fırsatınız olursa gidin mutlaka.

30 Kasım 2021 Salı

Dura Mater

Üçlemenin sonuncu kitabı bu.
Önce Pia Mater.
İkinci olarak Arachnoid Mater
Üçüncü ve son kitabımız ise Dura Mater.

Seriyi genel olarak çok beğendim ve aşırı tavsiye ediyorum. Yine de son kitap benim için ilk kitaptan bir tık daha aşağıda. 
Bütün sorularımızın cevaplarını aslında alıyoruz bu kitapta ama yenileri de ekleniyor. Havada kalan hikayeler ya da "ee o zaman bu karaktere burada ne gerek vardı" dedirten tiplerin olduğunu da fark ediyoruz. Fark ediyoruz diyorum çünkü önceki kitaplarda da ha bire yeni bir şey oluyor ve her seferinde vaay konu daha yeni başlıyormuş dedirtiyor. Ama bu son kitap haliyle diyemiyorsunuz.


Bir de, ya üçüncü kitapta da nasıl spoilersız anlatalım kardeşim, olayların merak ettiğimiz kısımların önümüze çıkmasını sevmedim. Kadın geçti karşısına anlattı. Tam geçemedi de aslında ama neyse :) okumayanlar anlamasın okuyanlar anlasın bu yazdıklarımı da e yapıyım :)

Tekrar ediyorum uzun zamandır böyle zevkle okuduğum bir seri olmamıştı. Son kitaba yönelttiğim eleştiriler de -eleştiride sayılmaz ama- tamamen benim beklentimin fazlalığından bile olabilir.

Dediğim gibi ilk kitabı bi' okuyun. Hiç sevmeseniz dahi çok şey öğrenirsiniz.

3 Kasım 2021 Çarşamba

Shiloh Pitt

 Uzun zaman yazmayınca insan nasıl başlayacağını da bilemiyor ama hadi ben gene uzatmadan direkt konuya dalayım.

Angelina Jolie ve Brad Pitt çiftinin dünya güzel bir kızları vardı ama erkek gibi giyiniyordu saçları da kısacıktı. O haliyle acayip Brad Pitt’e benziyordu. Ancak benziyor demek haksızlık olur adeta bir üst modeliydi çok daha güzeldi. Neden çünkü kızdı!! 😃 

Şimdi ben bu kızı dün elbiseyle görünce instagram hesabımda paylaştım ama tartışmaların ardı arkası kesilmedi. Bu o kız değil ikizi. Diğer kızı erkek gibi giyiniyor falan. 

Hemen usta araştırmacı kimliğimi devreye soktum ve yoo bu kızmış işte erkek gibi giyinen ve şimdi gayet muhteşem bi kadına dönüşen. 

İşte yoğun araştırmalar sonucu (2.3sn ilk google search) ulaştığım bilgiler 😄



İlk fotoğrafta sağ arka tarafta görmüş olduğunuz diş telli yakışıklı Shiloh, ikiz olanlar önde ve ikizlerden erkek olanı Shiloh’a çok benziyor. İkizlerden kız olan ise.. kız gibi işte 😄 bu arada ikizlerin de bir ismi var Vivienne ve Knox. 
Bu arada Shiloh nedir Ya?! Vivienne ne güzel isim, Angelina’nın annesinin ismiymiş. 



Bakın yukarıda gördüğünüz 3 kişi de aynı kişiler. Son fotoğrafta Brad Pitt karizmasıyla etrafa bakan bir önceki fotoğrafta Angelina gülümsemesiyle etrafa ışık saçıyor. 

Konu dışı ama diğer kız da evlatlığı Zahara. 
Hemen önce/sonra yapalım ❤️

Küçük bi itiraf, Pitt, Jennifer Aniston’dan ayrıldıktan sonra sanki beni terk etmiş gibi nefret etmiştim, hem Pitt’ten hem Jolie’den. Sonra bi fotoğraflarına kanım kaynamıştı. Şimdi anladım ki ben bu aileyi seviyormuşum. 


Çiftle alakalı başka yazılarım da olacaktı blogda, ama durum acil diye telefondan post hazırladım😄😄 link yok. Aramak istediğiniz her şeyi, mesela, ‘seyhandan angelina jolie’ şeklinde Google’dan aratarak ulaşabilirsiniz. 


21 Ağustos 2021 Cumartesi

Arachnoid Mater

 Bu bir seri ve serinin ilk kitabı: Pia Mater. 
Pia Mater yazımı okumadıysanız tıklayınız.

Öncelikle bu kitabı okumaya başladığımda bir seri olduğunu bilmediğimi ama okumaya başlayıp seri olduğunu öğrenince çok sevindiğimi söylemek isterim. 
Hala bu seriye karşı olan hislerimi bilmeyen varsa en derin şekilde anlatabildiğimi umuyorum:)



Pia Mater biter bitmez başladım. Ay dedim sıkıcı mı olur, araya başka kitap mı soksam, ama tabii kitap elimde olmasa gene neyse biraz beklerdim de rafta duruyordu nasıl dayanırdım, hemen başladım.

Pia Mater'ın kurgusuyla kafamızı allak bullak eden Serkan Karaismailoğlu bu kitapta da aynı vuruculukta hikayesine devam ederken, yine kaynak gösterdiği bilgileri en basit haliyle bizlere sunarak norönlarımıza bayram yaşatıyor.

Temposu hiç düşmeyen bir kurgu okuyorsunuz bir kere. Tam hee böyle miymiş anladım derken hikayenin başka yönünü öğreniyorsunuz. O açıdan da asla bunaltmayan ama beni en çok arada verilen bilgilerle mest eden serinin ikinci kitabı.

Ve serinin 3. kitabı da dün yani 19 ağustosta görücüye çıktı. 
Okumayanlar varsa hadi gene iyisiniz, peş peşe okuyabileceksiniz. 
Okuyun okutun, bana da yorum yazın.

Benim de sıradaki kitabım Dura Mater olacak inşallah

20 Ağustos 2021 Cuma

Pia Mater

 Kitap alırken, bu satın alırken de olur birinden ödünç alırken de, neye dikkat edersiniz?
İllaki size birinin önermesi mi lazım? Yoksa kapağı ya da adı mı?
Böyle sorularla başladığıma göre benim cevaplarımla devam etmemiz gerekir.
Ben tam olarak şuna dikkat ederim diyemem. Bazen adı, bazen kapağı, bazen bir yorum bazen bir alıntı.
Pia Mater bana sorarsanız oldukça popüler bir kitap. Okumadan önce de çok kişinin elinde gördüm ama dikkatimi çekmedi. Kapağı hayır, ismi hayır. 
Ama sonra bir arkadaşım alıntı paylaştı. Alıntıyı hatırlamıyorum ama onu okuyunca dedim ki bu kitabı okumalıyım. 
İyi ki okumuşum.



Kitap.. hmmm.. nasıl desem ortadan başlıyor, sonra başa sarıp ortaya gelip devam ediyoruz. 
İlk açılışta daha ilk bölümde çok gerildim. Okuyanlar ve hatırlayanlar hatırlayacaktır, hiç böyle olmamıştım dar alanda kalan benmişim gibi darlandım. Bu şekildemi devam edecek, okuyamam diye düşündüğümü hatırlıyorum.
Konusunda değinemeyceğim. Ya ben zaten bu konu işini beceremiyorum hepsini anlatasım geliyor. Ama kitap sadece bir roman değil, Karaismailoğlu adeta okuduğu makaleleri bizim seviyemize indirerek açıklamış, romanın yanında okurken birçok şey de öğreniyorsunuz.

Çok beğendim. Çok.
Hemen ardından serinin ikinci kitabı Arachnoid Mater'ı da okudum. Onun yorumu da hemen bu yazının ardından geliyoooor!

30 Temmuz 2021 Cuma

Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır 2

 Ahmet Şerif İzgören, çok sevilen videoları defalarca izlense doyulmayan, güler yüzlü, çalışkan ülkesini çok sever bir yazar, akademisyen. Kitaplarındaki dil konuşur gibi çok akıcı, çoğunu bir oturuşta okuyabilirsiniz belki ve sonra döner tekrar bakarsınız.
Paylaşım dünyasında, kitaplarında yazdıkları şeylere, videolarda, instagramda, twitterda rastlamak mümkün. Bu kitabın ilkini mesela; "Şu hortumlu dünyada fil yalnız bir hayvandır"ı bu aralar okusanız birçok yer çok tanıdık gelecektir, daha önce okumuş ya da dinlemiş olmanız muhtemeldir. Ama bu kitabın ne kadar ihtiyacımız olan gerçekleri söylediğini değiştirmez.


Neden böyle başladım. Çünkü ikinci kitabın başında Ahmet Şerif İzgören diyor ki, bu kitapla önceki arasında neredeyse 20 yıl var. O kitap için öyle güzel dönüşler aldım ki ikincisi için kendimi borçlu hissettim. Bunu yazarkende daha önce bir yerde bahsetmediğim, yazmadığım konular olmasına dikkat ettim.
Gerçekten de öyle. Ha bence ana temamız olan çalışmak, vazgeçmemek, başkaları için yaşamamak aynı. Tabii ki bu sosyal medya, ekran başında geçirdiğimiz süreler de eklenecekti.
Neyse Ahmet Şerif İzgören'in daha önce bahsetmediği, kitabı okuyacaklar için tekrar olmayacak yazılarını okuyacaksınız bu kitapta. Ama tutup bir sene sonra okursanız ve yoo bunu ben bir yerde okumuştum/görmüştüm/duymuştum.. e o da geç kalmışsınız demektir :)

Yaz mevsiminin en sıcak günlerinde, okuma süremizin iyice azaldığı şu günlerde, kendinizi iyi hissettirecek ferahlatacak bir kitap önerisiydi.
Dikkate almanız dileğiyle.

28 Temmuz 2021 Çarşamba

Diana'nın Yeğeni Kitty Spencer'ın Düğünü

Öncelikle Kitty Spencer'ı bi' hatırlayalım.
Meghan&Harry düğününün en gözde ismiydi belki de.
Ona müstakil bir yazı bile yazmıştım. (Hatırlamak istenler Kitty Spencer tık tık)
Uzun zamandır yazmayışımı hele hele düğün dernek yazmayı çoktan bırakışımı Kitty Spencer için bozuyorum.
Oh be özlemişim!!


Öncelikle gelinliği ilk gördüğümde çok beğendiğimi söylemeden geçemem. Ne kadar zarif, ne kadar güzel dedim, şimdiki kızlar bu geline özenecekler ama onlar giydiğinde böyle durmayacak ama olsun dedim. Çok beğendim kısaca. 

Ancak yanındaki kim?
Babası Charles Spencer'ı tanımasam babası diyeceğim.


Kitty'nin evlendiği adam ünlü moda milyoner Micheal Lewis. Kitty'den 32 yaş büyük. Haber sitelerinin yazdığına göre Kitty'nin babası Charles Spencer'dan  5 yaş büyük.

Bitti mi? Bitmedi. 
İtalya'da gerçekleşen düğüne İngiliz Kraliyet ailesinden kimse takılmadı. Salgın hastalıktan ötürü çok da şaapmamak lazım, dedikodu kazanı kaynatmayalım hemen.
Dahası.. Kitty gelinlik dışında birbirinden güzel 4 kıyafet daha giydi.
Görelim.





Açıkçası o gelinliği zaten bi' kere giyeceksin bir kere giy ama tadını çıkar değil mi?
Diğer elbiseler de öyle.
Çok güzeller!! Neden sadece yarım saat kalsın üstünde. Bir daha giyemeyeceksin..
Elbiseler Docla&Gabbana.
Aslında bakarsanız çok birbirine benziyor. 
Hepsini de çok beğendim keşke benim olsa. 🙈
En çok hangisini beğendim diye düşünüyorum karar veremiyorum. Siz en çok hangisini beğendiniz?

2 Haziran 2021 Çarşamba

Friends Reunion

 Ne düşünüyorum biliyor musunuz? 
Şimdi bu "Arkadaşlar" 17 yıl aradan sonra bir program için bir araya geldiler, eskileri yad ettiler. Ama birileri mesela dönemin gençleri bir yıl önce izlemeye başlamış mesela, sevmemiş bırakmış ya da sevmiş devam etmiş tüm bölümler bitmeden bir de bunlar reunion yapmış.
Hiç benim izlediğim zevki alabilir mi?

Ki ben de 17 yıl önce izlemiş bitirmiş değilim.
Ben hatırlıyorum bir ara (her popüler dizi gibi) Türk tvlerinde vardı birkaç bölüm izledik hatta bazı bölümleri döne döne izledik ama o kadar. Ben de birkaç yıl önce tüm bölümleri bitirdim. 
Yine de çok güzeldi bu bölümü izlemek.
Hele 17 yıl önce izlemiş bayılmış sonra aklına geldikçe sevdiği bölümleri izlemişler için daha güzeldir eminim. 

Bazı sahnelerde duygulandık, bazısında güldük, Matt LeBlanc'ın aldığı kilolara şaşırdık, aralarının iyi olmasına sevindik..
Böyle güzel bir işti.

Sanatçılar için de güzel bir duygudur, yaptığınız bir işten 17 yıl sonra bile övgü görmek mesela..

Neyse bakın şuraya bir link bırakayım. Daha önce Friends dizisine konuk o
lan ünlülerden bahsetmişim. Keşke devam etseymişim, çünkü bu kadar değildi konuklar tabii, yorulup bırakmışım. E takdir görmeyince böyle, yılıyorsun. Ama kendim için devam etseymişim iyi olurmuş.
Yazı güzel yazımı okuyun: Friends'e konuk olan friendler

12 Nisan 2021 Pazartesi

Suzan Defter

Herhalde Kitap kulüplerim olmasa bu son birkaç ayda hiç kitap okuamaycaktım.
Neden bilmiyorum?
Yani bir insanın vakti nasıl olmaz okumaya? 
Ey okumayan insanlar, nasıl okumuyorsunuz? Ne ile meşgulsunuz.

Kitap kulüplerimizde de maalesef pek de doğru seçimlere denk gelmedim. Gene de onlar okumaya vesile oldu. 
Bu ayda edebiyat yolu kitap kulübümüzün kitabı Suzan Defter idi.

Ayfer Tunç güçlü bir kalem. 
Bazı şeylerin etrafında dönüp dolsa da, merak ettireyim derken insanı bunaltsa da güzel, güçlü bir kalem.

Ama bu kitap, çok zayıf bir hikaye.
Günlük tarzında. Bir biriyle alakasız iki kişinin günlükleri bir sayfada biri diğerinde diğerinin günlüğü var. bölüm bölüm değil yani sayfa sayfa ayrılmış ve bu okumayı çok zorlaştırıyor. 
Bu da eksilerinden.
Zayıflığına gelince.. 100. sayfaya geldiğinde artık buhikayenin bir yere varmayacağını anladım ve bittikten sonra da neden anlattı ki bunu şimdi dedim. Derya'nın abisine olan aşkını hastalıklı buldum, kahramanvari bir altyapısı olsa anlaşılabilirdi ama neden bu hayranlık? 
Gene Suzan'da garip bir bağı var. Bu bağ, bu aşk, geçmiş anlatılmasına rağmen lüzumsuz, hastalıklı bir şekilde havada kalıyor. Gereksiz neden değinildiği belli olmayan karakterlerde mevcut.
Bayılanlar var biliyorum ama cidden hiç sevmedim. 
Bunu da buradan diyeyim de, daha güvenli, bloggerlara linç olmuyor artık :)
Gene de sen ne anlarsın diyecekler varsa, evet ben ne anlarım arkadaşlar en güzelini, en doğrusunuz siz bilirsiniz :)) 

21 Mart 2021 Pazar

Ayrılık Vakti

 Jodi Picoult’un


daha önce bir kitabını okudum ve çok sevdim. Sonra sahaflardan gördükçe aldım, çekilişini gördüm mü katıldım, hediye geldi falan derken birkaç tane kitabım oldu ama bir türlü okuyamadım. 

Aylin’in kitap kulübü sürüyor aylardır, Mart ayı kitabını da bana seçtirdiler sağ olsunlar, ben de uzun zamandır raflarda duran Jodi Picoultlardan birini seçiverdim. 


Ay ne bileyim böyle çıkacağını😒 başlar çok güzeldi ohh dedim herkes bayılacak, ortalara gelince amme uzatmış Aylin beni gebertecek dedim, sonunda da bu mu?! Dedim. 

O kadar saçmaydı ki! Gel de spoiler verme yani! Tabii ki kimse tahmin edemez böyle bi sonu, çünkü ana jenna nasıl.. neyse.. kitap kulübün canlı yayınında kimse tutmasın beni, spoilersız olmaz. 

Gelecek ay görüşürüz. 

14 Şubat 2021 Pazar

The Queen's Gambit

 


Az önce bitirdiğim diziden bahsetmeye geldim.

The Queen's Gambit aslında her iyi dizi ve filmin çıkar çıkmaz tüketildiği bugünlerde yeni bir şeyden bahsediyormuş gibi gözükmek istemem. Ama ben dayatmalardan hoşlanmıyorum. Çok fazla dizi de izlemiyorum artık. O yüzden seçiciyim. Benim gibiler için yazıyorum bu yazıyı da. 
Seçkin kesime :)))
Tamam tamam şaka yapıyorum, hepimiz kendi çapımızda seçkiniz farklı şeylerden hoşlanabiliriz.

The Queen's Gambit, aslında bir kitaptan uyarlama. Yetimhanede hademeden satranç öğrenen bir kızın dünya şampiyonasına uzanan sıradışı hikayesini anlatıyor. Yıl bin dokuz yüz altmışlar. Haliyle bir kadının bu kadar yükselmesi bu zaman için bile hala şaşılacak şeyken bir de o zamanları düşünün.
Bir satranç dehası olmasıın yanı sıra Elizabeth Harmon, çok da güzel giyiniyor, kızın giydiği her kıyafete ya da şöyle düzelteyim para kazanmaya başlayıp kendi kıyafetlerini kendi almaya başladığı andan itibaren giydiği her parçaya vuruldum. 
Benim de zaafım bu herhalde. Kadının başarıları şöyle dursun başarırken giydikleri :))
Bir de kızıl malum. Çok sık kafayı bulup dağıtmasında rağmen çok zarifti hareketleri.


Detaylı konusuna her yerden ulaşabilirsiniz. Daha fazla açmayacağım size konuyu. Hatta bence izlersiniz ya da izlediniz bile. 
Etkilendiğim bir şey de var ki bence buna çoğumuz hasretiz.
Kız baştan beri tam bir vefasızlık örneği sergilese de gördüğü vefaya şaşırdım kaldım. 
Mesele adama ilkin mektup yazıp 5 dolar istemişti kazanırsa ona 10 dolar ödeyeceğini söylemişti. Onu göndermediğini dizinin son bölümlerine yaklaşınca öğreniyoruz. Merak ediyordum doğrusu gönderdi mi? Ya da neden hiç yanına gitmedi? Ya da parayı göndermese bile sizden bahsettim ama dergi o kısmı basmamış diye sonradan da yazabilirdi. Ki gördük, adam kızın her haberini takip etmiş.
Hayatındaki insanları kaybetmemek için hiçbir şey yapmamasına rağmen ihtiyacı olduğunda karşılarına çıkması da gene beni çok etkiledi. Belki kitapta kızın psikolojik durumu daha iyi anlatıldığından bu kuramadığı bağın nedenleri de daha açıklayıcı olmuştur fakat dizide, yani benim gözümde vefasız bir konumda kalıyor. Benim arkadaşım olmasını istemeyeceğim bir tip kısacası :) 
Zaten onun da arası daha çok erkek arkadaşlarıyla iyi.


Bir de bağımlılığına değinmek isterim ki ne kadar acı bir şey bu bağımlılık. Zararsız şeylere olan bağımlılık bile çok acıklı bence. Kendimde böyle bir zayıflık sezdiğimde savaşmaya başlıyorum. 
Kaldı ki böyle başarılı birinin yaşadığı buhranlar ve madde bağımlılığı ise beni gerdi. İçme kızım yapma kızım falan modundaydım. Son bölüm gene içip dağıtacak diye ödüm koptu mesela :)

Güzel bir diziydi. 
İkinci sezon olacak mı? Sanırım henüz onayı almamış. Ama bence zaten bir sezonluk ayarlanmış bir şeydi devam ederse aynı tadı verir mi, emin değilim.
Bir sezon. Yedi bölüm. Fırsatınız olursa ya da zaten izlemek niyetindeysiniz bunlar da benim fikirlerim.

7 Şubat 2021 Pazar

Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır

 Ahmet Şerif İzgören çok sevdiğim, videolarını izlemeye doyamadığım, çok bizden bir eğitimci benim gözümde. Çok bizden derken neyi kastediyorum? Anlattığı şeyler, gösterdiği yanlışlar, tespitler çok yerinde. Elin Amerikalısının yazdığı gibi değil. Yokluğu bilen, disiplini bilen, aynı geçmişi paylaştığımız biri. Haliyle önerileri de bize yönelik Norveç’te insanlar ne yapmış da başarılı olmuş zengin olmuşla bize bi çalım atıp yerimizde saydırmasın da bilirdi ama istiyor ki silkelenelim.



Kişisel gelişim okumaya 35’inden sonra başlayan ben için durum böyle diyelim ya da. Çok hak veriyorum aynı görüşlerini paylaştığım için de böyle düşünüyor olabilirim. Ben de değişimin herkes için “benden” başladığı kanaatindeyim. Ne iş yaparsak yapalım elimizden gelenin en iyisini hedefleyelim ve başkaları nasıl savsaklarsa savsaklasın biz salmayalım. 

Çok akıcıydı dili. Bazen daldan dala atladığını da düşündüm, aman atlasın güzeldi. İsterim okumanızı. Hatta sonra arada rastgele bir sayfa açıp tekrar okumanızı. 

Bu satırları okuduğu halde “Ben kitap okuyamıyorum ya” diyen yoktur herhalde ama velev ki var.. lütfen videolarını izleyin. YouTube’da mevcut.

Bu kitabın ikincisi de bende var, biraz saman geçsin onu da okumayı düşünüyorum art arda  tüketmek istemiyorum da. Ayrıca gözüme iki kitabını daha kestirdim. Alınca görürsünüz 😉

10 Ocak 2021 Pazar

Bridgerton | Dizi Yorumu

 Çok şükür yavaş yavaş dizi aleminden elimi eteğimi çekiyorum.
Nedense eskisi kadar zevk almıyorum, sıkılıyorum, saçma geliyor. 
Ya yaşımdan ya da eskisi kadar güzel diziler/filmler çekilmediğinden.
Bir de şu var tabii, eskiden erişimin bu kadar kolay olmadığı dönemlerde seçiliyor önümüze en beğenilen en tutulan diziler/filmler geliyordu. Şimdi dediğim gibi çekilen her şeyi seçip izleyebiliyoruz ve kötüsünü seçe seçe iyisinden de oluyoruz belki de.

Bu diziyi zevkimi bilen ve zevkine güvendiğim kuzenim "izle bak" dediği için izledim.

Demek ki artık onun tavsiyeleri konusunda da seçici olmam lazım :)

Netflix dizisi olan Bridgerton'ı instagramda paylaştığımda elen yorumlara inanamadım. Ne kadar insan izlemiş böyle! Ve Netflix dizisi deyince ayrıca +18 sahneler var demeye gerek kalmıyor, değil mi?

19.yy başlarında geçen bu hikayede, siyahi dükler düşesler hatta kraliçe bile var. Hikaye bu ya, kralın gönlünü siyahi bir kadına kaptırması, siyahi bir kraliçe olması aralarındaki sınıf farkını kaldırmış. Bu yüzden köle falan değiller günümüzdeki gibi eşitlik hakim. 
Kimse yadırgamıyor. Zaten olması gereken bu olduğu için.
Bana tuhaf geldi arkadaşım, yemezler. Ömrümüz geçti bu hikayelerle. 

İzlerken izlerken ya dedim ne kadar Julia Quin romanları gibi..
Julia Quin de çok okumadım he yanlış anlamayın ama okudum :) 
Ya ama bunu derken inanın bilmiyordum, gerçekten Julia Quin romanından uyarlanmış :)
Instagramdan gelen bilgilendirmeler sağ olsun şimdi hakkında çok fazla bilgiye sahibim.

Önce bu sezondan bahsedeyim sonra da kitaplarla birleştireyim.


Dizinin ilk sezonu Daphne Bridgerton'un sosyete takdim edilmesi ve kraliçenin gözdesi olmasıyla başlıyor. Sosyeteye takdim edildiği yıl içinde düzgün bir evlilik yapmazsa sonraki seneler bu şansı giderek azalacağını bildiğinden kızımızın derdi yağlı bir kapı bulmak. Ama devir öyle bir devir, yadırgamıyoruz. 
Kraliçenin gözdesi olduğu halde son anda ortaya çıkan Bayan Thompson bi' bakıyoruz tüm ilgiyi üstüne çekiyor ve Daphne uyuz Lord Bilmemne'ye kalıyor. 
Bu arada bir de babasının ölümüyle dük unvanı kendisine kalan bir dük çıkageliyor. Tabii ki Dük çoooook yakışıklı. Bütün anneler kızlarını onunla tanıştırmaya çalışıyor ve Dükümüz bu durumdan çok sıkılıyor çünkü asla evlenmek gibi bir niyeti yok.
Daphne ile ikisi birlikteymiş numarası yaparak, Daphne'nin kısmetlerini arttıracak, Dük'ün ise yakasını kadınlardan kurtarmasını sağlayacak..
Lady Whistledown -itiraf edelim ismi bir harika- ise tüm olan biteni bize anlatacak. 

Baştan sonra tahmin edilebilir bir hikaye idi. Lady Whistledownın kimliği de dahil. 
Yoo ben tahmin edemedim, diyen var mı?


Instagram yorumlarında ve bu diziyi bana tavsiye eden kuzenim, Penelope ve Eloise'e bayılacağımı söylediler. Bingo!
Dizide en sevdiğim karakterler bu iki genç hanım oldu. 
Dizinin en ufaklarını oynamalarına rağmen yaşları diğer oyunculardan bayağı büyük bu arada.


Şimdi kitaplara dönersek, kitaplarda patlama olması muhtemel. Dizinin uyarlandığı kitaplar Türkiye'de Epsilon yayınlarından çıkmış. Hadi gene iyisin Epsilon. İsimler sırasıyla şöyle:

Yüreğe Söz Geçmiyor
En Çok Beni Sev
Son Söz Aşkın
Rüyalar Gerçek Olsa
Sonsuz Sevgilerimle
Sana Muhtacım
Öpüşünde Saklı

Dizi de yedi sezon olacakmış ve her sezon bir kardeşin hikayesi anlatılacakmış.
Ben diziye devam etmem arkadaşlar, sadece izlersem sıra Eloise'e geldiğinde izlerim diye düşünüyorum. Erkek kardeşlerde daha sapkın sahneler olacağını da tahmin edebiliyorum.

Yani bu dizi beğenildi falan ama, Fatih Murat Arsal'ın kitaplarını uyarlasalar bizde.. onun ayarında bir şey bu. Neden bu kadar abartıldı? En çok izlenen diziler arasında 4. sıraya çıkmış şimdiden.
Gerçi nedeni de belli ya neyse.