31 Temmuz 2011 Pazar

Görümce Beyaz Giyer!

Hayıflanmadığım kimse kaldı mı diye düşünüyordum...
Bi de blogdaşlarımla paylaşayım istedim.

Hayatta neyi kınadıysam başıma geldi...

Düğünlerde beyaz, geline mahsus bir renktir. Başkasının giymesi görgüsüzlüktür.
Bilirsiniz değil mi?

Bazı görümceler de, uyuzluğuna beyaz giyer.
Mesela 7 yıl önce evlenen arkadaşım Fatma'nın görümcesi. Merdivenler inerken gelin sandığım dün gibi aklımda. Haliyle 7 yıldır dilimden düşmez.
Keza birkaç ay önce evlenen Şeyda'nın görümcesi de beyaz giyinmişti, ancak onun iyi niyetli olduğuna eminim:)

Bana da, ne giyeceğimi soranlara, beyaz kabarık bir elbise giyeceğim, diye cevap veriyordum.

Düğün abimin düğünü olunca kararlıyım; hiçte sade olmayacağım!
Modelim belli.
Dün akşam bi koşu terziye gittim. Anlaştık. Kumaşçı kapanmadan kumaşçıya gideyim dedim. Toplanıyorlar.

Pudra rengi istiyorum, dedim. Pembeler istediğim gibi değil. Aa yeni bir kumaş var, dedi aşağı kattan getirdi. Aaa süper, dedim, kes!
Çok içime sindi.
Ya ben bu kadar çabuk almazdım hiç üstüme bile tutmadım, dedim kumaşı.
Kardeşime her renk yakışır dedi.
Devamlı müşterisiyim ondan öyle dedi. Tanırlar beni yani.
Terzime yollarsınız dedim çıktım.
Böylede sosyeteyim :/

Minibüste Ramazan gelmeden bu işi halletmenin haklı gururuyla oturup, mutlu olurken "Ay acaba çok mu açık renk oldu" diye bir şüpheye kapıldım.
Ve o şüphe yedi bitirdi beni. Uyuyamadım bu gece.
Terziyi bile aradım pazar pazar. Görmemiş kumaşı henüz.

Eminim basiretim bağlandı ve ben aslında beyaz, beyaz olmasa ekru, ekru olmasa krem rengi bir kumaş aldım.

Neyse ki çözümsüz değil ilk fırsatta kumaşıma tekrar bakıp eğer korktuğum kadar açık renkse tekrar kumaş alacağım. yok eğer gayet normal bir pudraysa mutlu mesud dikilmesine izin vereceğim ama böyle krize girmemek için ucundan numune koparıp yanımda taşıyacağım.

29 Temmuz 2011 Cuma

Somali'de Çocuklar Ölümü Bekliyor

Uzun uzadıya yazmak istemiyorum.
Ne söylenebilir kestiremiyorum...

Sıcaklar çok fena kavruluyoruz diyoruz ya.
Hani Ramazan'da nasıl oruç tutacağız diye düşünüyoruz ya.

İşte bu yazı biraz başkalarını da düşünmeme neden oldu.
İsterim ki okuyun okutun. Belki birinin yardım etmesine vesile olursunuz..

27 Temmuz 2011 Çarşamba

Mütevazi Değil Mütevazı

Ben mütevazı insanları severim.
Yere göğe sığdıramıyasım gelir. -Yok böyle bir cümle(:-
Kendimde mütevazıyımdır. - O yüzden kendimi de yere göğe sığdıramam dermişim(: -

Mütevazıyım evet, ama benim övünülecek bir şeyim yok!
Düşünüyorum...
I-ıh kusursuz biri olmama rağmen övünecek bir şey bulamıyorum :)

Geçenlerde uzun zamandır görüşmediğim bir arkadaşımı aradım. Ne var yok diye sıkıştırınca TUS'u kazanmış olduğunu öğrendim.
Nasıl usul usul anlatıyor. Ben telefonun diğer ucunda çığlık çığlığa: Gurur duyuyorum seninle!!!
İlk seferde nasıl kazandın kızım millet kaç kere giriyor diye bağırırken, yok ya ne puanlar alıyorlar diye cevap veriyor bana...


Taslakları kontrol etme zamanı. O doktor arkadaşımla konuştuktan hemen sonra yazmıştım bunları..
Görsel mi? Haklısınız ne alaka değil mi? :)

24 Temmuz 2011 Pazar

Mmmmmalatyadan

Çok ballıyım ben. Valla bak!
Söz konusu kayısı oldu mu sadece malatya kayısısı yerim.

Kuru kayısıda ise gün kurusu. Kahverengi olan yani turuncu olan değil.


Bunu bilen bir arkadaşta erinmemiş, toplamış, paket yapmış, yollamış.
Paket demek ayıp olur valla, kargocu kan ter içindeydi getirdiğinde. Koca bir koli!

Hemen açtım. Ne yalan söyleyim yıkamadan yedim önce sonra yıkadım ofis arkadaşlarıma ikram ettim.
Kalanı eve götürdüm, komşulara dağıttım, buna rağmen bize bayağı bi kaldı.
Abim bayıldı.
Hayatımda yediğim en güzel kayısı, deyip durdu.
Komşulara dağıttığımı duyunca da, ne veriyorsun millete, dedi ayıııı.
Hiç mi dünya görmedin oğlum! Demedim tabii. Usul usul midesini bozup gerekli cezayı görmesini bekledim :))))

Teşekkür ederim FD ama,


Düşeslik mi kaldı Allah aşkına:)

22 Temmuz 2011 Cuma

Neler Öğrendim


Öğrendim ki, ben ben aslında tembel değilmişim.

Öğrendim ki sabah erken kalkabiliyor buna rağmen mutlu olabiliyormuşum.
Buna bağlı olarak çok uyuyunca değil, az uyuyunca da gözlerim şişiyormuş.

Öğrendim ki çok ayakkabım varmış ve çoğu rahatsızmış.

Öğrendim ki karınca olmakta güzelmiş ama ağustos böceği olmak harikaymış.

Öğrendim ki dağınık değil düzenliymişim.
Her eve pardon her şirkete lazımmışım.

Öğrendim ki ağzım sıkıymış, işe girdiğimi söylemeden de durabiliyormuşum!

;)

14 Temmuz 2011 Perşembe

Çenem Çekile!

Ne çok söyleyecek şeyim var ya!
Not defterim dolup taşmış, yarısını burda paylaşsam hergüne bir post olur.

Ben aslında geveze değilimdir.
Dinleyen yanım meşhurdur.
Ama gel gör ki, bir arayacak olsan beni, şaşarsın bu karga sesimle konuşma hızıma!

Sohbet edelim diye arıyorum arkadaşı, peşpeşe sıralıyorum sonra.. Konu ne zaman aldığım ama vereceğim aslında bana yakıştığını düşündüğüm kilolara geldi anlamıyorum.

Ben hızlanınca karşı tarafta hızlanıyor haliyle.
Ya da bi dakika...
Karşıdaki hızlandığı için mi ben hızlanıyorum yoksa? :/


Bu da sevgili dolma kalemim. Tükendi!

Arkasındaki kargacık burgacık belli belirsiz fon ise orjinal el yazım - sanki sahtesi olabilirmiş gibi:)-

Edit: Bu yazı ne zaman yazılmış bilmiyorum. Otomatik zamanlı yayınlamaya aldığım aklımdan uçmuş :) Mailboxa düşen yorumları görünce kafam karıştı - sanki önceden karışık değilmiş gibi :P - :D

13 Temmuz 2011 Çarşamba

Ben Biraz Yoğunum Farkettiniz Mi?

Yazı yazabildiğime bakmayın.
Size bırakamadığım yorumlardan anlamışsınızdır bu kızda bir soğukluk olduğunu.
Azıcık meşgulumde :)


Bu fotografı görünce böyle bir post yazmak geldi içimden.
Okuyabilsemde yorum bırakamıyorum çoğu zaman.

Görselin hikayesine gelince; telefon kısıkta. Ben bir işle meşgulum. Bir telefonum olduğu aklıma geldiğinde gördüğüm manzara bu :)

12 Temmuz 2011 Salı

Bu Kitap Koktu


Ne zaman başladığımı bile bilmiyorum. Öyle zaman almış bu kitabı okumak. Oysa ilk elime aldığımda nasıl da hızla akmıştı sayfalar.
Sonra yavaşladılar.
Sonra adeta damladılar.
3-5 gün elime almadığım oldu.

Çok seveni olduğunu bildiğimden sorunu kendimde arıyorum. Sırf ben önerdim diye bir kitabı merak edenler olduğu gibi, sevmedim diye o kitaptan soğuyacak insanlar olduğunu bilmemden ötürü, tamamen sevmediğimi yazamıyorum. Çok seveni olduğunu özellikle belirtiyorum.

Bu haftasonu, seni bitireceğim, dedim kitaba :) Bitirdim.
Layığını buldu düşüncesi ve mide bulantısıyla...


Hypnose da benim kokum. Ohh canım kokum! Çok seviyorum:)
Sevgili GBA da kullanmıştı bir ara. Buram buram sen kokuyorum diyordu bana :D
O derece benim kokumdur yani.
Bu arada bu post tarihe geçsin; ilk defa bir kitap postunu sabote ediyorum ama, arkadaşım tatilde ve öyle özledim ki onu :/

7 Temmuz 2011 Perşembe

Cidden Merak Ediyorum?!

Daha önce de hayranlığımı yazdığım, sevgili Nicole Scherzinger.



Sen insansan ben neyim? Merak ediyorum. Cidden :/

5 Temmuz 2011 Salı

Her Kınanın Ardından Bir Düğün Gelir


Banane söyliycem!
Düğünün 600 davetlisinin 300'ü bana söylerken iyiydi ama.
Hadi bakalım gençler sıra sizde!
Siz ne zaman evleniyorsunuz!
Darısı başınıza!
;)


Gökgürültü sağanak yağış beklenen bir temmuz akşamıydı.
Sağolsun yağmur yağmadı.
Ancak önceki akşam, yağan yağmur yeteri kadar yumuşatmıştı çimleri.
Topuklar batmaktan kurtulmadı yani :)


Düğün için Almanya'dan arkadaşım gelmişti.
Onun gidiş günü de yakın olduğu için duygu yüklü bir akşam geçirdim...

Baştaki konu hakkında ciddiyim. Yeteri kadar darısı başına dendi. Demenize gerek yok. Valla!

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Knorr'dan Tavuk Suyu

Geçen hafta elime geçen paket.
Geçen hafta geçti elime ama denemeden yazmak istemedim.


Ben yokken komşum almış paketi. Bana verince, kurdele yok muydu?, dedim:)
Alışınca insan, işte böyle arıyor.
Knorr'un yeşilini sevdiğimden de kaynaklanıyor bu.



Ben tabletlere yeni alışmıştım.
Çünkü katkısız olduklarına pek inanmıyordum.
Katkısız diyor ama yine de katkı maddesi vardır ama kendimi daha kolay inandırabilirim:))

Ne yapalım, bunlar çok büyük kolaylık sağlıyor;)
Ah birde kokuları böyle olmasa :))

Beni unutmayan Knorr ailesine ve görüşlerimi dinleyen siz sevigli okurlarıma teşekkürü bir borç bilirim :D

1 Temmuz 2011 Cuma

Bir Kına Daha


Birşeyler yazmalı. Uykum açılsın.
Blogumdaki kara bulutlar dağılsın.
Birşeyler yazmalı. Peki ama nerden başlamalı?

Mesela Seda'nın kınası..
Hani önemli birşey değilmiş gibi.
Haftalar öncesinden hazırlanmamışız gibi.
Süsü püsü abartıp dehşet eğlenmemişiz gibi...

****

Seda için sürpriz bir sinevizyon hazırladık. Daha doğrusu, ben bazı görüntüleri temin etmesinde Şeyma'ya yardımcı oldum, gerisini o halletti.
Harika da oldu!

Burada bir video paylaşacaktım beceremedim şimdi tutup o videolar hakkında konuşmam bir tek benim ve kınaya gelen davetlilerin anlayacağı iş olacak diye uzatmıyorum hiç.

Oysa çok isterdim GBA'yı alış veriş yaparken çektiğim görüntüleri yayınlamayı:))))


Konuyu bağlıyoruzzzz.
Kızlara da dediğim gibi: Kurtlarınızı dökün başka kına yok :))