26 Şubat 2018 Pazartesi

Penceredeki Kadın

Biraz ağır okuyorum bu sene. Bazı günler hiç kitap okumadığım da oluyor, aramızda kalsın.
Aslında bu sene okumak istemediğim kitapları okumamaya da karar verdim. Boşaltacağım rafları da neyse bu başka zamanın konusu olsun.


Kitabımıza dönersek, kitap bir "çok satanlar" kitabı, film olmaya hazırlanıyor yanlış bilmiyorsam.
Kitapta evden çıkamayan yani agorafobisi olan ve evden çıkamadığı için de komşularını dikizleyen bir kadın var ve kitap onun ağzından anlatılıyor. Kocası ve kızından ayrı, her akşam onlarla konuşuyor ama neden ayrı oldukları da bir sır. Kitabın sonlarına doğru öğreneceğimiz birçok sırdan yalnızca bir tanesi.
Anna yani evden çıkamayan kadın bir gün gene komşularını dikizlerken görmemesi gereken bir şey görüyor ve sonra işler öyle bir gelişiyor ki sonunda gördüklerinden de kendi akıl sağlığından da şüphe eder hale geliyor.

Şimdi kitabın ilk başları..ya gerçekten.. neden?
O kadar uzatılmış ki, ilacımı aldım, şarabını içtim, film seçtim, onu seçeyim, bunu mu seçeyim, aa komşum dışarı çıktı camdan bakayım... Her yaptığını anlatıyor ve -bu 200 sayfa falan az buz değil- bu şekilde ilerliyor. Atlamadan okudum ya belki bir şey olur diye, bana da yazık. Bu iki yüz sayfa içinden kitabın sonlarındaki sürprizle alakalı kısımlar da var ama. Sanırım o kadar laf salatasının nedeni siz asla tahmin edemeyin diye.
200 sayfadan sonra işler ilgi çekici hale geliyor, 30-40 sayfa sonra işler iyice sarpa sarıyor ve bu sefer cidden elinizden bırakmadan okumak, sonucu görmek istiyorsunuz.
Olayları tahmin edemediğiniz kitapları seviyorsanız ki ben, oo işte bunu hiç beklemiyordum, demeyi severim, tam size göre.

22 Şubat 2018 Perşembe

Şekerle İmtihanım

Şeker seviyorum arkadaşlar ben. Sadece şeker de değil çikolata, tuz.. bunları doruklarda seviyorum. Şekersizliğin moda, şekerin zehir sayıldığı günümüz şartlarında ağız tadıyla beslenmek ne kadar zor anlatabilir miyim size?
Deneyeceğim..

Şekere karşı mesafeliyim bu ara. O yüzden aslında bu şeker sevgisi konulu yazı çabaları.

Geçenlerde bir arkadaşıma gittim, kendi ve 3 yaşındaki kızı şekersiz çay içiyorlardı ve sofraya benim için şeker konmuştu. Zehra'nın, o üç yaşındaki ufaklığın sofradaki şekere bakışı beni derinden etkiledi. "Bu ne şimdi?!" der gibi bakıyor elim şekere uzanırken gözleriyle "yok artık çayına şeker mi atacaksın" diye adeta çığlık atıyordu. Annesi de fark etti ki "hani dedemiz de atıyor ya Zehracım" diye açıklamaya, beni ve kızını rahatlatmaya çalışıyordu.
Zehra, dedim, çokları uğraştı benle 'şekerli içme' diye ama hiç bu kadar etkilenmemiştim ve şekeri bırakacağım gerçekten, dedim.
O gün bugündür daha az çay içiyorum çünkü şekersiz tadı yok 😂😂

Aslında gerçekten denemek istiyorum çünkü ben devamlı yorgun ve halsizim. Beslenme şeklimin bununla bir alakası var mı bilmek istiyorum ve bir ara bu konuya eğileceğim.
Ve ben var ya kafaya koydum mu hepinizden daha fazla şeker düşmanı olabilirim.
Yalnız neden olayım?
Dışarı çıkıyorsanız sağlıklı beslenme çok zor. Ne yapayım arkadaşlarla buluşunca kebap yerine salatamı söyleyeyim, magnolia yerine chialı puding mi yiyeyim?
Ki ben dışarıda yemek yemeden ziyade dışarıda yeme fikrini, kahveden çok kahve içme fikrini seviyorum.

Gözlemlediğim ve çok güldüğüm iki şeyi yazmadan bitirmek istemiyorum.
1- Dikkat ettim tek başınıza sağlıklı beslenemiyorsunuz.
Hadi kızlar başlıyoruz bugün bunları yiyoruz (iki tane sap fotoğrafı paylaşır).
Ara öğünümde yoğurt dedim muhteşemdi. Siz kaçırmıyorsunuz değil mi?
Derdin ne ya neden hep beraber giriyoruz neden birden sağlıklı yaşam koçu kesildin?

2- Bugün diyette yarın altın gününde börekte.
Çok ciddi diyetteyim arkadaşlar (pazartesi sabah kahvaltısı olarak 3 ceviz paylaşılır). Salı gecesi 23.30 kebapçı bildirimi "sefamız olsun". Perşemde sporda.

Birinci maddeye ilişkin, zaten açılışı amacı bu olan hesapları kast etmiyorum, Komşu Ayşe Ablayı diyorum mesela 35 takipçisini gaza getirmeye çalışan masum fenomeni.
İkinci madde ise takip ettiğim yakinen tanıdığım hesapların %60'ı.

Yani tehlikenin farkında mısınız?
Şekeri bıraktığım an emdiğiniz şekeri burnunuzdan getiririm 😄

19 Şubat 2018 Pazartesi

Big Little Lies


Yazın, Nicole Kidman, Reese Witherspoon Shailene Woodley gibi dev isimler oynuyor ve mini dizi diye izlediğim bir diziydi.
Blogda yazsam mı yazmasam mı diye düşündüm.
Bir yazayım dedim, bir yazmayayım.
Güzelliğe güzel ama önermeli miyim o konuda tereddüt ettim.
Sonra Ufak Tefek Cinayetler adlı bir türk dizisi çıktı ortaya. İzlemiyorum ama izleyenlerin söylediğine göre bu dizinin yerli versiyonuymuş.
Arkadaşım, ne oldu cinayeti kim işledi, diye sordu ama ben gene de söylemedim, bence bizimkiler öyle uzatacak ki sonu falan da hep değişecek :))

Neyse.. sonunda bu konu hakkında yazıyor olmamın nedeni, dışarıdan bakıldığında özenilen, istenen, kıskanılan hayatların aslında ne pislik içinde olduğunu görmeyi sağlamak açısından önemli olmasını düşündüğümden.
Özellikle tek dertleri para olan, zengin bir koca olan genç kızlarımıza ders olması için izletilebilir.
+ 18 diyebilirdim ancak şimdiki ergenlerin neler izlediğini bilmeseydim.

Eski kafalıyım ben. Öyle çoluk çocuk her şeyi izlemesin istiyorum. NE?!

İkinci sezonu olacak mı olmayacak mı net bir bilgim yoktu en son ikinci sezonun olacağı ve Meryl Streep'in de ikinci sezonda oynayacağı yönünde bir haber okudum ki pek inandırıcı gelmedi nedense 😃 ancak doğruymuş efendim. 😉

18 Şubat 2018 Pazar

İstismar değil..

Böyle haberleri ne görmek ne duymak ne de üzerine konuşmak istiyorum. 
İnsanlarınsa ne çok söyleyecekleri varmış...
Evet idam edilsinler. Hayır önce organları teker teker kesilsin. İşkence edilsin falan.
Böyle yazdık görevimizi yerine getirdik bitti mi her şey? Siyah ekran da koyduk oh. En bilinçli en duyarlı biziz.
Çok değil hemen arkasından, siyah ekran paylaşmasının ertesi günü, bir anne çocuğuyla dudak dudağa fotoğraf koyuyor beğenen gerizekalılar da cabası. 
Çocuğa mahremiyet duygusu nasıl öğretilir biraz okusanız mı he çok bilmiş anneler? Çünkü iş sizde bitiyor. O elbisenin etiketi zarar vermesin diye kesiyoruz diye duyar kasmayı bıraksanız, benim üzerime düşen nedir düşünseniz?! Güzel olmaz mı? 
Prenses değil savaşçı yetistirseniz mesela? 
Çocuğunuza hayran olduğunuzu, çok sevdiğinizi, onun için öleceğinizi biliyorum.Buna şüphem yok!
Onun iyiliği için onu dudağından  öpmeseniz, severken malum yerlerini mıncırmasanız ve mıncıranları uyarsanız, fotoğraf paylaşırken dikkatli olsanız..?

Malum pislikleri (insan diyemeyeceğim) linç edemiyoruz belki, ama SİZ bunu yapabilirsiniz. 

16 Şubat 2018 Cuma

Sisli Hatıralar Rıhtımı

Hazol Gaynor'ın ülkemizde yayımlanan ikinci romanı ancak ben ilk defa okudum kendisini.
İki kitabı da Arkadya yayınlarından çıkan yazarın bu kitabını beğendiğimi rahatlıkla söyleyebilirim.

Titanic hikayesi aslında. Geminin batacağını bile bile okuyorsunuz ve tadı kaçmamış oluyor.
Grace'in doğum gününde büyükannesi ona Titanic'te yolculuk yapanlardan (haliyle) kazada sağ kurtulanlardan olduğunu söyler ve hikaye başlar.
Büyükanne Maggie, Grace'in şimdiki sorunlarını çözmesine de yardımcı olacaktır.
1982 ve 1912 yılları arasında geçen iki hikayeye yer verse de ağırlık 1912, Titanic kısmı.
Ve gerçek yaşam öykülerinden esinlenerek yazılmış olması açısından da önemli.
Meraklılarının pek seveceğine eminim.
Keyifli okumalar.

14 Şubat 2018 Çarşamba

Matematikçiler

Sayısal dersleri çocuk dinlemek zorunda. O hocalar ne rahattır, diye düşünürdüm. Biz çocuk dinlesin diye çırpınırken onlar isterse dinlemesin modundadır gibi geliyordu.
Evet sayısal derslere de sayısal hocalara rağbet çok fazla. Öğrenciler teneffüste kesinlikle boş bırakmıyorlar soru çözdürüyorlar.
Geçen matematikçinin öğretmenler odasına girmesiyle ders zili çaldı. Adam oturmadan geri döndü.
Derse giderken konuştuk, özeniyor teneffüste dinlenebilen hocalara, size soru sormuyorlar mı? diye sordu, nasıl bir duygu teneffüste öğretmenler odasında takılmak dercesine 😂
Getirin çözeyim diyorum alt tarafı toplama çıkarma ne kadar zor olabilir ki ama sormuyorlar hocam ille sizi istiyorlar, dedim, gıcık etmek için 😁

9 Şubat 2018 Cuma

Sevgililer Günü için dev hizmet! Her ilişkiye uygun birbirinden farklı hediye önerisi

Evet, yine o malum tarih yaklaştı. Belki uzun zamandır evlisiniz, “Artık Sevgililer Günü mü kaldı bize?” diyorsunuz. Belki uzatmalı sevgilisiniz, her 14 Şubat geldiğinde ne alacağınızı kara kara düşünüyorsunuz. Belki yeni bir sevgili yaptınız, heyecandan ne alacağınızı bilemiyorsunuz. Belki de bu günü evinizde tüylü, minik dostlarınızla geçirecek ve “En güzel sevgi bu!” diyorsunuz. O da mı değil? E, o zaman neden kendi kendinize hediye almıyorsunuz? Tamam, merak etmeyin; bu listede hepinizi düşündük.



- İlişkiyi heyecanlandırmak için baştan çıkarıcı bir koku alın. Kokular hafızada yer bırakır ve her yeni koku bambaşka hatıralar yaratır. Hazır kış ayındayken baskın ve egzotik kokuları tercih edebilirsiniz. 

Kadın parfüm önerimiz için tıklayın! 

Erkek parfüm önerimiz için tıklayın!

- İlişkinizin başladığına dair sosyal medyada boy boy fotoğraflarınızı sergilediniz büyük ihtimalle. Ama unutmayın, geleneksel fotoğraf albümünün anlamı her zaman çok başkadır. O nedenle, HP Sprocket kırmızı fotoğraf yazıcısı sevgililer günü için çok keyifli bir hediye olacaktır.  HP Fotoğraf yazıcısı için tıklayın!


- Bu önerimiz ise beylere. Her zaman geç kalmasına sebebiyet verdiği için söylendiğiniz eşinizin makyaj setini yenileyerek şaşkınlık yaratmaya ne dersiniz? Kadınlar kozmetik ürünlere bayılır, biliyorsunuz.  Kozmetik ürünleri için tıklayın!



Her Pazartesi beraber spor yapmaya niyetleniyor ama ilişkideki bir taraf planları bozuyorsa, şahane bir fikrimiz var. Motivasyonu yükseltecek bir akıllı bileklik! Fiziksel aktiviteleri detaylı bir şekilde takip etmeye olanak tanıyan bu bilekliklerle spordan kaçmak yok, sağlıklı hayata hemen başlamak var. Akıllı Bileklikler için tıklayın!



- Romantiklik önemli. Karşınızdakine ince bir ruhu ve ince zevklere sahip biri olduğunuzu göstermek için en iyi gün, bugün! Hediye edeceğiniz retro bir plakçalarla eski plakları dinleyip, romantik bir akşam geçirebilirsiniz. Retro plakçalarlar için tıklayın!
Bir boomads advertorial içeriğidir.

4 Şubat 2018 Pazar

Sizin İçin Edinburg Dükünü Seçtim

The Crown izlediğimi biliyorsunuz.
Geçtiğimiz yılın son ayınında Netflix bize tüm bölümleri sundu da tükettik yeni sezonu bekler olduk.
Dönem filmleri ve dizileri sevmekle beraber ingiliz yapımlarını ayrı bir seviyorum.
Birçok nedeni var bunun evet ama en öne çıkanı şüphesiz diyaloglardaki nüktedanlık.

Normalde Elizabeth'in kocasını hiç sevmem ama bu sahne çok hoşuma gitti, sizle de paylaşmak istedim. Aslında sizden çok kendim için paylaşıyorum bunu da biliyorsunuz sanırım.
Çünkü benim hoşuma giden yerler çoğu kez başkalarına sıradan gelebiliyor.
Ama sıradan geliyorsa unutmayın, atladığınız bir şeyler olabilir.

Neyse. Kraliçenin yeni saç kesimine kocasının yorumu.