28 Eylül 2016 Çarşamba

Antika Adam

Bu benim okuduğum ikinci Bengüsu Özcan kitabı.
Zaten genç yazarın da ikinci kitabı.
Yazar aslında peşpeşe kitap çıkarıyor değil. İlk kitabı Maskeli Kedi'yi geç okumam, ikinci kitabını ise hemen okumam dolayısıyla sizlerde iki üç ayda bir kitabı mı çıkıyor hissi uyandırmasın.

İlk kitap Maskeli Kedi için yorumuma bakmayı unutmayın.
Bir unutmamanız gereken bir düğer husus da instagram hesabımda (the_syhn) bu kitabı hediye ettiğim gerçeğidir.
Kitabı severek okuduğumu belirterek çekilişe katılmanız konusunda sizi teşvik edeyim.
Yine çok hoş bir konusu var bu kitabın. 
Üzerinde bir zamanda yolculuk edemeyiş hikayesi yazıyor ve bu da benim beklentimi zamanda yolculuk çabaları üzerine çekiyor.
Ancak tam olarak öyle değil.
Koray Genç yaşta amansız hastalığa yakalanıp artık ölmeyi bekliyorken bir sabah sağlıklı, dinç bir şekilde uyanır. Artık hasta değildir. Ancak bilmediği bir yerdedir ve tarihler 2079'u göstermektedir.
Koray'ın geleceği anlamasını ve uyum sağlamasını okuyacağımız bu romanda çok uç gelecek tasvirleri yok. 
Zaten öyle çok uzun bir yıl farkı da yok, şunun şurasında 2079'a ne kaldı? Gerçi teknolojinin gelişme hızı da günden güne artıyor.
Benim dikkatimi asıl insanlardaki değişim çekti. Yazar güzel bir yere dikkat çekmiş ve öyle olması kuvvetle muhtemel bir durum. Nasıl olması mı? O kitapta yazılı ;)

Yazarın ilk kitabına kıyasla çok daha iyi bir kitapla karşılaştım. Anlatımı güzel ve eğlenceli. Çok genç bir yazar ve gelişimini görmek harika.
Okuduğum genç Türk yazarlarda sıklıkla gördüğüm diyalog üzerinden hikayeyi götürmemesi benim için artı puan ♥
Bakalım bir sonraki kitabında bizi nerelere götürecek kimlerle tanıştıracak?

27 Eylül 2016 Salı

Acun Ilıcalı'nın Kızının Düğünü

Belki, "Acun Ilıcalı'nın o kadar büyük kızı mı vardı?", diyeceksiniz ama ilk evliliğinden olan 25 yaşındaki Banu Ilıcalı, geçtiğimiz günlerde dünya evine girdi.

Makyajı güzel gelinliği sadeydi.




Gelinliğe dair fazla bir fotoğraf bulamadım ama zaten asıl olay, Acun Ilıcalı'nın eski eşi ve iki kızının anneleri olan Zeynep ve olaylı birlikteliği Şeyma da düğünde olmasıydı.
Bu düğün ilk defa aynı ortamda bulunmaları açısından da önem taşıyor.
:)))
Ay bi' gülesim geldi, sanki tarih dersi veriyorum. "Not alın evlatlarım sınavda sorarım bu düğünün önemi ve sonuçları."
Hahayyy:))

Konumuza hemen ve hızlıca dönüyorum, Zeynep'in kıyafetini ne kadar zarif bulduysam Şeyma'nınkini de o kadar ucuz buldum. Ucuz derken ne demek istediğimi anladığınızı umarım. Yoksa kıyafetine çok çok para harcadığın eminim. (Yazar burada gözlerini devirdi)


Düğünün ünlü akınına uğraması bizi şaşırtmaz herhalde, Acun dünür oldu neticede.
Hadise ve Murat Boz'uberaber görmek hoşuma gitti ne yalan söyliyeyim ama tabii, favorim, Musti idi. ♥
Düğünün Swissotel The Bosphorus'da gerçekleştiğini de belirtelim ve yazayı burada noktalayalım.

Konuyla ilgilenin ya da ilgilenmeyin, okuduğunuz için teşekkür ederim ^^

26 Eylül 2016 Pazartesi

Emmy 2016'dan Aklımda Kalanlar

Ödül törenleri, kutlamalar, kırmızı halılar..
Geçti bizden mirim. 
Ben ilk olarak yaşlandığımı Oscar ödül törenin tarihini takip edemediğimde anlamıştım. :)
Gerçek bilgidir bu.

Önceden olsa mesela Emmy'de kim kazandı, ne giydi takip eder ilgili olduklarımı da bilirdim. Beğendiklerimi de sizinle paylaşırdım.

Şimdi sadece Dowtown Abbey'nin Kontes'i Maggie Smith ile ilgili haberi paylaşacağım, çünkü benim gibi sizin de favorinizdi.

Jimmy Kimmel, bu yılki Emmy'de yeni bir kural atmış ortaya. Kim ödül aldığı halde törene katılmadıysa, ona ödülü verilmesin, demiş.
Maggie Smith ise üç kere Emmy kazanmasına rağmen hiç törene katılmamış.
Maggie Smith bu yıl Downton Abbey'deki rolüyle tekrar Emmy kazandı.
Kazananın açıklanmasından sonra Jimmy Kimmel çıkıp ödülün Maggie'ye gönderilmeyeceğini, eğer Maggie ödülü istiyorsa gelip kayıp eşya bürosundan alabileceğini söyledi.

Maggie de durur mu yapıştırmış cevabı :P


81 yaşındaki nükteli oyuncu Emmy ödülü için hayret ve memnuniyet duyduğunu, eğer Jimmy Kimmel onu kayıt eşya bürosuna yönlendirirse, ilk fırsatta ödülü almaya gelmeye çalışacağını tweet atmış.

Çok tatlı değil mi?
Love,
Old Syhn...

23 Eylül 2016 Cuma

Ölüm Adası

Ölüm Adası uzun süredir okuduğum hikayeyi karakterin ağzından anlatan kitaplardan sonra bana ilaç gibi geldi açıkçası.
Artık böyle kitaplar yazmıyorlar mı yoksa, diye endişe eder olmuştum :)
Olayları karakterin değil de yazarın ağzından dinlediğimiz Ölüm Adası kitabının konusu da oldukça orijinal.

Henüz reşit olmamaış ancak suç işlemiş çocukların gönderildiği bir ada burası. Burada 18 yaşını doldurana kadar geliştiklerini, değiştiklerini, uyum sağladıklarını dolayısıyla bir daha suç işlemeyeceklerini kanıtladıktan sonra sabıka kayıtları silinip özgürlüklerine kavuşabilir, ya da çıkıp bir yetişkin gibi cezalarına hapishanede ortamında devam edebilirler.
Her ne kadar suçluların yapmaları gereken basit gözükse de, işler söylenenden biraz daha karışıktır.
Belki de bu adadan çıkış yoktur.

Soluksuz okudum diyebilirim. Acayip sinirlendim hatta.
Çok genel hatlarıyla bahsettim kitabın konusundan ki, muhakkak okuyacaklarınız vardır bu kitabı tadı kaçmasın, benim gibi okudukça keşfedin, keşfettikçe haksızlık karşısında biraz çıldırın istedim :)

Yazar John Dixon, neden bahsettiğini bilen biri. Eski bir boksör, hapishane eğitmeni ve ortaokul öğretmeni. Bu yazarın ilk kitabı.
Harika bir ilk kitap bence..
Sadece biraz daha kısa olsaydı, diye düşünmedim değil. 462 sayfa çok değil aslında ama olaylar olaylar.. Bir an toparlanmayacak sandım :)

Intelligence dizisi bu kitaptan esinlenilmiş ayrıca. Bizim sitelerde bulursa izlemeyi düşünüyorum. Hatta hemen başlayayım :)

22 Eylül 2016 Perşembe

The Nanny Diaries

Ben dadılı şefli filmleri çok severim.
Hiç söylemiş miydim?
Bu film de eski olmasına rağmen bir türlü izlememiştim.
Eski dediysem 2007 yapımı. Eh yani her şeyi gününde tüketen bir toplum için oldukça eski sayılır.
Belki de bu yüzden alt yazılı bulmanız biraz zor olacak.

Üniversiteden mezun olduktan sonra kendi alanında iş bulamayan Annie, zengin bir ailenin oğluna dadılık yapmaya başlar.
Çocuk oldukça şımarık, anne oldukça kibirli, baba oldukça ilgisiz.
Annie çok uzak olduğu bir dünyaya giriş yapmıştır uyum sağlama sırasında bizi oldukça keyifli anlar beklemektedir.
Filmde Scarlett Johansson'a Chris Evans eşlik ettiğini bilgisini de verelim.

Keyifli insanı yormayan güldüren bir film.

21 Eylül 2016 Çarşamba

Kubbe Çikolata - Kısıklı

Çevremizi kalkındıralım derneği kurucusu, başkanı ve kıdemli üyesi olan the_syhn yaşadığı kasabada rastladığı güzel bir çikolatacıyla mest olmuştu.
Bir gün önünden geçerken, "ay buraya çikeletacı mı açılmış?", diyerek şaşırmış, daha sonra ilk fırsatta yürüyüş yapıyorum ayağına yolunu bu çikolatıcıya düşürmüştü.
Kapıdan ilk girdiğinde gözlerindeki parıltıyı kendi bile hissetti. İşte, demişti, mekan bu!
Hımm ancak test etmeli, çikolatası nasıl? Ama sıcak çikolatası. Zira artık biliyordu ki, bu satılan çikolatalar her yerde aynıydı, pek de matah değillerdi.

Önce koltuklu bir masaya sonra rahat etmeyince sandalyeli masaya geçti.
Yalnız mekan ne kadar güzeldi! Nasıl insana kendini özel hissettiren bir havası vardı. Etrafı incelemeden duramıyordu. Gerçekten çok beğenmişti.

Gelen menü sıradandı. Yeni açılan ve böyle şık olan mekanlarda insan bir farklılık, bir orijinallik arıyordu. Olsundu, menüyü eleştirecek değildi. (Ama eleştirdi).

Sipariş ettiği sıcak çikolatanın sunumu güzel, iştah kabartıcıydı. Siparişini gördüğünde dışarıdan bakan birinin gözlerinden fışkıran kalplerin fark edeceğine emindi.
Ancak o da ne?!
Sıcak çikolata yeteri kadar sıcak değildi!
Hava o kadar da soğuk değil diye sıcak çikolatasının ılık gelmesine pek aldırmadı ancak biliyordu ki, bu büyük bir sorundu. Sonra tekrar mekanın güzelliğine daldı...

20 Eylül 2016 Salı

Her Şey

Her Şey, hakkında övgüler okuduğum benim de merak ettiğim, uzun süredir de benim tarafımdan okunmayı bekleyen bir kitap.
Kitabın gerek kapağı, gerek gençlik kitabı olduğu yönündeki yorumlar seveceğimi hissettiriyordu.
Ama beni okumaya iten şey filminin çekileceğini duymuş olmam.
Film çıkmadan okuyayım bari, dedim. (Senden Önce Ben'i yıllar önce almama rağmen hala okumadım ve gelen geçen bana filmini öneriyor)

İşte bu duygularla okumaya başladığım kitabı bitirmeden elimden bırakamadım.
Konusuna çok bakamadığım kitapta hasta bir genç olduğunu biliyordum. Bu açıdan bir yanım Aynı Yıldızın Altında'nın bir kopyası mı diye tereddütteydi açıkçası. Aynı Yıldızın Altında tadı alsam da, gönül rahatlığıyla alakalarının sadece hastalık ve aşk olduğunu söyleyebilirim ♥

Çok nadir bir hastalığa sahip Maddy evden dışarı çıkamıyor, devamlı kontrol altında tutulması gerekiyor. Bakımını üstlenen doktor annesinin yanı sıra bir de -şükürler olsun ki- gündüz hemşiresi Carla var.
Mahalleye taşınan yeni birileri sayesinde Maddy'nin hayatına biraz renk geliyor.

Çok güzel, sayfaları birbiri ardına çevireceğiniz bir roman.
Evet gençlik romanı ama ben severek ve hayretle okudum.♥

19 Eylül 2016 Pazartesi

Kır Düğünleri Salon Düğünlerine Karşı

Birbirinden ünlü isimler 2016 yılında dünya evine girdi.
2016 resmen düğün yılı oldu. Burada elimden geldiğince bahsetmeye çalıştım ama düğünlere yetişmek ne mümkün?
Gelinin başını, saçını, gelinliğini çok konuştuk ama düğün mekanlarına pek değinmedik. Sıra gelmedi. Oysa bir düğün kolay mı yapılıyor, mekan seçimi, konsept vb. öyle kolay mı hazırlanıyor?


Şimdiye kadar yazdığım düğün haberlerini hızlıca kafamdan geçiriyorum da, yaz boyunca yapılan törenlerde kır düğünleri, düğün salonlarına açık ara fark attı. Kim kır düğünü hayal etmemiştir ki.. Mevsim de müsait olunca kır düğünü ilk akla gelen oluyor ama yaz mevsimi olması yağışlı olmayacağı anlamına gelmiyor. Herhalde benim gibi bu ihtimali düşünen düğün sahiplerinin tercihi de düğün salonları oluyor.

Düğün mekanı seçmede, düğün fiyatları da önemli bir faktör.
Ne istediğiniz kadar, bütçeye uygun olması da mühim. Hatta en mühimi bu desem abartmış olmam değil mi? Evliler ses verin bakıyım :)
Yoksa kim istemez ki düğün fiyatlarını düşünmeden, hayalini kurduğu düğün salonunu tutmayı veya davetlerini Kır düğününde ağırlamayı..

Belki bu yazıyı yaz başında hazırlamak daha uygun olacaktı. Ancak yıl bitmedi ve ben eminim ki düğünler yılın geri kalanında da hızla devam edecek. O yüzden geç olsun güç olmasın bir siteden bahsedeyim; Düğün Buketi, bünyesinde birçok düğün mekanı, -düğün salonu, kır düğünü, otel düğünü tarihi mekanlar vb - barındıran bir site. Bir yeri beğendiniz diyelim, kapasitesine eklenip çıkartılabilecek özelliklere bakabiliyor, düğün mekanıyla irtibata geçebiliyor, farklı seçeneklerle hızlıca kıyas yapabiliyorsunuz. Mekanın valesi var mı yok mu ona varana kadar bilgiyi önünüze sunuyor. Hatta belki hiç bilmediğiniz bir mekan keşfedip kendiniz için en uygun yeri seçebiliyorsunuz.
Bu şekilde belki de bir fiyat almak için bile olsa telefonda oradan oraya aktarılmaktan kurtuluyorsunuz. Zamandan tasarruf az bir şey mi?
Sitedeki harita sayesinde yakın olmasına rağmen keşfetmediğim bir yer keşfettim ayrıca. Çok da beğendim. ♥

2016 yılında olsun olmasın, tüm bekarlara, doğru zamanda doğru kişiyle, güzel ve mutlu yuva kurmalarında ilk adım olan düğünlerinin diledikleri, hep hayal ettikleri gibi olmasını ve sorunsuz yaşamalarını diliyorum♥

18 Eylül 2016 Pazar

New York Fashion Week'te Tesettur Defilesi


Yabancı basında "Müslüman Tasarımcı Tarih Yazdı", başlığıyla servis edilen haberi bilmeyenleriniz için toparlayacağım şimdi.
Takip edenleriniz, önceden duyanlarınız muhakkak vardır. Birkaç gün önce New York Fashion Week kapsamında yapılan defilelerden biriydi bu tesettür defilesi.
New York Fashion Week tarihinde bir ilk.
İlk defa tesettürlü bir tasarımcının defilesi.
İlk defa tesettür defilesi.



Baştan söyleyeyim onaylayıp onaylamama yazısı değil bu. Beğenip beğenmeme meselesi de değil. Zira açık olsun kapalı olsun bu defilelerlerden giyilecek kıyafet bulacak insana şaşarım. Hepsi çok iddialıdır. Show amaçlıdır vs.

Aslında ne düşüneceğimi bilmiyorum ama bizdeki defilelere ne kadar gıcık oluyorsam da bu da o kadar hoşuma gitti diyebilirim. Allah affetsin bizdeki sonradan görme show oluyor.
Madem tasarımcı olduğunu iddia ediyorsun, New York Fashion Week'te çık. Hı? Kolaydı?

Çekemeyenler vardır mesela, 'ohh çatlasınlar', diyorum. Bu şekilde göre göre kabullenecekler vardır. Sonra Amerika'da bile her yerdeler biz kendi ülkemizde daha nesini kabul edemiyoruz diye düşünecek aydınlanacaklar olacaktır hatta.
Belki bir gün insanlar birbirlerine bakınca beyazmış, siyahmış, teistmiş ateistmiş diye görmeyecek sadece insan görecek.
Bu noktada dünya insanı olmak önemli.
Bu da köşe bucak saklanarak değil sanırım bilakis ortalıkta olmakla olacak.

Tasarımcı Endonezyalı ve tesettürlü bir kadın. Bağlama stili bizim de yavaş yavaş oraya kaydığımız bir stil. Ancak defilede bütün o şaşalı, alabildiğine renkli kıyafetlerin üstüne bağlamasını tercih ettiği bağlama tarzı görsellerde gördüğünüz, çoğunluğumuzun da tercih ettiği bağlama stili.
Ne kadar 'bağlama stili', dedim, aslında bu o kadar normal ki bizim için stil bile değil.
Ancak bunu tercih etmesine de sevindim ;)



New York FashionWeek'te çıkan ilk Tesettürlü tasarımcının adı Anniesa Hasibuan. Fotoğrafların tamamını kendisinin Instagram hesabından aldım.
Takip etmek isterseniz şayet instagram hesabı: anniesahasibuan

16 Eylül 2016 Cuma

İhtiyaç

Fantastik kitap arayışımdan haberi olan var mı bilmiyorum ama fantastik bir serinin ilk kitabı olan "İhtiyaç"tan bahsedecekken uzun zamandır dişime göre fantastik kitap aradığımı ve bulamadığımı söyleyerek söze başlayabilirim.

Aradığım gibi bir kitap bulamıyordum.
Fantastik okuma yaşımın geçmiş olma ihtimalini ve vaktiyle çok güzel kitaplar okumuş olmanın etkisini göz önünde bulunduruyorum tabii ki.

Bu kitaba gelince, severek okuduğumu en başından belirteyim.

Yaz sıcaklarında bir çırpıda okudum. Ama bazı yerler çok tanıdık bazı yerler de çok anlaşılmazdı. Serinin ilk kitabı olması hasebiyle özellikle anlaşılmaz olması tercih edilmiştir diye düşündüm. Dört kitaptan oluşuyor seri ama ben şimdiden ikinci kitapta neler anlatılacak merak ediyorum.

Zara, babasının ölümünün ardından babaannesinin yanına taşınıyor ancak durumdan hiç memnun değil. Annesinin, kendisini, çocukların esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolduğu bir yere neden gönderdiğine bir anlam veremiyor. Bir de önce hayal olduğunu sandığı ancak daha sonra başkalarının da onu gördüğünü öğrendiği ve kendisini takip ettiğini düşündüğü bir adam var ki, yeni taşındığı yerde de bu adamı görüyor. Yeni arkadaşları bu adamın kim olduğu konusunda ona yardım ederlerken geçmişi ve saklanan sırları ortaya çıkıyor.

Dediğim gibi severek bir çırpıda okudum. Kitabın fantastik kısmından bahsetmenin spoiler olacağını düşündüğümden o kısma girmedim. Ama isterseniz girebiliriz :)

Yalnız Zara'nın şehir değiştirme nedeni geçerli bir neden gibi gelmedi. Annesi gördüklerini yanlış yorumlamış olabilir ama kızı da tutup babaannesine göndererek bence olayların göbeğine atmış oluyor. Hatta karşı tarafın işini de kolaylaştırmış oluyor. Hem de bile bile. Zara gibi bilmese neyse.
Bir de bazı açılardan vampir hikayelerini hatırlattı. Vampir yok bu kitapta hadi bu spoilerdan bir şey olmaz onu söyleyeyim.
Serinin devam kitaplarının daha orijinal olaylar ve karakterler barındırmasını ümit ediyorum.

Genç yaştakilerin bayılarak okuyacağına da eminim.

13 Eylül 2016 Salı

Deadpool

İzleyip yazmadığım, acaba hiç mi yazmasam diye düşündüğüm bir film daha.
Deadpool'un afişi hiç ilgimi çekmiyordu açıkcası.
Hatta itici geliyordu.
Ama övgüler harikaydı.
Benim de kafamı dağıtmaya ihtiyacım olduğu bir gün gülme garantili diye bu filmi seçtim.

Deadpool alternatif bir süper kahraman. Maskenin altına saklanma nedeninin ise alçak gönüllülükle hiçbir alakası yok. Söylerdim ama spoiler olur.
İnanılmaz hızlı konuşmalar, her saniye patlayan espriler ve dur durak bilmeyen göndermelerle temposu yüksek bir film.
Anladığım göndermeler dışında anlamadıklarım da var mıydı, diye düşünüyorum ve bence mutlaka vardı. Hepsini anlamak için bence Amerikan olmak lazımdı.

Karakterler gibi filmin de ahlak anlayışı yerlerde.
Şerefli gururlu kahramanları unutun. Zaten Deadpool'a kahraman demek de ne derece doğru, tartışılır.
Gülüp eğlendirecek, senaryo ve konusunu orijinal bulacağınız bir film.

Hep gidi Ryan Reynolds, Two guys, A girl And a Pizza Placeten beri tanırım seni, nerelere geldin.. Vay be.

11 Eylül 2016 Pazar

Yatak Konusunda Hangi Markaya Güvenebilirim?

Size bu yazıda önemsiz gibi görünen, aslında günümüzün büyük bir bölümünü geçirdiğimiz yataklardan bahsedeceğim. Birçoğumuz yattığımız yatağın öneminin farkında değiliz. Bilinçli olanlar ise yatak konusunu pek önemsemiyor. Piyasada satılan birçok yatak çeşidi var. Bunlardan hangisine güvenebileceğimiz ise muallak. Herhangi bir ev eşyası alırken genelde bütçemize göre hareket ediyoruz. Ev için bir yığın dekoratif ürüne veya kişisel kıyafetlere para harcarken, sağlığımız için en önemli eşyalardan biri olan yataklar için gerekli parayı ayıramıyoruz.

Sırt, bel ve omuz gibi ağrılarla yıllardır yaşayan insanlar var. Yatağın ne kadar önemli bir eşya olduğunu onlar daha iyi bilirler. Yatak üreticileri birbirleriyle kıyasıya yarışırken, aralarından birkaçı işini hakkıyla yapıyor. Bir yatak aldığınızda, olumlu veya olumsuz sonuçlarını hemen anlamayabiliriz. Bir iki ay sonra uyku problemleri başladığında veya tam tersine ağrılarınız geçmeye başladığında yatağın kalitesi hemen anlaşılır.

Piyasada bulabileceğiniz en rahat yataklar Yatsan’da. Bu konuda hiç yanılmadığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Yatsan’dan zamanında kanepe biçiminde de kullanılan çok amaçlı bir yatak almıştım. Yıllardır kullanıyorum. Bel ve sırt ağrılarımın zamanla geçmeye başladığını görünce, yatağın zannettiğimden daha önemli bir şey olduğunu anladım. Sabahları dinlenmiş olarak güne başlayamıyorsam, gün boyu ağrılarla baş etmek zorunda kalıyorsam zaten yattığım yatağa verdiğim bütün paraya yazık olmuş demektir. İlk başta pahalı olduğunu söyledikleri için çekindiğim, incelediğimde ise o kadar da pahalı olmadığını gördüğüm Yatsan’ın yatakları verdiğiniz paranın tamamının karşılığını hakkıyla veriyor.

Çok amaçlı yatakları birçoğunuz duymuştur. Çok amaçlı yataklar, yerden kazanacağım diye rahat olmayan bir kanepede uyumayı tercih eden insanlar için benzersiz bir seçim. Yatsan’daki çok amaçlı
yataklardan Daybed Yavrulu Kanepe, sıradan bir kanepeye göre çok farklı özelliklere sahip. Özel yay sistemiyle üretilen bu kanepe, aldatıcı görünüme sahip olan birçok yaylı yataktan çok daha konforlu.

Ayrıca bu kanepeyi aldığınızda, yatak örtüsü ve yastık alma gibi bir zorunluluğunuz da kalmıyor.
Çünkü bu parçaları Yatsan toplu hâlde veriyor. Yatsan’da benim kullandığım Daybed Yavrulu Kanepe dışında birçok seçenek yer alıyor. Yaylı yataklar, visco yataklar veya lateks yatakların birbirinden farklı modelleri var. Rahat ve huzurlu bir uyku için Yatsan’dan istediğiniz yatağı alabilirsiniz.

9 Eylül 2016 Cuma

D Vitamini

Son zamanlarda B12 eksikliği out, D vit. eksikliği in.
B12 eksikliğinin kadınlarda yaygın olması gibi D vitamini de kadınlarda daha yaygın.
Özellikle tesettürlü hanımlarda daha sık görülüyor demişti, Dr. Yasemin Bradley (idi sanırım), izlediğim bir programda.
O zamandan beri aklımda benim de, bu yorgunluk, gerginlik, aptallık.. belki sebebi budur.
Geçen yaz yorgunluktan ölüp ölüp dirildikten sonra nihayet doktora gittim.

D vitamini 10-20 arası eksiklik, 5-10 arası ise ciddi eksiklik olarak görülüyor.
Benimki 5'ten aşağıda çıktı :o
B12 eksikliği de hediyesi :/

Düşük çıkacağını biliyordum da bu kadar düşük beklemiyordum, neticede yaz mevsimindeydik.
Kullanılan 15 faktör güneş kremi bile d vitaminini %99 engelliyormuş.
E ben de malumunuz 50 faktör kullanıyorum :)

Hülasa pek yaygın D vitamini eksikliği ve ciddi rahatsızlıklara yol açabilmekte.
Kamu spotu gibi olacak ama şimdiye kadar baktırmayanınız varsa ihmal etmesin.
Benim kadar düşmesini beklemeyin.
Madem kamu spotu dedik şunu da ekleyelim, sağlıklı nesiller için D vitamini testi rutin kontrollere eklenmeli!

Bu yazı yeni bir yazı değil, taslaklarda unutulmuş bir yazı.
Ama geçenlerde tekrar baktırdım, doktorun bana verdiğinden fazlaca d vitamini kullandım. Kafama estikçe aldım. Ona rağmen D vit. 27 çıktı. Hala sınırı aşamamış olmama çok şaşırdım şimdi tekrar devam ediyorum. Demirim de eksik çıktı son tahlillerde, onu da hap yazacaktı doktor, şurup istedim. bayılıyorum tadına :))))

Şimdi yazarken fark ettim ki bu hafta b12 iğnemi olmayı unutmuşum. Birkaç gündür de d vit damlaları almayı unutuyorum. Aklıma gelmişken hemen alayım ;)

Siz de lütfen ihmal etmeyin tahlillerinizi, kontrollerinizi düzenli olarak yaptırın. D vitaminine baktırmak istediğinizi özellikle belirtin.

8 Eylül 2016 Perşembe

İzlemeli mi, İzlememeli mi: Outlander


Bu diziyi keşfetmem aslında biraz garip.
Çünkü ben öyle dizi falan aramıyordum. 
Kimse de önermedi. 
Ve ilk başta hayret ettim neden kimse önermedi diye ama izledikçe anladım nedenini. 
Galiba.

Benim keşfetmeme dönersek, Poldark dizisiyle ilgileniyordum, kitabını okuyacağım onun yüzünden Poldark'ı inanılmaz merak etmekle beraber başlamadım ama, işte Poldark'ın bir şeylerine bakarken Outlander'ı gördüm. 
Baktım Outlander'ın da kitabı var. Outlander kitabını araştırmaya başladım ama, nedendir bilmiyorum Outlander hakkında bir şey bulamadım, ya da bağlantıyı kuramadım, ta ki diziye başlayana kadar. 

Sonra kitabını da, buldum orada burada ayılıp bayılanları da :) 
Ama çok geç artık diziye başladım ve deneyimler bana bu saatten sonra kitabı merak etsem de hayal kırıklığından başka bir şey olmayacağını söylüyor.

Outlander dizisinin dilimize çevrilmiş kitabı, Epsilon yayınlarından Yabancı adıyla çıkmış bir seri. İkinci kitabın adı ise Kehribardaki Yusufcuk. Üçüncü kitabı da çıktı mı çıkacak mı, onunla da alakalı bir şey bulamadım ve yayınevlerinin böyle yarım yamalak iş yapmalarını sevmiyorum. Seriye başladıysan bir de tuttuysa nesine nazlanıyorsun, niye düzgün tanıtım yapmıyorsun, niye online satış sitelerinde, birinci kitap hangisi ikinci kitap hangisi, diye milleti araştırmak zorunda bırakıyorsun bilmiyorum.

Diziye dönersek.
Dizinin daha bismillah açılış bölümünde son derece gereksiz bulduğum sahneler var. Anladınız siz ne tür sahne olduğunu. O kadar sinir oldum ki, daha karakterleri tanımıyoruz hiçbir şey anlamadık bu ne yani diye. Ay yok izlemem zaten baş roldeki adam da hiç yakışıklı değil falan diye söyleniyorum ama sonra..
O! Ve ha!
Ben normal dönem dizisi bekliyordum, meğerse sadece bir dönem dizisi değilmiş. Fantastik de bir dizi aslında. 
Claire, zamanda yolculuk yaparak 200 yıl öncesine gidiyor ve durumu anlaması, kabullenmesi, geri dönmeye çalışması.. bunları merakla izliyoruz. 
Ve bu arada Jamie ile tanışıyoruz. Baş rolü beğenmedim mi demiştim? Baş rolü anlamadığımdan olabilir mi o?
Evet dizi merak ettiriyor kendini. Ama malum sahnelerin çokluğunu size nasıl anlatsam...
Böyle ileri sarıyosun, "haydaa hala mı devam ediyor?", diyosun, öyle.

Diziye devam etsem mi etmesem mi bilemiyorum. Konusu çok cezbediyor, diziyi bırakıp kitabını mı okusam diyorum ama ondan yana da çekincelerim var.

Birincisi önce diziyi izledim ve kitabın benim hayal gücüme katacak bir şeyi kalmadı, okudukça kafamda dizinin devamı çekeceğim :)
İkincisi de ne zaman önce filmi/diziyi izlesem kitabı sevmiyorum. Bana eziyete dönüşmesini istemiyorum. 
Üçüncüsü, kitap sıradan bir romans gibi gelebilir bana şu saatten sonra, hele böyle bolca sahne varsa.

Hepten bıraksam.. Bence konu ilginçleşecek, Claire'in kocası Jamie'yi 20.yyda görmüştü çünkü.
Sonra Jamie çok ♥ ♥
Sadece tipi değil cidden nasıl seviyor kadını ^.^ 
Tipi de artı tabii :)) 

Bir de kıyafetler.. Galiba gittikçe güzelleşecek de..

Nasıl uzun yazdım ya hu! Okudunuz mu?
Bıraksanız daha da yazarım. Niye bırakmıyorsunuz :P
Outlander izleyenler ve izlemeyenler olarak yazımdan bir şey anladınız mı, yorum bırakırsanız sevinirim.
İzlemeyenler izlemeyi düşünür mü bu yazıdan sonra mesela? İzleyenler/okuyanlar ne önerir bana?

7 Eylül 2016 Çarşamba

Sizin İçin Güneşin Soyundan Bir Sahne Seçtim

O kadar uzun zaman oldu ki Kore dizisi izlemeyeli, fark ettiniz mi?
Yavaştan geri dönüyorum sanki. Ama yavaştan. Ve hızlanmaya niyetim yok gibi :)

Dönüşüm de meşhur Decendants of the Sun dizisi ile oldu.
Dizinin bölümlerini yarıladım.
Ama şimdiden söyleyeyim öyle ayılıp bayılmadım diziye.
Aşırı övülüp beklentimin tavan yapmasıyla alakalı olabilir, ya da beni şahane bölümler bekliyor olabilir. 
Bakalım, bitince yorumlarım ama önce o diziden sizin için seçtiğim repliği görelim.

Uzun bir aradan sonra telefonları yeniden çekmeye başlayınca karakterin gördüğü.
Öncesinde, ne şahane arkadaşlarım var, diyor :)

Bu sahne çok tanıdık gelmişti bana. Umarım size gelmemiştir ama.
Ben bir bölüm daha izleyeyim madem.

Bana gerçekten güzel dizi önerileriniz varsa, önerilere açığım bu arada.

6 Eylül 2016 Salı

Crazy Stupid Love

Ben çok fazla birikmiş film yazım var, filmleri biriktirmeye devam mı etsem yoksa arada yazsam mı bilemiyorum.
Hele hele bu filmden bahsedip bahsetmemek konusunda da kararsızım açıkçası.
Ama komik ve romantik filmdi. Neden bu kadar geç izledim, dedim izledikten sonra ama afişi görünce hatırladım afişinden ötürü.
Ama ben o afişi kullanmayacağım :)


Cal sıradan bir aile babasıdır, her şeyin yolunda gittiğini sanırken eşi tarafından aldatıldığını öğrenir ve yıkılır. Depresif depresif barda takılırken bir kazanova ile tanışır ve kazanova bir eğitmen gibi Cal'e kılık kıyafetinden kadın tavlama konusuna kadar yardımcı olur ve birbirlerinin arkadaşı olurlar.
Neredeyse filmin yarısını anlattım ama sürprizi bozmadım.
Komik, eğleneli, romantik bir film.

Yalnız artık Amerikalıların komik anlayışının bana edepsiz geldiğini ayrıca belirtmek isterim. Ona göre izlemek isterseniz siz bilirsiniz :)

Steve Carell, Julianne Moore, Ryan Gosling, Emma Stone gibi tanıdık isimler, Kevin Bacon ve Marisa Tomei gibi tanıdık simalarla renklenen bir film olduğunu da eklemek gerekir.

5 Eylül 2016 Pazartesi

Maskeli Kedi

Bengüsu Özcan kıskanılası genç yazarlardan.
Genç dedim diye aklınıza wattpad gelmesin, bir wattpad yazarı değil. Ben de öyle sanıyordum ama :)
Aslında bu kitap bende uzun süredir var ama yazarın ikinci kitabının çıkacağını duyduktan sonra okumak için iyice heves ettim. Kitabı hemen öne çekmemin bir diğer nedeni de, Gökçe'nin yanı sıra, Şahika'nın da okuyup beğenmesi oldu.
Sınav biter bitmez önce bu kitaba başladım.

Bu arada kitap instagram hesabımda hediye ediliyor. Hala süreniz var, bir bakın ve bence katılın. ^.^
Gelelim konusuna.
Ben konusunu bile okumadan başladım kitabı okumaya. O yüzden kızı önce eskort sandım.
Eylül genç bir oyuncu. Kendine 'profesyonel kandırıkçı' diyor. Oyunculuğunu tiyatro yerine yardıma ihtiyacı olan insanlara yardım etmek için kullanıyor ve aslında bu sayede geçimini sağlıyor.
Öğrencisinin velisiyle görüşmek isteyen bir öğretmenin karşısına müşterisinin velisi olarak çıkarken, müşterisinin anne ve babasının karşısına da çocuklarının öğretmeni olarak çıkabiliyor.
İnsanlara destekli atmaları konusunda 'destek' olarak yardım ediyor yani.

Hoşuma gitti konusu da, yazarın dili de. Eksikler olsa da bir ilk kitap için oldukça iyi bence. Sondaki banka kısmını hiçbir şekilde mantığıma oturtamadığımı söylemek zorundayım ama.
Yine de yazarın bu ay çıkacak olan ikinci kitabını hiç geciktirmeden, nazlanmadan okuyacağımı sizlere bildirmek isterim.
Siz de belki bana eşlik etmek istersiniz ve belki de 2. kitaptan önce ilk kitabı okursunuz diye hemen yazsını hazırladım ;)

Bu arada Bengüsu Özcan'ı instagram ve twitterdan bngsozcan adıyla takip edebilirsiniz.
Bir de web sitesi vardı, buraya ekleyeyim ve ben de bu yazıyı yayımladıktan sonra, web sitesini incelemeye gideyim: www.bengusuozcan.com

4 Eylül 2016 Pazar

Pia Hakko'nun Gelinliği


Bu bir düğün/gelinlik blogu olsaymış, 2016 parlayan yılı olurmuş.
Düğün haberi vermeye gelinlik yazısı yazmaya yetişemiyorum resmen.

Ben zaten severek yazıyorum ama sizden de bu yönde beklenti olunca, haberim olmayan düğün kalmıyor. Misal bu düğünü İpek haber verdi bana, yazmayacak mısın dedi ^.^
Instagramda etiketlenmediğim ünlü düğünü yok :))

Buradan yetkilere sesleniyorum, bence beni düğünlere davet edin, hem blog için fotoğraflarımı kendim çekerim, hem de gerektiğinde mendili elime alıp halay başı olurum.

Ay yok bir daha düşündüm de, Hakko'lar beni düğüne çağırsaydı ne giyerdim yaw?!
Bir de 'o ne giyeceğim?' stresini her hafta sonu yaşamak mı?! Ahh yok yok, böyle de iyiyim.

Amma uzattım.. ama heyecan olsun diye, yoksa geveze olduğumdan değil.
Efendim ben de tanımıyordum ama öğrendim Vakko Holding yönetim kurulu başka Cem Hakko'nun Bettina Machler ile evliliğinden olan kızı (demek ki başka evliliklerinden de çocukları var, buradan onu anlıyoruz) Pia Hakko, yedi yıldır birlikte olduğu Kerim Yeşil ile evlenmiş.

Sinagogda olması planlanan tören sonradan Four Seasons Otele alınmış.
Gelinlik alabildiğine sade. 
Pronovias'ın sahibi Alberto Palatchi Pia Hakko için özel tasarlamış bu gelinliği. Keşke biraz daha sade yapsaymış.. size de, tasarlarken fazla zorlanmamış, diye düşündürmedi mi? :))
Adam hiç kasmamış ya. 

Gelinliğin nikah kıyılırken ki hali çok çok hoşuma gitmekle beraber, cidden inceledikçe, vay canına daha ne kadar sade olabilir ki, diye şaşkınlık içinde kaldım.

Bir korkum da şu ki, sade ama çok zor ve kolay sanıp bu gelinlikten yaptırmak isteyenler, ya da bu gelinliği nişanında ya da bir başkasının düğününde giymek üzere farklı rengini bizim terzilere/gelinlikçilere diktirmek isteyenler olacak ve asıl cümbüş o zaman kopacak gibi. Çünkü her ne kadar bir esprisi yok gibi gözükse de olay detaylarda saklı, gelinliğin işçiliğine söylenecek söz yok, sakın yaptırmaya kalkmayın, tamam mı?

Tabii ki bir gelinlikle bir düğünle evlenecek değildi Pia Hakko.
Sanırım dün de Mykonos'ta bir düğün yapmışlar, ondan önce de bir party vermişler, falan da filan. Artık 40 güne tamamlarlar herhalde.
Zaten yedi yıldır beraber olan bir çiftin birlikteliklerini böyle binlerce davet ve partiyle kutlamasına bir anlam veremedim ben, siz bi anlam verdiyseniz aydınlatın beni ^.^

Dünkü eğlencelerinden görüntüyle yazımı sonlandırıyorum ve bu düğün ve gelinlik hakkında yorumlarınızı bekliyorum ♥

3 Eylül 2016 Cumartesi

Gökhan Tepe'nin Düğünü, Eşi ve Gelinliği

Ne bereketli yılmış ya hu!
Evlilik haberi veriyorum veriyorum bitmiyor.
Sen de iyi sardın bu yazılara demeyin, bak bi' yazmıyorum neden yazmadın diyorlar. İnsanlar benden düğün kritiği yapmamı istiyor yani, bunu ben keyfimden yapmıyorum (keyfinden yapıyor)

Yazmakta geciktiğim bir yazı oldu biliyorum, aslında düğünün ertesinde ben görsellerimi hazırlamıştım. Sonra gene ne olduysa yazamadım sonra da vakti geçti dedim üzerine düşmedim ama istek üzerine dedim ki yaw sizi mi kıracağım ^^

Gökhan Tepe, herhalde gerek şarkıları gerek beyefendiliğiyle herkesin sevdiği bir isimdir.
Peki kimle evlendi bizim beyefendi ve yakışıklı ve güzel sesli ve ... şarkıcımız?

Kesin cadı biriyle evlenmiştir :P

Gelin kızımız, ki onun bir adı var, Aylin Özer, Gökhan Tepe'nin iki yıldır birlikte olduğu vokalistiymiş. Cadı lafını hemen şu dakika geri alıyorum. Aman Allah'ım! Tam bir Cindirella hikayesi değil mi ama?
Filmlik, kitaplık bir şey bu. Hele şu poz ♥♥♥


Gelinliğin etekleri çok hoşuma gitti doğrusu ama straplez üst kısmı hakkında, sevmediğim için, yorum yapmak istemiyorum.

Çok yakışmışsınız ya hu! 
Allah mesud etsin ♥
Siz beğendiniz mi gelinimizi peki 😃

2 Eylül 2016 Cuma

Anarşi

Son zamanlarda yazın okuyamamanın acısını çıkartarak hızla ve güzel kitaplar okudum.
Bunlardan biri de Anarşi idi.
Aslıda uzun zamandır beklenen bir kitaptı ve ağustos ayında nihayet okuyucuyla buluştu.
Pek de güzel oldu.

Bu kitabın türü distopya.
Distopyalar şükür sebebi ya cidden.
Onları okuyup da nasıl nimet içinde yüzdüğünü düşünmeyen var mı?


Bu kitapta bildiğimiz dünya 15 yıl önce dünya savaşlarında birbirine girmiş o da yetmemiş, ülkelerde iç savaşla bölüne bildiği kadar bölünmüş ve insanlar artık kamplaşmış. Her kamp diğerinin düşmanı. baskınlar yapılıyor ve birbirlerinin kaynaklarını çalarak hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar.
bu baskınlar sırasında Kara Kanat lideri Hayden Gri Taş liderinin kızı Grace tarafından yakalanıyor ancak...
Normalde, baskın sırasında yakalanan kişi sağ bırakılmaz.
Grace Hayden'i serbest bırakacak mı dersiniz?

Kitap Grace ve Hayden ağzından anlatılıyor.
Bu tarz kitapları seviyordum, ilk zamanlar çok orijinal geliyordu. Hâlâ keyifle okuyorum ama yazarların kolaya kaçtığını da düşünmüyor değilim :)

Türü distopya olmasına karşın aşk unsuru ağır basıyor. Devam kitabı olmasına rağmen heyecanlı bir şekilde bitmiyor. Daha farklı bitmesini beklerdim.
Kitap çok rahat okunuyor, akıp gidiyor adeta. Bir günde bile rahatlıkla okursunuz ki ben bir buçuk güne yaydım :)
Tarzı olanlara ve okuması ağırlaşanlara, ağır bir kitaptan yeni çıkıp böyle kitaplarla kafa dağıtacaklara rahatlıkla önerebilirim.

1 Eylül 2016 Perşembe

Yeni Mevsim, Yeni Kitap Kulübü ♥

Eylül, yeni bir mevsim, yeni bir sezon, yeni umutlar ve yeni başlangıçlar demek değil mi?
Biz de, bu eylülde yeni kitaplara başlayalım, dedik, ama bunu yalnız yapmayalım bir kulübümüz olsun dedik.
Merhaba yeni kitaplar.
Hoşgeldin Eylül!
Hoşgeldin en sevdiğim mevsim.

Her şey geçen ay bir gönderide etiketlenmemle başladı.
Esra ve Şahika bana 'sensiz olmaz' derler de ben kayıtsız kalabilir miyim?


Dün Florya Gloria Jeans'te oryantasyon buluşması gerçekleştirdik. Grubun 4 elemanı da o gün bir arada olsun diye çok uğraştık ancak kısmet, Hilal kızının muhalefetiyle fiziken yanımızda olamadı.

Okunacak kitaplar belirlendi, liste yapıldı. Kahveler içilirken kahkahanın dozu kaçtı.

Biz Florya'da kaynatırken Hilal de Üsküdar'da makyajı yapılmış, giyinmiş kuşanmış Alanur'un uyanmasını bekliyordu. Hilal'in gelmesini ne kadar çok istediysek de Alanur'un bu ehli keyif tavrı karşısında çok eğlendiğimi söylemek istiyorum :)
Kitap Kulübü hakkında biraz detay vermem gerekirse, her ay bir kitap buluşması gerçekleştirmeyi çok arzuluyoruz. Bir yıllık bir liste hazırlandı bile. Onun yanında her ay yeni mekanlar görmek, her ay ortak bir film izlemek de istiyoruz.
Bunlardan hangisi ya da hangileri, hangimize nasip olur şimdiden bilmek mümkün değilse de, bu fikrin beni çok heyecanlandırdığını söylemek isterim.


İlk kitabımız Esra'nın seçtiği; Kibritleri Çok Seven Küçük Kız.