arkadya yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
arkadya yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Ekim 2019 Pazartesi

Dostluk Ekmeği

Ya kitap o kadar uzun süredir ama o kadar süredir bende okunmayı bekliyor ki..
Yani bu okunmayan kitaplar beni nasıl rahatsız etmesin?
Bir süredir sırf senelerdir raflarımdan okunmayı bekleyen gariban kitaplarımı okuyor ve yeni kitap almıyorum.
Yeni bir kitap okuyacağım zaman ruh halime göre birini seçiveriyorum.
Genelde yorgunken, bir şey izlemek/düşünmek istemediğim zamanlarda hemen kitaplara sığınıyorum.
Bu kitabı, ben bu kitabı ne güzel okurum, diyerek sonunda çıkartıp okudum.


Tahmin ettiğim gibi ben yormadı, sıkmadı, beni başka bir ülkede yabancı birilerine önce komşu sonra arkadaş etti sonrasında da sıcaklıkla bu dünyaya gönderdi.

Amiş dostluk ekmeği diye bir şey varmış gerçekten, çok lezzetliymiş evet ama yaptığın zaman o kadar fazla hamur elde ediyormuşsun ki başkalarına da vermen gerekiyormuş.

Oğlunu kaybettikten sonra, ailesinden ve arkadaşlarından kendini soyutlayan Julia'nın, bir gün evin kapısında amiş dostluk ekmeği ve mayası bulmasıyla değişen hayatını anlatan sıcacık bu romanı okumanızı tavsiye ederim.

12 Şubat 2019 Salı

Beyaz Kasımpatı

Hep İkinci Dünya Savaşı ve Nazi zulmünü okuyacak değiliz ya.
Bu kitapta ikinci dünya savaşı sıralarında Kore'de yaşanan insanlık dramını okuyoruz.
Açıkçası dayanılır gibi değil ve gene benim tezimi kanıtlar nitelikte.
Her ne kadar cepheye erkekler gitse de, tüm bu savaşlarda olan kadınlar ve çocuklara oluyor.


Tarihler 1943'ü gösterdiğinde Hana henüz 16 yaşında annesiyle denizin derinliklerine dalarak geçimini sağlayan bir kızdır. Küçük bir de kardeşi olan Hana'nın hayatı hem annesiyle dalıp hem de kıyıdaki kardeşine göz kulak olduğu bir gün tamamen değişir. Kıyıda bir Japon askerini gördüğünde onun kardeşini fark edip kardeşini götüreceği düşüncesiyle tüm gücüyle kıyıya yüzer kardeşini saklar ancak kendisi kurtulamaz. İşte kardeşi saklandığı yerden çıkmasın diye çığlık bile atmayan Hana için karanlık günler bu şekilde başlar.

Çok üzüldüm, çok kırıldım, çok sinirlendim.
Gerçek hayat hikayelerinden yola çıkılarak hazırlanmış bir roman bu.
Okumak lazım. Empati yapmak lazım. Ders almak ve güçlü olmak lazım.

"Ne kadar çok kelime bilirsen o kadar güçlü olursun."

25 Ağustos 2018 Cumartesi

Masallar Gerçek Olsa

Ayy, yaşasın kitap yorumu yazıyorum.
İşte kendimi blogger hissettiğim tek konu. E diyeceksiniz düğün?
Onda kendimi modacı gibi hissediyorum 😂
Kitaplar başka..

En sonunda yaza uygun, bana uygun, film gibi merakla elimden bırakmadığım bir kitaba denk geldim.
Sanki yüz yıllardır böyle kitap okumamıştım. İlaç gibi geldi diyebilirim. Yazar da benim yeni gözdem olabilir.
Teşekkürler Arkadya.. Sen de olmasan...


Kitap iki kardeşin ağzından anlatılıyor, bir Rachel'ın hikayesini bir Jenny'nin hikayesini okuyoruz.
Jenny kocasından ayrılmış ama hala arkadaş kalabilmiş, düzenli olarak görüşen ama bundan memnun mu değil mi net olmayan bir gelinlik tasarımcısı. Ah o gelinlikleri öyle merak ettim ki, Jenny'nin dükkanına gitmek istedim.
Büyüdüğü kasabada bir dükkan açıp artık orada çalışmaya başlıyor; böylece mutlu bir evlilik sürmekte olan kız kardeşi Rachel'a ve üçüz yeğenlerine de yakın oluyor. Bir de tabii karamsar annesine..
Rachel ise mükemmel anne ve mükemmel eş olayım derken kendinden vazgeçtiğini ancak yaşayacağı bir şokla fark ediyor.
Bu kadar yeter.
Leo'ya değinmek isterdim ama ona girersek bütün her şeyi buraya dökmekten korkuyorum :))
Çok sevdim kitabı.
Elimden bırakmadan okudum 528 sayfayı.
Güzel bir romantik komedi. Aile dram biraz da belki.
Hani hala tatile çıkmayan varsa havuz kenarı kitabı arıyorsa bu kitabı hemen alsın derim.

30 Nisan 2018 Pazartesi

Yıldızları Yeniden Yazalım Seninle


Kapağın beni benden alıp çok şey vadettiği bir kitapta sıra.
Yıldızları Yeniden Yazalım Seninle, Clare Swatman tarafından yazılmış bir ikinci şans hikayesi.
Eşini bir kazada kaybeden Zoe, bir gün 20 yıl öncesinde uyanır. Liseden mezun olduğu üniversiteye başlayacağı hatta ileride evlenip, tam da tartıştıkları bir günde kaybedeceği eşiyle tanıştığı zamana döner.
İlkin durumu kavramakta zorlansa da Ed'i tekrar göreceği için heyecanlıdır ve sürekli neyi değiştirmesi gerektiğini keşfetmeye çalışır. Acaba müdahale etmeli midir?
Aslında bu geçmişe dönmesinin tek nedeni Ed'i kurtarma düşüncesi olmasına karşın hiçbir şeye karışmaması değiştirmeye çalışmaması sinir bozucuydu bana kalırsa.
Ed'in evliliğe karşı olup çocuk istemesi, Zoe'nin çocuk istemeyip evlilik evlilik diye diretmesi de öyle.
Bana beklediğimi vermeyen bir kitap oldu açıkçası.
Acaba bu sefer hangi güne uyanacak diye beklemek, bu sefer değiştirecek mi diye merak etmek hoştu tabii.
Bu tür kitapları seviyor, fazla takılmadan okuyabiliyorsanız güzel bir yaz kitabı olabilir sizin için.

16 Şubat 2018 Cuma

Sisli Hatıralar Rıhtımı

Hazol Gaynor'ın ülkemizde yayımlanan ikinci romanı ancak ben ilk defa okudum kendisini.
İki kitabı da Arkadya yayınlarından çıkan yazarın bu kitabını beğendiğimi rahatlıkla söyleyebilirim.

Titanic hikayesi aslında. Geminin batacağını bile bile okuyorsunuz ve tadı kaçmamış oluyor.
Grace'in doğum gününde büyükannesi ona Titanic'te yolculuk yapanlardan (haliyle) kazada sağ kurtulanlardan olduğunu söyler ve hikaye başlar.
Büyükanne Maggie, Grace'in şimdiki sorunlarını çözmesine de yardımcı olacaktır.
1982 ve 1912 yılları arasında geçen iki hikayeye yer verse de ağırlık 1912, Titanic kısmı.
Ve gerçek yaşam öykülerinden esinlenerek yazılmış olması açısından da önemli.
Meraklılarının pek seveceğine eminim.
Keyifli okumalar.

15 Ocak 2018 Pazartesi

Issız Kar Taneleri

Kimberley Freeman'ın bitmek bilmeyen 694 sayfalık son kitabının yorumunu sizlere sunmaktan gurur duyarım :)
Bitmek bilmemesinin sebebi benim ağır okumam, başka şeylerle ilgilenmekten okumaya az zaman ayırmam ve tabii birkaç kitabı hep beraber okumaya çalışmam.
Yoksa Freeman gene çok akıcı bir roman yazmış.

Bu romanda Freeman Rus bir aileyle tanıştırıyor bizi. Önemli karakterlerimizden ikisi annesini  küçük yaşta kaybetmiş ve babaları da karısı öldükten sonra kızlarını amcaları Ivan'a bırakıp bir daha onlarla iletişime geçmiyor. Kızlar amcalarının kızı Sofi ile kardeş gibi büyüyor. Kızlar büyüyüp genç kız olduklarında Rusya'dan bu yokluktan kurtulma planları yapıyorlar ve Sofi'nin zeki planı sayesinde kurtuluyorlar da. Ancak bu olayın lanetini hep peşlerinde hissediyorlar.
Kızlar hep düşledikleri masallara ulaşabilecek mi? Peki her masal mutlu sonla biter mi? Kitabı okuyup öğreniyoruz.
Kimberley Freeman genellikle ikili bir öykü anlatır ve çoğunlukla da iki zamanlıdır. Okurken günümüzden geçmişe gideriz, günümüz hikayesiyle birleşecek kısmı iple çekeriz. Ancak bu kitapta gelecekle açılsa da onunla kalıyor ve gelecek geçmiş şeklinde ilerlemiyor. Bir merak unsuru katmış kitaba tabii ama ondan sonra o kadar öncesinden başlıyor ki hikaye ve öyle olaylar oluyor ki, sizi sonuca götürmemek için çabalamış gibi geliyor.
Başlangıç kısmı olmasaydı da merakla okurdunuz halbuki.

Kimberley Freeman ile tanışma kitabı olmak için iyi bir tercih olmasa da, Freeman severlerin zevkle ve sıkılmadan okuyacakları kesin.
Keyifli okumalar.

Kimberley Freemen'ın diğer kitapları, sırasıyla:
Kır Çiçeği Tepesi
Deniz Feneri Koyu
Kor Adası
Zümrüt Şelaleleri
Esir Şarkılar Vadisi

8 Kasım 2017 Çarşamba

Kırmızı Şemsiyeli Kız

Size de oluyor mu söyleyin lütfen. Okumak, okumak ve okumak istiyorum.
Okuduğum şeyleri unutmayayım, yeni şeyler öğreneyim istiyorum.

Bu yazarın ilk kitabını okumamışım mesela. Aranızda muhakkak okuyanlar çıkacaktır; Kadife Çiçekleri Düşerken..
Yazar Susan Meissener, belli ki benim sevdiğim tarzda yazıyormuş ancak benim haberim bile yokmuş.

Bu kitap 2. dünya harbinde birbirinden ayrı düşen Londralı iki kardeşin  hikayesi.
Günümüzde açılan bir hikaye. Tarih öğrencisi Kendra'nın ikinci dünya savaşını yaşamış biriyle röportaj yapması gerekmektedir. Isabel 93. yaş gününde Kendra'yı ağırlar ve ona hayat hikayesini anlatır.
Savaş arka planda kalıyor desek doğrudur. Savaşın tek etkisi iki kardeşin ayrı düşmesi de diyebiliriz.
Savaş devam ederken ancak henüz İngiltere bombalanmamışken, Emmy ve ailesini tanıyoruz. Emmy'nin kız kardeşine annelik yapmasını, annesindeki eksiklikleri okuyor, babası hakkındaki gerçekleri merak ediyoruz. Çok fazla bilgi vermiş gibi olmazsam Charlotte gibi bir koruyucu aileye verilmesindeki şansı nasıl teptiğini ve bunun sonuçlarını öğrenip üzülüyoruz.
Daha neler neler..
Başarılı bir kitap.
Sadece bu iki zamanlı hikayelerde ben şeyi seviyorum.. iki hikaye olmasını. Hani günümüzde açılıp geçmişe gitmesi değil de.. bir bölüm günümüz hikayesinde bir bölüm geçmiş hikayede geçip sonunda birleşmesini seviyorum.
Bunu en güzel yapan da tabii.. Sarah Jio diyeceğim sanıyorsunuz ama Kimberley Freeman.
Sarah Jio'nun yeri de başka tabii. O da başka yönlerden iyi.

Neyse fazla uzattım, farkındayım. Güle güle okuyunuz.

10 Ekim 2017 Salı

Bir Başka Gökyüzü


Çok merak ettiğim bir kitaptı bu kitap.
Aslında okumaya da korkuyordum konusu itibariyle.
Görme engelli doğan bir çocuk ve onun için her şeyi göğüsleyen bir anne anlatılıyordu.

Twyla ve Dylan'nın çocukları Charlie kör doğuyor. Twyla ilk andan itibaren huzursuz hissetse de en başta bilmiyorlar. Ancak birkaç ay sonra anlaşılıyor.
İlk etapta ne yapacaklarını bilmiyorlar.
Evladının gökyüzünü göremeyecek olmasını bir türlü kabullenemiyor anne. Ona olan sevgisi çok büyük. Görse de görmese de. Ancak yapılacak bir şey varsa da yapmak istiyor.
Tedaviler araştırıyor.
Riskli ve masraflı bir tedavisi mümkün.
Bu noktada ise herkes söz hakkı varmışçasına bu durumu kabullenmesini değiştirmeye çalışmamasını söylüyor. Hatta isimsiz mektuplar alıyor.
Bu kısımlar çok sinir edici.
Size ne ya, size ne?!
Ne demek tedavi imkanı varken tedavi etmesinmiş!
Çok fazla anlatıp tadını kaçırmak istemiyorum ama daha bir sürü olay var kitapta.
Anneleri derinden etkileyecek bir kitap olduğuna şüphem yok.
Empati kuran herkesi derinden etkiler aslında. Twla ise güçlü bir karakter.

Yazar Cath Weeks'in bir de baskıcı anneler ve çocuklarıyla ilgili bir kitabı varmış. Onu da çok merak ettim.Umarım dilimize çevrilir.

11 Eylül 2017 Pazartesi

Kelebek ile Keman

Gelelim bir yahudi soykırımı alt yapılı romana daha.
Bu tarz kitapları her okuyuşumda, bu konulu kitapları okumak istemediğimi, söylememe rağmen yine de okuyorum, değil mi?
Ama öyle okumak istemiyorum.
Genelde kitapların konusuna, arka kapakta yazan hikayesine bakmıyorum ama bunu biliyorsunuz.
Bu yahudi soykırımlı kitapları okumamak istemememin nedeni de hristiyanların yahudi düşmanlığı gibi değil. Bunu da açıklamayı borç bilirim. Sadece samimiyetsiz geliyor. Dünya üzerinde bu kadar acı varken, üstelik bunların yarısına yahudiler sebep oluyorken, hristiyanların çıkıp da, biz seneler evvel sizden sabun yaptık ama hepimiz öyle değiliz biz aslında iyiyiz, diye günah çıkarmaları samimiyetsiz geliyor.
Ne yapacaksınız yani şimdiki katliamların üzerinden 70-80 yıl geçtikten sonra, ya kusura bakmayın biz de böyle olsun istemezdik mi, diyeceksiniz?
İşte bu konuları okumamak istemememin sebebi bu.

Bu kitapta yahudilere yardım eden avusturyalıların yahudiler gibi kampa düşmesi anlatılıyor.
Bu da bana şey gibi geliyor; bakın işte biz de çektik.
Erik Ağacı da böyleydi. Yani gerçekten günah çıkarıyorlar. E yahudiler bu soykırımın ajitasyonunu yapmaya devam ederse günah çıkaran çok olur.
İkili bir hikayesi var biri günümüzde geçiyor haliyle.
Günümüzde geçen kısımda Sanat galerisi işleten (sanat galerisi işletmek demek de kulağa abes geliyor) Sera James soykırım zamanından kalma bir tabloyu araştırmakta. Bu tabloyu ararken de yolu William ile kesişiyor.
Yazar sanat tarihi mezunuymuş ve soykırım zamanında kalma ciddi eserler varmış. Üniverite bunu ilk duyduğundan beri bu konuya eğilmiş. Yine yazarın instagram profiline baktığınız zaman dindar bir hristiyan olduğunu anlamanız mümkün.
Bunu romana da serpiştirmiş. Hem de iki hikayeye de.
Geçmiş hikayede Adele'nin gücünü Tanrıdan alması hoştu ancak günümüz hikayesinde Sera ile William'ınki biraz zorlamaydı.

Özetle kitaba duyduğum tüm olumsuzluğa rağmen beğendiğimi söylemeliyim :) Buna ben de şaşırdım.
Yer yer acemice yazılmış kısımlar olduğunu düşünüyorum ama. Aşırı olmamakla birlikte tekrara düşülmüş gibiydi; sayfada bir diyalog var diyelim, ikinci sayfada Sera yanlış bir yerde şaşırıyor aynı kişi olayları ona tekrar anlatıyor. Halbuki Sera aptal bir karakter değil. Böyle ufak tefek ama sıkan yerler. Ama az.

Yalnız sıkı eleştirdim değil mi?
Yahudi soykırımını, ikinci dünya savaşını anlatan ama detayla boğmayan kitaplardan, hatta iki hikayeli hikayelerden hoşlanıyorsanız çok seveceğinize eminim. Ben tüm olumsuzluklarına rağmen -keyifle demeyeyim çünkü acıklı bir hikaye- ilgiyle okudum.

28 Ağustos 2017 Pazartesi

Sherlock'un Kadınları


Sherlock Holmes etrafında dolanıp duruyorum ama bir türlü Sherlock okuyamıyorum.
Evet bu kitap da bana asıl okumama gerekenin Sir Arthur Conan Doyle'un Sherlock Holmes'u olduğunu hatırlattı.
Çünkü yazar bir Sherlock hayranı.
Defalarca okumuş kitaplarını. Aklına, kitaplarda sadece ismi geçen bir karakter ve Sherlock Holmes'un  ev sahibi olan Bayan Hudson'a başrol verme fikri gelince de ortaya bu kitap çıkmış.

Sherlock Holmes'un geri çevirdiği davalardan birini üstleniyor Bayan Hudson.
Bayan Hudson ve Doktor Watson'ın eşi Bayan Watson. Sherlock Holmes'un durumdan haberi yok tabii.
Kadın oldukları için fazla dikkat çekmiyorlar ve kadınlar onlara daha rahat içlerini dökebiliyor.
Sonuçta ortada kadınlara şantaj eden biri ve onları zor durumda bırakan hatta ölümle sonuçlanan vakıalar var. Kadınların çözmesi de gayet makul.
Tabii bir kadın gözüyle bunları söyleyebiliyorum. Erkek bakış açısı kitapta yer alıyor.
Bu noktada yazarın biraz feminist olmasından şüphelendiğimi belirtmem gerekir.

Sonuç itibariyle güzel bir polisiyeydi. Ancak ben Sherlock okumadığım için karakterlerin ruhu tam yansıtılmış mıydı, bir fikir sahibi değilim.
Yine de dediğim gibi Sherlock kitaplarına merak saldım.
Belli ki bir gün Sherlock okumam gerekecek.

22 Mart 2017 Çarşamba

İpeği İşleyen Kız

Arkadya'nın güzel kapaklı güzel kitaplarından biri olan İpeği İşleyen Kız Hayalperver kitap kulübümüzün ikinci kitabı oldu.

Biri geçmişte biri günümüzde anlatılan iki farklı olay ve tabii o iki hikayenin kesiştiği kitaplardandı, Ve ben böyle kitapları seviyordum. Zaten biliyorsunuz bunu.
Keli Elles ilk defa okuduğum bir yazar.
Çok başarılı buldum ama.
Konu da çok güzeldi. Acıklıydı ve gerçek hayat hikayelerinden esinlenerek yazılmış bir kitap olduğu için çok etkileyici.
Bu kitapta daha önce bahsedilmeyen bir konu var. Amerikalıların Çinlilere yaptıkları zulüm.
19. yüzyılda Çinliler Amerika'ya çalışmak için gelirmiş, ve Amerikalılar kendilerinden ucuza çalıştıkları için ve gittikçe çoğaldıkları için bu ufak tefek çekik gözlü insanlardan pek hazzetmemiş. Her yerde değilse de bazı kesimlerde ciddi zararlar verilmiş bu insanlara.

Hell On Wheels isimli bir dizi vardı hatırlar mısınız bilmem. Onun son sezonunda da Çinliler demiryolu inşası için gelmişlerdi ve gene beyazlar çinlilere zulüm etmeseler de iş gücünü aldıklarını için kızıyorlardı. O dizi için hep yazı yazmak istemiş bir türlü yazamamıştım bu arada :)

Neyse konudan uzaklaşmayayım.

Böyle ikili hikayeleri okumayı sevenlere özellikle önerimdir. Zaten Arkadya'nın kitaplarını seviyorsanız o çizgide sizi memnun edecek bir kitap olduğunu da söylemeden edemeyeceğim. Gerçek hayat hikayelerinin olması da kitabın artılarından.

30 Ocak 2017 Pazartesi

Heidi Büyüyor

Arkadya Kitabın Büyüklere masallar dizisinin ilki Heidi, ikincisi Heidi büyüyor idi.
Heidi yazıma linkten ulaşabilirsiniz.

Heidi Büyüyor'un yazarı, Heidi'nin çevirmeni.
Hikayeyi devam ettirmiş ve Heidi'nin genç kız oluşunu bize göstermek istemiş.
Sayfa sayısı oldukça az ve karakterlere sadık kalınmış.
Heidi bu kez yatılı okulda, Alp dağlarının özlemini çekiyor.
Hayali ise kendi köyünde öğretmen olmak..
Çok şirin.
Güzel bir devam kitabı olmuş. Hepinizin Heidi için dileyeceği şeyler ayrıca, üzücü bir şey yok, hadi mutlu olun..😊

Kapaklar harika ama ya..
Büyüklere Masallar dizisinin sıradaki kitabı ne ve nasıl olacak acaba...

13 Ocak 2017 Cuma

Heidi

Arkadya Kitap geçtiğimiz senenin sonlarında "büyüklere masallar" dizisi çıkarmaya -Heidi ve Heidi büyüyor ile - başladı.
Bana da hediye olarak gönderilmişti.
Size bu yazımda ne kadar güzel olduğundan, ciltli bez kapaklarının harikalığından bahsetmiştim.

Şimdi de kitap yorumuna gelelim.
2016 bitti ancak 2016'da okuğum kitaplardan vaktinde bahsetmediğim için kitap yazılarım bitmedi.


Heidi, izlediğimiz Heidi aslında.
Heidi'nin yaşlı ve huysuz amcaya teslim edilişinden sonra tekrar geri alınıp Clara'ya götürülüşü, Heidi'nin yaşadığı sıkıntılar ve alışma süreci, kendini sevdirmesi, geri dönmesi..
Çoban Peter, Peter'ın büyükannesi..
Hepsi anlatılıyordu.
Hiç yabancılık çekmeden okuyabilirsiniz.

Büyüklere masallar dizisi dedik ama bu kitap için söyleyebilirim ki, çocuklar için daha uygun. Sadece sayfa sayısı fazla olabilir çocuklar için o da zaten on yaş ve üzeri için sıkıntı olmayacaktır.

12 Kasım 2016 Cumartesi

Merhaba Tüyap Kitap Fuarı ve Hayır Diyemeyeceğimiz Kitaplar

An itibariyle İstanbul(!) Tüyap Kitap Fuarı okuyucusuyla buluşmuş durumda.
Yine de gidenler; uzaktı, trafik vardı, izdiham vardı, stand görevlileri çok ilgisizdi, stand görevlileri çok tatlıydı, indirim yoktu gibi yorumlarla bize fuar izlenimlerini anlatacak biz gidemeyenler ise onları, yeri geldi mi aaa ben de gitseydim ya da aa iyiki gitmemişim diyerek dinyeleceğiz, takip edeceğiz :)

Geçenlerde beni acayip eden bir kargo aldım.
Geleceğinden haberim yoktu, çok güzel bir sürpriz oldu.
Arada bir bana böyle hediyeler gelir ama ben hediyeyi paylaşmayı çoğunlukla okuduktan sonraya bırakırım, bazen de böyle hayran kalıp hemen paylaşmak isterim.


Arkadya Kitap'ın, masalların orijinal çevirilerini hazırladığını biliyordum ve açıkçası merakla bekliyordum. Çünkü;
1- Ben bu bizde sadeleşe sadeleşe kuş kadar kalan metinlerin orijinal hallerini hep merak etmişimdir.
2- Ben masalları çok severim ♥


Paketi açmamla gözlerim kocaman oldu. Arkadya Kitap çocukluğumu kargolamış resmen bana. Doksanlarda çocuk olan kim olsa çıldırasıya sevinirdi buna.
Cino ♥ ki benim favorim hala, bir büfede falan denk gelsem muhakkak alırım, leblebi tozu ^.^, poşette renkli kolonyalar (pakette patlamıştı o yüzden fotoğrafta yok), patlayan şeker veee... muhteşem tetris...
Bilemiyorum bir tetris bağımlısına tetris oyuncağı göndermek ne derece doğru ama o bağımlının sevinçten tetris dansı yaptığı kayıtlarımızda mevcut :))

Kitaplara geri dönersek ki dönelim, kitaplar bez ciltli!!!!!
Elime alınca, hayran hayran, Tüyap'ta bu kitabı eline alan bırakamayacak, dedim.


Hep online alış veriş diyoruz ya hani online alışverişte görüp belki de ay ne güzel kapağı var dersiniz ama kitapçı görüp bir de dokunduğunuzda o güzel kapağa bir de hayran kalırsınız.

Heidi'nin tam metin hikayesini okumak için sabırsızlanıyorum. Tetris'ten kafamı kaldırırım da hemen okur size yorumlarımı yaparım umarım.
Ay nasıl sevgi doluyum var ya şu an bunları yazarken bile.
♥♥♥ 

10 Kasım 2016 Perşembe

Erik Ağacı

Ellen Marie Wiseman ismi size tanıdık geliyor mu?
Arkadya Kitap okurlarına tanıdık gelmiştir.
Ellen Marie Wiseman Ardımda Kalanlar'ın yazarı.
Yazarın Arkadya Kitaptan ikinci kitabı olan Erik Ağacı ise gerek kapağı gerekse konusuyla yine ilgi çekici. Üstelik yaşanmış bir hikayeye dayandığı söyleniyor.

Yazar bu kez bizi İkinci Dünya Savaşı öncesi Almanyasına götürüyor. Olayların henüz patlak verdiği zamanlara.
Biri yahudi ötekisi alman olan iki gencin yaşadığı aşk hikayesi etrafında yahudi soykırımını, nazi almanyası her almanın aynı olmadığını okuyorsunuz.
Yalnız ben yazarımız Ellen Marie Wiseman'ı anladım. Dibine kadar dram yazıyor, öyle böyle değil, artık yeter diye boğuluyorsunuz kitaplarında. İlk kitapta da böyle olmuştum.

Ben artık -ikinci dünya savaşı olsun yahudi soykırımı olsun doymuşum ve- okumak istemiyorum sanırım. Okurken zaten bildiğimizin dışında ne anlatabilir, diye düşündüğüm oldu. O noktada farkı olarak soykırımı desteklemeyen almanlar gözünden olaylara bakışından bahsedilebilir. Kitabın daha başlarından itibaren nazilerin uygulamalarının yersizliğinden bahseden ve devamlı -SS'lere karşı gelmeseler de- kendi içlerinde uygulamaları eleştiren bir aileydi, açıkçası bu başlarda bana çok zorlama ve günah çıkarma gibi geldi, uygulamalar sertleştikçe ailenin duruşu da sertleşse daha inandırıcı olurdu sanıyorum. Nitekim kitabın sonundaki yazar röportajını okuyunca, gençliğinde alman kökenli olmasının yaşattığı sıkıntılara bir cevap vermek istediğini anladım.

Ah neredeyse unutuyordum, kitapta çok fazla dram var demiştim ama ben en çok Christine'nin kız kardeşine üzüldüm.
Bu arada yazarın ilk kitabı olan Ardımda Kalanlar için neler yazdığımı merak ediyorsanız lütfen linke tıklayın ve merak etmeyin yazım bu kadar uzun değil :)
Ve son; 500 sayfalık ağır dram olması sizi korkutmuyorsa, kitabı okuyabilirsiniz ♥

11 Ağustos 2016 Perşembe

Zümrüt Şelaleleri

Bu sefer bir değişiklik olsun kitap yazısı yerine kitap videosu yükleyeyim dedim.
Biliyorsunuz önce kitap yazsını girer, sonra Youtube kanalıma kitap yorumu girersem bir de onu paylaşırdım.
Ama vakitsizlikten, nice zaman önce çektiğim kitap videosunu bile editleyemiyorum.
Hem düzenleme hem yazı girmektense düzenlenen videoyu yüklerim buraya olur biter dedim.



Olmuş mu?
Böyle yapayım mı hep?
İtiraf ediyorum yazmak çok ama çok daha kolay benim için.
Sayfalarca yazabilir, saatlerce kekeleyebilirim :/
Videoyu izlemeyenler anlamaz tabii.
Kaçtım ben, yorum bırakın ;)

30 Mart 2016 Çarşamba

Eflatun Kurdele

Birbirinden güzel kapaklı kitapların yayınevi Arkadya Kitaptan çıkan Eflatun Kurdele isimli bir romana yer vereceğim bu hafta kitap yorumunda.

Kitap okuma hızım iyice düştü. Önümüzdeki haftalarda kitap yorumu giremezsem şaşırmayın.

Eflatun Kurdeleye dönersek, sevdiğim yayınevi, sevdiğim kapaklar...
Güzel de bir hikayeye benziyor, öyleyse ben nasıl kayıtsız kalayım?

Adrienne mutsuz evliliğini sonlandırmış boşanmadan aldığı parayı hayalini kurduğu Victoria dönemine ait bir ev alıp, tadilata sokarak değerlendirmiştir.
Aldığı evde eski mektuplar bulan Adrienne, bu mektuplardaki aşka hayran kalır ve mektupları yazan kişiyi bulmaya çalışır.
Mektupların sahibinin yanı sıra geçmişte kalan gizli bir aşkı da gün yüzüne çıkaracak olan Adrienne, acaba kendi için de aşkı bulabilecek midir?

Kitabın başlarında çok sevdim, elimden bırakmak istemedim. 
Sonlarına doğru biraz tekrar düşer gibi oldu, o kısımlarda biraz sıkıldım. Oralar olmasaydı yani biraz daha kısa olsaydı kitap harika olurdu bence. 
Yine de zevkle okuyacağınızı düşünüyorum.

Kitabın yazarı Heather Burch paranormal içeren genç yetişkin kitaplar da yazıyormuş, ama bu kitap öyle bir kitap değil, düzeyli romantizmden fazlası yok ;)



15 Şubat 2016 Pazartesi

Siyah Kar

Arkadya Kitap'tan geçtiğimiz ay çıkan Siyah Kar isimli kitap sayesinde Juliette Sobanet ile tanıştım.
Instagram'da paylaştığım zaman kendisini etiketledim ve bir baktım beni takibe almış ^.^
Sanırım birçok Türk kullanıcıyı takip ediyor.
Çok sevimli değil mi?
[Instagram demişken: The_Syhn]

Kitabın ismi dilimize Siyah Kar olarak çevrilmiş ancak orijinal adı, Midnight Train To Paris , pek alakası yok değil mi?
Neden Siyah Kar tercih edilmiş bilmiyorum, ben olsam bunu tercih etmezdim.

Öncelikle kitabın fantastik yönü olduğundan bahsetmekte yarar var.
Ben bilmiyordum açıkçası, arka kapak yazısını okumazsan bilmezsin tabii, diyebilirsiniz ama bence arka kapak yazısından da anlaşılmıyor.
Aşk ve zaman kavramı işleniyordu kitabın tanıtımlarında, ben de böyle iki ayrı zamanın anlatıldığı romanlardan sandım. Bir de dram bekliyordum. Çok ağlayacağım herhalde diyordum. Ancak enerjik, fantastik, kıpır kıpır bir roman çıktı karşıma. Hoşça vakit geçirmek için iyi bir kitap. Sayfa sayısı da ideal. Çabucak bitiyor.

Kitabı bitirdiğim sıralarda pek benlik olmadığını düşündüm.
Ancak daha sonra yanlış zamanda okuduğum yanlış bir kitap olduğuna karar verdim ve serinin diğer kitaplarını daha çok seveceğimi düşündüm. Çünkü hazırlıklı olacağım. Dram diye elime alıp ay neler oluyor burada, diye şaşırmayacağım en azından ;)


9 Şubat 2016 Salı

Kağıttan Kalpler Videosu

Merhaba arkadaşlar!
Bugün sizlere Youtube kanalımda geçtiğimiz günlerde yayınladığım bir videoyu paylaşacağım.
(Videolarım gibi girmek istedim söze) :)
Youtube kanalıma abone olmak çok kolay. 
Bu linke tıklayıp açılan bağlantıdaki Abone ol yazısını tıklamak.
Yapmanız gereken tek şey bu. 
Şifrenizi hatırlamıyor olabilirsiniz, o yüzden akıllı telefonlarınızdan girmenizi öneririm, orada zaten oturumunuz açıktır ve şifre girmenize gerek kalmaz.

Evet yaptınız mı? Ne kadar kolaymış değil mi?


Daha önce yazısını yazmış olduğum bir kitabın videosu.
Yazısı için tıklayınız.
Videosunu çok geç çekebildim ama illa ki bu kalplerle video çekmek istediğimden vazgeçmedim. 
Konuşma hızımın normal olduğu yorumlarını aldığımdan beri sanırım daha rahatım.
Siz ne dersiniz?

23 Ocak 2016 Cumartesi

Siyah Kar {Kitap Tanıtım}


Zaman adeta sihirli bir değnek gibidir. Ya tamamen olacakları değiştirirsiniz ya da geçmişin gölgesini…

“Son bir kez daha gördüm karlar arasındaki yüzünü. Bu kez konuşmadı. Menekşe gözleri her şeyi açıklıyordu. Çok geç kaldın diyordu sanki. Çok geç kaldın.”

İkizlerin birbirini hissettikleri söylenir. Tıpkı gazeteci Jillian Chambord’un, korkunç bir rüyadan karlı sabaha uyandığında ikizi Isla’nın başının dertte olduğunu hissettiği gibi. Yollarını ayırdıktan altı sene sonra Samuel Kelly’nin dedektif olarak Jillian’ın karşısına çıkması iyiye işaret değildir. İkizi Isla, iki genç kızla birlikte İsviçre’den Paris’e giden gece yarısı ekspresinden kaçırılmıştır.

Jillian, acı bir geçmişi paylaştığı ikizini bulmaya çalışırken, Yılbaşı Arifesi’nde tarihin yeniden yaşandığını keşfeder. Çünkü 1937 yılında Isla gibi başka bir genç kız iki kişiyle birlikte aynı trenden kaçırılmıştır. Jillian ve Samuel, olayı çözmek için gece yarısında Doğu Ekspresi treninde yolculuk ettiklerinde kendilerini çok farklı bir durumda bulurlar. Onlar artık 1937 yılındadır… Jillian bu zorlu yolculukta ikizini kurtarmaya çalışırken, Samuel’e olan hislerini dizginleyebilecek midir? Dahası artık onlar için bir gelecek var mıdır?

Siyah Kar, muhteşem kurgu ve etkileyici anlatımıyla aile bağlarının önemini vurgulayan, sevdiklerimiz için neleri göze alabileceğimizi gösteren zaman ötesi bir roman.