31 Aralık 2014 Çarşamba

Karanlığın Ayak İzleri

Bu kitabın yazısı kendimi sıkıştırmaz isem 2015'e kalacak. 
(Seneye kalacak, diyerek bayat bir espri de yapabilirdim Sevgili Okuyucu, beni takdir ediyor musun? )
Ve ben (parantezden önceki asıl konuya dönelim hemen) 2015'te yeni etiket açacağım için bu kitapla kapanış yapalım istedim.

Senenin son gününde bahsedeceğim kitap, okuduğum ilk Tess Gerritsen kitabı ^^


Belki aranızda müdavimleri vardır. Benim yazarla tanışmam bu kitaba nasipmiş. Diğer Tess Gerritsen kitaplarıyla mukayese edecek durumda değilim tabii olarak. 
Öncelikle kitaptan beklentim safi macera-gerilim idi. 
Bunun kapak ve ismiyle alakası olabilir mi? Bence olabilir :)
Ama işte gerilim yoktu. Macera ve heyecanın yanında romantizm de vardı ^^

Tavistock kardeşlerin anne ve babaları yıllar önce kimliği belirsiz kişilerce öldürülmüş ve cinayet örtbas edilmiştir. Bir parti sırasında olayların kendilerine anlatılandan daha fazla olduğunu öğrenecek ve bu işin peşini bırakmayacaklardır. Canları pahası bile olsa.
"Peki aşk dedin Seyhan, romantizm dedin onlar nerede?" diye soracak olursanız, okumanız gerekecek.

Kitap çok.. nasıl desem.. amerikalı.
Diyaloglar, konu, karakter.. bir amerikan filminin içindeymişim gibiydi. İyi manada söylüyorum bunu tabi. Rahat okundu, zeki diyaloglarla keyiflenildi, romantizmsiz olmazdı..
Güzeldi evet, ben sevdim.

Eveeeeettt. İmzalı tabii ki kitabımmmm..
İmzalı kitabın tadı da bir başka, der havamı da atarım :D

29 Aralık 2014 Pazartesi

Pazarları Hiç Sevmem II

Pazarları hiç sevmem 2 de neyin nesi? diyenlerinizi, pazarları hiç sevmem (1) yazıma alayım.

Daha önce "pazarları hiç sevmem" filmi hakkında izlemeden atıp tutmuş bulunduğumdan başlık bu şekilde geldi.
İzlenecek onca güzel film varken kısa sürmesinden kelli, bu filmi izleyip aradan çıkartmalı, dedim.


Bir film ne kadar kötü olabilirse ancak o kadar kötü ve sıkıcıydı.
Soundtracki ise muhteşem bir Nil Karaibrahimgil parçası.
Ve bir de filmin ismi güzel, çok güzel.

Her şeyin bir amacı vardır ama hayatta değil mi?
Benim bu filmi izleyip beğenmemem, sonra bu yazıyı yazıp başlığına da Pazarları Hiç Sevmem 2 koymam belki de Pazarları Hiç Sevmem 2'nin senaryosunu benim yazmam gerektiğine dair bir işarettir.

Evet evet harika olay örgüsü dizilmeye başladı bile.
Öyle ki, birinciyi izlemeden ikinciyi izleyebileceğiniz türde bir hikayesi olacak.
Yani ki aman 'Seyhan ikincisi çekmeden birincisi izlemeliyim'in derdine düşmeyin :)
Her şey sizin için.

27 Aralık 2014 Cumartesi

Nefret Etmemenin Dayanılmaz Hafifliği

Hey gidi 2014 sen de mi bitiyorsun?

Herkes gibi ben de yıl biterken biten yılın muhasebesini yaparım.
Elhamdülillah çok güzel bir yıldı.
Böyle söyleyince insanlar yanlış anlıyor. Hayat sana güzel, çok şanslısın, senin yerinde ben de olsam öyle derim falan filan.
Kaybettiğim zamanlar da oldu. Ama ben ağlanıp sızlanmaktansa, onları kazanıma çevirmeyi tercih ettim.
Yani hayat bana güzel değil, ben hayata güzelim.
Fazla mı iddialı oldu?
Gerçekler hazmedemeyenlere hep fazla gelir zaten!
Hey dostum bunu unutma.

Bu kadar kişisel gelişim seminerini az gördüğüm için bir de görselle desteklemek istedim.
Yeni yıl kararları alıp durduğumuz şu günlerde lütfen ilk sıraya kendinizi nefretten arındırmayı yerleştirin.
İnsanın elinde değil gibi gelse de inanın ben yapabiliyorsam herkes yapar :)

26 Aralık 2014 Cuma

Yeni yılda hem her şeyden haberiniz olsun hem de moda ve yeni keşifler sizden sorulsun!

Haberleri takip etmek için kullanılabilecek en iyi uygulama Hürriyet E-gazete olsa gerek. Hem basılı gazete okuma keyfini yaşarken, hem de güncel haberlere ulaşabilme imkanı sunuyor. Uygulamanın son güncellemeleri ile de; hava durumuna, burcuma, finans haberlerine ve sinema rehberine ulaşabiliyorum. Hürriyet E-Gazete'nin en güzel yanı da (sona sakladım) bir sonraki günün haberlerini 00:00'da alınıyor olması.

Şimdi de sizi Hürriyet E-gazete'nin yılbaşı paketi ile tanıştırmak istiyorum. Bu pakette Hürriyet E-Gazete'nin yanı sıra, Elle ve Atlas dergilerinin dijital kopyası var :)



Haberleri ve gündemi hem gazete okuma keyfini yaşayarak takip etmek isteyenler, hem de ben gazetemi okurken bir yandan da falıma da bakarım, filmlerden de haberim olur diyenler yılbaşı paketini kaçırmasın derim! Hem de kısa bir süre için sunulan bu paketi alıp, gazete keyfini sürerken modayı Elle ile takip de edebilir, Atlas okuyarak da farklı keşifler yaşayabilirsiniz.

Yeni yılda sevdiklerine sevdiğin şeyleri hediye etmek de adettendir. Siz de arkadaşlarınıza ve gazetesiz olmaz diyen aile üyelerinize 6 aylık veya 1 yıllık versiyonları olan Hürriyet E-Gazete paketlerinden birini hediye edebilirsiniz. Her gün kullandıkça sizi hatırlasınlar:)

Daha ayrıntılı bilgi almak için sitelerini ziyaret edebilirsiniz.
Bir boomads advertorial içeriğidir.

23 Aralık 2014 Salı

Unutulmaz Film Müziklerinde İkinci Bölüm

Sıradaki parça tüm sevip de kavuşamayanlara gelsin.
En İyi Arkadaşım Evleniyor'da en sevdiğim sahnelerden biri.



Of ya neden gaydi ki sanki :)

Aranızda hala bu filmi izlememiş olanlar var biliyorum.
Mühim değil bir gün klasikler arasında yer alınca izlersiniz. :/
Doksanlı yıllardan seçtiğim, izlemeniz gereken romantik komedilerin yer aldığı bu yazımda da yer alıyor bu film. Julia Roberts'ın nev-i şahsına münhasır güzelliği de işin bonusu.


21 Aralık 2014 Pazar

Sonrası Yok - Caner Yaman

SONRASI YOK
 Kolay iyileşmez iyi niyetinden vurulanlar…

Gidiyorsun madem...
İyi çiğne bu aşkı, boğazında kalmasın, yüreğine oturmasın...
Kalem çekmeyi unutma gözlerine, bakışların yüzüme işlesin iyice.
Sen titrek ellerle dövme yapar gibi işle tenime öncesi hiç, sonrası yok olanı.
Tenimden çıkamasın yokluğun...
Sanki hiç olmamıştı.
San ki şimdi başladı...

19 Aralık 2014 Cuma

Biz Niye Playback Yaparken Victoria's Secret Mankenleri Gibi Gözükmüyoruz?


Biri bana bunun cevabını verebilir mi?

Playback yapmak pek eğlencelidir, tam bir hayal dünyası.. sesin güzeldir, kendin güzelsindir, harika dans ediyorsundur, klip çekiyorsundur.. falaaann filaaannn..
Ama gel gör ki biri videoya alsa seni, insanlığından utanırsın.



Bu hatunlarda niye salakça durmamış, ne rahatlar ne güzeller, sanki spontane hadi klip çekelim diyerek kalkıp klip çekmişler, doğallığın dibine vurmuşlar.
İşin aslı elbette öyle değildir makyajları saatler provaları günlerce sürmüştür (yani umarım öyledir).
Ama neden?
Benden ne farkları var sanki?!
Yoksa ben zurna mıyım he? (Ünlü ozanımın İsmail YK'dan bir alıntı)

16 Aralık 2014 Salı

Kürk Mantolu Madonna'nın Sırrı

İddia ediyorum:
Eğer Kürk Mantolu Madonna'nın okunan tüm kopyalarını toplayıp altı çizili kelimelerini toplayabilsek, tüm kitabın baştan sona çizilmiş olduğunu görürdük. Benim çizmeyi bıraktığım yerden itibaren cümleyi çizen başka okuyucu ve o başka okuyucunun çizmediği yerleri çizen başka okuyucular vardır. Muhakkak.
Bunu tespit edemem ama böyle olduğuna inanıyorum.

Kürk Mantolu Madonna'yı ilk okuduğumda bir çırpıda bitirmiş, sindirememiş, neden bu kadar çok seviliyor anlamamıştım. Çok fazla beklentiyle, öncesinde benzer birçok şey okumuş olmakla ilintili olarak büyük bir aşk beslemiyorum açıkçası bu kitaba. Ama Sabahattin Ali'ye besliyorum.
Kürk Mantolu Madonna'ya aşk beslemiyorum dedim ama okuduktan sonra, hatta, ya tamam da sanki biraz fazla mı abartılıyor diye düşünmeme rağmen günlerce kitabın etkisinde, cümlelerinde takılı kaldığımın da farkındaydım. Hüzünün doruğunda anlatımın büyüsündeydim. Ama neden?!
Neden bu sanki rastgele söylenmiş sözler bu kadar acıtmıştı?
Sadeliğinden.
Yaşayan sanki benmiş gibi, o cümleler benden çıkmış gibi, bu kadar tanıdıktı..
Ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım.

Dünyanın en basit, en zavallı, en ahmak adamı bile insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karanlık bir ruha maliktir!

Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten  kaçındığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiyoruz?

Bizim mantığımızla hayatın mantığı asla birbirine uymuyor.

... Seni seviyorum. Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum...

Bir insan bir insana herhalde yeterdi.

Hayatta hiçbir zaman kafamızdaki kadar harikulade şeyler olmayacağını henüz idrak etmemiştim.

Önümüz kış, efkarımızdan başka yakacak bir şeyimiz yok.

Dünyada bana hiçbir şey tabiatta melül bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir.

Kürk Mantolu Madonna'dan alıntılar okudunuz. Örnekleri çoğaltabilirsiniz.

11 Aralık 2014 Perşembe

Gündüzsefası

Bana yakışmayacak derece geç okudum bu kitabı bence. Tüyap'ı saymazsak kitap çıkalı bir ay bile olmadı yoksa.
Birkaç günde rahatlıkla okunabilecek güzellikte ve akıcılıkta bir kitap ki zaten Sarah Jio tarzını az çok biliyoruz.

Bu kitap her Sarah Jio kitabında olduğu gibi iki zaman diliminde geçiyor.
Günümüz kısmında, elim bir kaza sonucu ailesini yitiren Ada'nın hava değişimi için Newyork'tan Seattle'a gelip bir yüzen ev kiralamasını okuyacağız. Onun hikayesi bizi Penny'nin hikayesine götürecek, çünkü kiraladığı evde daha önce Penny yaşamış. Ada Penny'nin bir gece ortadan kaybolduğunu ve ondan bir daha haber alınamadığını öğrenince şaşırır ve araştırma ihtiyacı hisseder.
Tamam durdum.
Çünkü size kitap hakkında çok fazla bilgi vermek istemiyorum.

{Bunlar da benim gündüz sefalarım (: }
Zaten kitap konularından bahsetmekten ziyade fikirlerimi yazmayı severim ben.
Sarah Jio yine yapacağını yapıyor. Hiç aklınızda yokken bir yüzen ev hayali kurduruyor size. Kullandığı müzikler yine çok güzel. Her kitabında sizi anlattığı döneme götüren şarkılar oluyor, fark ettiniz mi? Ben okurken bahsi geçtiği yerde müziği açıp biraz dinlemeyi tercih ediyorum. Beni alıp o zamana götürüyor.
Kitabın sonunu da çok sevdim, çünkü tahmin edememiştim.
Diğer Sarah Jio kitaplarınızın yanına katmanız için güzel bir kitap^.^

Yazarın sırasıyla diğer kitapları ve benim yorumlarım:
Mart Menekşeleri
Yağmur Sonrası
Böğürtlen Kışı
Son Kamelya

8 Aralık 2014 Pazartesi

Unutulmaz Film Müzikleri {Mecburen Part1}

Sizin için çok güzel film müzikleri ayarlamıştım. Aslında film "şarkıları" demem daha doğru olur.
Sırf pazartesiniz şenlensin diye. Ama nedense bir klibi yükleyince ötekisi kalktı.
E ben de ayrı ayrı zamanlarda yayımlarım artık diğerlerini. Halbuki bir konsepte oturtmuştum. :(

Julia Roberts'ın  başrollerini Susan Sarandon ve  Ed Harris ile paylaştığı Stepmom isimli filmi izlediniz mi bilmem. Ama izleyenlerin alttaki klibi izlediklerinde gözyaşlarını tutamayacağını biliyorum.



Sözler harika:

Hiç bir dağ yüksek değildir,
Hiçbir vadi alçak,
Hiçbir nehir geniş değildir,
Sana ulaşmamı engelleyecek kadar..

İzlemeyenler ise muhtemelen, "Bu klibi izlerken insan niye ağlar? Dans ediyorlar işte", diye düşünüyor ama yoo dostum filmi izle öyle konuşalım. Görsel ararken gene çöreklendi hüzün. Öyleyse nereden bulur izlersiniz bilmem, bir ara filmini de izlersiniz. Doksanların kıymetini bilelim arkadaşlar bakınız doksanlar geri gelmiyor :)



2 Aralık 2014 Salı

Hiçliğin Kıyısında

Benim aslında kitap okumaya hiç vaktim yok biliyor musunuz?
Ama kitaptan dahi soyutlarsam kendimi, patlayıveririm mazallah diye bir ödül gibi az da olsa okumaya çalışıyorum.
Bu minvalde neden kendime sayfa sınırlaması getirdiğimi anlamışsınızdır.
Kitaba başlarken "50 sayfa Seyhan!" dedim.
Sonra kitaba başladım ilk gün, pat, 100 sayfa :/
Hadi neyse vaktim varmıştır, istisna yapmışımdır, fark etmemişimdir gibi gibi bahaneleri çoğaltabilirim.
İkinci gün 200 sayfa okumama nasıl bir bahane bulayım peki?!
Asi tabiatım var da inadına mı daha fazla okuyorum, yoksa kitap mı güzel?

Kitap güzel arkadaşlar ;)


Bu kitabın basılmasını uzun süredir bekleyen insanlar varmış. Kitabın yorumlarında; aylardır, gecen yazdan beridir, nicedir vs vs bekleyen okuyucuları gördüm.
Şaşırdım. Basılmayan kitabı nereden duyup da basılmayı bekliyorlar, ne kitap kurtları var maşallah. Neyse.
Merak ettim haliyle. Ama beklentimi yükseltmedim. Siz de yükseltmeyin.
Kapak güzel ve karamsar. Dram bekliyordum ve dram olsun ama depresiflik olmasın diye umut ederek başladım okumaya.
İlk aşkını geçirdiği trafik kazasında kaybettikten sonra bir daha hiç ağlamamış bir kız var karşımızda.
Tam zıttı aşırı atak ve neşeli bir arkadaşı var bir de.
Yaşadıkları bir anlaşmazlık (burayı öğrenmeyi size bırakıyorum) sonucu Camyrn sırtına çantasına takıp plansız programsız çekip gidiyor.
Gerisi yolculukta başına gelenler..
Çok eksik anlatıyorum bunun bilgisini düşeyim. En basitinden "esas oğlan"dan hiç bahsetmedim. Çünkü ben bu kadarını bile bilmiyordum kitaba başlamadan, haliyle ikinci bir anlatıcı olduğunu gördüğümde hoş bir sürpriz olduğunu düşündüm. Ama artık sizin için sürprizlikten çıktı :)

Bu arada dövme yabancı kitaplar arasında klişe haline geliyorken, bu kitapta en anlamlısına rastladım. ^.^

Keyifle okundu bitti. Sıradaki!
Sadece 50 sayfa Seyhan!!