30 Temmuz 2013 Salı

Carte D'or Hazır Tatlılar

Bir gün kapımız çaldı ve büyükçe bir kutu aldım.


Sağolsun Carte D'or beni unutmamış, zamanında bizim marketlerde arayıp bulamadığım kazandibi de dahil olmak üzere ve sütlü tatlı çeşitlerini iki de güveçle bana göndermiş ^_^
Hemen kazandibini denedim.
Bana sorarsanız, paketin arkasında söylenenden biraz daha fazla süt katarsanız daha güzel olabilir.
Misafirlerimiz de vardı. "Aa sen mi yaptın?" diye şaşırdılar.
Evet, yalan yok ben yaptım.
Ancak iş tarif vermeye gelince, benim marifet de ortaya çıktı :)

Kazandibi acemiliğime geldi fotoğrafı yok. Ama diğerlerinin var.


Mesela supangle, ki benim favorim!


Tavuk göğsünü meyve sosuyla hazırladım. "Rüzgarla Gelen" okurken canınız bir şeyler istiyor. Kitap yorumu sonra ;)

Gerçi illa ki bir şeyler yemeli okurken..

Bir itiraf: Ramazan dolayısıyla ne susuzluk, ne yemeksizlik, hiç biri.. Bu tatlıları hazırlarken tencere dibini sıyırmamak kadar zorlanmadım!

26 Temmuz 2013 Cuma

Sherlock


Sherlock iki hikaye anlatıyor.
Birincisi günümüzde, ikincisi 20.yy başlarında. Sherlock Holmes'un yazarı Sir Arthur Conan Doyle zamanında.
Bir bölüm ordan, bir bölüm günümüzden şeklinde ilerliyor.

Bu zamandaki sırların, Arthur Doyle'un yaşadıklarıyla kademe kademe çözülüşüne tanık oluyorsunuz.
Her bölümün heyecanlı bir yerde bitmesi okumanızı kolaylaştırıyor.
Gerçek verilerden yola çıkan kurgu bir roman olması ise, şüphesiz en iyi yani.

Sherlock hayranlarının kaçırmaması gereken bir kitap, diye yazıyor kapağında.
Ama bence dedektif hikayelerinden hoşlanan herkes zevkle okuyabilir.
Belki 'Sherlock'çular daha fazla zevkle. O ayrı :)


Not: Genelde kendi çektiğim kitap fotoğraflarını, konuyu dağıtmaması, tüm ilgi kitapta olması açısından, yazdığım postla kullanmam. Ama gördüğünüz gibi okuyoruz, çekiyoruz ;)

25 Temmuz 2013 Perşembe

Mini Dizi My Boy (Ma Boy)

Bu 3 bölümden oluşan mini bir dizi.
Ya da benim tanımlamamla 3 bölümden oluşan bir film.
Dizi ya da film, ne derseniz deyin, sıcak sempatik hoş bir yapım.

Mesela...
Kore yapımlarına başlamak isteyenler için ideal ;)


Başrolde oynayan kızı "Miss You" ve "Sunny"den hatırlıyoruz, ki ben kendisine hayranım.
Geleceğinin çok parlak olduğunu düşünüyorum.
Kore çapında en azından.
Öyle de güzel işlerde yer aldı ki, şimdiden sonra nerede oynarsa izleyeceğim sanırım.



Konuyu anlatmıyorum. İzleyin, şaşırın, gülün, eğlenin.
Nabrut'un yazısını okuyun.
Tabii ki twitter film clubcak izledik. ^_^

24 Temmuz 2013 Çarşamba

Pink Floyd'un kurucusu Roger Waters İstanbul'da, davetiye kazanma şansı Hürriyet Dünyası'nda!


Sizlere harika bir haberim var!

Şimdiye kadar yapılmış en büyük sahne gösterisi ile İstanbul’da 4 Ağustos akşamı hayranlarıyla buluşmaya hazırlanan ‘The Wall’ dev prodüksiyonu, izleyenlere unutamayacakları saatler yaşatacak görsel şovları ve tabii ki efsanevi müzisyen Roger Waters’ın adeta marş haline gelmiş parçaları ile İTÜ Stadyumu’nda olacak.

Pink Floyd’un kurucusu Roger Waters’ın albümleri ile aynı adı taşıyan ve konserde tüm ‘The Wall’ albümünün muazzam bir şölen ile gerçekleştireceği konser için şimdiye kadar eşi benzeri görülmemiş büyüklükte bir sahne ve Berlin duvarını temsil eden 110 metrelik bir duvar kurulacak. Roger Waters turneye adını veren o meşhur duvarı İstanbul’da 199. kez yıkacak. Daha önce benzeri görülmemiş özel efektlerle donatılmış duvarın gölgesinde ise  ‘’Another Brick in The Wall’ parçasını sürpriz bir ekip Roger Waters ile seslendirecek.

Şarkıları kadar görsel şovları, ışık sistemi ve seyircisini adeta şaşkına çevirecek daha bir çok sürprizi içinde barındıran konser için 140 tonluk prodüksiyon malzemesi İstanbul’a 75 tırla gelecek.

Şimdiden görmek için sabırsızlandığım bu eşsiz organizasyona katılmak için tek yapmanız gereken 30 Temmuz’a kadar www.hurriyetdunyasi.com adresine üye olmak/giriş yapmak. Başvuran her 100. kişiye olmak üzere, toplamda 5 kişiye çift kişilik davetiye hediye ediliyor.

Siz de benim gibi “Böyle konser bir daha gelmez” diyorsanız elinizi çabuk tutun ve hemen Hürriyet Dünyası’na tıklayın.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

22 Temmuz 2013 Pazartesi

Ağa Kapısı {Gezi}

Ben bir ara İstanbul'u geziyor, gezdikçe de buradan paylaşıyordum değil mi?
Hep diyorum ya ben, kışın gezer yazın okurum, diye.

Geçenlerde iftarda arkadaşlarımla buluşmak üzere Çengelköy'e gitmişken Zeynep'le karşılaştım. 
O da bir iftar için Çengelköy'deymiş, arkadaşını bekliyormuş. 
Önce bir afallama, sonra heyecanla konuşmalar, sonra da ayrılış.
Bazılarıyla ayaküstü görüşmede bile çok tat alırsınız.

Eyvah!
Zeynep'le geçirdiğimiz 5 dakikayı bu kadar uzattıysam, tüm zamanı beraber geçirdiğimiz günü ne kadar uzatacağım kim bilir? :)

Korkmayın! Kısa keseceğim!

Eminönünde buluştuk. Meşhur bir kokoreççi varmış: Kokoreç yedik. 
Mimar Sinan'ı ziyaret ettik. Ah o kadar sevindim ki onun türbesini görünce!
O hep merak ettiğim, meşhur Ağa Kapısına gittik, meşhur şerbetlerinden içtik.
Dönerken meşhur bir ciğercide ciğer yedik. Ohh misss..
Meşhur bir künefecide künefe de yiyecektik ancak yer kalmadı.


Şerbetleri bu otlardan yapıyorlarmış.


İşte bu da şerbet. Adı değilse de, tadını hatırladığım ve sevdiğim şerbet.


Artık çıkıyoruz.


Gülümseyin!

18 Temmuz 2013 Perşembe

Bir Cihan Kafes


Çok fazla söze gerek yok aslında.
Güzel bir kitap bekliyordum.
Ve gerçekten çok beğendim!
Boğazıma dizilen çakıl taşlarıyla okudum.

Sadece, sonu böyle bitmemeliydi, diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Anlatıcının kim olduğunu öğrenememek bile önemli değil benim gözümde.
Bu kitabın efsane olmasın ramak kalmış bence.
Üstelik bu İclal Aydın'ın "ilk" romanı!

Bir romanı kolay kolay tekrar okumam ama bu tekrar tekrar okuyabileceğim türde bir roman.

Üç kadın hikayesi. Kesiştikleri noktada sizi şaşırtan...

Not: Kitap kulübümüzün eş zamanlı okumalarından biriydi. Nabrut ne yazmış ben de sizin gibi merak ediyorum.
Edit: Bir de, bana İclal'i sevdiren bu kişinin bu yazısını okuyunca buraya eklememek olmaz dedim ;)

16 Temmuz 2013 Salı

Hani Facebook'ta iş yoktu?

Yenibiris.com’un yeni uygulamasını duydunuz mu? Facebook profiliniz üzerinden bir tıkla bağlanacağınız insankaynaklari.com, profesyonel iş ağı oluşturarak size en uygun işi, en kısa sürede sunmakla görevli!

Facebook, sizin de dahil olduğunuz, 32 milyon kişinin üye olduğu geniş bir sosyal ağ! Bu sosyal ağda arkadaşlarınız, arkadaş olmak istedikleriniz, çalışmak için hayalini kurduğunuz şirketler de var! Peki çalışmak istediğiniz şirketlere tek tıkla ulaşmak istemez misiniz?

Biliyorsunuz iş bulmak isteyenler için en önemlisi, çalışmak istedikleri şirketlerdeki kişilerle nasıl bağlantı kuracaklarıdır… İnsankaynaklari.com sayesinde Facebook profilinizden istediğiniz bilgilerle oluşturduğunuz profilinizle çalışmak istediğiniz şirketlere “şimdi başvur”u tıklayarak iş başvurusu yapabilirsiniz. Diyelim ki çalışmak istediğiniz şirkette bir arkadaşınız çalışıyor. Onun aracılığıyla ulaşmak istediğiniz kişiye “Tanıştırılma talebi” yollayabilir, birinci ve ikinci dereceden bağlantınızın yardımıyla işi siz alabilirsiniz! Bağlantılarınızdan referans ve rozet talep ederek profilinizi sahip olduğunuz özelliklerle donatabilirsiniz. Tamamen ücretsiz bir uygulama olan insankaynaklari.com hem işveren hem de iş arayanlar için yepyeni fırsatlar sunuyor! Siz de insankaynaklari.com’a gelin, size en uygun işi kolaylıkla bulun. İnsankaynaklari.com ile iş bulmak artık daha kolay!


www.insankaynaklari.com

Bir bumads advertorial içeriğidir.

12 Temmuz 2013 Cuma

Beni Böyle Sev {Reyhan}

"Beni Böyle Sev"in daha fragmanları dönüyorken 'izlemeliyim' diye düşünmüştüm.
Çok uzun bir süre bekledim hatta. En sonunda izlediğim tek türk dizisi olan "Leyla ile Mecnun"dan önce TRT1'de yayınlanmaya başladı.
Beklentimi karşıladı. Sevdim. Hem de çok.

Daha öncede yazdım uzatmayayım, ancak bu haftaki bölümde Reyhan'ın hayalindeki kişiyi tarif etmesi öyle hoşuma gitti ki...
Anladım; yazmadan, sizle paylaşmadan rahat etmeyeceğim.

Nezih'in, gözü Reyhan'da olan ufak kardeşi, Reyhan'a "nasıl biri olsun istersin hayatında?" diye soruyor.
Videoyu izlemenizi özellikle rica ve tavsiye ederim.
Asistanım gece geç saatlere kadar çalıştı sizinle bu videoyu paylaşabilmem için. Hem anlatışı o kadar güzel öyle temiz ki.. İzleyince hak vereceksiniz bana!



Açıkçası beni hazırlıksız yakaladı bu cevap. Öyle de hoşuma gitti ki. Fiziksel özelliklerini sayacak diye beklerken ben, o öyle güzel ve temiz şeyler sıraladı ki..
Yok ki böyle kızlar bu devirde.
Bana sorun mesela, o hoo neler sayıp dökerim; "mavi gözlü olsun"dan tutun da, arabasının markasına kadar :)
E öyle.
Ben hep diyorum kendim için sığ biriyim diye.
Reyhan'ın bu sözleri sığlığımı bir kez daha idrak etmemi sağladı.



Bu arada. Bu diziyi o veya bu nedenle izlememiş, takip etmemiş olabilirsiniz.
Alın size yaz tatili..
Tekrarları muhakkak olacaktır. Ya da netten izleyin, derim ben. Yetişin bana yeni sezonu beraber izleyelim ^_^

11 Temmuz 2013 Perşembe

Görevimiz Diesel Reboot!

Diesel, yakın zamanda yeni bir kampanyaya, daha doğrusu bir projeye başladı. #dieselreboot projesi Diesel’in diğer işleri gibi oldukça yaratıcı ve cesur.

Projenin merkezinde tumblr var. dieselreboot.tumblr.com adresine girdiğinizde Diesel size moda ile ilgili çeşitli görevler veriyor. Bu sayede Diesel bir marka gibi değil özgürce konuşabildiğiniz bir platform gibi davranıyor ve insanların, özellikle Y kuşağının bu platformla kendini daha iyi ifade etmesini sağlıyor.

Mesela bu haftaki görev: "What makes an icon?" yani; “Bir ikonu ikon yapan nedir?” Siz soruya kendi tumblr’ınıza yüklediğiniz görsellerle cevap verebiliyor, farklı hashtag’lar kullanarak Twitter, Instagram ya da Vine üzerinden paylaşımda bulunabiliyorsunuz.

Paylaştığınız içerikler Diesel Reboot tumblr sayfasında yer alıyor. Böylece paylaşımınız milyonlara ulaşırken bakış açınız Diesel’in tumblr sayfasında boy göstermiş oluyor.

Proje, lansmanında “Hikayemi kendim yazarım.” “Yaratıcılık benim silahımdır.” gibi bizim Gezi Parkı olayları nedeniyle aslında çok da yabancı olmadığımız kavramları kullanması açısından oldukça ilginç.

Siteye bir göz atın derim. Projenin manifestosu ise burada: jeanslab.tumblr.com

Bir bumads advertorial içeriğidir.

10 Temmuz 2013 Çarşamba

Kitap Sihirbazı ve Kampanyası

Güzel bir kampanya haberim var.
Son kitap alış verişimi gerçekleştirdiğim site olan kitap sihirbazında temmuz ayı boyunca Martı Yayınevini kitapları %45 indirimli!


Biliyorum online alışverişlerde her site güvenmezsiniz siz.
Ben geçtiğimiz hafta aldım kitaplarımı. Aynı gün kargo iddiası taşıyan kitaplardı ve kargom beklediğim gün elimdeydi!
Bunun hepimiz için önemini biliyorum.

Bu yazıyı hazırlarken farkettim ki, Koridor Yayıncılık ve Arkadya Yayınlarının kitaplarını da oldukça uyguna bulabilirsiniz!
Yağmur Sonrası 6,90 diyor!!
Kaçmaz arkadaşlar.. Gerçekten kaçmaz...

9 Temmuz 2013 Salı

1 Ramazan 1434

Hiç unutmuyorum ben ilk defa, orta okulda ramazan orucu tutmaya başladım.
Ondan öncesinde bir kaç denemem olmuştu.
Mesela bir öğlen vakti yolda hiç tanımadığım birine "kuş lokumu yemek orucu bozar mı?" diye sormuştum.
Evet küçüktüm.
Ama yine de, orijinal bir soru olduğunu kabul edin.
Sakız çiğnemek, kolonya koklamak gibi kalıplaşmış, oruç bozar mı, sorusu değildi.
Tabii bu saçma olmadığı anlamına gelmez :)

Ramazan bayramının mart ayına denk geldiği zamanlar.
Gün geçtikçe kısalıyor o zaman günler. Seneye şu tarihe, ondan sonraki sene bu tarihte, diye ne zaman ramazan yaza gelecek diye hesap yapmıştım.
Bu zamanın kaygısını, o zaman yaşamıştım yani.
Ama, "O hoo, o zaman ben büyümüş kaç yaşında olmuş oluyorum rahat rahat tutarım" demiştim.
Demiştim bunu yaa.. Bunu da gayet net hatırlıyorum.

Ne çabuk geçti zaman?! Bu kadar net hatırladığıma göre o kadar uzun süre geçmiş olamaz değil mi?

Hadi şimdi neyse. Korkutmuyor beni. Tutarız inşallah.
Ben şimdi de bir otuz yıl sonrasını düşünüyorum.
Ah çok yaşlı olacağım!!
Allah sıhhat sağlık versin. Ne diyelim.
Ramazanımız hayırlı olsun.


Görsel kaynak: Yesil Limon

5 Temmuz 2013 Cuma

Gölgelerin Ressamı

Gerçek kişilerin kurgu romanlarında olmalarına alıştık artık sayılır. Gerçek kişiliklerin kurgu karakterlerle birleşmesi, gerçeği kurgu, kurguyu gerçek gibi algılamamıza sebep olurken romanı da daha gerçekçi kılıyor.


Gölgelerin Ressamı, Arkadya yayınlarından çıkan 400 sayfa bir polisiye.
Manidar bir kapak ve  Arkadya yayınlarının o çok sevdiğim püsküllü ayraç ayrıntısı.

Yazar anladığım kadarıyla Picasso hayranı. Yoksa Karındeşen Jack  ve Sherlock Holmes'un yanına Picasso'yu eklemek öyle herkesin aklına gelmez.

Kitaba ilk başlarken ve Sherlock Holmes'un dahil olduğu ikinci kısma başlarken adapte sorunu yaşadım ve karakterleri oturtana kadar sıkıldım. Ancak o kısımları atlatınca rahat bir şekilde okudum.
Bütün gün okumadığım bir gün eve giderken yolda 'Pablo ne yaptı acaba?' diye düşünürken yakaladım kendimi :)
Daha önce okuduğum "Sherlock" kitabıyla birbirini destekler bilgilere rastlamak hoşuma gitti.
Hem zaten Nabrut gibi okurken bir yandan araştırırsanız genel kültürünüze katkı sağlamak gibi bir avantajı daha var kitabın ;)

Son kitap alışverişimde "Mart Menekşeleri"ni aldım biran önce onu okumak istiyorum şimdi ^_^

4 Temmuz 2013 Perşembe

Özlem & Mustafa {Nişan Albümü}

Özlem ve Mustafa nişan çekimini hatırlarsınız.
Albümü neden paylaşmamışım ki yani?
Kendime ekstra külfet...

Bir büyük iki cep boydan oluşan nişan albümü.

Cep albümlere bayılıyorum!


Bu fotoğraflar ne kadar karanlık böyle.. :/
O cep telefonu, cep albümün boyunu kestirin diye. Ya da boyut yazabilirmişim aslında :) 14*14 cm

3 Temmuz 2013 Çarşamba

Rihanna 'Chanel Haute Couture Fashion Show'da

O nasıl bi başlık ya :))
Başlığı geçelim Rihannaya gelelim.


Bu hırkamsı elbise, sahilde bikini üzerin giyilip pareo yapılacak cinsten.
Ama kolyeler-molyeler bir de "bad girl" imajı ile Rihanna, Chanel Haute Couture defilesinde sırıtmıyor.


Bu arada.. Arkadaş çıplak mı, ne dersiniz?





1 Temmuz 2013 Pazartesi

Şahane Bir Dizi: Dal Ja's Spring

Dal Ja 33 yaşında, hali vakti yerinde ancak bekar bir kadındır.
Güney Koreliler de tıpkı bizim gibiler bu konuda. Yani Dal Ja'ya evde kalmış gözüyle bakılmaktadır.


Erkek arkadaşını başka bir kadına kaptırınca, kendine bir genç bir sevgili bulur.
Hımmm... Şey.. bulur demeyelim de, kiralar diyelim :)
Sarhoştur, çaresizdir parayı da peşin ödemiş bulunmaktadır.


Buraya kadar diziyi benzerlerinden ayıran bir şey görememiş olabilirsiniz ama Dal Ja bir fenomen!
Dal Ja'nın kendiyle konuşması, Dal Ja's Spring'deki karakterlerin ve dostlukların dizi ilerledikçe gelişim göstermesi, Dal Ja'nın bahtsız geçirdiği yıllarından ardından kendini aşk üçgeninin içinde bulması, Dal Ja's Spring'de diğer dizi ve filmlere yapılan göndermeler ve seçilen müzikler...
Ama en çok Dal Ja'nın iç sesi.
Bu diziyi 'izlenilir'den öte 'fenomen' yapıyor.


İlk on dakikada "ben bu diziyi sevdim" diye Twitter Film Club üyelerine ( Nabrut, Büşra, Dürri Yekta) mesaj attım. İzledikten sonra da, mutlaka izlemesi gerektiğini düşündüğüm kişilere, mutlaka izleyin, diye.

Hala izlesem mi diye düşünenlere bizden tam not aldığını söyleyeyim kısaca. Daha da şüphesi olan varsa Nabrut'un muhteşem Dal Ja's Spring yazısına ışınlanabilir ;)


Maşalı saçlarını, yıllar önce çekilmiş bir dizi olmasına karşın Dal Ja'nın giydiklerini ayrıca beğendiğimi belirtmeden geçemiyeceğim.

NOT: Kullandığım görseller sizi yanıltmasın, animasyon değildi, ama her bölüm bu illustrasyonlarla mest olduğum için bunları kullanmak istedim.

Diziyi izleyeli çok oldu. O nedenle yorumlarda eksiklerimi tamamlayın ^_^