21 Temmuz 2019 Pazar

Yedinci Gün; Volendam ve Amsterdam ♥

Birinci gün; Bulgaristan
Altıncı gün; Bruge

Yedinci günden herkese merhaba!
Brükselden ayrıldıktan bilmem kaç saat sonra gece birde Hollanda'daki otelimize giriş yaptık.
Yarı uykulu otobüsten inerken dirseğimi çarptım (nereye de çarptığımı bilmiyorum ama) dirseğimden bileğime ulaşan bir yanma bir sızı yaşadım ki şimdi anlatırken bile aynı acıyı hissediyorum.
Gerçi hala hafifçe dirseğimi bir yere çarpınca hatta ne çarpması dayayınca bile bileğim sızlıyor. Neyse ki otele girmeden az evvel oldu bu çarpma, hemen buz istedim, resepsiyonist de canım benim koca bir poşete doldurmuş buzları, bir de beze sarıp getirmiş.
Sabah göremedim yoksa onu öpecektim :)) O kadar rahatlattı ki beni o buz.
Bilemiyorum tevafuk mu ama Paris fotoğraflarını yeni paylaşmıştım.. Bilemiyorum.. Bir şey de demiyorum :)

Otelimiz çok güzeldi. İnternetimiz de öyle. Sancı içinde buz poşetimle uyumuş buz poşetini patlatmadan sancıdan da kurtulmuş bir şekilde uyanıp güzel bir kahvaltı ettikten sonra (artık ne kadar güzel olabilirse) Volendam'a doğru yola çıkıyoruz.


Volendam da Brugge gibi küçük, elit, birbirinden güzel evlerin olduğu ancak turist kaynayan bir yer. Evler daha yeni daha modern ve çooooookkk güzel. İnsanların estetik anlayışına hayran kalmamak elde değil. Bahçeleri, evlerinin önü o kadar özenle yetiştirilmiş çiçeklerle dolu ki..


En güzel turistik eşyalar, hatıralıklar Volendam'daydı. Tartışmasız. Şimdi her şeyi görmüş olmanın rahatlığıyla bunu diyebiliyorum ama o zaman neyse her şeyi buradan almayayım diyordum. Siz giderseniz bence buradan yapın alışverişi.


Volendam turundan sonra Amsterdam için yola çıktık ama yolda bir cami molası verdik.
Tam iki saat!!!!!!!!!
Güya bizim için lahmacun yaptırmışlar, yedik kalktık e gidelim diyoruz yok iki saat bizi orada tıktı bu tur şirketi. Diğer otobüsteki tur elemanı gelip lahmacun yedi çünkü!
E diğer grup Amsterdam'a gitti de noldu oturmuşlar çimlerde, demiş bi de!
Hay ben sizin sahip olmadığınız vizyonunuzaaa!!
Zaten bir de camiye girdiler götleri gözüken şortlarla!
Sizin camiye böyle giriliyor herhalde, dedim cami yetkililerine! Şok oldular var ya! Sonradan onları kırdım diye üzüldüm ama, kiliseye sokmuyorlar adamlar bu halde uyarabilirsiniz siz de, dedim. Haklısınız da bizim insanımızı biliyorsunuz.
Biliyorum cidden! Girmeyeceksin camiye götü başı açık girmeyeceksin! Yabancılar örter de Türklere laf anlatamazsın. Bilen bilir dikkat eder, dikkat etmiyorsa da uyuzun tekidir diyemezsin neticede.


Neyse. Gelelim Amsterdam'a. Dam meydanında bıraktılar bizi. Tek dedikleri şey "bu yoldan gidince Red Light streete varıyorsunuz, oraya girmenizi pek tavsiye etmem" demek oldu ve bunu da birkaç tekrarladılar. Sonuç hepimiz önce o sokağa girdik. Zaten daha erken bir saatti. Henüz bir şeyler yoktu ama çok kalabalıktı orası:)

Anne Frank'ın evine gidelim dedik haritadan baktık ve yola koyulduk. Ahh o ne güzel yollardı.. Her köprü başında fotoğraf çektirmek suretiyle Anne Frank'ın evine ulaştık. Tabii saati geçirdik gene. Sanırım biletini önceden alanlar hala giriş yapabiliyordu sadece.
Oraya gitmeyi sadece Aynı Yıldızın Altında filminde hani gidiyorlardı çıkışta bir bankta oturuyorlardı falan sadece onun için istemiştim.


Daha sonra IAMSTERDAM tabelası için yola çıktık ve öğreniyoruz ki tren istasyonun oradaki tabela çok fazla trafiğe neden oluyor diye kaldırılmış. Biz tren istasyonunun bile nerede olduğunu bilmiyorduk ama ona yakınmış.
Tamam dedik tamamen yol tarifi ve içgüdüyle (çünkü haritada çıkmıyor) bulduk biliyor musunuz? Yol tarifi var herhalde bulacaksınız dediğinizi duyar gibiyim ama yol tarifi yirmi dakikalık belki de otuz dakikalık bir yol tarifi sonradan teyit etmek için sorduklarım da bilmiyordu tabelayı :))
Ücretsiz bir şekilde vapura binip yazının yanına geldik. Artık serbest zamanın da sonuna gelmiştik bir an önce Dam Meydanına geri dönmeliydik.
Ve farklı yollardan geçerek meydana vardık.
Ben hayran kaldım Amsterdam'a. Bir daha gidip bu sefer müze müze gezmeli, bisiklet kiralamalı, parkında oturup piknik yapmalı ♥


Amsterdam'daydık değil mi; otobüse bir saat yürüdükten sonra bir saat de otobüs beklediğimizde??Evet öyleydik.
Yani şu geziden tur şirketini çıkarın geriye harika bir deneyim kalır. Neyse onlara sabretmek de bir hayat dersi niteliğindeydi.
Uzun bir yolculuk var sırada. Dresden'e gidiyoruz!
Arkası yarın ;)

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

söz sizin...