İkinci gün; Slovenya
Üçüncü gün; Venedik
Ve sıra geldi dört ve beşinci günlere ki kendisi Paris olur.
En az 16 saat süren yolculuk sonrasında perperişan Paris’te olduğunu düşündüğümüz ancak Paris trafiği sayesinde merkeze gitmemizin neredeyse bir saat sürdüğü otelimize yerleştik.
Otel nasıl bir şeydi öyle?!
Asansörlerin bir kat çıkması 2 saat sürüyordu sanki. İnternet desen OMG!
Bakınız gene şikayet geliyor. O kadar saat yolda geçtikten sonra bize saat dokuzda çıkılacağı söylendi. Paris'teyiz ama oteldeyiz! İnternetin bile olmadığı otelde!
Bir saat sonra lobide buluşalım desen ne olur sanki.
Yemek için yazanlar oldu da neyse sekizde çıktık.
Yemek yerine götürdüler ve saat ondaki eyfel ışıklandırmasına yetişelim dediler. Biz yemedik o sürede etrafta dolandık. İyi ki öyle yapmışız. Sokaklarda keşfe çıkmak en sevdiğim ♥
Saat başı eyfel ışıklandırılıyor ama biz koştur koştur yetiştik yolda başladı ve zaten 5 dk sürüyor ve sadece yarım saat süre verdiler. Bi' bırakın di mi? Paris’e gelmişiz adamlar bizi otele tıkmaya ant içmiş. Otobüsün hareket etmesi on biri buldu yani bi' ışıklandırma daha izleyebilirdik adam gibi ayarlama yapmış olsalardı. On birdeki ışıklandırmadan sonra araçta buluşalım de, biz de rahat rahat gezelim di mi? Aa yoo olur mu yarım saat yeter strese sokalım yarısı gelsin yarısı otobüsü bulamasın herkes toplandıktan sonra cümbür cemaat benzin almaya girelim!! Biz yokken halletsene bu işi mal!
Ay çok kızıyorum ya aklıma geldikçe bu beceriksiz ve iş bilmeyen hallerine.
Paris'teki ilk gün böyle saçma sapan geçti.
İkinci gün kahvaltıdan sonra rehberimizle buluştuk. Rehberimiz Erasmusla Fransa'ya gelen ama sonra dönmeyen artık orada yaşayan bir Türk'tü. Seine nehri turuyla başladık istemeye istemeye. Aklınızda olsun şehri turlayacaksanız Seine nehrinde tekne turu yapmanıza gerek yok, yine de ille yapacağım derseniz de sabahın köründe gitmeyin. Gün boyu yorulun ondan sonra tekne turu yaparken biraz dinlenmiş olursunuz ve bu size daha keyifli gelebilir.
Bizim tekne turu bittiğinde saat 12.30 idi. Her yeri göremeyeceğimiz için tekne turuyla Paris'e bakmak bir teselli olsa da hala 15 euro tekneye vereceğime, scooter kiralayıp sokaklarında turlasaydım daha çok eğlenirdim diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Sonra iğrenç Paris trafiğinde debelenip Ressamlar Tepesi diye bildiğimiz adının tam çevirisinin Mücahitler Tepesi olduğunu rehberimizden öğrendiğimiz Montmartre Tepesine geldik. Buraya gelirken ünlü Moulin Rouge'un önünden de geçtik ;)
Montmartre'de serbest zaman verildi. Bu turdaki en sevdiğim şey serbest zamanlarımız oldu. Sacre Coeur Bazilikasını gezip Place du Tertre Meydanına doğru yaylandık. Birbirinden yetenekli Ressama portrenizi yaptırabileceğiniz bir yer burası. En çok karikatürünüzü çizen ressamlar ilgimi çekse de hepsi birbirinden başarılıydı.
Burada hediyelik alternatifi de oldukça fazlaydı ve Paris beklediğimden çok daha uygundu.
Sonra Louvre Müzesine geçtik. Ama sadece bahçesinde fotoğraf çektirmek için. Louvre Müzesi 18 yaşın altındakilere ücretsiz. Muazzam bir kuyruk vardı ve serbest zamanımız sadece bir saatti. Çok büyük bir müze burası, hepsini gezmek günlerinizi alıyormuş duymuşsunuzdur illaki. Ben de öyle sanat meraklısı sayılmam ama buraya kadar gelip Mona Lisa ile tanışmamayı da beklemiyordum. Küçük müçük bir de ben göreydim aman da ne küçükmüş diyeydim.. Olmadı.
En son Zafer Takına çıktık ve yaşasın serbest zaman!
Doğru Ladurée! Bari bunu gerçekleştireyim değil mi ama ya!
Cidden cappuccinosu da makaronu da harikaydı. Gene gitsem -ki bir daha Paris'e gitmeyi hiç düşünmüyorum, gene burada bir kahve makaron molası vermek isterim. Hatta İstanbul'dakini de test etmeli değil mi?
Sokaklarda dolana dolana Eyfel kulesine kadar geldik sonra haydi dedik çıkalım!
Birincisi Eyfel Kulesinin insanı etkileyen büyüleyen hiçbir özelliği yok. Gerçekten tam bir demir yığını:) Estetik ve güzel bulan var mı bilmiyorum yakından görünce işler değişir dedim ama ı ıhh..
İyi ki çıkmışız ama. Eyfel Kulesinin güzel bir yanını görmemi sağladı: Sunduğu eşsiz Paris manzarası ♥
Etekle çıkmanızı asla önermem bu arada. Kırk yılın başı etek giymişim onda da neredeyse başıma geçecekti. Ah o mini etekliler hele. Etek giymeyin, demedi demeyin :)
Sonra kapanış için gudubet otele döndük. Tavanı akan otel burasıydı di mi ya :))
İyi organize edilmemiş Paris turumuzun sonuna geliyoruz. Bu arada gene toplanma saatini eyfel ışıklandırmasını kaçıracağımız bir saate vermeleri, ancak toplandığımızda da otobüsü beklememize kaç puan veriyorsunuz?!
Arkası yarın..
Bizim ülkemizdeki insanların geneli neden hep böyle! işlerini düzgün yapmayıp savsakladıkları için paramızla rezil oluyoruz sürekli, parayı verene kadar iyisin sonra ne halin varsa gör dermiş gibi davranıyorlar. çok yanlış bence
YanıtlaSil