10 Şubat 2017 Cuma

La La Land

Bu film aslında çok konuşulan bir film.
Herhangi bir yerde rastlamak mümkün.
Tabii bir de Titanic gibi 14 dalda Oscara aday gösterilmesiyle önem taşıyor.
Yalnız ben bunları ne zaman öğrendim?
Tabii ki filmi izledikten sonra.
Peki hakkında hiçbir şey bilmezken beni filmi izlemeye iten neydi?
Bilmem.. Bu şahane afiş olabilir mi mesela???

Afişe bayıldım. Bana o kadar çok şey vaat ediyordu ki.
Ve o da ne?! Ryan Gosling ve Emma Stone mu?
Ah  mutlaka izlenmeli mutlaka mutlaka, dedim ve aslında hiç de film izlemeye vaktim falan yokken, izlememeliyim diye düşünürken vicdanım sızlarken bir arada bu filmi izledim.

Filmde Emma Stone oyuncu olmak isteyen, seçmelere katılan bir garsonu ya da daha doğrusu coffeeshopta çalışan kasiyeri canlandırıyor. Bu kahve satan yer de Hollywood film stüdyolarında ayrıca. Ryan Gosling ise bir gün kendi cazz barını açmak isteyen bir müzisyen.
İlk karşılaşmaları trafikte, ilk etkileşimleri Mia'nın Sebastian'a hareket çekmesiyle oluyor.
Hımm..
Bu kadar konudan bahsettiysem aslında çok da sevmedim demenin bir yolunu arıyorum demektir.
Ama beklentim de yüksekti. Çünkü bu ikiliyi daha önce Crayz Stupid Love filminde izlemiştim ve tekrar bir arada görmek düşüncesi bile beni heyecanlandırmıştı. Ama o kadar. Güzel başladı. Filmi de keyifle izledim aslında. İlk kaba saba halleri pek güzeldi mesela. Aşk kısmı çok ani oldu bence, ne oldu da birden aşık oldular ki diyorsun en basitinden. Sonra bitince de... hımmm oldum.
Sevmedim değil hani tamam.
Ama neden 14 dalda Oscara aday gösterilmiş bir anlam veremedim. Ödül de alır şimdi bu :)
Onun dışında ben defalarca izleyip bıkmayacağım bir film olur diye düşünüyordum.
Ancak tekrar izlemeyi düşünmem bile 😊
Muhakkak izleyenler vardır aranızda.
Siz sevdiniz mi yoksa?

8 yorum :

  1. Ryan Gosling'i duyunca muhteşem bir filmdir diye düşünmüştüm o.O Ama herkesten aynı yorumu duyuyorum.
    O kadar da Oscar'lık bir film değil diye... (İzlesem mi, izlemesem mi?) Çok kararsızım .o.

    YanıtlaSil
  2. Bir iş fazla övülünce beklenti de yükseliyor sanırım.14 dalda oscarlık adaylığı bilemiyorum.. Filmde sadece hayallerden vazgeçmemek,pes etmemekle ilgili konuştukları kısımla şu son piyano sahnesinde olaylar tersine gösteriliyordu ya o kısmı beğendim. the Notebook çok daha şahaneydi ^^

    YanıtlaSil
  3. Genelde ovuldugu yazılar okuyorum ama ben de pek begenmedim. Sıradısı gosterilmeye calısılmıs sıradan bır fılm.

    YanıtlaSil
  4. Torpilli galiba bu film :D ondan mi acaba 14 dalda aday :D benimde çok dikkatimi çekti ama ne yazikki adiyamanda olunca sinema kültürü diye birşey kalmadı bende :/ ama internete düşerse izleyebilirim merak ediyorum bende :)

    YanıtlaSil
  5. Belki de müzikal olması seni pek çekmemiştir? Senle izlediğimiz müzikali hatırlıyor musun ☺️

    YanıtlaSil
  6. Bende bunca Oscar ödülüne aday olduğunu hemen hemen her ulusal TV kanallarının Ana Haber Bültenleri'nde gördüm. Demiştim "bu neymiş bir izleyeyim" diye, fragmanına falanda baktım güzeldi. Aklıma not ettim sonra öyle unuttum sanırım :D Şimdi sizin yazınızı görünce aklıma geldi ve dahada merak arttı açıkcası :) Bu haftasonu ben bunu izleyeyim en iyisi :)
    Teşekkürler...

    YanıtlaSil
  7. Ya Seyhan iyiki yazini okuyup öyle gitmiştim filme. Beklentim tavandı, yazın ile birlikte giriş kata inmişti. Filmi izleyince bodruma su bastı 😑

    YanıtlaSil
  8. Filmi bende internette fenomen olunca ve de abone olduğum sinema kanalına düşünce izledim ben belki büyük beklenti ile izlediğim için çok abartıldığı için mi yani ne var bu filmde bu kadar gerçekten bilemedim ama işte amerikada müzikallere karşı bi sempati var biraz da nostaljik klişe sahneleri tazecik güzeller güzeli iki oyuncu oynayınca matah geldi herhelde ne biliyim bende eşimde çok romantik değiliz yani ondan mı yok ya bence abartmışlar net :)

    YanıtlaSil

söz sizin...