Başlığa Egypt da yazdım ki yemelik mısır sanmayın.
Öncelikle şunu belirteyim ki bu yazıyı yazalı çok uzun zaman oluyor. Ama yayımlamamışım. Çok gergin bir yazı sizi bekliyor çünkü hislerimi yoğun yoğun yazmışım. Oysa aklımda kalanlar çok güzel, komik.
Başlangıçta Mısır hakkında yazmamın nedeni, “benim düştüğüm hatalara siz düşmeyin” demekmiş; yazıya da bunu söyleyerek başlamışım. Belki bir gün işinize yarar, sansürsüz paylaşayım dedim yazımı.
Tursuz gittik ve bu bizim için bir hataydı.
Neden hataydı? Çünkü çok farklı bir yer. Çok zor bir yer. 1-2 gün bocalıyorsun. Zaten 4 gün kaldığını düşün, yarısı gitti bile. Diğer 2 günde de “ama her şeyi çözdüm” modunda değilsin ki. Ziyan etme günleri, turla git turla!
Bir de yetiştiremedik. O şokla ne yapacağımızı bilmez hâlimizle planı oturtamadık, listemizin yarısını anca gördük.
Her şey çok uygun — müzeler dışında. Onlara güzel paralar veriyorsun.
Uber çok ucuz. Taksi pazarlığına girmeye gerek yok. Deli bu millet herhalde. Uber 30 TL’ye dünyanın bir ucuna gidiyor; 25 liraya gitmek için mi taksiyle savaş veriyorsun?
Sonra bizi çok korkuttular: Yok çok yapışıyorlar, yok hep para istiyorlar, hep bahşiş, deveye bindin mi indirmiyorlar, valizi vermiyorlar... Bunları nerelerde yaşamışlar bilmiyorum ama bize öyle yapışan olmadı.
Bahşiş verdik mi? Verdik! Bol bol.
Birincisi verdiğimiz para, para değil; ikincisi de fakir bir halk zaten, acıyorsun, vermek istiyorsun ki!.. Çok fakir bir ülke, tek geçim kaynakları turizm. Bunun lafını edecek bir tarafı yok. Bizi de bu yönden sinir eden olmadı.
Valla o piramitleri, o firavun mezarlarını gezerken; o dönemde de zenginin çok zengin, fakirin çok fakir olduğu antik Mısır’ı canlandırmak pek zor olmadı benim için. Şimdi de öyle.
İddia ediyorum, Mısır’ın trafiğine ne kadar hazır olursanız olun, şok olacaksınız.
"Benim diyen İstanbul şoförü" 10 dakika araba kullanamaz.
Korna birçok anlama geliyor ki, kornaya basmadan duramıyorlar. İnanılmaz gürültülü. Utanmasak karşıdan karşıya geçmek için Uber çağıracaktık. O kadar zor ki karşıya geçmesi.
Beklediğiniz gibi bir Mısır yazısı olmamış olabilir.
Mısır, benim de beklediğim gibi değildi.
Büyüleyici tarihi ve dehşet kaosu içinde geçen günlerden sonra ülkeme dönmek çok sevindiriciydi.
İstanbul’a geldiğimde, İstanbul bana o kadar sakin geldi ki... İstanbul!
Mısır hakkında bir şey anlattığımda, bizim ülkemize benzettikleri zaman acayip kızıyorum.
Ağzını topla! Türkiye cennet, cennet!! Vallahi öyle.
Bunu orayı küçümsemek için demiyorum.
Batının oyunları, dışa bağımlılık, ne zaman belini doğrultmak istese gelen darbeler!..
Kolay değil yaşadıkları.
Burada kesmezsem çok uzatıp makaleye çevireceğim yazıyı çünkü artık bu konu ciddiyetsizlik kabul etmez.
Kendi halkıma basiret ve feraset dileyerek yazımı bitireyim.
Yavaş yavaş, Hasan Şaş... :)
Ocak ayında yazdığım yazıyı olduğu gibi buraya aldım ama şimdi sakin kafayla şunu eklemekte fayda var (buraya kadar okunur mu bilmem): Gidecek olup da okuyanın yanına kâr kalır :)
Grupla giden biri bana Instagram’dan yazdı, bizim çok güzel gezdiğimizi; turla gittikleri için memnun kalmadıklarını söyledi. Listede olan birçok yerin sadece önünden geçtiklerini belirtti.
En çok şundan etkilendim: Müzede sadece bir saat geçirmişler!
Sadece o kadar serbest zaman verilmiş.
Biz müzede yarım gün sıkılmadan gezdik, rahatlıkla tüm gün de gezilebilirdi hani.
Bunu duyunca “iyi ki turla gitmemişiz” dedim, yalan yok.
Ama müze çok sevmiyor, aktivite seviyorsanız hem Sharm’a uyguna gidip hem de Kahire’ye günübirlik tur yapabilirsiniz.
Müzede bir saat asla yetmez diye düşünsem de bu alternatif birçok turisti tatmin eder.
Ama açıkçası Sharm benim hiç ilgimi çekmiyor.