23 Eylül 2019 Pazartesi

Mevsim Hep Sonbahar

Bu yaz sonu, uzun zamandır rafımda okunmayı bekleyen kitaplar açısından oldukça verimli geçti.
Bilmiyorum beni instagramda veya twitterda takip ediyor musunuz ama orada kitapları böceklenen birilerini paylaşmıştım ve ondan sonra kitapyurdundaki siparişimi iptal etmiş, evdeki kitaplarımın neredeyse yarısını hibe etmiş, bir daha kitap alamam herhalde demiştim.
Bu vesileyle evde okunmayı bekleyen kitaplar arasından seçip seçip okudum.
Kitap okumaktan vazgeçecek değildik herhalde ;)

Mevsim Hep Sonbahar belki 4-5 yıldır okunmayı bekleyen, güzel çıkacağını hissettiğim ama bir türlü başlayamadığım kitaplardan.
Doğuda, İran'da geçen bir hikaye olduğu için daha da merak uyandırıcı. Nitekim storlerde paylaştığımda birçok soran oldu.
Ama kısaca bir kitaba güzel ya da kötü diyemem ki, veya hiç tanımadığım/zevkini bilmediğim birine oku ya da okuma diye kestirip atamam ki.. Blog yazıları bu yüzden var!


Roman 1970'ler İran'ında geçiyor ve bir kadın karakterin ağzından anlatılıyor. Çok akıcı ve hiç sıkmıyor ancak başlarda acayip sinirlendim.
Dini kullanan tüm cahil ve pis işlere değinmiş ama doğrusunu da söylememiş. Açıkçası din düşmanları için bu din işte böyle diye gösterecekleri bir kaynak gibi geldi.
Zaten İran'da yasaklanmış ama aksi gibi batıda da acayip tutmuş bir roman.

Kitabı bitirdikten sonra ise fikrim biraz değişmişti.
Güçlü bir kadın vardı kitapta. Bahaneden, beklentiden uzak, çalışkan ve her şeye rağmen umutlu.
Azıcık bilgi sahiplerinin ise evet böyle insanlar var ama bu dinin suçu değil çünkü din bu değil diyebileceğini düşünüyorum.

Spoiler vermek istemem ama, sonu bari böyle olmasaydı...

2 yorum :

söz sizin...