31 Temmuz 2014 Perşembe

Geçmişin Gölgesinde Aşk


Heyecanla beklediğim kitaplardan biriydi bu kitap.
Aşk Adında Hayat kitabının devamı.
Sanırım Aşk Adında Hayat kitabıyla Teeny ile tanışmış herkes devamını merak etmiştir.

Önceki kitap Coop'un kızının ortaya çıkmasıyla bitmişti.
Bu kitapta o kızın yıllar sonra nereden ortaya çıktığını öğrenirken, -sanırım bu spoiler olmaz- annesinin ani ölümüyle şok olacağız.
Teeny ne yapıp edip yine tüm belanın merkezinde yer alacağı için onun için endişelenmekten geri kalmayacak bir de olayları çözmeye çalışacağız.
Eğlenceli anlatımıyla Michael Lee West benim favori yazarlarımdan biri. Henüz ilk kitabını okuduğumda yazılmış tüm kitaplarını merak ettim. Yazar dili öyle güzel kullanıyor ki kitaplarını orijinal haliyle okumayı çok isterdim. Mesela bu kitabın orijinal adı  A Teeny Bit Of Trouble.
Tabii çeviri güzel olmasa istediğiniz kadar güzel yazın okuyucu orijinal metni merak etmez. Bu tip göndermeli yazıları çevirmenin zorluğunu da biliriz. Dolayısıyla çevirmenin kıymetini de.
Şahsım adına çevirmen seçimi için Arkadya Yayınlarını tebrik ederken, çevirmene de teşekkürlerimi sunuyorum.

Önceki kitapla mukayese etmem gerekirse...
Bu kitap biraz daha heyecanlı, diğer kitap biraz daha romantikti.
Ve bir de Bluette Teyze vaktiyle Dr Finnegan için neden bu kadar karşı çıkmış, bilmek isterdim. Okuyanlar hak verir mi bilmem ama sadece şaşırtma olarak kalmamalıydı bence.

30 Temmuz 2014 Çarşamba

Kenan ile Beren Evlendi!

Bayramın son gününde güzel bir haber alıp sizinle paylaşmamak olur mu?
Her ne kadar az önce misafir uğurlamış olsam da, her an yeni bir misafir gelme ihtimali olsa da bilgisayarı açıp blog yazma riskini göze aldım :)

Beren Saat ve Kenan Doğulu'yu  zaten çok yakıştırıyordum.
Düğün fotoğrafları da harika.
Beren Saat ve gelinliği oldukça sade. Sade olduğu kadar da şık ve hoş.
Çok ama çok beğendim.

Gelini beğendim peki Damat Doğulu?
Bence o da harika. Özellikle damatta klasikten yanayımdır ama süper olmuşsun Kenan'cım demeden geçemeyeceğim.


Umarım her zaman böyle uyumlu ve hoş karelerde yer alırlar ayrılık haberlerini almayız.

Not: Bu yazı yazılırken bir misafir daha ağırladık :)

28 Temmuz 2014 Pazartesi

Güzel Bayram

Bir bayrama daha beraber giriyoruz.
Büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öperken, tüm inananlara mutluluk ve huzur getirmesini temenni ediyorum.

Bu yazı bir çok yazım gibi zaman ayarlı bir yazıdır.
Bayramda blog gezmesi yapmayacak kadar yoğunluk yaşamayanlar içindir.
Ancak bayram tebriğinin kısası ama kopyala yapıştır ya da toplu mesaj olmayanı makbuldür.
Mesajım yerine ulaştıysa en fazla bu kadar uzatabilirim bu yazıyı yani :)


Görsel kaynak fototerapistim yesillimon'dan özenle çalınmıştır ^.^

27 Temmuz 2014 Pazar

Ramazanın Son Postu

Geldik mi bir Ramazan ayının daha sonuna?..
Ne çabuk geçtin be mübarek?!

Her zaman iple çekerim Ramazan ayını ve geldiğine sevinir bittiğine üzülürüm ama bu sene daha bir lezzet aldım Ramazan ayından.

Allah bir sonraki Ramazan ayına da kavuştursun inşallah.

Oruç olmasa böyle bir post yazamazdım mesela :)
Nasıl yani diyenler anlayacaklar şimdi.


Bu Süt Burger'i hep merak etmiş ama hep boş vermiştim. Ramazanda her şey çok kıymetleniyor, o sütlü ve ballı bilgisi nasıl cazip geliyor birden, değil mi? aldım denedim, nasıl bir şey biliyor musunuz, iki pancake dilimin arasında katı bir krema düşünün.

Nasıl yani "bildiim gibi diil!"? Bunun da önünden geçer giderdim de yüzüne bakmazdım, sen misin bakmayan Ramazanın daha başında girdi kanıma. İçindeki çikolata akışkan değil daha çok sufleyi sıcakken yememiş biraz bekletmişsiniz de keki hamurunu çekmiş gibi hafif yumuşak sadece.


Bunu yemeyen ben çikolata yedim demesin, demişti Şeyda. Haklıymış. Yoğun, tatmin eden bir çikolata tadı. Geçmiş ve gelecek çikolata krizlerinizi kesme garantili.

Oruç olmasa belki bu ürünleri ne denemek gelirdi aklıma ne fotoğraflarını çekip post yapmak, değil mi ama?

26 Temmuz 2014 Cumartesi

Ev Yapımı Ramazan Pidesi

Ramazan bitti sen ne pidesinden bahsediyorsun? diyeceksiniz şimdi.
Ben de size Ramazanda niye pidenizi kendini yapasınız ki asıl şimdi ramazan pidesi tarifine ihtiyacınız var, diyeceğim.
Öyle ya. Türkiye'de yaşayanlar için Ramazan Pidesi sıkıntısı yok.
Ama Ramazan bitti mi pidenin tadı değişiyor, fark ettiniz değil mi?

Ben fırın değil pastane pidesi seviyorum bu arada. Sokak simidi sevmeyip pastane simidi sevmem gibi :)
Bu yıl pastane pidesini yerken anneme, ben bunu yaparım, dedim.
Annem evde ekmek yapmama şiddetle karşı çıkıyor, neden bilmiyorum. O yüzden henüz evde ekmek yapamadım. Pideye karşı çıkar sanıyordum çıkmadı. Ah bu kadın.. Sürprizlerle dolu :P

Kafamda bir tarif vardı ama aynı sıralarda instagramda Mutfak Dili pide tarifi paylaşınca onun tarifi bire bir uyguladım.
Misafirlerimiz gelecekti iftara yakın pişirdim ki sıcak olsun.
Ve sonuç muazzam!
Tek bir kırıntı dahi kalmadı. (Hamuru ikiye böldüm diğer pide bundan azıcık daha büyüktü, gerçi tam boyutu anlaşılmıyor ama orta boy tepsi büyüklüğünde)


Fotoğraf pidenin tadını bilmeden alelacele cep telefonuyla çekildi, sakın dalga geçmeyin :))
Ramazandan sonra gelecek ilk kahvaltı misafirini de böyle pideyle karşılayacağım. Allaaah ondan sonra gelsin övgüler, gitsin iltifatlar :))

Bu tarifi muhakkak deniyorsunuz, ev halkı/misafirleri mest ediyorsunuz, tamam mı?
Tarif burada. Sonra, Seyhan sen bir tanesin-harikasın, mukabilinde yorumlar bırakıyorsunuz ^.^

25 Temmuz 2014 Cuma

Göztepe 60.Yıl Parkı


Geçenlerde bir iş için Bağdat caddesine gitmem gerekiyordu.
Tamam tamam sınava gireceğim okula bakmaya gidiyordum. Kadıköy'den otobüse bindim Göztepe durağında indim. Kaldırımda caddeye doğru çıkarken, ay ne güzel park, diye devamlı parkı gözledim önüme bakamadım. Sonra salaklığımı farkettim; parkın içinden geçsene kızım, dedim.
O kadar büyük bir park yani, bütün bunları bir çırpıda düşünüp, sonra parkın içine girdikten sonra hala bitmiyor park.

Peyzaj harika! Çiçek öbekleri sanat eseri adeta!
Onun dışında çocuklar için çeşit çeşit oyun alanları, banklarda oturan ebeveynler.. Yine de çok sakin.
Çocuklarınızı alın gidin doyasıya oynasınlar ya, çok güzel çok!


Bu gemide oynayan iki erkek kardeş vardı, o kadar kıskandım ki onları mesela. Benim de oynayasım geldi cidden.
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi harika iş çıkarmış!

Sınava gittiğim gün gene parkın içinden geçtim. Doya doya seyreyledim. Çıkarken yine parkın içinden geçtim ama park çok büyükmüş göleti, gül bahçesi kısmını görmemiştim.
Bir kere fotoğraf makinemi alıp gitmiştim bu gül bahçesi için ama bulamamıştım, hiç ummadığım bir anda ise karşıma çıktı. O güne kısmetmiş.
İçim kıpır kıpır oldu.
Cep telefonum sınav münasebetiyle yanımda olmadığı için bu kez çekemedim ama çooook güzel! Sözüme güvenin:)
Fotoğraf çekmeyi çektirmeye seven birileri alın gidin doyasıya çekin çekilin ^.^

Tüm fotoğrafları yürürken cep telefonumla çektim, blogta yazarım diye bir düşüncem yoktu, anneme göstermek istemiştim, annem çok sevdi, siz de kusuruma bakmaz çok seversiniz inşallah :*

24 Temmuz 2014 Perşembe

Beyoğlu'nun En güzel Abisi

Benim kitap yorumlarım birikti. Kitap yorumlarımın güncel olması için arada bir, haftada iki kitap yorumu yazabilirim. Sizi sıkmak da istemem; yaz mevsiminde kitap yorumlarıyla.
Ne kadar düşünceliyim vay canına!
:P
Gamze'nin Ahmet Ümit kitaplarını bana göndermek gibi bir zaafı, bir takıntısı var :P Sağolsun bundan önceki kitabını da bana o alıp yollamıştı. Beni de seviyor Ahmet'i de, ne yapsın kadın ^.^


Ahmet Ümit İstanbul Hatırası ve Sultanı Öldürmek ile o kadar çıtamı yükseltti ki zannetmiyorum bir daha beni o kadar etkilesin. Bu kitap mesela.. Ihh fena değil Ahmet, ama daha iyisini yazabilirsin sanıyorum! diye hafif burun bükebileceğim bir kitap.
Katil?
Yeteri kadar Ahmet Ümit kitapları okuduysanız katili bulmak o kadar da zor olmuyor ve ben yeteri kadar Ahmet Ümit okumuşluğum olduğum içûn; buldum!

Ahmet Ümit güzel Türk yazarlarımızdan. İyi yazıyor. Kendi fikrini empoze etmeye çalışmasa okuyucuya, tadından yenmez ama o bunu hep yapıyor.
Kitabın alt hikayesinde "gezi olayları" var, aynı sene içinde çıkan bir kitaba nasıl yetiştirmiş hayret ettim doğrusu.
Kitabın en sevdiğim yanı ise, kendine takılmasıydı. Çok sevimliydi.

Bu arada kapağı sevdim, bu rengi severim ancak neden diğer Ahmet Ümit kitaplarından farklı? Gerek yoktu bence, aynı tarzda devam etmelilerdi.

23 Temmuz 2014 Çarşamba

Burberry Gerçeği

Bazen bir şey öğrendiğinizde paylaşmak istersiniz ama paylaştığınız insanların umurunda olmaması sizi üzeceğinden paylaşmazsınız ya.
Ama paylaşmazsanız vebal altına gireceğiniz korkusu da vardır hani.

Bugünlerde biraz daha hassas olduğumuz için ben en azından paylaşayım, üstümden kalksın dedim.


Burberry çok sevdiğimiz bir marka. Bir çoğumuzun mağazasının içine girmeye cesareti yoktur ama hepimiz ne kadar klas olduğu görüşünde hemfikirizdir.

Markada bir sıkıntı yok, sorun ekose deseninde.

Barbaros Şansal, Kübra Tekin'e verdiği röportajda ekose desenin hristiyan haçının kumaşa geçirilmiş hali olduğunu, Burberry ekosesinden çantasını koluna takan tesettürlü bir kadının eline haçı alıp gezmesinden hiç bir farkı olmadığını söylemişti.
O röportajı netten bulun ve satır atlamadan okuyun. Kübra Tekin'in nişan başını görmezden gelin.

Kimse Burberry'nin ekosesiz modellerin peşinde değil.
Nasılsa orijinaline para vermedim diye işin içinden sıyrılabileceğimiz bir durum da yok burada. Çantasını değilse de şalını, şalını olmasa mendili, hani illa ki o ekoseden bir şeyleri kullanıyoruzdur.
Bilelim ne olduğunu, nasıl gözüktüğümüzü en azından.
Geçenlerde tvde hoca seccadelerde ve tespihlerdeki gizli simgelere karşı uyanık olmaya davet edince, benim de aklıma bu geldi.

22 Temmuz 2014 Salı

Vakko Gerçeği

Muhafazakar kesimin Vakko aşkını hiç bir zaman anlayamadım. Hiç!
Sahipleri belli, neye hizmet ettikleri ortada.
Yine de mağazalarından eli kolu dolu çıkan hep tesettürlü hanımlar.
Hadi eşarbı geçeyim ama Vakko çanta da hep tesettürlü kimselerde.
Vaktiyle çalıştığım firma, Vakko ürünleri de satmak istemiş yetkililerden biriyle görüşene kadar bir süre oyalanmışlardı.
Yetkili biriyle görüştükleri zaman ise: Tesettürlü hanımlara hizmet eden bir firmayla çalışmak istemediklerini, eşarplarını müslüman kadınlar taksın diye üretmediklerini, Aker ismiyle yan yana bile gelmek istemediklerini, tam da bu cümlelerle ifade ettiler.

Abarttığımı düşünüyor olabilirsiniz ama bu telefon görüşmesi yapılırken yanlarındaydım ve görüşme bitince böyle özet geçildi. Yani belki daha fazlası olabilir ama eksiği yok.

Sadece AVM'lerde veya kendi mağazalarında satılmıyor biliyorsunuz, bir çok eşarpçının yanı sıra tesettür mağazalarında da satılıyor.
Madem öyle onlara da verme!

Eşarplar ve fular boyutları farklıdır.
Madem öyle müslüman kadınların örttüğü eşarp boyutunda üretme!

İkiyüzlülüğü anlıyoruz, değil mi?

Basiretsiz muhafazakar kesimin iradesizliğinin farkındalar. Ne dersek diyelim alan alamaya devam edecek rahatlığındalar.
Bunu anlattığım hiç bir Vakko kullanıcısı benim kadar etkilenmedi mesela. Alış verişi kesmedi.

Amacım kimseyi kınamak ya da kırmak değil.
Haydi boykota çağrısı da değil bu. Çünkü kim ne derse desin kişinin vicdanı rahat ediyorsa nefsinin peşinden gidiyor, vicdanı sızlıyorsa zaten sizin uyarmanıza gerek kalmıyor.

21 Temmuz 2014 Pazartesi

İffet-i Kalp


Uzun zaman önce alıp okuyamadığım sonra da, oldu olacak Ramazan gelince okuyayım, diye biraz daha beklettiğim, ama okur okumaz da bunu hemen paylaşmalıyım, dediğim kitapta sıra.

Nuriye Çeleğen'in daha evvel Aşk-ı Sükun isimli kitabını okumuş çok beğenmiştim.
Ama bunu daha çok beğendim galiba. E bunun etkisi şuan taze. Daha çok sevdiğimi düşünmem normal.

Çok güzel bir konu, harika bir anlatım. Çok fazla ayrıntı yok. Sayfalar akıp gidiyor. Sıkılmak şöyle dursun, kitabı elinizden bırakmak istemiyorsunuz ki!

Hz. Meryem'in annesiyle açılan kitap daha sonra Hz. Meryem'in ağzından devam ediyor.
Belki Hz. İsa doğduktan sonraki kısımlarda; mucizeleri, havarileri, hayatı biraz tanıdık gelecektir ama asıl Hz. Meryem'in doğuşu, karakteri, iffeti, teyzesi, eniştesi Zekeriya peygamber, Yahya peygamber...
Hepsini okurken çok etkilenip, mutlaka kendinizi sorgulayacaksınız.

Çok sevdim ve Nuriye Çeleğen'in diğer kitabı Hay Sultan'a göz diktim tabii ki!

20 Temmuz 2014 Pazar

Acı Söyler Zeytin Ağacı {Kitap Tanıtım}

Eser Adı: Acı Söyler Zeytin Ağacı

Yazar: Can Karabulut

Yayınevi: Cinius Yayınları

Türü: Öykü

Editör: Zeynep Aytekin

Sayfa Sayısı: 97

Çıkış Tarihi: Temmuz 2014

Can Karabulut’un ilk kitabı “Acı Söyler Zeytin Ağacı”, 34 kısa bölümden oluşuyor. Her bir bölümde; aşk, özlem, tutku, hayalkırıklığı, hasret gibi duygular, yazarın kendine has şiirsel anlatımıyla hayat bularak okuyucuyla buluşuyor.

Eserinde sade bir dili benimseyen Karabulut, şiir sanatına duyduğu hayranlıktan dolayı, bazı bölümlerde kendine ait dizeleri de okuyucularıyla paylaşmıştır.

“Okurlarım, satırlarımda kendilerinden bir şeyler bulabiliyorlarsa eğer, hedefime ulaşmışımdır” diyen yazar; yazdıklarıyla, okurlarının hem yalnızlıklarını hem de mutluluklarını paylaşmayı hedeflediğini belirtiyor.

Aşk’a ve aşkına sadık bir adamın yeniden kavuşamayacağını bildiği bir kadına olan tutku dolu sevgisini, acılarını, hatıralarını, kalp kırıklıklarını sade ve kısa yazılarla dile getiren bir kitaptır Acı Söyler Zeytin Ağacı.

“On üç yaşına kadar hiç deniz görmemiş bir çocuğun, Kız Kulesi’nden Boğaz’ın güzelliğini büyülenerek seyretmesi gibi, seyrederdim seni saatlerce! Ve o çocuk, bir daha büyülenmeyecektir deniz gördüğünde. Ama içimdeki çocuk, her sabah tekrar tekrar büyülenirdi seni seyrederken uykunda...”

19 Temmuz 2014 Cumartesi

Cumartesi Yemek Köşesi

Cumartesi Yemek Köşesi bölümüne Ramazan ayı boyunca ara vermeye karar vermiştik.
Bu sadece bir hatırlatma.
Bu linkten deneyip memnun kaldığım tariflere ulaşabilirsiniz.

Öpüyorum ^.^
(İçimden geldi n'yapayım)

18 Temmuz 2014 Cuma

Çoraptan Karakter Analizi

Çocukken bir yere gittiğimizde evin büyüğü kalkmaya yakın elimize çorap, mendil falan sıkıştırır, akıllarınca hediye ederlerdi. Sinir olurdum hediye gelen çoraba.
Ama nereden bilecektim ki günün birinde, 'keşke biri bana çorap alsa' diyeceğimi.


Bir gün baktım giyilecek çorap kalmamış. Eski çoraplarımı attığımdan beri alacağım yenilerini sözde, ama mükemmel hafızam her defasında yarı yolda bırakmış beni.

Ben de arkadaşlarımı devreye soktum.
Karakter analizi yapacağım bana çorap alın, dedim.
Amacım çorap sahibi olmaktı. Ancak bana çoraptan bile karakterin belli olunacağını öğretti.
Alın işte size birinci el hayat dersi.

Ben akşam kızlara dedim mesela, ertesi gün Şeyda çorabı bana verdi: Her zaman en dakik odur. Dakika şaşmaz.

Fatma anti-bakteriyel bambu çorap aldı: İnsana değer verir, boş vermez.

Hülya pentinin simli çoraplarından aldı: Kokoşluğundan bahsetmeme bile gerek yok.

Mehtap iki çift aldı: Her zaman sizi hiç dinlemediğini düşünürsünüz ama o aslında çok incedir.
^.^
Bana çorap alın, size kim olduğunu söyleyeyim :)

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Dikkat Burçlar Değişti; Yılan Burcu Olabilirsiniz!

Burçların tarih aralığının değiştiğini ve yeni bir burç eklendiğini biliyor muydunuz?

Ankara Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü burçlar ve burç tarihleri hakkında yeni bir araştırma yaparak burçlara yenisi ekledi. Dolayısıyla burçların tarih aralıkları da değişti.


Bu tabloya göre bir çok insanla beraber benim burcum da değişiyor ki, özellikleri uyan bir burca denk gelseydim tamam diyecektim ama kel alaka bir burç benim için.
Asıl dikkatimi çeken yeni burç: Yılancı.
Neden Yılan değil de Yılancı? Yılan demeye utanmışlar mı? 

Bomba yorum ise arkadaşımdan geldi.
"Benim görümceler kesin Yılan burcu!"
:)
Peki siz, bu tabloya göre yeni burcunuzu sevdiniz mi?

15 Temmuz 2014 Salı

indirimkodlarim.com

Hepimizin içinde azıcık da olsa bir alışveriş tutkusu var. Bu tutkuyu sadece alışverişe harcanan zaman ve paranın çok olması köreltiyor.
Zamandan tasarruf etmenin yolunu online alışveriş sayesinde bulduk ama paradan nasıl tasarruf edeceğiz? İsmini malesef çok geç duyduğum ve sizlerle de paylaşmak istediğim indirimkodlarim.com ile.
Online alışverişlerinizden önce mutlaka indirimkodlarim.com’u ziyaret etmelisiniz.
Peki indirimkodlarim.com bize nasıl paradan tasarruf ettiriyor?
indirimkodlarim.com aklınıza gelebilecek bütün online mağazaların indirim kodlarını bize ücretsiz veriyor.
Dile kolay tam 700 tane online mağaza!!!
Bizler de bu indirim kodlarını ödeme aşamasında kullanıp alışverişlerimizi ekstra indirimli hale getiriyoruz ve fiyatından yakınıp alamadığımız bir ürünü daha sepete atabiliyoruz =)


indirimkodlarım.com bizler için her türlü kolaylığı sağlamış. Bize sadece alışveriş yapmak istediğiniz markayı aratmak ve en mantıklı gelen indirim kodunu kullanmak kalıyor.
Ayrıca sitede o güne ait en yeni kodları, en çok kazandıran kampanyaları bulabilirsiniz. indirimkodlarim.com’un sizleri daha önce hiç adını duymadığınız markalarla da tanıştırması da cabası.
Bu sayede keşfettiğim online mağazalar artık vazgeçilmezlerim oldu :)
Sözü daha fazla uzatmadan sizleri hem ekstra indirimli hem de keyifli bir alışveriş serüveniyle baş başa bırakmak istiyorum :)

Mansfield Park

Dilimize Umut Parkı diye çevrilen Mansfield Park, bir Jane Austen klasiği.
Bendeniz ise bildiğiniz gibi kendi çapında bir Jane Austen sever. Hadi manyağı demeyeyim kibarlık edeyim.

İnsanın kendinden yaklaşık 200 yıl önce yaşamış bir yazarda kendini bulması ne ilginç değil mi?
Jane Austen kitaplarını seviyorum, çok daha iyilerini okumuş olmama rağmen..
O döneme olan merakım ile Jane Austen'la aynı şeylerden hoşlanmamız kitaplarına karşı ya da adının geçtiği her yapıta karşı ilgimi perçinliyor.

Bu kitabı geçen sene sahaf festivalinden almıştım. Hem ciltli, hem eski bir basım, hem de sadece 5TL!
Açıkçası Mansfield Park'ın filmini izlemiş beğenmemiştim, kitabını okumayı düşünmüyordum. Sonra kendime kızdım: Ne yani filme bakıp kitabı mı yargılayacaktım?!
İyi ki almışım. Çok beğendim.

Kalabalık ve yoksul bir ailenin kızı olan Fanny, küçük yaşta zengin teyzesinin yanına gönderilir. Orada kuzenlerine ve teyzesine yarenlik edecektir. Kuzeni Edmund'ı seven Fanny'nin hayatı, komşularına ayak uydurmaya çalışırken tavizler veren kuzenleri sayesinde değişip karamsar bir hal alacaktır.

Gerçekçi karakterleri, abartısız anlatımıyla klasik okumaktan yana çekincesi olanların bile seveceği bir kitap.

14 Temmuz 2014 Pazartesi

Girne Amerikan Üniversitesi ile Kıbrıs’ı Kazan, Kıbrıs ve İngiltere’de oku!

Girne Amerikan Üniversitesi, "Kıbrıs’ı Kazan, Kıbrıs ve İngiltere’de Oku" sloganı ile bütünleşen ve yurtdışı kampüsleriyle de öğrencilerine üç farklı kıtada eğitim fırsatı sunan öncü bir üniversite.
Eğitimde mobiliteye verdiği önem ve uluslararasılaşma sürecinin bir göstergesi olarak Girne Amerikan Üniversitesi; İngiltere, ABD ve Hong Kong’dan sonra küresel kampüslerine bir yenisini ekleyerek Türkiye’de İstanbul yerleşkesini hizmete açmıştır. Bu süreçte Girne Amerikan Üniversitesi, öğrencilerine 3 farklı kıtada eğitim imkânı sunmakta ve "Üç Kıta Tek Üniversite" sloganı ile de bir dünya üniversitesi olma noktasında bir hareketlilik içerisinde olduğunu kanıtlamaktadır.


Kazandıkları ÖSYM bursları ile GAÜ’ye yerleşen öğrenciler, Girne Amerikan Üniversitesi’nin yurtdışı yerleşkelerinde aynı burslarla ve ek ücret ödemeden programlarıyla uyumlu dersler yada ELA’da (English Language Academy) İngilizce dil eğitimi alıyor; geri döndüklerinde ise yurtdışında aldıkları dersleri GAÜ programlarındaki ders yükümlülükleri yerine saydırarak eğitimlerine devam edebiliyorlar.
Eğitimde 30 Yıl...
Geçtiğimiz günlerde görkemli bir törenle 30. Onur Yılı’nı kutlayan Girne Amerikan Üniversitesi için bu sene oldukça özel bir yıl. GAÜ, 2014-2015 Akademik Yılında tam 2260 yeni öğrencisine 7 yıl boyunca kesintisiz ÖSYM Bursu verecek.
GAÜ sosyal ağlarda da çok aktif; bu sene tercih dönemi boyunca facebook.com/girneamerican üzerinden tüm kampüsler ve öğrenci hayatı ile ilgili herşeyi paylaşıyorlar ve tüm sorulara resmi sayfa üzerinden cevap veriyorlar. Twitter takipcilerini de unutmamışlar @girneamerican üzerinden en güncel paylaşımları takip edebilirsiniz.


GAÜ, şu anda küresel dünyanın yükselen meslekleri Denizcilik, Havacılık, Sahne Sanatları, Hukuk, İleri Mühendislik Disiplinleri, Güzel Sanatlar, Mimarlık, İç Mimarlık, Uluslararası İşletme, Uluslararası İlişkiler, Psikoloji, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik, Türkçe Hukuk, Çin Dili ve Edebiyatı, Gastronomi ve Mutfak Sanatları, Sınıf Öğretmenliği, Sağlık Yönetimi, Ergoterapi, Enerji Sistemleri Mühendisliği, Ebelik, İnşaat Mühendisliği ve Sivil Havacılık Ulaştırma İşletmeciliği, Pilotaj gibi programları barındıran; 9 Fakülte, 6 Yüksekokul, 2 Enstitü ve  2 Meslek Yüksekokulu’nda olmak üzere , 69 Lisans 21 Önlisans 48 Yükseklisans ve 17 Doktora programı sunmakta.
GAÜ’den saygın dünya üniversiteleri ile akademik işbirliği ve değişim programları fırsatı!
Girne Amerikan Üniversitesi, kampüsleri ve 200’ü aşkın dünya üniversitesiyle sürdürdüğü öğrenci değişim programları kapsamında, öğrencilerine yaşam boyu hatırlayacakları deneyimlerin kapılarını açmakta.


Uluslararası Denklik ve Tanınma
Girne Amerikan Üniversitesi sağladığı eğitimin kalitesini sürekli olarak geliştirmek için akreditasyonlarını ve üyeliklerini yenilemektedir. GAÜ yerel olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Yükseköğretim Planlama, Denetleme, Akreditasyon ve Koordınasyon Kurulu YÖDAK ve Türkiye Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) tarafından tanınmaktadır. Ayrıca dünyanın bir çok saygın denklik kurullarından akredite olan GAÜ’nün bir çok uluslararası üyeliği de bulunmaktadır.


Girne Amerikan Üniversitesi Eduniversal’ın En İyi Üniversiteler sıralamasında yer almaktadır. Avrupa Birliği Yükseköğretim Sistemi içerisinde üniversite eğitimini denetleyen uluslararası eğitim kuruluşu Eduniversal, 153 ülkeden 12 bin yükseklisans programının incelenmesi ve 100 bin öğrenci ile yaptığı “En İyi Yükseklisans Eğitimi Veren Üniversiteler” araştırmasının sonuç raporuna göre GAÜ "En İyi Yükseklisans Eğitimi Veren İlk 100 Üniversite" arasında gösterilmektedir.
GAÜ, YÖK onaylı programlarıyla geleceğin pilotlarını yetiştiriyor


4 yıllık Pilotaj eğitimi alan öğrenciler, GAÜ İstanbul Yerleşkesi Uluslararası Havacılık Akademisi’nde similatör ve uçuş derslerini tamamlayarak Pilot olma hakkını kazanıyorlar. GAÜ’nün, uluslararası standartlarda verdiği eğitimle yetiştirdiği öğrenciler, önümüzdeki 20 yılın en gözde mesleklerinden biri olan havacılık sektöründe kolaylıkla iş bulabilecekler.
Kıbrıs, dünyanın en güzel adalarından biri!
Kıbrıs Dünya’nın en güzel adalarındandır ve iklimi sayesinde bir tatil ülkesinde eğitim alma şansınız var, üniversite kampüsü plajlara çok yakın mesafede bulunmakta ve kampüse çok renkli bir yaşam hakim. GAÜ, adanın en turistik sahil kenti olan Girne’de kendisine özel plaj ve uygulamalı 5 yıldızlı oteli ile öğrencilerine eşi benzeri olmayan bir eğitim fırsatı sunmaktadır.
Peki kampüste hayat mı nasıl? Tanıtım filmleri için youtube.com/girneamerican ve vimeo.com/girneamerican

Bir boomads advertorial içeriğidir.

Benim Çiftlerim {Güney Kore}

Boş zamanlarımda kitap yazıp, film çekmenin yanı sıra :P bir de çöpçatanlık yapıyorum.
Hiç boşuna cool takılmayın, sizin de senaristlere çemkirdiğinizi, bir kere şöyle böyle olsaydı dediğinizi biliyorum. 
Belki ben biraz işi abartıp senaristlere kızmayı çoktan geçmişsem ve oyuncu seçiminde bulmak istemişsem ne olmuş yani?

Hazırsanız ilk çiftimi açıklıyorum ^.^
Benim So ji Sub'um ve biricik Yoon Eun Hye romantik komedi bir dizide veya drama bir filmde beraber oynasa güzel olmaz mı? Yakışmazlar mı?
Karizma timsali iki insan. Beraber görmek istiyorum çok mu?!

İkinci çiftimi bence ilerleyen zamanlarda beraber muhakkak göreceğiz. Lee Min Ho ile Yoon In Na.
Bu kızı Queen Hyun's Man dizisinde çok sevmiştim. O zamandan beri bu ikiliyi beraber görmek istiyorum, istiyorum, istiyorum!
Yapımcılara sesleniyorum, siz bu oyuncuları beraber kullanmazsanız ben kullanırım ona göre :)

Diğer bir çiftim ise uzun süredir ne bir filmini ne bir dizisini izlediğim şeker mi şeker gülüşlü Gong Yoo ile dünyalar güzeli (estetik harikası ama öyle) Shin Min Ah.


Ay çok yakıştılar! Biri beni durdursun!! :)
Aklımda bir kaç isim daha var ama sizin de çift yapmakta şansınız olsun diye burada kesiyorum.
Siz de çiftlerinizi yorum olarak yazabilirsiniz ya da daha iyi bir fikrim var blogu olup post olarak yazmak isteyenler varsa süper olur.
Hatta La Fea, Kore Günlüklerim, Melden Notlar, Şemspare, Hayaliland sizi mimledim, siz muhakkak yazıverin gari. Ama sadece 3 çift (en fazla 5, gaza gelip 10 çift yazmak yok) 
Bakalım en güzel çifti kim seçecek ^.^

13 Temmuz 2014 Pazar

Bana Prenses Deme {Kitap Tanıtım}

Hırs, tutku, kıskançlık ve nefret duyguları arasında beklenmedik bir biçimde filizlenen muhteşem bir aşkın hikâyesini okumaya hazır mısınız?
Babasının biricik prensesi, dünyalar güzeli Nil, bir gün cici kız olmaktan sıkıldığına karar verip çocukluğundan beri âşık olduğu Murat'ı tavlamanın yollarını ararken, kalbini âşık olmayı en son umacağı erkeğe kaptırır.
Aşka inanmayan bir erkek olarak uzun soluklu ilişkilerden kaçınan ve herhangi bir şeye karşı alışkanlık geliştirmek fikrinden nefret eden Yiğit için yenilik, değişiklik, farklı tatları keşfetmek hayatının temel zevkleridir. Ansızın karşısına çıkan Nil'i tecrübesiyle baştan çıkarırken, bu oynadığı oyunda hayatının ve kalbinin kontrolünü tam anlamıyla ona kaptıracağından habersizdir.
Baş döndürücü güzellikte, masum ve tecrübesiz bir genç kızın, aşk oyunlarını teker teker öğrenişini gülümseyerek okuyacak ve âşık olduğunu sandığı erkek ile nefret ettiğini sandığı erkek arasında bocalarken, gerçek aşkı keşfedişine tanık olacaksınız.

Nil başını kaldırıp ona bakarken gözleri yaşadığı derin kederle koyulaşmıştı. “Ben…” dedikten sonra yutkunup içini çekti. “Ben o kadar uzun süredir Murat’a âşığım ki… Şimdi ne yapacağım Yiğit? O boşluk nasıl doldurulur?”
Genç kıza bakarken Yiğit’in yüzünde şefkat dolu bir tebessüm belirdi. Nil’in ıslak yanaklarına yapışmış saçlarını geriye itip, parmak uçlarını gözlerinin altında gezdirdi.
“Yeni bir aşkla prenses, yeni bir aşkla…”
***
“Nefret çok tehlikeli bir duygudur. Fazla uç sınırlarında dolanırsan, bir bakmışsın dengeni kaybedip aşkın içine düşmüşsün.”
***
Nil burnu bir karış havada, bildiğini okuyan, sivri dilli cadının tekiydi ve Yiğit kelimenin tam anlamıyla ona tapıyordu.
***
“Seni tanıyana kadar belli ki hiçbir kadın beni yeterince oyalayamadı. Ama sevgilim, sen varken bir erkeğin başka bir kadına bakmayacağından emin olabilirsin.”
***
“Yapma Nil. Bunu isimlendirmeye çalışma. Buna anlamlar yükleme, özellikle de bu anlamlar yanlışsa. Sadece kalbini dinle. Kendini özgür bırak.”

11 Temmuz 2014 Cuma

Ela'nın Albümü

Daha dün doğum fotolarını çektiğim Ela, kocaman kız oldu teyzeleri.
Ama gelin görün ki hala yazmamış mıyım bloga? Paylamamış mıyım sizlerle?
Bu tembel kıza bir kızın. Daha güncel olsun, daha çok iş yapsın yetiştirsin diye.
Ve Ela'ya merhaba deyin ^.^


Maşallah kızımıza..
Allah dileyen herkese bu mutluluğu tattırsın.

Çok sevdiğim bir albüm oldu. Teslim edene kadar defalarca sayfalarını çevirdim. Albüm içime sinmezse mutlu olmuyorum.


Albüm sırtlarına yazılan tarih veya notları seviyorum. Albümü kitaba çeviriyor adeta.

Güzel günlerin olsun Ela'cım.

10 Temmuz 2014 Perşembe

Belalı Düğün

Travis ve Abby.
İki genç üniversiteli.
Biri vücudu dövmelerle kaplı, dövüşlerde yer alan bir serseri, öteki babasından kurtulmak için eyalet değiştirmiş dikkat çekmemeye çalışan bir 'güvercin'.
Abby'nin son istediği şey, okulun en popüler çocuğuyla beraber olup dikkatleri üzerine çekmektir ancak gelin görün ki tam da ilk görüşte Travis'in dikkatini çekmiştir.


Bunu ve daha sonra neler olduğunu ilk iki kitapta öğrenmiştik. Tatlı Bela'da Abby anlatmış, ama bizi kesmeyince bir de Ayaklı Bela'da bir de Travis anlatmıştı.

Bu kitapta ise bir Abby bir Travis'in ağzından nasıl olup da aniden evlenmeye karar verdiklerini, arkasında hangi duygular yattığını öğreniyoruz.
Şüphesiz evleneceklerini zaten bildiğimiz ilk kitaptaki heyecan olmuyor. Ancak ben o büyük felaketten sonra aniden evlenmelerine bir mana verememiş, insanın az vicdanı sızlar, diye düşünmüştüm. Bu kitapta ise vicdanlarının sızladığı görmek bana iyi geldi açıkçası.

Sayfa sayısı oldukça az, ilk kitapların su gibi akan, merak ettiren etkisi olmasa da hemen bitirdim. İlk iki kitaptan yana bu kadar memnun kalınca bu kitabın sönük kalması normal bence.
Ama ilk iki kitabı okuyup da bunu okumadan duramıyorsunuz, duramazsınız, ben duramadım :D


Ayraç ise müthiş keyiflendiriyor beni. Yabancı Yayınları güzel bir ayrıntı yakalamış ;)

9 Temmuz 2014 Çarşamba

Yarım Bıraktığım Kore Dizileri

Zamanında sıkılıp, bir ara tamamlarım, deyip ama sonra da, ne tamamlayacağım ya o sıkıcı diziyi, diyerek tamamlamadığım dizilerden bahsetmeye geldi sıra.
Hepsi kendi alanında başarılı bulunmuş, beğeni kitlesine sahip diziler aslında.

Mesela Reply 1994 dizisi çok beğenilmiş, hatta kim iddia ettiyse bilmiyorum Reply 1997'den daha iyi olduğu öne sürülmüştü. Reply 1997 dizisini o kadar sevmiştim ki hevesle başladığım dizi eziyete dönüştü.
Mesele benim beklentim de olabilir ama aradan çok uzun zaman geçmesine rağmen bu dizinin beni çileden çıkardığı dün gibi aklımda.


Bir kere bölüm süreleri çok uzundu. Bir buçuk saat süren bölümleri bile vardı. Ve bu bir buçuk saatte uzun uzun sofra muhabbetleri oluyordu. Gündelik.. sıradan.. Hiç bir dizide bu dizideki ağız şapırdatmalarından rahatsız olduğum kadar rahatsız olduğumu bilmem.
En azından Reply 1997 oyuncularının konuk olduğu bölümü izleyeyim, dedim ama onun da fotoğraflarını gördüm, yetti.
Bu dizi hakkında sonradan okuduğum hiç bir yorum fikrimi değiştiremedi

Que Sera Sera ise Kore dizilerinde klişeleri yıkmasıyla ön plana çıkan eski bir yapım. Hızlı bir açılış yapmasından belliydi klişeleri yıkacağı. Ancak çok ama çok sümsük bir kız vardı başrolde. Ara ara hareketlense de dizi, durağandı, bir ileri iki geriydi. Sonunda ben diziyi bıraktım. Şansa bakın ki ben bırakınca güzelleşmiş. Uğursuzluk bendeymiş yani :) Sonradan istediği kadar güzelleştiği söylensin elim bir daha o play tuşunu basmaya gitmedi.

Bu diziyi ilk yayınlandığı sırada izleyenlerin beğenisi anlayabilirim. Hani, artık öyle güzel şeyler izledik ki, bir zaman sonra eski dizilerin bizi kesmemesi çok normal. 

Yine eskilerden 9 End 2 Outs dizisi. Bunun konusunun beni cezbetmesini anlıyorum; aynı evde kalan iki arkadaşın arasında oluşan aşkı anlatacaktı. Kesin güzel olurdu. Ama çok yavaştı. Böylece güzelim konu nasıl heba edilir görmüş oldum. Arada güzel replikler, özlü sözler dönüyordu ama dizinin başına oturup, hadi biri güzel bir laf etsin de bu diziyi boşuna izlememiş olayım, diye bekleyecek değildim.


Bunu da yarım bıraktım haliyle de. Bu dizinin iyi yanı yanı başrollerin kısmen güzel olmalarıydı :)

Arada başka bıraktıklarım var mı hatırlamıyorum. Gelelim son yarım bıraktığım Kore dizisine.
Benim bilgisayarım geçtiğimiz aylarda çöktü. İndirdiğim ne varsa gitti sanıyordum ki bir gün bir baktım kurtarılmış bir dosyam var! Çok sevinip hevesle başladım tabi.. yoksa bu diziyi izlemekten çoktan vazgeçmiştim: Miss Korea.


Başroldeki Lee Sun Kyun'u sevenler çok. Ben de daha evvel dizi ve filmlerde kendisini izledim. Coffee Prince dizisindeki karakteri sevdiysem de Pasta dizisinde kendisine sinir olmuştum. Blogta anlatmadığım bir filminde ise sevmiştim. Aramızda sevgi-nefret ilişkisi var gibi duruyor, değil mi? 
Kafasını sallaya sallaya yürüyüşü öldürüyor beni. Arabalara konulan hareket ettikçe kafası sallanan köpekcikler geliyor aklıma :)

Neyse işte çok yavaş ilerliyordu Witch's Romance'a da başlayınca bilgisayardan diziyi sildim. Dizideki güzel avcısı Ajummayı çok beğeniyordum oysaki. Çok havalıydı! Love Rain'deki rolünden ne kadar farklıydı!

Bu dizilerin sonlarını bana söyleyebilir diziyi özet geçebilir, hatta bu dizi ve/veya diziler ile alakalı post yazdınız ise, linkini atabilirsiniz. 
Sevinirim ^.^

8 Temmuz 2014 Salı

Burçlara Göre Renkler Ve Yemekler

Geçenlerde Tavsiye Evinde Tefal ile burçlara göre renkler ve yemekler etkinliğindeydim.
Tefal'in birbirinden güzel renkli tencerelerinde yemeklerimiz önce pişti sonra da güzel sofraya kurulup afiyetle yerken astroloji üzerine Hande Kazanova ile sohbet ettik.
Hande Kazanova ekranlarda gördüğünüz gibi güzel.
Ekranlardan anlayamayacağınız şey ise güzel elektriği.
Bende bıraktığı etkisi çok güzeldi, kendisiyle tanıştığıma çok memnun oldum.

Sizi belki sofraya oturtamıyorum ama, sohbeti ayağınıza getiriyorum.
Burçlarla ilgilenenler için not aldıklarımı paylaşacağım.


Koç: Kırmızı, sarı, güneş tonları  tercih etmeli ve protein ağırlıklı beslenmelidirler.

Boğa: Doğa tonları, yeşil, mavi ve uçuk pembe gibi açık tonlar.

İkizler: Sosyal bir burç değişkenliğe açık. Orta ton ve açık gri, sarı, orta mavi kullanabilirler ve beyaz kullanmaları gerekir.
Terazi ve Kovalar gibi karbonhidrat ağırlıklı beslenmeli ve şekeri kısmalı ancak tamamen hayatlarından çıkarmamalıdırlar. (Şu ikizler için ne dediyse birebir arkadaşımı anlattı sanki)

Yengeç: Timsah gözyaşlarıyla meşhurdur, ay hareketleri onları çok etkiler renkleri gümüş rengi, mor, fildişi.
Su grubu genel olarak portakal tonlarına ve kırmızı tonları kullanmalıdırlar. Ve bol sıvı tüketmelidirler. Bol sıvı tüketip karbonhidrattan özellikle uzak durmalıdır. Su grubu kesinlikle alkol kullanmamalı. Ciltleri çok çabuk etkilenir ve bozulur.
Su grubu rahatlamak için su ile haşır neşir olmalıdır, duş almak, balık tutmak, yüzmek gibi.

Aslan: Skolyoz ve kalp sorunlarına yatkınlıkları vardır. Eğlenceli keyifli insanlardır duygusal kararlar alır protein ağırlıklı beslenecek meyveyi eksik etmeyecek altın ve altın renk tonları kullanmalıdırlar. Mavi - turkuaz rengi kullanmalıdırlar

Başak: İş hizmet sağlık onlardan sorulur. - Anladığım kadarıyla hizmetçi ruhlular :D -
Çalışmayı çok severler sevgilerini ispat etmek için devamlı çalışırlar ve kuruntuya meyillidirler. Limon sarı (sarının endişeli ve kuruntulu hali) kullanırlar beyazı kullanmalıdırlar. Civanın koyu kurşuni tonunu kullanırlar. Pembeyi hayatlarından çıkarmamalılar.
Başağı tuz yönetir. Yağı bırakmamalı, sıfır yağlı bir diyet yapmamalıdırlar.

Terazi: Sanatsal yönü olan insanlar. En güzel ve kadın ve erkekler terazi burçlarından çıkar (Hımmm Hande Kazanova da Teraziydi değil mi ;) Venüs yönetiminde bir burçtur. Bütün renkler terazilerin rengi. Uçuk tonları severler, ilahi aşk rengi olan laciverti kullanmalı, şekerden vazgeçmemeli, karbonhidrat hayatlarının hep bir parçası olmalı ve bol su içmeliler.


Akrep: Gerçekler onlar için çok önemlidir, şüphe her zaman hayatlarında vardır, görünen şeyin ardında ne var diye bakarlar, en çok gerçeğe ulaşan burç akrep burcudur. Akrep burcu ateş gruplarıyla çok anlaşamaz.
Sıvı tüketmeye özen gösterecekler, alkolden kesinlikle uzak duracaklar, maden suyu çok önemli akrep burçları için, tüketmeleri gerekir.
En kötü özelliği ya hep ya hiçtir, yemekte de böyledir; ya çok tuzlu, ya çok tatlı, ya çok ekşi, ya çok baharatlı (ahanda ben) :)
Uçlarda/derin yaşarlar. Hisleri sezgileri çok kuvvetlidir. Duygularını yoğun yaşarlar. Dünyanın en iyi cerrahları akreplerden çıkar. (Aslında cellatlar seri katiller falan da akrepten çıkarmış ama özet geçmeye çalışıyorum)
Bir akrep burcuna bir konuyla ilgili ne hissediyorsunuz diye bir sorun size çok absürt gelecek şeyler söyleyecektir ilk başta, fakat onların hepsinin gerçek olduğunu göreceksinizdir.
6. hissi çok kuvvetlidir. İnsanların yüzeysel gördüğü şeylerin derinine iner. Akrebin sezgilerinden mutlaka yararlanın. Akrep burçlarının hayatları hiç durağan olmaz. Devamlı değişirler. (Hakikaten -bende en azından- böyle)
Akreplerin sevilmemesinin tek nedeni doğruyu söylemeleridir. Hande Kazanova'nın tavsiyesi ise hayatınızda muhakkak danışabileceğiniz bir akrep olması yönünde. O diğerleri gibi sizi şakşaklamayacak, neyse gerçek onu söyleyecektir.
(Aynen böyle dedi valla ne bir eksik ne bir fazla - akrep hakkında bilgi verirken videoya aldım o yüzden bu kadar emin yazıyorum ;)
Kahrolsun akreplerin kıymetini bilmeyenler :))) )
Maden suyu dedik ve sebze ve meyveleri çiğ tüketsinler düzenli yemeye özen göstersinler.
Renklerine gelince rengi siyahtır!
Koyu bordo, koyu mor...
Siyah gerçekçiliğin rengidir, aynı zamanda ölümün ve matemin rengidir ama aynı zamanda ana kraliçe (bereket) rengidir. Yani yine de ne olursa olsun siyah da olsa gece de olsa o gecenin içinden çıkan bereketi temsil eder.
Mavi, mor, turkuaz, koyu turuncu kullanmalıdırlar. (Ben de o gün mor giymiştim zaten)

Ben akrep burcuyum biliyorsunuz torpil geçtim ne var yani :)

Yay: Çok özür diliyorum ama yay burcunu dinlemedim lavaboya gitmiştim.

Oğlak: En iyi iş kadınları en iyi iş adamları oğlaklardan çıkar, koyu tonları severler, nefti yeşil, nefti kahve onların rengidir. Uçuk tonları hayatlarına katmakta yarar vardır. Yağı asla kesmemelidir. Çok yemek seçerler. Sevdikleri yemekleri devamlı yiyebilirler.

Kova: Hümanist bir burçtur tek başlarına bir şey yapamazlar. Dahilik ve delilik arasındadırlar. Ukaladırlar. Yüzeysel ilişki içindedirler. Çok çabuk arkasını dönüp gidebilirler.
Dostluğu, sevgiyi evreni temsil eden maviyi ve sklamen rengini kullanmalıdırlar.
Glukoz almaya dikkat etmeli karbonhidrat kullanmalıdırlar.

Ve gelelim Balık burcuna. Balığı da dinlemedim ben  :(
Çok geç kalmıştım çıkmam gerekti. Aman işte biliyoruz balıklarda çok duygusal falan. Su gruplarından olan akrep ve yengeci okuyup beslenme ve renklerini örnek alabilirler bence:) Hatta bence biraz akrebin karakterini de örnek alabilirler ama neredeee?
Tamam tamam ağlamayın şaka yaptım, siz de idare edersiniz işte;)

Günlük burç yorumlarını saymazsa astrolojiyi seviyorum ama twitterda veya facebookta kişinin kendi burç özelliklerini paylaşması veya günlük yorumunu paylaşması bana çok affedersiniz ama salakça geliyor.
Hepimizin iyi ve kötü yönleri var, aşın artık:)
Bir akrep olarak yeri gelmişken söylemeseydim için rahat etmezdi, bunu yapan arkadaşlar varsa keserler en azından diye umuyorum; bi' halay başı siz değilsiniz yani hatırlatmak istedim ^.^

7 Temmuz 2014 Pazartesi

Romantik İroni

Ya mutluluğa programlı değiliz ya da hayat boyu bize öğretilen "mutluluk" tarifi hata veriyor: " Bu program geçersiz bir işlem yürüttü. Kapatılacak."
(syf 124)

Değişik bir kitapla karşı karşıyayım.
Hangi kategoriye koysam, bilemiyorum.
Bir günlük, ama bildiğiniz günlüklerden değil.
Entelektüel yönü bol ama eğlenceli, her şeyden biraz ama hiçbir şey hakkında bir kitap.

Kitabın ismi ilgi çekici, kapağı güzel.
İlk sayfayı okuyunca, seveceğim herhalde bu kitabı ben, dedim.
Sevdim cidden.
Zevkle, eğlenerek okudum.

Kitabın konusunu değil de anlatımı anlatmam gerekiyor bence. 
Günlük dediysem bütün detay ve diyalogların uzun uzun yazıldığı gerçekçi olmayan günlüklerden değil.
Kısa kısa notlar gibi daha çok. Bir daha günlük tutarsam bu tarzı benimseyebilirim.
Bu kısa kısa notlarda Banu'nun hayatındaki değişimlere tanık oluyor, Yeni şeyler öğreniyor, o kendisiyle dalga geçerken siz de eğleniyorsunuz. 
Altını çizmek isteyeceğiniz çok yer olacak ve bahsi geçen araştırmalar doğruysa bir çok da bilginiz.

177 sayfa. Haliyle bir çırpıda okursunuz. Ben öyle yaptım bir çırpıda okudum ;)


Nar Kitap'ın yayın yönetmenliğini yürüten Tuba Akyol'dan maydanozun, şişme botların ve kullanma kılavuzları için kullanım kılavuzu yazılmasının faydaları, rüyalar ve oyunlar, gece hayatı ve sıkıntı, tembellik ve tembel fikirler üzerine her şey ve hiçbir şey hakkında, sonu olmayan bir kitap.
(Bu kısmı basın bülteninden aldım. Kitabı çok güzel anlattığı için paylaşmam gerektiğini düşündüm.)

6 Temmuz 2014 Pazar

İki Kolumuzun Olma Sebebi

Bu pazar sizin için Love Rain isimli diziden replik seçtim.
Dizi veya filmlerde kahramanlardan biri çocukluğuna dair bir şey paylaşıyorsa muhakkak basit görünen ama etkileyen bir şey çıkıyor.
Ya da ben çok çabuk etkileniyorum.


Bilmem bana katılır mısınız ama sarılmanın gücü küçümseniyor sanki.
Fiziksel manada sarılmanın dışında, farklılıklara kucak açmak gibi, bir insanı hatalarına rağmen sevmek gibi, affetmek gibi de düşünebiliriz.
Birazdan hayat sevince güzel diye şarkı söyleyip dans etmeye başlayacağım sanki :D

Sarılalım sıkı sıkı ^.^

5 Temmuz 2014 Cumartesi

Kolay Su Böreği

Biliyorum biliyorum cumartesi yemek köşesine Ramazan'da ara vermeyi düşünüyordum.
Peki.. şimdi bu yaptığım ne?!
Sadece ve sadece bu tarifi bilmeyen denemeyenleriniz varsa sahur için yapabilirsiniz, denemelisiniz demek için yazıyorum.
Çünkü çok pratik ve doyurucu.


Bir iki şeye değinmeliyim önce.
Birincisi kalabalık nüfuslu değilseniz ya da başka başka çok çeşit olacaksa bir yufkayla yapabilirsiniz. Ben ilkin iki yufkayla denedim ama sonra tek yufkayla yaptım.
İkincisi, böreği yerleştirmeden evvel tavayı katı yağla yağlayın. Katı ama dikkat ;)
Gerisi ve daha fazlası bu tarifte.

4 Temmuz 2014 Cuma

Sabiha&Oğuz {Nişan Çekimi}


Bu çekimlerin postlarını hazırlamaya çok üşeniyorum.
Üşeniyorum bir, çekiniyorum iki.
Seviyorum o ayrı ^.^

Haziran ayı başında nişanlanan çiftimiz. Dar zamanda çok ve güzel fotoğraflar çıkardık :)
Kızımız pek hazırlıklı gelmişti ancak nişan öncesi bir takım aksilikler yaşadıkları için fotoğraf çekimi için dar bir zaman kalmıştı.
Yine de fotoğraflara gülen yüzleri yansıdı.


Damat adayları her zaman zoru oynuyor:)
Fotoğraflarda daha çok gelin görmemizin nedeni aslında bu.



Gençlerimize mutluluklar diliyorum.
Allah utandırmasın. Darısı dileyen bekarlarımızın başına ^.^