30 Ağustos 2016 Salı

Selma Cilek'in Gelinliği

2016 yılında evlenmedik kişi kalmasın!!
Selma Çilek de evlendi. 
Peki kim bu Selma Çilek?
Ben de bilmiyorum. Kendisiyle gelinliği sayesinde tanıştım. Hemen ilk fotoğrafla anlatayım.


Bu fotoğrafı ilk gördüğümde büyülendim. Film afişi gibi. Her gelin herhalde böyle bir fotoğrafı olsun ister. İster bence. Bu fotoğrafı araştırırken hep yolum Selma Çilek'e çıktı ama tasarımcı mı Selma Çilek, gelin mi Selma Çilek başta anlayamadım.
Meğer Selma Çilek modacıymış. Gelin de gelinliğin tasarımcısı da Selma Çilek.

Gelelim gelinliğin detaylarına. Ama önce bir beğendiğim fotoğraf daha.


Çilek Mobilya'nın sahiplerinin modacı kızı olarak geçiyor Selma Çilek, googleda arattığınızda. Selma Çilek hayatını işadamı Satvet Çiftçi'nin oğlu Sinan Çiftçi ile birleştirmiş. 
Düğünde Four Season Istanbul at the Bosphorus'ta olmuş ama hiçbir şey gelinlik kadar ilgimi çekmedi.

Detaylar.. detaylar..



Sanıyorum bu gelinliğe harcanan kumaşla 3-5 gelinlik çıkardı. Ama tasarımcı kendisi neticede, çok da pahalıya patlamamıştır, hem bunlar top top alıyor kumaşları :P :P
Bilemiyorum bu düğün ve gelinlik hakkında daha saçma bir yorum yapılmış mıdır? :)))))

2016 düğün yılı oldu cidden. Gelinlerin hepsi de neredeyse düz gelinlikler seçmişti. Onların içinden de beğendiklerim oldu ama bu gelinlik, bunca düz ve sade gelinliklerin arasında ilaç gibi geldi.
Bayıldım cidden.
Kuyruğun fazla hatta abartı olduğunu söyleyeceksiniz biliyorum, hatta ben de ekleme yapayım eminim kullanışsızdır da. Ancaaaakkk...

Çok güzel durmuyor mu fotoğraflarda?

Bir de şunu söylemek isterim ki, düğünün nerede olduğu gelinin kim olduğu da önemli. Ben buna bayıldım diye böyle gelinlik giymeyeceğim korkmayın.
Sen de giyme Ayşe Bacım, bize gitmez :)


26 Ağustos 2016 Cuma

Kırık Kalpler Reçetesi

En yoğun zamanlarımda bile bloga yazı girmeyi beceren ben, şimdi neden bu kadar saldım size söyleyeyim hemen.
Çünkü evde durmuyorum :)
Ama haftada bir kitap yorumu girmem lazım, yoksa çok birikiyor. Birikince de peşpeşe kitap yorumu girmek durumunda kalıyorum o zamanda dolandırıcı gibi gözüküyorum sanki onları peş peşe okumuşum, her gün bir kitap okumuşum gibi.
O zaman haftanın kitap yorumunu yazmaya başlayalım.

Kırık Kalpler Reçetesi bana Novella yayınlarından çok şık bir sunumla hediye geldi. Kitabı sınava odaklandığım için hemen okuyamayacağım diye arka kapak yazısını okudum.
Keşke okumasaydım aslında. Neden böyle dediğime değinmeden önce konusunu kısacık özetliyeyim.

Dante becerikli bir aşçıdır ve kendi yerini açmak istemektir. Abby'ye deliler gibi aşıktır ve evlenme teklif etmek üzeredir. Dante, Abby ile ilk buluştukları yerde romantik bir evlilik teklifi ederken Abby tarafından terk edilir.
Buradan gerisini, Abby ile nasıl tanıştıklarını Dante ile Abby'nin nasıl da uyumlu bir çift olduklarını geriye dönerek okuyoruz. Bu noktada arka kapak yazısını okuduğum için kızdım çünkü bu bitmiş bir hikayeydi ve belli ki Abby ile Dante beraber olmayacaklardı. Öyleyse neden onların hikayesini dinliyordum ki.
Ama şimdi düşünüyorum da ben olayları tahmin etmişim yoksa arka kapağın spoiler verdiği yok :)

Günümüz dünyasında da Dante kendine ait bir yer açmakla cebelleşmekte Abby'nin arkasından kahr olmakla meşguldur ve gittikçe de zayıflamaktadır.

Romanın bir de fantastik boyutu var ama oda sürpriz olsun.
Kısıtlı vaktime rağmen dayanamayıp başladım ancak azar azar okuyabiliyordum. Fakat bir gün sabah namazından sonra uyku tutmayınca kitabın kalan 200'den fazla sayfasını okumak suretiyle bitirdim.
Yani kitap akıcı. Kitap yazlık. Kitap ayrılık barındırsa da eğlenceli.
Dahası, yemekle aranız iyiyse, yemek yapmayı, yemeyi seviyorsanız, siz de yemeklerin iyileştirici gücü olduğuna inanıyorsanız, mutfak hikayelerini seviyorsanız, kitap tam size göre.

21 Ağustos 2016 Pazar

Annemin 'Seviyor Sevmiyor' Yorumu

Annemle dizi izlemek çok keyifli.
Hep onla beraber izleyeceğimiz bir dizimiz olsun istiyordum ama ben dizi izlemiyordum. O da zaten sağolsun çok zevksiz bu konuda.
Bir ara Ertuğrul'u izliyordu, heh dedim tamam onu ben de izleyebilirim, ama onu da izlemeyi bıraktı.
Anne senin dizin var bugün, demiştim, belli ki unuttu başka bir şey izliyor diye, Çok kavga ediyorlar ya izlemek istemiyorum, diye cevap vermişti.

Bir gün baktım Seviyor Sevmiyor izliyor, heh tamam bunu beraber izleyebiliriz, dedim. Şimdiye kadar yarım yamalak izledik ama bu bizim dizimiz diyoruz.

Konusu bilmeyenler için ufacık bir özet geçeyim.
Kore dizilerinden uyarlama.
Bir ilk aşk hikayesi: Tombul bir çocukken ona tek ilgi gösteren güzel, başarılı ve iyi kalpli Deniz'e aşık Yiğit'in, ailesinin Amerika'ya taşınmasıyla Denizle alakaları kesilmiştir, yıllar sonra İstanbul'a döndüğünde Deniz'le görüşmek ister. Deniz de buluşma yerine gittiğinde Yiğit'in çok yakışıklı bir bey olduğunu görür ancak kendi çirkinleşmiştir, dahası Yiğit onu tanımak şöyle dursun bir de hakaret eder. Bunun üzerine Deniz Yiğit'e Deniz olduğunu söyleyemez, onun yerine güzel alımlı arkadaşını kendi yerine yollar.
Herkesin bildiği bir hikayeyi anlatıyormuş gibi hissediyorum. Ve bu his çok kötü bir his. Lütfen okuyup da konudan haberi olmayanlar yorum yapsın; iyi ki anlattın, desin :))
Aynı zamanda Yiğit gerçek Deniz'in patronu olacak ve ona kötü davranmaya devam edecek.

Gelelim annemin yorumuna.
Geçen bölüm gene Yiğit Denize kötü davranınca annem dayanamayıp dedi ki:
- Manyak, söylesene 'ben senin arkadaşım' diye.
O kadar güldüm ki dizinin geri kalanından bir şey anlamadım, çok tatlı değil mi? :)

Benim yorumum da gelsin
Sahte Deniz'in gerçek Deniz'in arkasından iş çevirmesine dayanamıyorum her ne kadar vicdanı sızlasa da.
O senin en iyi arkadaşın, deyip omuzlarından silkelemek istiyorum.
Aslında annemden bir farkım yok :)
Ama o da, kızı aptal yerine koymaktan vazgeçsin!

Tabii ki benim favorimin Tuna olduğunu söylememe gerek yok.
Kore dizilerinde ikinci adam harikalığı diye bir şey var, ben ne yapayım?

20 Ağustos 2016 Cumartesi

Jane Austen Kitap Kulübü

Bir film izlemiştim. (film linki için tıklayınız)
Ah, dedim, ne kadar hoş. 
Meğer kitabı varmış.
Tekrar ah, dedim. Ne kadar güzel olurdu kitabını okumak..
Sonra kuzenim bana kitabını aldı ♥♥♥
Hediye gelen kitaplardan kendi aldığım kitapları okuyamıyorum, o kadar şanslıyım ki.. 


Kitabı olduğunu bilseydim önce kesinlikle kitabını okur sonra izlerdim. Ama bu kitabı okuduktan sonra filmini izlemek ister miydim bilmiyorum.
Benim için nasıl bir hayal kırıklığı olduğunu bilemezsiniz.
Filmi sevdiğimden beklentim yüksekti tabi..

Konusu şöyle bir grup hanım Jane Austen kitaplarını okuyup bunun üzerine konuşabilecekleri bir kitap kulübü kuruyorlar bu grubun bir de erkek üyesi var.
Hiçbir şekilde filmin verdiği hissi bana vermeyen bir romandı çok şaşırdım ya, filmi daha önce izlediğim için mi böyle hissettim bilmiyorum ama eğer önce kitabı okusaydım, Jocelyn bana kesinlikle güzel gelmezdi. Açıkçası Gregg de çekici gelmezdi.
Filmi izlerken oluşmasını beklediğiniz romantizmi asla beklemezdim anlamazdım.
Kitapta çok sevdiğim birkaç kısım dışında cidden buhran yaşadım.
Bir de anlatıcısı kimdi bu kitabın?
Gruptan biri gibi anlatıyordu ama grubun içindeki biri değildi.

İyi ki varsınız sevgili okur..
Yoksa kime dert yanardım acaba ^^

17 Ağustos 2016 Çarşamba

Kadınlar Her Daim Fikir Değiştirebilir

Bilgisayarda ekran görüntüsü dosyam oldukça kalabalık.
Özellikle diziler konusunda, iyi ki almışım, diyorum, ekran görüntüsü aldığım repliklere.
Hep diyorum ya beni çeken ufak bir alıntı yetiyor.. bir ima, bir mimik hatta.
Ara ara aslında bilinçsizce.. Bilinçsizce derken bir şey ararken bakıyorum ki tüm görüntülere göz atıyor, okuyor, gülüyor, hüzünleniyorum.
Bu dosyayla anılarıma doğru yola çıkıyorum aslında.

Neyse ya paylaşacağım şeyle o kadar alakasız oldu ki, bu giriş :)
Olsun siz beni böyle seviyorsunuz değil mi?
Hem siz anladınız; gene dosyanın içinde fotoğraflarla anılarımı tazeledim, içlerinden birini de sizin için seçtim ^^

Downton Abbey biteli çok oldu, spoiler verdim diye çok kızanlar da :)) N' yapayım izleseydiniz :P
Ne diyordum heh Downton Abbey bitti ama bu benim paylaşımlarımın da bittiği anlamına gelmez (gözlüklü cool smiley)

Ne yapayım yani, bu paylaşımları sadece kendime saklayayım da siz de unutun gidin öyle mi?
Yoo dostum hiç sanmıyorum.

Yakında güzel dizi önerileriyle geri geleceğim, yakında.

15 Ağustos 2016 Pazartesi

#KardeşŞart... Mı Acaba?!

Bu çok bilmiş internet annelerine biraz takığım açıkçası.
Asla eleştiri kabul etmeyen, her şeyin en iyisini bilen ve geride kalanlara kendi yaptığının en doğru olduğunu kabul ettirmeye çalışanlara tabii..

2. çocuğu yokken etrafın "ikinciyi düşünüyor musun?", sorularına bile tahammül edemeyen anneler, ikinciyi doğurdu mu yapıştırıyor etiketi #kardeşşart!
Hatta ne doğurması, hamilelikte başlıyor bu.
Ya bir dur, çocuk dünyaya gelsin, bir gözlemle cidden şart mı; nasıl kardeşiyle arası, doğru zaman mı, sen ikisiyle de başa çıkabiliyor musun, mutlu musun?
Yok daha bebek cenin, ama o etiket orada #kardeşşart
Neden? Çünkü bizimki doğurdu.
Herkes de onunla doğurmalı!

Ay tek çocuk mu? Bencil olur ayol #kardeşşart

Bu sosyal medya anneleri muhtemelen bu yaptıklarının farkında değiller. Ya da komşu teyzeden daha bilinçli(?) oldukları için kendinde bu hakkı görüyorlar.
E tabii canım, o size, arayı açma bak ikinci için, derken sizin kadar samimi olabilir mi?
Hiç #kardeşşart etiketinin sıcaklığını verir mi komşu teyze nasihati?

Sert çıkmayayım bak bir de empati kurayım, bunu yaptığı halde okuyan anneler bile bana hak versin.
Ben şimdi bekarım ya, nişanlanır nişanlanmaz birden #1kocaşart desem, facebook'ta yeni gelin sayfalarına üye olsam #sinekkadarkocamolsunbaşımda bulunsun desem...

Nasıl çirkin, nasıl irite edici, değil mi?
-Ben kendimi öyle hayal edince koptum gerçi ama neyse :))-

Heh işte dışarıdan baktığınızda anlayacaksınız bu #kardeşşart dayatmasının da çirkin durduğunu.

Belki o anne bir çocuğuyla mutlu, belki maddi durumunu düşünüp yapmıyor, belki ikincisi olmuyor, belki geleceğinden korkuyor, belki ilkinde zorlandı ve ikinciyi hiç düşünmüyor..
Yani demek istiyorum ki belki isteyerek belki de istemeyerek evlat sahibi olmuyor, olamıyor.
Kime ne?
Kesinlikle bize ne?!

Hasılı, Allah evlatlarınıza; sıhhatli, başarılı, huzurlu uzun bir ömür versin.
Dua edin, şükredin. Gösteriş yapmayın. Sosyal medya baskısı kurmayin.

13 Ağustos 2016 Cumartesi

Kitap Hediyesi Ve Video: Baharın Peşinde

Instagram takip ediyor musunuz beni bilmiyorum ama instagram hesabımda sıkça kitap çekilişleri düzenleyip kitap hediye ediyorum.
Üstelik bu kez benim de okuyup çok memnun kaldığım, hatta şurada yazısını sizlerle paylaştığım bir kitabı hediye ediyorum.
Baharın Peşinde.

Bir hafta kalmış çekilişin bitmesine.
Kitabın konusunu merak ediyorsanız videomu izleyebilirsiniz.



Bu videoyu izleyip de çekilişe katılmayan olmaz sanıyorum :)
Hadi hepimize kolay gelsin ;)

11 Ağustos 2016 Perşembe

Zümrüt Şelaleleri

Bu sefer bir değişiklik olsun kitap yazısı yerine kitap videosu yükleyeyim dedim.
Biliyorsunuz önce kitap yazsını girer, sonra Youtube kanalıma kitap yorumu girersem bir de onu paylaşırdım.
Ama vakitsizlikten, nice zaman önce çektiğim kitap videosunu bile editleyemiyorum.
Hem düzenleme hem yazı girmektense düzenlenen videoyu yüklerim buraya olur biter dedim.



Olmuş mu?
Böyle yapayım mı hep?
İtiraf ediyorum yazmak çok ama çok daha kolay benim için.
Sayfalarca yazabilir, saatlerce kekeleyebilirim :/
Videoyu izlemeyenler anlamaz tabii.
Kaçtım ben, yorum bırakın ;)

9 Ağustos 2016 Salı

Cate Blanchett Neler Giymiş?!

Cate Blanchett'in Cindrella filminde giydiği kıyafetlerden bahsetmemek büyük kayıp olur.
Hepsi ayrıca incelenesi, ilham alınası, şapka çıkarılası..
Film yazım burada.
Film için görsel şölen demiştim.
Tabii ki kıyafetlerden bahsediyordum :)
Kötü karakterleri seviyorum ben biliyorsunuz.
Ama kötüleri bu kadar güzel giydirirlerse nasıl sevmem sorarım size?!
Cate de o kadar güzel kötü olmuş ki :))


Filmde yeşil ağırlıklı kostümler giymişti üvey anne, onun dışında saks ve sarı tercih edilmişti ama öyle tonlar ki birbirine çok yakın renklermiş gibi geliyor size izledikçe.

Bu filmde kullanılan kıyafetler, renkler tam masal havası veriyor, sevip de kaçıranlar varsa duyurulur.

7 Ağustos 2016 Pazar

Ölürüm Türkiye'yem!.. ❤

Bu da burada dursun.



Gurur duyuyorum.
Muazzam ya muazzam.

Hala nasıl laf soksak, ay bir açık yakasak da dalga geçsek, diye sosyal medyada bekleşen mallar var, görüyoruz.
Acıyorum ya birlik ve beraberlikten bile hazzetmiyorlar, gerçekten acınası.
Kahrolabilirsiniz. 😉

5 Ağustos 2016 Cuma

Sonsuzluğun Kıyısında

Aslında yaz için tek isteğim kıpırdamadan yatıp milyonlarca kitap okumaktı.
Yeni gelişmeler sayesinde ben birazcık daha dişimi sıkmak durumundayım.
Kitap okumama sayfa sınırlaması getirdim ve hızımı düşürdüm yine.
Ancak bir de tembellik var ki, hala okuduklarımı blogda yazmamışım bile.

Bunlardan biri ben sevgili yazarım J. A. Redmerski'nin Sonsuzluğun Kıyısında isimli kitabı.

Bu kitap çok sevdiğim Hiçliğin Kıyısında'nın devamı.
Hiçliğin Kıyısında'yı çok sevmiştim. O tarzı seviyorsanız kesinlikle önermiştim.
Ve devamı olduğunu biliyordum ama devam edecek gibi bitmemişti kitap, o yüzden de bu kitapta ne anlatılacaktı çok merak ediyordum.

Çiftimiz bu kitapta beraberler, evlenmemişler ama birlikteler, zaten çok gençler.
Hımmm... Nasıl kitap hakkında bilgi vermeden anlatabilirim ki bu kitabın konusunu.
Pek konusu olduğunu da düşünmüyorum açıkçası. Çok uyumlu bir çift. İkisi de önce karşısındakini düşünüyor onun ne istediğini kendinin ne istediğinden önce tutuyor. Mükemmel bir çift yani.
Ama insan biraz kıskanır, ne midesi geniş insanlar ya hu diye bu sefer çokça kızdım da aslında.
Hep bir kavga, bir ayrılık, bir sorun bekledim ama olmadı.
Tamam bir şey yaşıyorlar ama ondan sonrası beklediğim gibi olmadı.

İlk kitap beklentimin çok üstünde çıkmıştı ve bayılmıştım. Ondan mı bilmiyorum -belki de ikinci kitabın geç çıkmasındandır-  ama ilk kitabın yanında sönük kalıyor.
Yine de ilk kitabı okuyunca ikinci kitaba pek kayıtsız kalabileceğinizi sanmam :)
Ve çok akıcı, bir oturuşta bitirmemek için uğraşmanız gerek..
Bir sayfa bir sayfa daha derken kitabı bitirdim.

Mesela tatile giderken bu kitabı götürseniz ve kalın diye sadece bu kitabı alsanız, anca okurum diye..
ilk gün bitirir sonra 'hönk!' diye kalırsınız :)

Elimde şimdi J. A. Redmerski'nin Sarai'si var. J. A Redmerski deyince cidden duramıyorum, yoksa serilere bulaşmak istemiyorum ama, Redmerski böyle akıcı yazdıysa ben bu seriyi yutarım.
Yaz ya da kış Redmerski'nin her türlü gideri var. Demedi demeyin.

2 Ağustos 2016 Salı

Cübbeli'nin Kızının Düğünü

Cübbeli diye tanınan Ahmet Ünlü Hoca'nın kızı geçtiğimiz aylarda dünya evine girmiş, hiç söylemiyorsunuz.
Oysa ben öyle mi?
Ben öğrenir öğrenmez; "Hımm öyle mi olmuş, böyle mi olmuşş, pekii hoca ne demiş?" diye araştırmacı gazeteciliğimi konuşturduktan sonra sizinle paylaşmak üzere kolları sıvadım.

Ben Cübbeli Ahmet Hoca'nın kızının evlenmesini eleştirenlerden öğrendim açıkçası. Ya öyle mi, böyle mi diye ünlemelerim o yüzdendi aslında.

Neden eleştiriliyor peki?

Efendim Damat, zengin bir iş adamı olunca düğünde ultra lüks olmuş. Four Season Istanbul at the Bosphorus'da. Yine Gelin Kızımızın kınası da Zorlu Raffles'da olmuş.

Valla benim de o kadar param olsa, ben de böyle şaşalı düğün yaparım o yüzden vay efendim, neden böyle düğün yapmışlar diye eleştirmek içimden gelmiyor, ama savunmuyorum da.

Cübbeli'nin Damat Esat Palazoğlu oldukça karizmatik bir adam. Damadı beğendim. Bu haberi veren tüm sitelerde boy boy fotoğrafları mevcut. Cübbeli'nin kızı Yüsra'yı çok merak ettim. Maalesef -veya Cübbeli Hoca açısından bakarsak iyi ki- kızının görüntüleri yok denecek kadar az.


İşte gelinlikli bulabildiğim tek fotoğraf bu.

Evlenen Hoca kızı olunca gelinlik giymesi de eleştirildi tabii. Cübbeli Ahmet Hoca da kızının gelinlikle davetliler karşısına çıkmasına rızasının olmadığı açıkça belirtmiş.
Bence rızası olmadığı halde kızının gelinlik giymesine karışmaması güzel bir şey. Sert çıksaydı, düğüne gitmemekle tehdit etseydi kızı da gelinlikle davetliler karşısına çıkmazdı diye düşünüyorum.
Mesela ben anneme anlattım; "Anne böyle böyle olmuş, vay efendim gelinlik darmış nasıl giymiş falan diye eleştiriyorlar" dedim.
Annem de, "iyi yapmış, karışmasınlar istemiş giymiş" dedi "bi' kere oluyor" dedi.
Annemin görüşleri benim için çok önemlidir ^.^

Hayır efendim, giymemeliydi, etmemeliydi diye düşünen cemaat mensupları varsa eleştirinin dozunu ve kimsenin tadını kaçırmasınlar. Hepimiz hesabımızı Allah'a vereceğiz.
Bunun dışında düğün içkili değil, çalgılı çengili değil. Haremlik selamlık oturulmuş...

Aramızda yabancı yok hadi bir de size bir planımdan bahsedeyim. Damat Esat Palazoğlu'nun instagramdaki hesabına istek göndereyim de belki o foto paylaşmıştır Yüsra'yı göreyim, dedim, ama sonra vicdanım el vermedi. Zaten ekran görüntüsü falan almayacaktım, sadece merakımdan. Bakacaktım.

Sırf bu inceliğim yüzünden google görsellerde başka bir foto buldum.

Buradaki yeşilli kızın Yüsra olduğunu tahmin ediyorum, bir de o değilmiş euheuheuhe :))
Damat Bey, kendisi için kız istemeye de giden Ahmet Davutoğlu'nu, mutlu günümde beni yalnız bırakmadı diye paylaşmış.
Bu kadar görmem yetti, Yüsra'ya bayıldım! Maşallah pek güzel pek zarif. Yeşilin tonuna da elbisesine de, kızın gülüşüne de bayıldım. Bu arada Yüsra nasıl güzel bir isimdir?!!

Keşke gelinliğini de net bir şekilde görebilseydik, değil mi?

Geldik bir düğün kritiğimizin daha sonuna. Sanırım ilk defa bu kadar az  malzemeyle bu çok yazdığım oluyor :)
Bu çiftin enerjisini çok sevdim ben..
♥ Ömür boyu mutluluklar diliyorum kendilerine.♥

1 Ağustos 2016 Pazartesi

Burcu Biricik'in Kocası, Düğünü Ve Gelinliği :)

Ay resmen düğün yılı!
Burcu Biricik de evliler kervanına girdi.
Bize de bu düğün hakkında kaynatmak düştü.

Reklamcı sevgilisi Emre Yetkin ile dünyaevine giren Burcu Biricik'in fotoğraflarına bakınca
hem kendinin hem de davetlilerinin çok eğlendiklerini gördüm.
Düğündeki her bir detay çok ince ve çok zevkle ayarlanmış. Nereden başlayacağımı bilemedim. O kadar hoş ki her şey. Araba mesela. Klasik bir araba tercih etmişler düğün arabası olarak. Pek hoş, çok hoş.
Gelinliğe geçelim uzatmadan. Ne düşünüyorsunuz siz?
Çok sade olan gelinlik sırt dekoltesiyle dikkat çekiyor. Sadece üst tarafında hareketlilik olan gelinliğin etekleri düz ve hafif kuyruklu.
Açıkçası çok beğendim. Gelinliğin güzelliği gelinle bütünleşmesiyle alakalı bence. Ve bu gelinlik de Burcu Biricik'e çok yakışmış. Saçı makyajı da, özellikle saçı ama, çok güzel, düğüne de gelinliğine de çok uymuş.

Damat Bey'e gelince, beni bilirsiniz klasikçiyim, ancak damatlığını çok beğendim. Daha güzel olamazdı. Kendi olduklarını için bu kadar güzel duruyor herhalde yaptıkları her şey.

Ben birçoğunuz gibi Hayat Şarkısını izlemiyorum. Ben Beni Böyle Sev isimli diziden tanıyorum Burcu Biricik'i. O dizide de düzgün fiziği ve giyimiyle çok hoşuma gidiyordu. Düğünde Beni Böyle Sev ekibini görünce çok mutlu oldum, kendim davet edilmiş gibi :) Demek ki arkadaşlıkları devam etmekte. Çok güzel yaa^^ Bu arada Burcu neredeyse herkesle selfie çektirmiş! Hepsinde de çok neşeli.


Tabii ki film afişi şeklindeki davetiyesine de düğün dekoruna da bayıldım. Çok mutlu çok neşeli gözüküyorlar. Allah mesut etsin.

Heh neredeyse unutuyordum.. Bak bunlar da dans etmiş, bunlar da eğlenmiş,. Bunlara yakışmış! Neden çünkü doğallar!!

Düğün mekanın dekoruyla yazımı noktalayıp sözü size bırakıyorum. Siz nasıl buldunuz?