30 Aralık 2009 Çarşamba

Ebruli Mimler

2 mim de (çakma)sarı şekerim EBRUli'den ;)

2010 beklentim;
Sağlık sihhat huzur mutluluk falan filan ama
asıl isteğim
kimseyi kaybetmemek...

2. mim zorlıycağa benziyor beni, hadi bismillah!

Sizi en çok üzecek olay:
sevdiğim birini kaybetmek..

Nerede yaşamak isterdiniz?
İlle de İstanbul!

Yaşayabileceğiniz en mutlu an:
Şu an! çünkü bi sn sonrasının teminatı yok!

En sevdiğiniz erkek karakter:
Mr.Darcy...

Tarihteki favori kahramanlarınız:
Fatih Sultan Mehmed

Gerçek hayattaki favori kahramanınız:
Babam

En sevdiğiniz ressam:
Mona Lisa dan mütevellit Da Vinci :)

En sevdiğiniz müzisyen:
Chopin demek daha havalı olsa da... Yaa.. Yalın demek istiyorum kendime engel olabilemiyorum :)

Bir erkekte en çok beğendiğiniz özellik:
Ben erkeğin zeki, çevik, esprili ve tamir işlerinden anlayanını severim:)

Bir kadında en çok beğendiğiniz özellik:
Edep!

En sevdiğiniz erdem:
Sakin kalabilmek...

Yapmaktan en mutlu olduğunuz iş:
İş oldu mu hiç bi iş yapmaktan hoşlanmam.

Kimin yerinde olmak isterdiniz?
Habire değişmekle beraber aklıma ilk gelen isim Julia Roberts oldu. George Clooneyle arkadaş olmalarının etkisi büyük :)

Arkadaşlarınızda hangi özelliklerin olmasını isterdiniz?
Hepsi okuyor blogu keşke şöyle olsalar diyemem ya..
:))

Kendinizde gördüğünüz en temel eksiklik?
Eksiklik mi?
Bende mi?
Yapma ricaederimm :)))
Sadece daha çalışkan, daha sakin, daha az uyuyan, daha yardımsever olabilmeliydim :))

Hayatınızın en büyük şanssızlığı?
Talihim yok.. Bahtımm karaaa..
O işler pek öyle olmuyor, en büyük talihsizliğim dediğiniz şey aslında hakkınızda en hayırlısı olabiliyor, o yüzden bunu nitelendirmek bana düşmez..

En sevdiğiniz renk:
Siyah!

En sevdiğiniz çiçek:
Zambak

En sevdiğiniz kuş:
Karabatak

En sevdiğiniz yazar:
Can Dündar, İclal Aydın, J.K.Rowling, Irvin D.Yalom

Tarihte en sevmediğiniz karakter:
Adolf Hitler diyesim gelmiyor valla :))

En sevdiğiniz şair:
Yılmaz Erdoğan şiirlerini onun ağzından dinlemeyi çok severim sayılır mı?

En çok isteyeceğiniz özellik:
Uçmak heralde :s

Nasıl ölmek isterdiniz?
Ani ve acılı bi ölüm olmasında..

Hayattaki sloganınız?
Şu olup biten varya ,
Boşver ona,
Taş yağsın isterse uzun sürmez,
Ne geçmişi düşün,
Ne gelecekten kork!
(ömer hayyam)

Şu anki ruh haliniz?
Her zamanki gibi; neler yapacağımı planlıyorum burdan kalktıktan sonra..
Kısaca yorgun, kırgın ve yaşlanmış...


Nerdeyse mimi paslamayı unutuyordum..
Daha önce mim göndermediğim ve bu yazıya denk gelen tüm arkadaşlara daha evvel yanıtlamadılarsa iki mimi birden gönderiyorum :)

28 Aralık 2009 Pazartesi

Turn Left Turn Right

Aslında filmleri biriktirip yazmak istemiyorum ama pek yazamadığımı göz önünde bulundurursak sanırım böylesi en iyisi..
Ve başlık seçmekte zorlandığım için izlediğim filmlerden biri ana başlık olsun dedim. Diğerleri zaten ara başlıklarda :)



Turn Left Turn Right

İzlediğim iğrenç Güney Kore filminden sonra, acilen, etkisinden kurtulmak amaçlı izlediğim bir film. Hep merak ettiğim bir konudan yola çıkılmış. Umut veren romantik bir filmdi. Konuşmalar bana farklı geldi bu sefer ve evet Güney Kore filmi değil Tayvan filmiymiş :) Tanışıklıkları, sonra kavuşmaları çok güzeldi.
Link vermek isterdim ama online izlemek yerine indirdiğim bir filmdi - Burda güneş gözlüklerimi aşşa kaydırıp yukardan göz kırpıyorum :))-
İzlerken sağa bak be be adam diye çıldırabilirsiniz ama ben sabırla bekledim :)






Grease

High Scool Musical'i izlediğimden beri iyice 'Grease izlemeliyim' söylemlerim artmıştı.
Zaten kült bir müzikal olduğu için ille de izliycektim.
Ve filmi izleyince anladım ki; ben müzikalleri seviyorum!
Hayatta böyle olsa ya.. Birden şarkı söyleyip dansetmeye başlasak :))
John Travolta manyak dansediyormuş yaa :) Pembe gömleğiyle uyumlu çorapları hala aklımda:)) Çok eğlenceliydi. Yalnız liseli gençlerin hiç biri otuzdan bir gün küçük göstermiyorlardı :)) Filmde o döneme ait kıyafetlerden hoş fikirler edinebilirsiniz. Yüksek bel taytın içinde harika görünen Olivia Newton John'dan sonra kimse tayt giymesin isteyebilirsiniz :)


The Greatest Game Ever Played


CNBC-e de reklamlarını görünce etkilenip 'aman kaçırmayayım' diyip izlediğim ve bayıldığım bir film. İlk defa bir filmin görüntü yönetmenini merak ettim (Shane Hurlbut)
İlk başlarda golften anlamayanlar anlamıyor işte benim gibi:) Kim kimle oynuyor ne oluyor neden böyle oldu diye sonra bi kaptırıyorsunuz kendinizi! Sonunda çok etkilendim. Zaten gerçek yaşam öykülerinde çok etkileniyorum..
Bu film için kullandığım görsel aynı zamanda arka planımı süslemekte..
DVDsini alın mutlaka izleyin demiyorum ama denk gelirseniz bir şans verin zaten sizi etkisi altına alır ;)

Tired Of Kissing Frogs


Kurbağa öpmekten yorgun..
İsminden etkilenip izlemek istediğim bir filmdi; yine CNBC-e de izledim. İspanyolcaya hem hayran oldum hem de bana göre olmadığını anladım..
Sevgilisinin aldatmalarından bıkıp ayrılan bir kadının hikayesi.
Sonra erkek avcısı olup çıkıyor sözde yani o kurbağaları gönüllü öpüyor.. Pek öptüğüde söylenemez aslında.. Sıkılmadan izledim ama bir daha denk gelsem izlemem :)

Kirpi


Ay bu ikisi beni deli etti!
Sırf işinize gelmiyor diye insanlara kötü davranamazsınız. Hani haksızlık karşısında susmamak gerekir ama böyle türlü küçük oyunlara, intikamlara gerek yok bence.
Film çok komik değildi bana göre. Oyuncular güzeldi. Ama aynı isimli kitaptan uyarlanmış, eminim kitabı daha güzeldir.

Amelie



BA-YIL-DIM!
Ben daha yeni izledim evet! Ama iyi ki doğal gelişimini, bu filmin elime geçişini bekleyip izlemişim, ille de bir filmin peşine düşüp sonra da beğenmediğim çok oluyor mesela..
Çok güzel bir filmdi yaa... Audrey Tautou ya hayran olanları, bu filmi sevenleri çok iyi anladım. Şimdi ne kadar Audrey Tautou filmleri varsa hepsini izlemek istiyorum.
'Da Vinci Şifresi'ne de başlamış, kitabınıda okumuş olmanın erdiği müşkülpesentlikle daha başlarında sıkılıp bırakmıştım ama bu kadın için izleyeceğim o filmi!
O nasıl güzel bir kemik yapısı ya.. Sanat eseri mübarek!

"Oysa siz bayım bir sebze bile olamazsınız, çünkü bir enginarın bile kalbi vardır"

25 Aralık 2009 Cuma

Mutlu Noeller!

Okul yıllarında hocalara "mutlu noelleer!" deyince ne kadar bozulurlardı:)
Ama o yüzlerinde ki ifade var yaa.. Görülmeye değer..
Noel, hristiyanların kutladığı, Hz. İsa'nın doğum günüdür.
25 aralıktır ;)
Yılbaşı değildir yani.
Noel baba haliyle bu gece gelir, yıl başı gecesi değil :)
Hindide şükran günlerinde yenir, yılbaşında değil..
Ama biz kutlayamadıklarımızı da katıştırıp hepsini yılbaşı gecesinde kullanmayı başarmışız :))


Soframı paylaşmak istedim sizinle...

Son bi kaç günüm biraz yoğun geçti. Bloglara bakamadım, tembellik edip bol bol uyuyamadım, yorumları onaylıyamadım ama yakındır hepsini yapacağım..

MUTLU NOELLER!!
:)))))

23 Aralık 2009 Çarşamba

Katı Meyve Sıkacağım Bozuldu

Hani tembelim falan diyorum ama her sabah meyve sıkma ayinim vardır benim.
Ayin diyorum çünkü;
Kış geldi mi o katı meyve sıkacağı sahneyi alır. Ben bir saatimi meyve suyumu Hazırlamaya, ardından sıkacağımı temizlemeye harcarım.
Derken bozuldu..
Sonra da moralim :(

Bana katı meyve sıkacağı göndermek isteyen sevgili yetkililer..
Lütfen meyveleri minik parçalara bölmeme gerek olmayan ürünlerinizden seçin:))
---
Go Ho Ho
GAP in bu reklamına bayılıyorum yaa!!!!



Amerikan filmlerinden tanıdığımız, amigo kızların tezahüratları tarzında...
Çok hoşuma gidiyor!
Go Christmas Go Hanuka!
HADİ SİLKELENELİM HEP BERABER!! :))

21 Aralık 2009 Pazartesi

Bu Ne Tembellik Ya!

Keşke ben ayı olsaydım...
Bütün kış yatadım böylece...
Hoş şimdide yatıyorumda :))
Öyle değil yani sürekli bir şeyler yapmak için zorluyorum kendimi.. Bir şeyler yapınca mutlu olmuyorum, yapmayınca vicdanım sızlıyor...
Ne olacak bu halim bilmiyorumm :(





Etsy de gördüm pek beğendim. Kolaya da benziyor.
Yapacağım demiyorum, çünkü yapmıyorum ve yapmadığım içinde o vicdan yine sızlıyor..

----

Bu Gökhan Tepe'yi de çok seviyorum, pek efendi çocuk :))
Arkadaşım dedi ki 'o da seni seviyor'. İnanıyorum buna canı gönülden:)
Gıcık oluyorum şu tipini güzel sanıp kliplerinde gerdan kıran şarkıcı bozuntularına.
Bırakın gerdanı bir tek Tarkan kırsın :)
Gökhancım, sende hep böyle kal!

18 Aralık 2009 Cuma

Hayalimdeki Meslekler

Okul yıllarımda her gün yeni bir meslek fikriyle gelirdim..
Ama onlardan bahsetmiyeceğim. O zmnlarda uçuk fikirlerim vardı aslında ama neyse :)

Her zaman garson olmak istemişimdir...
Beni tanıyanlar bunu ilk sırada görünce şaşırmadılar eminim! :)
Herhalde önlüğün bana Joey'e yakışacağı kadar yakışır diye düşündüğümden:))
-resim garson olduğu dönemden değil, benzincinde çalıştığı dönemden biliyorum :)

İmage Maker.. Bana daha uygun bir meslek olmaz herhalde...
Bruce Willis'in "The Kid" filmini izlediğimden beri aklımda..
Bu iş herhalde sıkılmadan yapabileceğim tek şey :))
Bu arada filmi yıllar yıllar önce izlemiştim ama arada kaynamasın tavsiye ederim;)

Yazarların müsvettelerini temize geçirmek isterdim..
Böyle bir meslek var, evet, ben uydurmuyorum taam mı !! :))
Bazı yazarlar hala elde yazarlarmış kitaplarını..
Onu temize geçireceksiniz, ilk siz okuycaksınız..
Düşünsenize birde bu iş para alacaksınızz..
Bedava bile yaparım :))

Saba Tümer'le her geceyi sunmak isterdim:)
Ne var ki o işte; " ne var ne yok kikiki kakaka.."
Hatta ben blogger arkadaşlarımı çıkarırdım konuk olarak sadece bloggerlar izlese yeter :) Bu arada programın adı Saba Tümer'le her gece olarak kalabilirdi :) Parayı kırışırız Saba ne dersin ;)

TV ye çıktım mı inmek istemem tabii..
Gezi programı sunup her yeri beleşe gezmek isterdim.. Vaktiyle Acun'un yaptığı, Gülhan'ın hala yaptığı gibi...

Bakmayın siz Türkçeme..
Türkçeyi türkler gibi konuşamıyorum belki ama, ingilizceyi ingilizler gibi konuşurum :Pp

Oktay Ustanın yemeklerin tadına bakmak gibi bir iş olsaydı o işide isterdim:)
Arada bulaşıklarıda yıkardım :)
Ahanda buldummm Lezzet Avcısı..
Yok böyle bir meslek yaa.. Ne şahane birşeydir!

Son olarak modacı olmak isterdim..
O zaman markete giderken kabarık etek mi giymişim,
davete t-shirtle mi katılmışım kimsenin umrunda olmazdı...


Kaynak google görseller :)

Peki siz?
Ne olmak isterdiniz?.. Doktor cevabı geçersiz sayılacaktır :))
Aa mim olsun mu bu? :) Yanıtlamak isterseniz blogunuzda ya da yorumlarda yanıtlayabilirsiniz... Öyle bir mim olsun :))
Hep bir mim çıkarmak istemişimdir :))

17 Aralık 2009 Perşembe

Yine Film

Bu sefer çeşitli zamanlarda listeme eklenmiş ama henz üstüne çizik atılmamış filmlerden bir kaç tane seçip izledim..

The Break-Up


Evli çiftlerin özellikle beraber izlemesini istediğim bir film bu..
Çokça tanık olduğumuz evli tartışmalarının nasıl uzayabilip bu noktaya geldiğini görünce belki en ufak birşeyde çözmek yerine tartışmaya gitmekten vazgeçerler diye umuyorum..
Çok çok komik bir film değildi hatta benim az biraz sinirimi bozdu bile diyebilirim. Gerçekçi geldiğinden..
Yine yapıcı olan tarafın tarafı olduğunu söyleyerek tüm suçu erkeklere atasım geliyor ama susuyorum :)

Last Chance Harvey


Emma Thompson'ı pek severim çok sevimli gelir bana.. Onun yüzünden "Nanny McPhee"yi bile izledim:)
Filmin konusu 'ikinci bahar' diye özetlenebilir..
Neden izlemelisiniz peki?
Çünkü, hayatta ele geçen fırsattları tepmekte üstümüze yok. Ve kimse size bu son şans demez .. Fırsatları değerlendirmeyi bilmeliyiz;)

My Sister's Keeper


Film beni şaşırttı çünkü pek bişi bilmeden izledim.
Filmi çok beğendim tavsiye ederim. Yalnız şimdi öğrendim ki kitabı varmış. Böyle şeyleri neden en son ben duyuyorum bilmiyorum. Kitabını okumayı tercih ederdim doğrusu ama filmi izledikten sonra bu da zorlaşıyor benim için.
Filmin sonuyla kitabın sonu aynı değilmiş. Kitabın fanları çok kızmışlar bu duruma hatta.. Kitabın sonunu merak ettim şimdi baş türlüsünü tahayyül edemediğim için..
Cameron Diaz'ı ilk defa anne rolünde izleyeceksiniz ama ne anne!!
Saçını kazıdığı sahne... Göz yaşlarınızı tutamıyacağınız, aklınızdan kolay kolay çıkmayacak bir sahne...

İYİ SEYİRLER...

16 Aralık 2009 Çarşamba

Bir İkea Klasiği

Aklınızıza hemen 'İsveç Köftesi' gelmiyor mu?:)
Gelmiyor mu?? :/
Ha yani aranızda bi obur benim öyle mi??! :s

İsveç köftesinden sonra birde 'muffin ve sınırsız kahve' çok cezbeder beni...

"Seda bak en büyük muffini seç!"
Bunu ben dedim evet.. :))


Sözde ikeayı gezmeye gittik ama anca yiyip içip konuşmuşuz..
Birde o 'tam benlik' şahane dekorlarda yiyip, içseydik akşam biz kapatırdık ikeayı :)
Çok mu gevezeyiz ne..
Boş çıkmadık tabi ;)

15 Aralık 2009 Salı

Performans Ödevi

Okuduğum yıllarda dönem ödevi kapakları benden sorulurdu.
Kuzenlerimin kapaklarını yapmışlığım çoktur..
Onların çocuklarına kapak hazırlıyacağımı pek düşünmezdim :)
Artık bu iş kapandı sanıyordum ben.
Malum bilgisayar çağı değil mi?
Ama bizim yazıcımız yok ve bende kuzen çoğuna bir kapak hazırladım geçen gün.
Hoca el emeği olduğu için çok beğenmiş..
Haydaaa!!
:)
Dün akşamda ufaklıklar beni ziyarete geldiler sanıyordum ki
Kapak yaptırma sevdasına gelmişler meğer...

Dün akşam hazırladığım kapakların yarısı..
Yıldızlı gece en sevdiğimdi ama çekmemiş miyim resmini..

Çocukları uğurlarken "gözüm görmesin sizi bi daha" dedim
Onlarda "haftaya görüşürüz Seyhan Abla" dediler :(

14 Aralık 2009 Pazartesi

Mim


Stuven ve Ebruli aynı mimi göndermiş teşekkürler hanımlar ;)

1-Kullandığınız parfüm markası ?
Cacharel Amor

2-En son okuduğunuz ya da okumakta oldugunuz kitap ?
Kürk mantolu madonna

3-En son izlediğiniz film ?
Kız kardeşimin hikayesi - :(

4-Okumaktan zevk aldığınız kitap türü ?
Kişisel gelişim kitapları dışında kalanların her zaman şansı var

5-Vazgeçemediğiniz,beğendiğiniz giyim markanız ?
Her markayı bir diğeriyle aldatabilitem mevcuttur :)

6-Saç renginiz ?

Gri :))

7- Göz renginiz ?

Feri sönmüş kahverengi :))

Bir mim sonuna daha geldik... Mim gönderdiklerim ;
Yıldız
Aicha!
Anne ve kızları
Derya
Rengarenk dünya

Balmain Ceket Üzerine...





















Geçen gün kuzenim bu ceketler hakkında "adam öldü ceketi meşhur oldu" gibi bir yorum yaptı..
Adamdan kastı Micheal Jackson!
Dehşet içinde ona bakakaldım: "sen gerçekten daha çok küçüksün!!"
Boyu 1.70 olduğu için küçük olduğunu anlamam için böyle bişi söylemesi gerekiyordu yani :))

OXXO da gezerken arkadaşım o tarz bir ceketi gösterdi
- Seyhan bak tam senlik!
Aklı sıra dalga geçiyor :))
- Aa güzelmiş gerçekten
- Yalınla beraber giyersiniz artık
Demezz mi :))
Aklıma geldikçe gülüyorum...


Bahsi geçemişken bir resmini koymadan edemezdim :)

13 Aralık 2009 Pazar

OFF!!


"Ne kadar bize benziyolar" dediğimde nasıl gülmüştün...
Fiziklerinden öte kimyalarından bahsediyordum oysa...


Buraların sensiz hiç tadı tuzu yok :(

11 Aralık 2009 Cuma

Benim İçin Önemli Olan 5 Yer ...

Genç Bir Anne olan arkadaşımda:) gördüm bu mimi ve çok sevdim ama öyle heryerde karşıma da çıkmadı bir daha..
Bu mim unutulsun gitsin istemem o yüzden ;
Benim için önemli olan 5 yer:

1- Zeynep Kamil
Hayatımın en güzel yılları orda geçti.. Lise dönemi...
Üstelik şimdide terzim orda :))

2- Çengelköy
Lise son da takıldığımız yer...
(ya da lise sondan beri ((: )

3- Pierre Lotti- Eyüp
Eyüp Sultan ziyareti sonrası pierre lotti de çay keyfi, manzara muhteşem, yanımdaki şahane...

4- Hava Alanları
Ayrılık demek olduğu kadar kavuşmakta aynı zamanda benim için. O nedenle hem sevdiğim hem nefrettiğim yerler katagorisine girer, ama şimdi iyi tarafından bakıyorum:)

5- Weinheim
Dieses ort ist für mich sehr wichtig, weil ich dort geboren habe ;)

Stuven

Ebruli
Tatlı cadı
Kızsal şeyler
Fotograf penceresi
Dominika
Ve yanıtlamak isteyen herkeşler...
Mimlendiniz ;)

Ps: Bu post resimlerle süslense pek bir anlamlı olurdu :(

10 Aralık 2009 Perşembe

Kestane Kebap



Ee yani bu güzelim, uzun kış akşamlarında, kestane pişirip yemiyorsanız,
ağzınızın tadını bilmiyorsunuz demektir!
Kışın tadını çıkarın ayol!!
:)

Kızsal Şeyler Mi?

Ben Güney Kore filmleri pek severim ya, bilmeyen yok artık zaten..
Yakında dizisine de başlıyıp depresyona gireceğim, planlarımı yaptım:)
Hep bu arkadaşım alıştırdı beni o filmlere..
Hollywood'a yüz vermez oldum.. - İzliyorum arada tabii, sizden saklamıyorum onu da biliyorsunuz :)

O benim Güney Kore filmlerine olan sevgimi gün ışığına çıkardı, bende onun içinde yatan kokoşu uyandırdım.
Benden kokoş olup çıktı:)
Birde blogu var Kızsal Şeyler İşte diye..

Ama gelin görün ki, her şeyin müsebbibi benmişim gibi gösteriyor;
Alıp kullanmadığı kozmetiklerinde, kıyıp almadığı LV çantanında.. :))))
Sakın!! Blogunu ziyaret ettiğinizi, izleyicisi olduğunuzu görmiyim, duymiyim :))

9 Aralık 2009 Çarşamba

Julie/Julia


O kadar güzeldi ki anlatamam izlemeniz lazım!!
Hele bloggerler mutlaka kendinizden birşeyler bulabileceğinizi düşünüyorum.
Ben çok beğendim, ama, öyle böyle değil çooooooooooookkk beğendim. Ama izleyin diye ısrar edemiyorum çünkü beklentinizi arttırmış olacağım ve belkide siz sıkılacaksınız ve ben bunu istemiyorum.
Film 2 saat sürüyor. Çok geniş bir zaman bulup izleyin diyorum; çok bir şey beklemeden bu kadar övdüğümü unutarak..
Merly Streep' e bayıldım!
Julie nin mutfakta ağladığı sahneyi ise aklımdan hala çıkarmış değilim..
dikkat spoiler - yani sonuna ilişkin bilgi vereceğim ona göre istemeyen okumasın bu kısmı-
julie ve julia'nın sonunda tanışmasını istiyordum :( öyle olmadığı için çok üzüldüm.

The Proposal


Hiyyyyy...
Ne güzel filmdi... Ne güzel filmdi bayıldım yaa..
O kadar zevk aldım, o kadar güldüm ve o kadar beğendim ki tavsiye etmeye korkuyorum bu filmi de.
'Amaan klişe bir hikaye' dersin ama o kadar orjinal sahneler ve harika bir oyunculuk izliyorsunuzki kesinlikle diğerler filmlerden sıyrılıyor.
10/10 veriyorum bu filme..
Başlarda Sandra Bullock'un kıyafetleri, hermes çantası Lv bavulu biraz dikkatini dağıtabilir ama sonra onuda aşıyorsunuz..:)

Dead Man


Ay şaka gibi bir film... İğrenç! Zaman kaybı! Sakın Johnny Deep var diye izlemeye yeltenmeyin komedi desem değil, dram desem değil, luzumsuz bir film.

New In Town


Ne romantikti, ne komedi..
Nasıl gelişti, nasıl o boyutu aldı?? Herşey yarım.
Yok güzel, değildi beğenmedim!..

8 Aralık 2009 Salı

Funhouse

müzik - pink - funhouse | izlesene.com



Pink'in bu şarkısını ve klibini çok beğendim
sizde beğenin diye burayada ekledim :)
-----
Adının neden 'Pink' olduğunu biliyor musunuz peki ?


İlk çıktığında saçı pembeydi ya ben ondan sanıyordum. Sonradan saçı renkten renge halde hale girdi ya, neyse konumuz o değil.
'Reservoir Dogs' adlı filmde en sevdiği karakter Mr. Pink olmasından mütevellit bu ismi seçmiş kendine...
Hatta adam karşı çıkar; "neden ben pembe oluyorum" diye. Klasikler arasındadır bu sahne:))
Reservoir Dogs'da bnm favorimmise Mr.Blonde!
Bak aklıma geldi yine dvdsi vardı bende izliyim tekrar ;)

7 Aralık 2009 Pazartesi

İngiltere'den Abim Gelmiş

Evde bir bayram havası
Abim beni ne çok severmiş:))
----
Bu yazımda gittiğine ne çok üzüldüğümü yazmıştım hani :)
Cumartesi günü bir kaç günlüğüne İstanbul'a döndü.
Geldiğinden beri aksilikler bırakımıyor yakasını. Önce küçük abimle hava alanında birbirini bulamamışlar, çünkü biri Sabiha Gökçende, öteki Atatürk Hava Alanındaymış. Bunu farkettiklerinde taksiye atlamış gelmiş bizimki.
55 TL tutmuş ve bizim akıllı yanında TL bulunmadığı için 60 sterlin ödemiş. Türk parasına çevirince aşşa yukarı 150TL yapar ama nedense hesaplıyamamış:))
Ve küçücük bir çantayla gelmiş, sinirli ya soramıyorumda, burdan bana bişi çıkmaz dedim:)
Nihayet küçük abim öteki havaalanından gelince, birbirlerine kavuşunca ikisindede sinir minir kalmadı:)
Ve o küçük sırt çantasını açtı...
Ta Taaa!!

Bana ugg almış!!
Ya da uggumsu bişi.. Artık ne derseniz:)) Kısa ve uzun olarak kullanılabiliyor.
Kırk yıl düşünsem öz abimin bana ugg alacağı aklıma gelmezdi:)
Geçen kış İstanbulda değildi, e bu kışda değil. O yüzden herkesin giydiğinden bihaber olsa gerek. O değil küçük abim - ki kendisi yaz kış istanublda :)- O bile görünce çok beğendi.
Sanırım çirkin olduğu müddetçe ne giydiğimi umursamıyorlar :)


Ben ugglarımla dans ederken birde bunları çıkardı.. Şimdi ayaklarımı ısıtıyorlar.. Çok tatlılar.. İkisinide 38 numara almış ama oldu ayağıma :)


Ben ikisiyle mest olmuşken bir de bu cashmere şal çıkmaz mı..(ki ben bayılırım cashmere e) "O da mı bana!!" dedim. 'senin beyaz bi kabanın yok muydu?' dedi
Onun üstüne almış -ki artık o beyaz kabanım yok ama ona söylemedim.
Şoklardayım... Benim abim bu kadar ince biri değildir.
Öyle ki 'gerçekten sana o mu almış' diyor duyan:)
Bende;
- Beni seviyor, çok özlemiş diyorum
"o küçük çanta tek benim eşyalarımla doluydu :)"

6 Aralık 2009 Pazar

Arap Atasözü

Sadelik sonsuz bir hazinedir. Çılgınca arzu ettiğine ulaşamasan da elindeki ile mutlu olmayı bilmelisin.

bmw

Mail adresime düşen bu postayı sizinle paylaşmadan edemezdim :))

4 Aralık 2009 Cuma

The Duchess


İtiraf ediyorum bu filmi sırf kıyafetler için izledim.
aslında tekrar tekrar izlemeliyim çünkü elbiseleri incelerken çoğu kez filmden uzaklaştım :)
Favorim lacivert ve şu çocuklarına kavuşurken giydiği gri elbise..
Ayy bu moda geri dönse...
Ah o şapkalar!!!
Elinde tuttuğu kürke ayrıca bayıldım...
Sanırım ben o döneme aitim :)
Bu da çok güzeldi;
Bulduğum her görseli buraya koymaya kalkarsaaamm... :)
Ama kendime saklıyorum tabii. Bir fırsatını bulur giyerim belkim :)
Filme gelince ben beğendim. Tabii ki bir "Aşk ve Gurur" değildi. Gerçek hayat hikayelerinden öyle aşklar çıkmaz zaten :)
Maalesef dublajlı izledim, harika ingiliz aksanına boğulmak varken..
Yinede özellikle bayanlara tavsiye ederim;)

Profil resmimle konuyu bağlıyalım; tıpkı ben :)) ;

3 Aralık 2009 Perşembe

Pürüzyen Aşkına...

Fotoğraf0431

Ya da bu pürüzyen nedir Allah aşkına?
:)
Yengem yemiş. Ay günlerce anlattı. En son dedim nerde yedin?
Yerini tarfi etti. Gittim, tam tarif ettiği yerde yedim:)
Öyle pis bi huyum var, böyle tavsiyeleri dinlerim uygularım:)
Hayalimde milföyün içindeydi badem.. Ama semsert bir hamurla yedim. Orjinali milföyden sanırım.
Güzeldi aslında, fena değildi.
Siz hiç yediniz mi?
Eminim aranızda bana 'en güzel pürüzyen şurda bulunur' diye önerecek birileri çıkar :)

Bir Kahve Daha?

Fotoğraf0374

Gündüzün kış güneşine aldanıp,
akşam arkadaşınızın sizi ikna etmesine izin verir çıkarsanız dışarı,
manzaraya karşı içerseniz kahveleri,
böyle uyku tutmaz geceleri :)

2 Aralık 2009 Çarşamba

Fiyonk Broş


Çantamda bu fiyonkların işi ne?
Arkadaşım ceketinden sökmüştü ama bende ne işi vardı?
Unutmuşum neden bende olduğunu, bari broş yapıyım; bir ona, bir bana :)
Aslında tüyler, boncuklar abartacaktım ama sade olan har zmn daha şıktır diyerek abartma isteğimi söndürdüm:)
---
Biliyorum, son zamanlarda, bu denemelerimi pek koymuyorum çünkü yaptığım bişi yok.
Kafamda çok fikir var,
ama ben oturup bu heveslerin geçmesini bekliyorum:)

Öyle haller içinde ki halim,
türkçeye çevirmeye yok mecalim...

1 Aralık 2009 Salı

Bir Kaç Film İzlemiştim de...

Film tavsiye etmek ciddi bir iştir.
Ben peşimden birini sinemaya sürüklemişsem, hiç rahat etmem. Sürekli 'İnşallah film beğenir' diye dua ederim. Sonra filmden benim bişi anlamadığım hatta hiç sevmediğim filmler olmuştur, yanımdaki sevse bile:)
Öyle gergin ve sorumluluk sahibiyim bu konuda:)

Doremifasollasido


Bir Güney Kore filmi ama ne güzeldi...
Filmi anlatmaya kalkışmayacağım zaten başta ki yazıyı bana güvenin diye yazdım :)
10/8






Happy Life
"Sen zaten hep Güney Kore filmlerini beğeniyorsun" demeyin ama! Mesela bunu beğenmedim o şarkı hala kulaklarımda:)) Herhalde orda sevilen bir şarkı. Çok kötüydü diyemem ama izleyinde demiyorum mesela:)
10/6





Yetenekli Bay Ripley


İşte bu film sadece oyuncu kadrosu için bile izlenir.
Daha evvel yarım bıraktığım filmi, şimdi tamamladım. Oyuncular göz kamaştırıyor. - Hele Philip Seymour Hoffman.. Her zaman ki gibi harikaydı..- Sonunu beğenmedim ama sanki 'Yetenekli Bay Ripley 2' çıkacakmış gibi bitmiş. Bence foyası meydana çıkmalıydı :) 10/7

Casanova


Öylesine izlemeye başladım ve bırakamadım. İyiki filmin başında başlamışım dedim. Sıkılmadan izletiyor film kendini. Heath Ledger'i görmek içimi sızlattı. Yaşlandığını görmeyi isterdim açıkçası. Kısa oyunculuk kariyerine birbirinden harika film sığdırdı aslında ve bence harika bir oyuncuydu. Toprağı bol olsun.
Filme gelince de sanki eğlenmek için çekilmiş gibiydi, ciddi bir filmdi gibime gelmedi. Kahve içerken 'hadi bir film çekelim ya' diyip kalkmış, film çekmişler gibiydi. Çok daha güzel olabilirdi oysaki. Yinede hiç sıkılmadan izledim.
--------
Gelelim edilen tavsiyelere uyduğum kısma :)
Kesinlikle, Belki

Blogda tavsiye edilmiş bir film görürsem ve içime sinerse, not alırım ve izlemeye çalışırım. Bu Aicha'nın tavsiyesiydi ve güzeldi. Maalesef dublajlı izledim. Film hakkında bilginiz olmadan izlerseniz daha çok seviyorsunuz o filmi o yüzden her zaman ki gibi konusuna değinmiycem ama sonu tam tahmin ettiğim gibiydi izleyenler ne demek istediğimi anlar:)

Hoşçakal Güzin


Bu filmin afişini bulmadığıma inanamıyorum. Meraklı Beti'nin tavsiyesi olmasa heralde hiç şans vermezdim. Başlarda gayet ağırdı, yani dayanabilirseniz sonuna kadar, aslında fena bir film olmadığını görürsünüz:) Başrolünü üstlenen İsmail Hacıoğlu anlatımıyla ilerliyordu film ve bence anlatıcı çok yapmacıktı.
Filmin kısa olması artı özelliklerinden biriydi :)
10/6.8

Elizabethtown


Ay bu filmi nasıl oldu da izledim yaa..
Tavsiye üzerineydi yine bloglarda gördüm ve izleyeyim dedim. Filmi 'New in Town' ile karıştırmışım. Kristen Dunst'ı görünce "Aa Renee oynamıyor muymuş bunda" dedim ve hatırladım. Bu arada aklıma gelmişken bir ara 'New in Town'i da izliyim unutmuşum:))
Velhasılı kelam, çok gereksiz bir filmdi. Çok sıkıldım. Gereksiz diyaloglar ve anlamsız espriler vardı.
Sen tut, Orlando Bloom'u ve Kristen Dunst'ı bu senaryoyla oynamaya ikna et... Olacak iş değil :)
10/5