31 Ocak 2012 Salı

Kar Düşmanlarına İnatla

Kar yağdıkça içim kıpır kıpır oluyor.
Her şey daha keyifli.
Uyumak Uyanmak.
Kitap okumak. Film izlemek.
Yemek yemek. Yemek yememek :)
Dışarı çıkmak. Dışar çıkmamak...

Anlayın yani, kar yağdıkça yaptığım her şeyi daha çok seveceğim :)


Yarın-bir gün kar kalkıcak, etraf çamur olacak.
O yüzden bol bol kar topu oynamaya çıkın.
Sonra bol tarçınlı salep için.
Markette sıvı salep kalmadıysa tozunu alın ama için. Herkes içiyor ki iki markette de kalmamış, sizin neyiniz eksik :)

Başka günler sıkı sıkı ya örttüğünüz perdeleri sonuna kadar açın.
Yağan karı izlemeyi ihmal etmeyin.
Bir çoğunun yere düşmeyip inatla bu havada gezindiğini izlemek size keyif verecek :)


Su içmeyi unutmayın :)

29 Ocak 2012 Pazar

Blogda Okursun


  • Kitabı beğendin mi?
  • Bu film hakkında ne düşünüyorsun?
  • Bu fotoğrafı niye çektin?
  • Hafta sonu neredeydin?
  • Var mı yeni diziler?
  • Uzun zamandır yazmıyordun?
  • Ne dinliyorsun?

27 Ocak 2012 Cuma

Hafta Sonu Ne Yapacağınızı Biliyorum

Film izleyeceksiniz!
Eveeet bunu hissediyorum :D
Ben de size bir kaç film önerisi sunmak istiyorum.
Hem de Jane Austen kitap uyarlaması olan bu filmler güzel alternatif olacak nitelikte.

                                                                            Emma

Önce kitabını okudum.
Sonra dizisini izledim ve şimdi de filmini izledim.
 Üçünde de Emma'ya bir güzel gıcık oldum.
 Daha da Emma hakkında bir şey okumak izlemek-istemiyorum :)
Ama belli olmaz; Gwyneth Paltrow'un oynadığı Emma kaldı, sanırım onu da izleyip ondan sonra böyle demeliyim :D

Emma'ya gıcıklığım güzel bir uyarlama olduğunun da göstergesi. İzleyebilirsiniz yani ;)
Yalnız benim bildiğim Emma, sarışındı! :/

                                                             Mansfield Park

Kitabını okumak için beklerken, dayanamayıp izlediğim, izlerken ara ara dondurup 'önce okusa mıydım?' dediğim, çünkü karakterleri bir türlü oturtmakta zorlandığım bir filmdi.[buradaki cümle özellikle devrik bırakıldı (: ]
Başroldeki kızı 'Doctor Who'dan tanıyordum.
O karaktere yakıştıramadım. Daha güzel bir kız bulabilirlerdi diye düşündüm hep :D
Filmi kitapla kıyaslayamıyorum ama fena film değildi.
Filmini izledikten sonra kitabını okuyasım geçer sanıyordum. Geçmedi. :)

Konusunda gelince: Kuzenlerinin- yanına neden bilmiyorum- gönderilen bir çocuk. Filmde anlaşılmıyor kitapta belki anlatılıyordur, Orda büyüyor resmen, bir iki günlüğüne değil oraya evlatlık verilmiş gibi ama aileden biri ama yardımcıları gibi.
Bizdeki besleme gibi ama birbirlerine karşı hep nazikler tabii.. :D
Tabii Jane Austen'dan bahsediyoruz illa ki ölçülü bir aşk olması gerekir değil mi?

Ayy lanet olsun ne biçim anlattım filmi :D

                                                      Northanger Abbey


Bu filmi o kadar sevdim ki!
Kitabını okumak için sabırsızlanıyorum. Mr. Tilney harika! :)
Catherine Morland rolünde izlediğimiz isminin sonradan Felicity Jones olduğunu öğrendiğim esas kız, o kadar Selfet'e benziyordu ki anlatamam! :)
Konusunu anlatmıyorum. Teşekkür ettiğinizi duyar gibiyim :)

25 Ocak 2012 Çarşamba

İki Cami Arasında Aşk Mı?


Konusunu bilmeyen yok sanırım.
Mimar Sinan'ın Mihrimah Sultan'a duyduğu aşkı anlatan bir roman.
Edebi hiç bir yanı olmaması münasebetiyle bir günde bile rahatlıkla bitirebilirsiniz.

Zaten kitabın yarısı boş!
Mecazen değil cidden!


Sol kısımdaki sayfalar yazısız!
Boş tutulması o kadar luzumsuz ki...
Bir burda ağaç diyoruz, geri dönüşüm diyoruz...
Bu nasıl bir israftır?
O kadar sinir oldum ki bilseydim almazdım kitabı. O derece!
Zaten kitabı da beğenmedim.
Ne bekliyordum gerçi, ben aralarında aşk olduğuna inanmıyorum, birbirlerini bile görmemişlerdir diyen kaynaklara inanıyorum.

İlk defa benden böyle bir şey duyacaksınız belki:
Bu kitabı almayın!
Birinde varsa ödünç alıp okuyun ama. Çok seveni var belki sizde seversiniz.
Ama sayfa sayısını arttırmak uğruna yapılmış olduğunu düşündüğüm sol tarafta batan hilal tam bir saçmalık.
Hepimiz biliyoruz Mihrimah Sultan Camilerinin özelliğini.
Hani o resimden kim etkilenir ki?

Kitabı sevenlerden özellikle yorum bekliyorum.
Okumayanlar için fikir olsun.

O kadar kötüledim ki vicdanım sızlayacak :)
Ama yine de "Mimar Sinan ile Mihrimah aşık değil sadece arkadaşlar" isimli  şu yazıya link vermeden duramıyorum :)

12 Ocak 2012 Perşembe

Kırmızı Başlıklı Kız

                           ...günlerden birinde Şeyda bana kırmızı başlıklı kız yakıştırması yapmıştı, çokta gülmüştük*

Yarın teyzeme giderken götürmek üzere tarçınlı rulolardan yapacaktım.
Bu ara yemeklerle aram iyi, yeni lezzetler peşindeyim, çok severek yapıyorum, market alış verişi hariç :)
O kısmı çok sıkıcı.
Bugün 12 de kalkınca - evet ya 12!
İşimi yarın sabaha bırakmıyayım da akşamdan yapayım dedim.


Çok sevdim. Sıcak sıcak yedim yanında tabii ki soğuk süt içtim :)
Tarife buradan ulaşabilirsiniz. Belli ki o daha güzel yapmış :)

                                                           *Anneannem hasta olmadan önce bazı günler annem yemek yollardı.
                                                                                    Ben sabahtan evden çıkar, yemekleri bırakır,
                                                                              biraz dedem ve anneannemle oturur sonra dönerdim.
                                                              Şimdi ki aklım olsa daha sık gider, daha uzun otururdum ya neyse..                                               


Tavuk göğsü tatlısını dilimlemeye üşendiğim için, tavuk göğsü yapıp tepsiye sermek yerine içine bisküvi koyup yuvarlamayı tercih ettim.
Tabii yuvarlarken kendime şaşırdım.
Böyle tek tek şekil vermeye üşenmiyordum ama dilimlemeye mi üşeniyordum?
Yoksa ben garip miydim?


Bir de soruyor muydum? Elbette gariptim.

Yerken anladım ki çok doğru bir karar vermişim. Hop hop atıyorsun ağzına, öyle kolay yeniyor ki sanıyorsun kalorisi bile yok :)

10 Ocak 2012 Salı

Kusur Bulmak Marifet Midir?

Bir kaç yıl önce arkadaşımla gelinlik alış verişine çıkmıştık. Beğendiği gelinlikleri bir de ben giyiyordum.
Dışardan bakınca nasıl hissettiğini anlaması için.
O gün çok gelinlik denedim.
Ve artık kimsenin  gelinliğini eleştiremiyeceğimi anladım.
Çünkü en sadesinden, en şatafatlısına kadar hepsini kendime çok yakıştırdım. İşte aradığım bu, dedim.
:)
Ne kolaydır aslında bir geline bakıp, ben beğenmedim, demek.
Gülen bir simaya bakıp, boşuna gülmüşsün hiçte güzel değilsin, demek.

Oysa güzellik görülen kişiden, çok görenle alakalıdır.
Ve zaten kusur bulmak kolaydır.

Öyle kolaydır ki eleştirmek üstündeki çamaşır sulu pijamaya bakmadan, kızın elbisesini beğenmedim, diyebilirsiniz.

Makyajına bak iğrenç, dersiniz.
Oysa belki ışık kurbanıdır, belki kuaför.
Ve kim bilir belki de iğrenç olan zevkinizdir.


Efendim? Görsel ne alaka mı?
Ne yapsaydım, gelinlikli fotograflarımı mı koysaydım? :)

8 Ocak 2012 Pazar

Bülent Ersoy feat. Tarkan

Geçtiğimiz yılın en şaşırtıcı düeti şüphesiz Tarkan ve Bülent Ersoy düetiydi.
Neden şaşırtıcı dedim bilmiyorum. Belki de şaşırtıcı olan benim şarkıyı çok seviyor olmam.
Duydum ki klibi çekilmiş. İzleyeyim dedim.

Klip korku filmi tadında ilerliyor, tüyleriniz ürperiyor falan.
Tarkan'ın billur sesini duymamla daha da merakla Tarkan'ı bekliyorum. Ne zaman çıkacak ortaya.
Bir çift yeşil göz bile yok mu?
Yoksa yoksa... İçim ürperiyor. Bülent Ersoy Tarkan'ı yemiş olabilir mi?


bülent ersoy ft. tarkan - bir ben bir allah | izlesene.com

Klibi izlemeyeleri uyarıyorum: Korkmayın!

Sadede gelip size mutlu haberi vereyim; yememiş Tarkan'ı, araları iyi değilmiş. Sabahki magazin programlarından birinde gördüm Bülent Ersoy röportaj veriyordu.
Ohh neyse, Azer Bülbül ölmüştü ama Tarkan hala yaşıyordu.

Kim demiş magazin programları gereksiz diye ;)

Şarkıyı da, beni bu şarkıya alıştıran İlknurto'ya armağan ediyorum...

4 Ocak 2012 Çarşamba

Biraz da Film

Bu yazım Sevgili Gezmez'e gelsin.
Hasta yatıyor. 10 günlük rapor vermiş doktoru.
Ay o evde nasıl zaman geçirilir bilmez ki, bana verecektiniz raporu!
Ha doğruya benim rapora ihtiyacım yoktu :)

Kış, hastalanıp yatağa düşmek için de, battaniyeye sarınıp film izlemek için de şahane bir mevsim bence.
Hele bir de anneniz yanınızdaysa...
Allah'ın sevgili kulu diye ben Gezmez'e derim işte ;)

                                                                   Breakfast at Tiffany's

Ne kadar çok merak ediyordum bu filmi.
Nasıl da kısmet olmamıştı izlemek.
E nihayet izledim.
Eski filmleri pek seveceğimi sanmam ama son derece sıcak buldum bu filmi.
Audrey Hepburn'ün neden bu kadar sevildiğini anlamamıştım şimdiye kadar.
Bir ikon haline gelmesini de artık doğal karşılıyorum :)
Benim gibi numunelik izlemeyenler kaldıysa, bir akşamınızı güzelleştirmesi için tavsiye ederim ;)

                                                                                               One Day


Bu filme bayıldım!
O derece!
Neden imdb puanı 6.7 anlamış değilim. Yoo anladımmm...
Bu film bir kitaptan uyarlanmıştı değil mi?
Kitap uyarlamaları kitap okuyucusu tarafından zor beğenilir zaten.
Ama şanslıyım ki benim haberim bile yoktu kitaptan :)
Haberim olsaydı önce okumak isteyecektim falan filan :))

İki kişinin bir araya gelme sürecinin anlatıldığı bu filmde olayların anlatılış şekilinin farklılığıyla - bence- benzerlerinden ayrılıyor.
Söylesem mi söylemesem mi modundayım şuan.
Yavaş gidiyor diye son ses izleyip yerinizden sıçramayın istiyorum aslında. Daha fazla spoiler yok ;)
Ama izleyin. Ya da okuyun.
                                                                                                  Kitabını okuyan var mı aramızda?

                                                                                              Valentine's Day 



"Ay bu da mı bu filmde oynuyor?" / "Yuh o da mı var?" diye kadroya şaşırabilirsiniz
Normal.
 Açıkçası bu kadar ünlünün karışıklık yaratacağını, tadının kalmayacağını düşünmüştüm ki, haksız sayılmam. Bu kadar ünlü koyup, her birinin de bir hikayesi olmasını sağlarsan, olmaz.
Ama yan rollerde kalsalardı olurdu. Yine ama o zamanda o yan roller için nasıl ikna ederdin o kadar ünlüyü?

Sevgililer günü depresyonunu, trajedesini ve romantizmini anlatan ünlü simalarla renklenen, sonunda kamera arkası görüntüleriyle eğlendiren güzel bir film.
Evet, bir romantik komediden beklenilecek kadar güzel bir film. :)

 İyi seyirler ;)

3 Ocak 2012 Salı

Aşk-ı Sükun

Bana artık bir kitap yorumuyla devam etmek yakışır.
Hemfikir miyiz?

Esaretimin bitişini kitapyurdu alışverişiyle kutlamıştım.
Kitaplarım gelen kadar elimdekini bitirip, yeni bir kitaba başlamıştım.
Kitaplar gelince önce, Dersaadet'e hediye edeceğim kitabı okudum :)
Onlardan size hiç bahsetmedim, ama, artık bu kitapla kitap yorumları başlasın istiyorum.


Aslında siz yabancı değilsiniz bu kitaba. Bu yazımda ne kadar okumak istediğimi yazmıştım.
Kitabı okumak istememin konusunun dışında başka bir etkisi de vardı benim için.
O da yazarın bir dönem edebiyat derslerime girmiş olması.
Bir çok insanın aksine ben severdim kendisini. Bakın haksız değilimişim, bu ışığı onda görmüş olmalıyım :)

Kitap en basit özetiyle, Hacer annemizi anlatıyor. Firavunun sarayındayken nasıl Sare annemize hediye edildiğininden, nasıl Hz. İbrahimin eşi olduğundan, nasıl sürgün edildiğinden..
Ahh sürgünnn..
Ve bizim aslında nasıl onu taklit ettiğimizden.

Kitap, hadisler ve Kuran-ı Kerim' i kaynak aldığından  fazla detaylı değil, detay verdikçe kurgu artacağı için öze sadık kalınmayacağı düşünülmüş besbelli.
En sevdiğim yanı bu tabii ki!

Gerçekten çok etkilendiğim bir kitap oldu. Ve bana yeni bir ilgi alanı kazandırdı.

1 Ocak 2012 Pazar

Bir Sürü Çay Fotografım Var

Yazmak istediğim çok şey var aslında ama tarihlerin 'ocak 1'i gösteriyor olması, elimi kolumu bağlıyıp, izlediğim filmi, okuduğum kitabı ya da yaptığımın yemekleri anlatmamı engelliyor.

Nasıl bir dayatma bu?!
Hayır efendim, hayatımızdan geçip giden "bir" 365 günün muhasebesini yapmayacağım.

Yapıyordum aslında, yazdım yazdım sildim.
Biri acıklı oldu, öteki çok neşeli.
İkisi de bu ruh halim değil ki.

Ben şu anda yine bir yerlere geç kalıyorum :)

Ben buyum arkadaşım; sana göre, ona göre şekillenemem.
Sen de şekillenme! Ya da ben diyorum diye yapma, sende şekillen ne biliyim sen sen ol.

Derinlere inerseniz gerçekten mühim şeyler yazdığımın farkına varacaksınız.
Böyle demişken, okuldayken edebiyat hocama derdim böyle.
Kompozisyonum kısa olmuşsa,
Hocam o iki cümlede neler gizli derinlere indiğiniz zaman anlayacaksınız :))
Gelen not gösterirdi ki hoca anlamamış, o da onun sorunu :)


Mutlu olmayı becerebilmek çok başka bir şey.


Bu saatte nerden çıktı demiyorum, kalkıp elmalı kek yemeye gideceğim.
Giderim.
Gitmek istiyorsam.



Bu da çekim arkası :)
Ne tatlıyım değil mi? :)
Değilim valla bazen cadının tekiyim.
O da sana bağlı, ben aslında senim, nasıl görüyorsan öyleyim.