30 Eylül 2012 Pazar

İşin Aslı

İlk defa mı yapıyorum bunu?
Bu yazı dünki yazının devamı niteliğinde.
O yüzden kaçıran varsa önce dünki yazıyı okumalı ;)

Dünki yazı, hemcinslerimin seveceğini düşündüğüm bir masaldı.
Adı üstünde masal!
Bir de gerçekler var ki onu da Cemcir, geçen haftaki "İşler Güçler" bölümünde dillendirdi.


Burada asıl  olay ikinci dakikanın başlarından itibaren başlayan türkü.
"Kızlar dura dura hiç olur, oğlan dura dura koç olur"

Teselli istemeyenlere acımasız gerçekler :)

Not: Cemcir'in Aşkın'ı terkedişi, Kural'ın Feride'ye İlan-ı Aşk edişi benim için şimdiden efsaneleşmiş sahneler arasında yer aldı. Diziyi ısrarla izlemeyenler varsa hani, size seslendim ;)

28 Eylül 2012 Cuma

Mutlu Bekarlara :)

Once Upon A Time isimli diziyi izliyorum kaç gündür.
Fena sardı, az önce sezon finali yapıldı, neyse ki yeni sezon için fazla beklemeyeceğim.
İsterim ki gerilimi, romantizmi, fantastik bir dizide birleştiren bu orjinal yapımı izleyin.

Şimdi gelelim asıl konuya.
Bugün sizlere bir masal anlatacağım.
Mutlu evlilerden özür dileyerek, mutlu bekarlara armağan ettiğim bir masal :)


İşte bu tebessüm tadında olsun her anınız :D
Hayırlı Cuma'lar, mutlu hafta sonları..

23 Eylül 2012 Pazar

Seyhan'da Sonbahar

Tamam tamam itiraf ediyorum.
Bu yazıyı sadece bannerımı farkedin diye yazıyorum :)

Son bir kaç bannerımda olduğu gibi bu bannerı da Ayşecim hazırladı.
Ayşem Ayşem benim güzel Ayşem...

Ben hiç bir şey istemedim ki..
Ayşe'ye diyorum ki, böyle güzellikler karşıma çıkıyorsa belki de ben iyi bir insanımdır.

Ne kadar sevdim, ne kadar mutluyum...
Ayşem Ayşem benim güzel Ayşem...

Bu vesileyle bu fotoğrafı da paylaşmış olayım: Sonbahar seni seviyorum isimli çalışmam.


Birşey yazacaktım unuttum :)

21 Eylül 2012 Cuma

Kitaplı Cafe

Sonbahar tüm güzelliklerini şu sıra hissettiriyor olsun, ben size yazdan kalma bir yazı sunayım.
Genelde tam tersini yaparım, değil mi?

Böyle bir yer hayal ediyordum ben. Tam olarak böyle değil ama fikir aynı.
Cafe. Ve kitaplar.
Benimki biraz daha Amerikanvari. Ne de olsa Amerikan kültürüyle iç içe büyümüş biriyim :)

Arada derede, sessiz sakin ama bulması hiçte zor olmayan bir cafe; Kitaplı Cafe.
Altunizade'de.
Hadi daha net olayım sizin için; Altunizade Kültür Merkezi karşısı.

Cafe'nin her köşesinde kitaplar, gazeteler, dergiler.. Çayınızı içerken yanınızda getirdiğiniz kitabınızı okuyabilir ya da raftan herhangi bir kitabı da seçebilirsiniz.

Bahçesi de pek güzel. Salıncağı bile var.
Şehrin göbeğinde ama şehrin tantanasından çoook uzakta.
İnsan burada koca bir günü geçirebilir rahatlıkla.


Hani bazen derim ya yolunuz düşerse gidin diye..
Buraya yolunuzu düşürün ;)

19 Eylül 2012 Çarşamba

Oscar Nasıl Wilde Oldu?

Canan bu kitaptan iki kere bahsetti, OkurYatar'daki yazısını da sayarsak etti üç!
Gözü kapalı tavsiye ettiğinden, bir çok insana hediye ettiğinden bahsediyor, ben de atlıyorum; bana da hediye et.
Bu kaçıncı arkadaşım?! Ben istiyorum, onlar gönderiyor, bazısı istemeden gönderiyor. Benim akça pakça yüzüm kap kapa oldu istemekten :)


Yazar bir 'İngiliz Dili ve Edebiyatı' profesörü. Ben severim bilirsiniz.
Okuyunca derslerinin ne kadar eğlendirici ve eğitici olduğunu az çok anlıyorsunuz.

Kitapla ilişkin notlarımı bir türlü bulamadım. Size aklımda kadarıyla bahsedip şuanda geç kaldığım yere mümkün olduğunca geç gitmeyi başarmayı hedefledim bugün :)

Kitap, kitap kurtlarının hele hele yazarların hayatlarına ilgi duyan kitap kurtlarının özellikle okuması gereken bir kitap. Ama anlatımı o kadar güzel, kolay anlaşılır -ki bu noktada sanırım çevirmene teşekkür etmemiz gerekiyor- ve eğlenceli ki, herkes severek okuyup şaşırabilir.
Şaşırabilirsiniz çünkü bir Shakespeare kolay yetişmiyor. 
Ölümsüz olmanın bedelini yaşarken vermiş, ölümsüzlüğün, bu popülerliğin sefasını sürememiş, bir çok hissimize tercüman olmuş insanlar.. 

Neredeyse, nerede o eski yazarlar, diyeceğim :)

Çok severek okudum, çok etkilendim. 
Kendisi için en üzüldüğüm hayat hikayesi de Edgar Allan Poe'ya ait ( diye minik bir not düşeyim.)

17 Eylül 2012 Pazartesi

Arabalı Çanta

İşe yaramayı seviyorum..

İşe yaramayı seviyorum derken; öyle çalışayım, didineyim, onun bunun işini göreyim, sırtımı alın basamak niyetine kullanın, değil.
Böyle oturayım akıl vereyim.
Çok var bende biliyor musun, ne olur ki insanlar da nasiplensin işte :)

Neydi ki konumuz? Akıl vere vere bende kalmamış anlaşılan.

Ben çanta diktim.
Kumaş almıştım dikmek için, sonra vazgeçmiştim ki aylar olmuş, sonra bir baktım oturmuşum dikiyorum.


Öyle şahane bir şey değil biliyorum ama o kadar kullanışlı ki..
Sonra çok hafif. Yani rahat. Bu ara hep bunu takıyorum diyebilirim.
Abim çantayı benim diktiğime inanmadı, hemen sana etiket bastıralım, markan olsun, demeye başladı.
Valla bu çocuk bir gün beni zorlaya zorlaya iş kadını, butik sahibi falan yapacak diye ödüm kopuyor.
Özledim keratayı he! Söylene söylene gitti gene bir iş gezisine.
Ben en iyisi çantamı takıp koluma gideyim diğer abime.


O kadar akıldan bahsettim size de vermeden gitmem.
Bu kumaşlara "dak" deniliyor ama dak mı yazılıyor duck mı bilemem.
Bunlar döşemelik kumaşlardır. Koltuk kaplatırsınız, perde ve masa örtüsü yaparsınız. Çok zorlarsanız işte böyle çanta yaparsınız.
Ama etek yapıp üzerine 150-200 TL fiyat koyarsanız olmaz. Yani olur da, ayıp olur.
Döşemelik kumaş nihayetinde.

Benden söylemesi. Astarı da ne cici değil mi?

16 Eylül 2012 Pazar

Doğru Makyaj İle Genç Görünün


İlerleyen ve artan rakamlara karşı genç kalmak mümkün! Sayıları bir tarafa bırakın ve ayna
karşısına geçin. Kaç yaşınızdasınız? Kendinizi hissettiğiniz ve görmek istediğiniz yaşta olduğunuzu
biliyorsunuz. Rakamların oluşturduğu göz yanılsamasına karşı koyun ve yapacağınız birkaç küçük
uygulama ile makyaj ile istediğiniz yaşta görünün.

Makyaj öncesi önem vermeniz gereken en önemli konulardan biri cilt bakımınız. Mutlaka cilt
tipinize uygun cilt bakımınızı aksatmamanız çok önemlidir. Makyaj öncesi nemlendirilmiş bir cilt,
yaşınıza göre makyaj için gereklidir. Kuru ve nemsiz bir cilt sizi olduğundan daha yaşlı gösterebilir.
Makyajınızda kullanacağınız fondöteni göz çevreniz haricinde uygulamalısınız. Göz çevrenizde
kalıplaşma riski taşıyacak fondöten çizgilerinizi ortaya çıkaracaktır.

2012 yaz aylarının makyaj ve güzellik trendleri arasında yerini alan kalın kaşlar sizi olduğunuzdan
daha genç ve yüzünüzü ince gösterecek bir detaydır. Kaş kalemi ile kalınlaştıracağınız kaşlarınızı, kaş
fırçası ile dağıtıp, şekil verebilirsiniz.

Göz makyajınızda ilk dikkat etmeniz gerekenler arasında kaş ve göz arası boşluğunuz. Bu boşluğu
artırmak ve açık tonlarda renkler ile canlandırmak yüzünüze ışıltı katarken aynı zamanda istediğiniz
görünümü elde edebileceksiniz. Göz makyajınızda sedefli ve parlak tonlardan uzak durarak mat
renkleri tercih etmeniz avantajınız olacaktır.

Allık kullanımında koyu tonlar yerine şeftali veya pembe tonları seçin ve elmacık kemiklerinizin tam
üzerine uygulayın. Yorgun bir görünümden böylelikle arınmış olacaksınız.

Ruj kullanımında tercihleriniz pastel ve açık tonlar olmalı. Kalem kullanmadan ruj sürmekten
kaçınmalı ve rujunuz ile kalem rengi aynı tonlarda olmalı.


15 Eylül 2012 Cumartesi

Evde Zayıflama Yöntemleri

Zayıflamak, herkes için önemli bir konu.
Dış görüntüde yarattığı problemlerden daha önemli olan konu ise sağlık açısından yarattığı tehlikeler.
İç organlarda yağlanma, kalp bozuklukları, şeker rahatsızlıkları gibi birçok hastalığın sebebi olabilen ve tetikleyebilen bir durum olan fazla kilolar, beraberinde düzenli ve özenli spor yapmayı getiriyor.

Evde edineceğiniz koşu bandı gibi spor aletleriyle çok az bir zamanınızı ayırarak hem fiziksel hem
psikolojik olarak kendinizi daha iyi hissedeceksiniz, ayrıca uzun vadede daha sağlıklı bir yaşama da
kavuşacaksınız. İster bisiklet, ister koşu bandı, tercih size kalmış ancak edineceğiniz bu zayıflama
aletleri ile günde yarım saatinizi ayırmanız yeterli olacaktır.

İlk defa başlayacaklar için, bedeni alıştırana kadar yavaş tempoda ve sonrasında daha kuvvetlenecek
bir program uygulanabilir. Bunun beden sağlığına sağlayacağı çok fazla yarar var;

  • Daha sıkı ve formda bir vücut
  • Daha zinde bir beden
  • Sporun salgılattığı hormonlar sayesinde ruhsal mutluluk
  • Düzenli spor yapılmasıyla kazanılacak disiplin
  • Kalbi zorlayan fazla kilolardan kurtularak daha sağlıklı bir fizik
  • İnsülin miktarınızı düşürerek olası şeker rahatsızlıklarında koruyucu görev teşkil eder
  • Stresle başa çıkılması konusunda birebirdir ve depresif hallerden kurtulmanın en büyük yardımcısıdır
  • Daha rahat olmanızı ve özgüveninizin artmasına yardımcı olur

14 Eylül 2012 Cuma

Abiye Elbiselerimiz Uzun Ömürlü Olsun Mu?


Abiye elbise, özel günlerde giyilen ve özel hazırlanan elbiselerdir. Davete, düğüne, mezuniyete
giderken giyilen tarzda elbiseler olduğu için çok sık kullanım alanı yoktur. Abiye elbise modelleri
içinden özenerek seçtiğiniz elbisenizin zarar görmemesini istemeniz kadar doğal bir durum olamaz.
Dolayısıyla alınan bir gece elbise modeli, çok iyi korunmak durumundadır.
Abiye elbiselerin uzun süre dolabınızda ilk günkü gibi kalabilmesi için yapmanız gereken bazı şeyler var:

Çekmeye, renk kaybına, doku hasarına uğramaması için kuru temizleme ile temizletmeyi tercih edin.

Kıyafetinize herhangi bir şey sıçradıysa ya da leke olduysa, elde temizlik yaparken dikkat edin.
Kullanma talimatlarına uygun şekilde yıkamaya özen gösterin ve sadece lekeli kısma işlem yapmaya
gayret edin.

Soğuk su ile yıkamayı tercih edin ve deterjan yerine beyaz sabun kullanın. Giysinizi özellikle çamaşır
suyundan ve diğer renk açma özelliğine sahip ürünlerden uzak tutun.


Rüya ve Tabirleri


Rüya, açıklanması kesinlik bakımından çok zor bir dünya olmaya devam ediyor. Rüya
hakkında birçok yaklaşım varken, tek bir yerden bakmak ve ona göre açıklamak imkansız gibi.
Bilinçaltın yansıması olarak da kabul gören rüyalar, belli semboller ile mesaj da içerebiliyor. Kimi
rüyalar semboller ile sizleri uyarırken, kimi rüyaları hatırlamakta bile güçlük çekeriz. Ortalama 60
yıllık insan ömrünün 20 yılı uyumak ile geçerken, rüyaların sıklığı bu süreçte değişebiliyor. Rüyada
görülen bariz semboller sizlere aslında ne anlatmaya çalışıyor? Bunları merak ettiniz mi? İşte, sizlere
birkaç sembol ile rüya tabiri…

Rüyada kedi görmek, bir insanın size hem zararı hem de yararı dokunacağına bir gönderme yapar.
Eğer görülen kedi dişi ve uslu ise, rahat ve ferah zamanlara; dişi fakat sokak kedisi ise sıkıntı
demektir. Rüyanızda sizi dişi bir kedi ısırıyor veya tırmalıyorsa 1 yıl boyunca yaşayacağınız bolluk
ve bereketin kapınızı çalması an meselesidir. Erkek kedi görmek, sıkıntı, huzursuzluk ve vefasızlığa
işarettir. Rüyada görülen kedinin bir başka anlamı da uğursuzluktur. Eğer kediyi kovalıyorsanız
uğursuzluğu da kovalıyorsunuz demektir.

Rüyada köpek görmek, zevk dolu ve sefa ile yaşayan birine delalettir. İnsan nefsinin birçok yönüne
gönderme yapar. Bunlardan bazıları, hükmedici olması, davranışlarını kontrol edemeyen ve iyi bir
kişi olmayışı ile yorumlar. Rüyanızda havlayan bir köpek gördüyseniz, münakaşa ve sesi çok çıkan
bir kişiye yorulur. Köpek, rüyanızda sizi ısırıyor veya tırmalıyorsa yakın bir düşmandan kötülük
göreceğiniz anlamı taşır.

Rüyada yılan görmek, yakınlarınızda veya uzağınızda bulunan kötülük ve düşmanlığa yorulur.
Bununla birlikte bir kadına veya bir çocuğa yorulur. Yılan, vücudunuzun herhangi bir yerinden
çıkıyorsa aile içindeki düşmanlara karşı dikkatli olmanın vakti geldiğini anlatır. Eğer bir yılanı
kesiyorsanız, düşmanlarınızdan kurtuluyorsunuz demektir.

Rüyamda mandalina görmüştüm yeni aklıma geldi hemen bakayım ;)

13 Eylül 2012 Perşembe

Yeni Bir Galaksiye Hoşgeldiniz!


Dünyaca kült sayılan Star Wars, George Lucas tarafından baş yapıtlar arasına girmeyi
başarmış ve ardından çizgi roman, çizgi dizi ve oyunlar olarak hayatımızın önemli bir alanında yer
almayı başarmış bir kurgusal filmdir. Zamanın teknolojik şartlarını zorlayıcı bu film 6 seri halinde
bulunmaktadır. Filmin konusu, hayal dünyasını zorlayan bir galakside geçmektedir. Film içinde birçok
farklı ırkı temsil eden karakterler kadar robotlar da yer almaktadır. Bilim-kurgu dünyasının baş yapıtı
ve belki de kurucu olarak kabul gören Star Wars dünya üzerinde pek çok izleyiciye ulaşmıştır. 1977
yılında ilki yayınlanan filmler sırası ile 1980, 1983, 1997, 2002 ve son serisi 2005 yılında filmin
serisi tamamlandı.

Fantastik dünyanın kapılarını sonuna kadar açan bu filmi lego dünyası da piyasaya
sürdüğü setler ile birçok yaş grubundan insana hitap etmeyi başardı. Lego Star Wars ile oluşan setler
parçaların birleştirilmesiyle sizleri ve çocuklarınızı galaksilerin büyülü bilinmezliğine davet ediyor.

Lego sadece galaksilerin büyüsünü sizlere yaşatmıyor, kendi kuracağınız başka şehirlerin altın
anahtarlarını da sizlere sunuyor. Yaşadığımız şehirlerin ne kadar karmaşık ve kurgulanması zor yerler
olduğunu anlamak zor değil. Her yapılan gelişim çalışması, her yeni eklenen parça ile değişen şehirleri
bir kez hayal edin. Dut ağaçlarının hüküm sürdüğü şehirler ne kadar da hızla değişiyor… Bu inanılmaz
değişime siz de lego dünyası ile katkıda bulunun. Lego city setleri ile kendi şehirlerinizi kurarken,
Lego technic ile şehrin ihtiyaçlarını hemen giderebilirsiniz. Hayallerinizin mükemmel gezeni ve
şehirleri için belki de tek yapmanız gereken lego satın al seçeneklerini bilmektir.



12 Eylül 2012 Çarşamba

Coco Chanel Efsanesi Ve Hayatı

Hatırlarsınız belki.
Bir yazımda "Bana kitap gönderebilirsiniz insanlık ölmedi ya" yazmıştım.
O yazıdan sonra Özlem  bana bir koli kitap gönderdi!
Bir koli!! Öyle kötü bir günümde gelmişti ki kitaplar.. Sanırım asla unutamayacağım.
Ne yapsam da, ben de Özlem'i öyle sevindirsem...

Hepsi birbirinden kıymetli kitapların içinden ilk okuduğum kitap bu oldu.
Önceki okuduğum ve eksik bir şeyler var dediğim tüm boşlukları bu kitap doldurdu.
Yetmedi daha fazlasını verdi.

Öncelikle belirtmem gereken şey ise bu kitabı sadece meraklılarının okuması gerektiği.
Belgesel tadında, Gabrielle Chanel'e dair istemediğiniz kadar bilgiyi öğrenebileceğiniz bir kitap.

Fotoğraflar da cabası!

O Fotoğraflara baktıkça ne kadar kendime benzettim bilemezsiniz. Güzel bir kadın olmadığı için gönül rahatlığıyla yazabiliyorum. Övmüyorum kendimi bu sefer yani :)
Maskülen bir tavrı var. Erkek çocuğu gibi.
Erkek gibi yakıştırmasını kendim için de çok kullanırım. Büyük ihtimal erkek doğacakmışım ama Allah anneme acımış..

Bir sigaram eksik benim! Onunsa her fotoğrafta bir sigara. Nasıl bu kadar uzun yaşamış hayret?!

Dediğim gibi sadece gerçek meraklılarına tavsiye edebileceğim bir kitap..

10 Eylül 2012 Pazartesi

L'arnacoeur

Pazartesi günü film kritiği yapmak adetim değildir aslında.
Değil midir?
Öyle diyorsam öyledir herhalde.

Yeni fark ettiğim bir şey var ki, o da nicedir film postu hazırlamadığım. Gerçi film mevsimi şimdi başlıyor.

Upuzun zamandır izlemek isteyip de izlemediğim bir filmi nihayet izledim.
A Walk to Remember
Pek beğendim.

Coco Avant Chanel
İki Chanel biyografisini okuduktan sonra kesinlikle beni kesmedi. Çok eksikleri olduğunu düşünüyorum.
Önce filmi izleyenler muhakkak kitabı okumalı!

Bir sonraki filme değinmem için bu filme değinmem gerekiyor yoksa çok uzun zaman oldu bu eğlenceli filmi izleyeli.
L'arnacoeur

Heartbreaker olarak çevrilmiş dilimize :))))
Bir Fransız romantik komedisi.
Ben mi kötü Fransız filmlerine denk gelmedim, yoksa, bu Fransızlar gerçekten film yapmayı biliyorlar mı, orasını tam kestiremiyorum. Bu filmi romantik komedi severlere şiddetle tavsiye ederim.

O Fransız filminde görüp, ay ben bunu izlemeliyim, diyerek izlediğim film ise;
Dirty Dancing.
Nedense dilimize "İlk Aşk İlk Dans" olarak çevrilmiş, ben de korsan kuzenimden indirmesini rica ettim. O da herkesin içinde "Seyhan Abla istediğin 'Dirty Dancing' filmini indirdim" demez mi?!
Ne Dirty Dancing'i atma lan ben öyle şeyler izlemem dedim.
Meğer izlermişim.
Meğer ne edepsizmişim ben :)
Dün kızlar, ne izliyorsun bize söyle bizde izleyelim, dediler de adını söylemeye utandım, öyle de mahçup olurum :P

Uzun yazıyı okumak istemeyenler için Not: 
3 filmi izlemenizi öneriyorum Chanel'i ise okuyun efendim :)

9 Eylül 2012 Pazar

Hıngal

Gezmeye İstanbul'dan başladım ya ben hani.
İstanbul'dan da önce başlamam gereken bir yer varmış; bizim kasaba :)
Evimizin etrafında ne güzellikler dönüyor onları da keşfetmeye karar verdim.

Vedat Milor gitmiş bu mantıcıya, arkadaşım dediğinde inanamadım.
Kısıklı mahallesinde bir mantıcı varmış dedi.
-Hıngal mı?!!
+Evet evet o!
-Hani şu küçük dükkan!!!
+Evet
-Hani bizim oradaki?!
+Evet!
-Yol üstündeki yer?!!

Küçük bir dükkan senelerdir orada. İlk açıldığı zaman gitmek istediğimi hatırlıyorum sonra ne oldu da gitmedim bilmiyorum. Vedat Milor nerelerden kalkmış gelmiş, üstelik beğenmiş, ben niye iki adımlık yolu gözümde büyütüyorum dedim ve bir akşam üzeri mantıyı yemek üzere 'Hıngal Mantı'da arkadaşımla buluştuk.


Hıngal bir Dağıstan yemeği. Bizim mantıdan pek farklı. Bir kere büyük, ikinci farkı ise kapaması.
Hem sonra sadece kıymalı değil; cevizli, parça etli, ıspanaklı, acılı, peynirli, patatesli...
Bir çok seçenek mevcut.
Hemen burun kıvırmayın ben çok sevdim ıspanaklıyı mesela. Ve acılı ve cevizliyi de.
Klasik mantıcıysanız yoğurtlayıp yiyebilirsiniz ama ben sirkeli sosuna batırıp yemeyi tercih ettim. Özellikle ikinci gidişimde ;)

Biz iki 'sonradan gurme' pek beğendik. İlk gidişimizden sonra tekrar gitmek için fırsat kolladık. Hatta en son Ramazan'da orada iftar ettik. Hatta tam hesabı ödeyecekken bir baktım cüzdanım yok. Sizin bundan haberiniz yok tabii :)


Tavsiye edilen yerleri özellikle merak ederim ben. Mantıcı önerilerine de açığım ama ne zaman biri bir mantıcı önerse not alıyorum, ancak, oraya gideceğime gider hıngal yerim, diye vazgeçiyorum.
Ben üzerime düşeni yaptım arkadaş ;)

2 Eylül 2012 Pazar

CHANEL

Kitapyurdu gezmelerinde gördüğüm, tam benlik, diyerek aldığım; Gabrielle Chanel'in nasıl Coco Chanel olduğunu anlatan bir roman.

Kitabı çok sevdim.
2 günde bitirdim zaten.
Ama 'kitabı' çok sevdim. Daha okumadan, elime alır almaz!
Ciltli bir kitap, birde karton kapağı var.
Kısaca bu kitap için 'şık' demeyi tercih ediyorum ;)

Tek iddiası sadeliği olan 'Chanel' markasının her zaman beni yansıttığını düşünmüşümdür.

Zengin olsam hep Chanel alırdım.
Bir de Burberry.
Bir de LV.
Kimi kandırıyorum ben ya, ben zengin olsam gayet zevksiz biri olurdum, diğer tüm zenginler gibi :)

Zengin okuyucularım üzerlerine alınmasınlar :P
Herşeyi almaya gücünüz yettiğinde her şeyi alırsınız.
Onları birbirine uydurmak daha zor haliyle.

Oysa biz öyle miyiz? Bir şeyi alırken neyle kombinleyeceğimizi düşünmek zorundayız :)
Konudan iyice saptım. Keyfim de pek yerinde bugün:)

Tekrar kitaba dönersek...
Kitap biraz daha uzun tutulabilirdi bence. Bazı yerlerin uzatmamak için kesilmiş olduğu hissini uyandırdı bende.
Biraz eksiklikte vardı. Mesela yeğenine ne oldu?

Bunun dışında ben sevdim. Okumadan da sevmiştim, okuyunca da sevdim (bu önemli bir not)
Tavsiye ederim.

Not: Okuduğum diğer Chanel kitabını da aynı yazıda yorumlayacaktım ancak çenem düştüğü için bu post yeteri kadar uzun oldu bence.