Ben bir gece yarısı, uykum yine kaçmışken.
Aklıma twitter için bir isim gelmişken.
Bir twitter hesabı oluşturuverdim.
İsim için pek düşünmedim ama kullanacağım fotoğraf için düşündüm.
Düşes fotoğrafını kullanmayı istememe rağmen kendi fotoğrafımı koymam gerektiğini düşündüm.
Amma çok düşünmüşüm, öyleyse geçekten varım.
Sanki saçma mı olacaktı kendi fotoğrafımı kullanmayıp bir hesap açmak? Galiba öyle.
Yok eğer öyle değilse ben düşes halime geçmeyi yeğlerim, acemiyim bana bilgi verin! ;)
Twitter aklımda çoktandır vardı elbette.
Ama zamanımı alır, zaman da benim en değerli şeyim, diye pek yanaşmıyordum.
Bir de şey var tabii...
Sanal ortam çok kaba.
Farkettiniz mi sizde?
Herkes, ben dobrayım, ayağına ayılık yapıp rant kazanma peşinde.
Kimsenin görüşüne saygı göstermeden saygı beklemede.
Bende ayıyım falan ama çabuk kırılırım.
Bir gazeteci yazı yazar ona kırılırım.
Bir oyuncu ülkemin insanlarını küçümser ona kırılırım.
Bir blogger kendisininde yaptığı bir şeyi sanki yapmıyormuş gibi bir bloggerı eleştirir, ona kırılırım...
Offf şimdiden soğudum ben twitterdan.
Ama çokta güzel insanlar var, ünlülerle muhabbet edip sohbeti aç dediğimde kopmama neden olan.
Ve ara ara bana, sen de gelsen ne olur, diyip uzatmayan..
Başlığa bakmayın, takip etmeyin beni twitterdan.
Belli ki kalıcı değilim ben, takip etmenizi sağlayacak link de yok, işte tam bu yüzden ;)
Ee neden mi yazdım bunları?
E neden yazmıyayım, burası benim blogum ve ben bir gevezeyim unuttunuz mu?
Bayramınız mı? Tabii ki mübarek olsun...