Altıncı gün; Brugge
Yedinci gün; Volendam ve Amsterdam
Sekizinci gün; Dresden
Sekizinci gün; Prag
Dokuzuncu gün; Viyana
Onuncu gün; Bratislava
Onuncu gün; Budapeşte
Adım adım sona yaklaşıyoruz.
Bunları yazarken bile çok şükür modundayım. O günlerdeki ruh halim.
Üsküp'e dair maalesef ne çok bilgim var ne de anım.
Öğlen saatlerinde otele varıp giriş yaptık. Saatlerce otelde kaldık. Ve çıktığımızda ilk yemek yemeye götürdü tur (müsveddesi). Bir saat yemek molası verildi. (Biz onların dediği yerde yemedik!)
Buluştuğumuzda saat 18.30'du ve sekize kadar serbest zaman verildi. Zamanın azlığından şikayet edeceğimizi bilen tur, daha fazla zaman geçirmek isteyen otele kendisi dönsün dedi ki 3-5 kişi haricinde kimse onlarla gitmedi 👊
Şehrin iki yakası birbirinden oldukça farklı. Müslümanların olduğu yer tarihi dokuyu kaybetmemiş zaman durmuş gibi. Ancak o kısmından çıktığınızda karşınızda yepyeni bir şehir duruyor, zamanda yolculuk yapmış gibisiniz. Maalesef ruhu yok!
Amaçsızca dikilmiş devasa heykeller.
Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz tepedeki İskender'in babası, alttaki bebe İskender. İskender? Skopje? Ne alaka diye düşünüyorsunuz.
Köfte için bloglara baktığınızda Destan diye bir yer öneriliyor. Ama biz oranın yerlisine sorduğumuzda ki birkaç kişiye sorduk Kosmos dediler. Biz de orada yedik ve çok memnun kaldık. Turun götürdüğü yerde yiyenler 7 euro ödemişler ama biz 3.5 euro ödedik. Ayran dahil miydi değil miydi hatırlamıyorum ama köftesi cidden güzel porsiyonlar oldukça büyüktü. Bir kişi alıp iki kişi de yiyebileceğiniz büyüklükte porsiyonlar.
Köfteleri yedikten sonra bizim gibi turun erkenden otele götürmesine boyun eğmeyen arkadaşlarla karşılaştık. Onlara katıldık. Ve neresiydi bilmiyorum ama güzel bir trileçe yedim. Harikaydı.
Sohbet de trileçe kadar harikaydı, ekip bozulmasın beraber başka yerlere de gidelim ama bu tur şirketiyle değil, diye konuşmuştuk. İnşallah gerçekleşir ♥
Dönüş için hazırlandığımızda rehberimiz genç arkadaşım Furkan oldu, etrafı seyrede seyrede otele döndük. Furkan artık gezileri sen planlasan, biz de sana uysak, güzel olmaz mı?
Yol boyunca çok keyiflendim. Turu düzenleyenlerin meymenetsiz suratlarını görmeyince her şey daha keyifli geçiyordu galiba.
Çok fazla fotoğraf oldu diye Mustafa Paşa camii, Mother Teresa kilisesi , diğer taraftaki heykeller falan koymadım artık ne yapacaksınız, sıkılırsınız dedim.
Pekala, sırada son günümüz var.
Yedinci gün; Volendam ve Amsterdam
Sekizinci gün; Dresden
Sekizinci gün; Prag
Dokuzuncu gün; Viyana
Onuncu gün; Bratislava
Onuncu gün; Budapeşte
Adım adım sona yaklaşıyoruz.
Bunları yazarken bile çok şükür modundayım. O günlerdeki ruh halim.
Üsküp'e dair maalesef ne çok bilgim var ne de anım.
Öğlen saatlerinde otele varıp giriş yaptık. Saatlerce otelde kaldık. Ve çıktığımızda ilk yemek yemeye götürdü tur (müsveddesi). Bir saat yemek molası verildi. (Biz onların dediği yerde yemedik!)
Buluştuğumuzda saat 18.30'du ve sekize kadar serbest zaman verildi. Zamanın azlığından şikayet edeceğimizi bilen tur, daha fazla zaman geçirmek isteyen otele kendisi dönsün dedi ki 3-5 kişi haricinde kimse onlarla gitmedi 👊
Şehrin iki yakası birbirinden oldukça farklı. Müslümanların olduğu yer tarihi dokuyu kaybetmemiş zaman durmuş gibi. Ancak o kısmından çıktığınızda karşınızda yepyeni bir şehir duruyor, zamanda yolculuk yapmış gibisiniz. Maalesef ruhu yok!
Amaçsızca dikilmiş devasa heykeller.
Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz tepedeki İskender'in babası, alttaki bebe İskender. İskender? Skopje? Ne alaka diye düşünüyorsunuz.
Köfte için bloglara baktığınızda Destan diye bir yer öneriliyor. Ama biz oranın yerlisine sorduğumuzda ki birkaç kişiye sorduk Kosmos dediler. Biz de orada yedik ve çok memnun kaldık. Turun götürdüğü yerde yiyenler 7 euro ödemişler ama biz 3.5 euro ödedik. Ayran dahil miydi değil miydi hatırlamıyorum ama köftesi cidden güzel porsiyonlar oldukça büyüktü. Bir kişi alıp iki kişi de yiyebileceğiniz büyüklükte porsiyonlar.
Köfteleri yedikten sonra bizim gibi turun erkenden otele götürmesine boyun eğmeyen arkadaşlarla karşılaştık. Onlara katıldık. Ve neresiydi bilmiyorum ama güzel bir trileçe yedim. Harikaydı.
Sohbet de trileçe kadar harikaydı, ekip bozulmasın beraber başka yerlere de gidelim ama bu tur şirketiyle değil, diye konuşmuştuk. İnşallah gerçekleşir ♥
Dönüş için hazırlandığımızda rehberimiz genç arkadaşım Furkan oldu, etrafı seyrede seyrede otele döndük. Furkan artık gezileri sen planlasan, biz de sana uysak, güzel olmaz mı?
Yol boyunca çok keyiflendim. Turu düzenleyenlerin meymenetsiz suratlarını görmeyince her şey daha keyifli geçiyordu galiba.
Çok fazla fotoğraf oldu diye Mustafa Paşa camii, Mother Teresa kilisesi , diğer taraftaki heykeller falan koymadım artık ne yapacaksınız, sıkılırsınız dedim.
Pekala, sırada son günümüz var.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
söz sizin...