26 Ocak 2016 Salı

İki Yabancı Olmadan Önce

Bu kitabın kapağındaki renklere bayılmıştım.
Sadece bu yüzden okumak istedim, diyebilirim.
İyi ki okumuşum, diyerek az sonra yazacaklarımı özetledim sanırım :)

Böyle bir hikaye okumak istiyordum. 
Yoğun geçen günler.. ben, yorgun savaşçı edasıyla yatağa girip uyumadan iki dakika önce hoş bir hikaye okumak istiyordum. 

Bu kitapta otuzlu yaşlarının ortalarında bir fotoğrafçı var ama ödüllü mödüllü kendi çapında ünlü bir fotoğrafçı. 
Bak hayatı hakkında bilgi vermiştim sildim onları ;) 
Metroda sadece bir anlığına üniversitedeki aşkını görüyor. Biri metronun içinde öteki dışında birbirlerine bakakalıyorlar ve metro hareket ediyor.

Sonra biz nasıl sevgili olduklarını okuyoruz ve nasıl ayrılmış ki bunlar, diye şaşırıyoruz, sonra onu da okuyoruz falan.
Hani uyumadan evvelki iki dakikamı değerlendireyim de iki satır okuyayım diye elime kitap alıyorum demiştim ya, heh işte iki dakika bir saate çıkıyordu. Zaten erken kalkıyor ve uykusuz kalıyorsun yat artık, diye kendime kızıp kapıyordum kitabı çoğunlukla. Uykusuz kalmak önemli değil ama yüzüm kırışacak diye korkuyorum :)

Kitabı okurken kendime demiştim ki, bak yetişkin muhabbeti, yetişkin sahneleri var bunlara değin okuyacak olan bilsin. Sonra uyuşturuculu sahneler de dikkat çekecek kadar vardı, demek bu kadar normal bunlarda, diye şaşırdım. Ama bunları şimdi buraya yazarken hatırlıyorum yoksa bunlar beni kitaptan soğutmadı. 
Hala ay ne güzeldi diye sırıtıyorum kitap için hissiyatım bu.
Kitaptan soğuyacak olsam yazım yanlışlarından ötürü soğurdum. Yazım yanlışlarını da geçtim hadi, ama adamın yengesini görümce olarak çevirmek ne ya?!
Gördüğünüz gibi çeviri yanlışını anlamak için orijinal metni okumama gerek yok. {Burada eskiden yaptığım çevirmen eleştirime gelen tepkiye gönderme yaptım:) } 
"Sister-in-low"u gören çevirmen basmış görümceyi. Bunu görünce ne yalan söyleyeyim çevirmen erkek herhalde diye kitabın kapağına baktım çevirmen kimmiş diye. Kadın olduğunu görünce şaşırdım. Sonra son okumaya baktım hani bunu son okumayı yapan nasıl fark etmemiş diye, o da kadın. Çevirmen ve son okumayı yapan erkek olsaydı gerçekten anlayabilirdim. Erkeklerin bu terimlere bakışı benim ofsayta bakış açım gibi: Bilsem ne olur bilmesem ne olur ayarında :)

Eleştiri kısmı sizi hazırlamak içindi sadece. İndigo Kitap kızmasın bana, seviyorum İndigo'yu.
Artık Matt'in görümcesinin aslında yengesi olduğunu biliyorsunuz:) Dolayısıyla bu tarz kitapları seviyorsanız, kaçırmayın okuyun bence, yazım yanlışlarına falan takılmayın.

9 yorum :

  1. Çok güzel bir hikayesi varmışşş ...
    Güzel bir eleştiri yazısı olmuş. Çok çok sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkür ederim sevgiler bizden ^^

      Sil
  2. bak yine eleştirmene laf etmişsin, yine çemkirirler sana :P

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bak çemkirmesinler diye yayınevini sevdiğimi de özellikle belirttim :D
      daha napayım :D

      Sil
  3. Zaten erkeklerin görümcesi olmuyo de mi ay kafam karıştı çok ilginç :)

    YanıtlaSil
  4. ay ahahahah koptum ya :D Bende okurken bu ne saçmalık diye diye okudum :D İstedikleri kadar çemkirsinler bacım erkeğin görümcesi mi olur ayol ahahaha
    Kitap çooook şirindi. İki günde okudum resmen :o Ay nolcak ay netcek derken iki günde bitirdim :D Matt çok tatlıydı, fotoğrafçı oluşu filan kalp ben :D Bu yabancı yazarlardaki bekaret takıntısı beni öldürcek askjdhaskd :D Az bulunan şey onlarda tabi kızlar illa ki bakire, saf ve temiz :D Ama kitapta müzik ve fotoğraf konularının olması, aradan geçen yılların telafisini çok beğendim. Gönlüme göre oldu :D
    Thanku seyhanım ^^

    YanıtlaSil
  5. Bende çok sevdim bu kitabı :) Hatta senin yorumların üzerine aldım :)Biraz Türk filmi tadında değil miydi ama :)

    YanıtlaSil

söz sizin...