Dizi orucundayım şu ara. Yaza kadar dizi yok.
The Newsroom eskilerden. Herkese hitap etmeyecek ama hitap ettiğini bîtâb edecek bir dizi.
Bu sene final yaptı.
Ben final bölümünde çok ağladım. :) Final bölümlerinde ağlamak adetim mi oldu, yoksa çok mu duygusalım veyahutta bu Amerikalılar cidden final yapmayı biliyor mu?
Kafamda deli sorular...
Çok güzel bir diziydi. İzlemeyen ve farklı bir şeyler arayanlar varsa bu diziyi izlemenizi öneririm.
3 sezon ve sezon bölümleri çok az.
Dedikten sonra hoşuma giden bir alıntıyı paylaşmak istiyorum.
Bu sık yaşadığım bir şey olduğundan mı bilmem koskoca dizide paylaşmak istediğim tek yer olmuş. Aslında öyle değil. Fevkalade favori sahnelerim mevcut ancak yaşamanız lazım, paylaşılınca anlaşılacak şeyler değil.
Artı dizide öne çıkan her bir karakter müthiş. Her birini tanıdığıma çok memnun oldum.
Güzel iş yapmışlar bu diziyle.
Aradan yıllar geçer de bu blog hala durursa; bu yazıya bakar ve bu yazıyı yazarken ki duygularımı hatırlar ve mutlu olurum inşallah. Çok ağladığımı hatırlamasam da olur :)
Zira sanki o kadar ağlanacak bir final değildi.
Diziyi izlemiyordunuz ki, "ağladınız mı siz?" diye sorayım:)
mackenzi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mackenzi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
10 Mart 2015 Salı
Hayatımdan Bir Dizi Daha Kaydı {Newsroom}
Etiketler:
diziler
,
don keefer
,
jim harper
,
mackenzi
,
replikler
,
sizin için seçtiklerim
,
sloan sabbith
,
the newsroom
,
will mcavoy
18 Aralık 2012 Salı
The Newsroom
Artık eskisi gibi CNBC-e ne yayınlarsa izlerim modunda değilim.
Zaten izlediğim dizilerin çok çok azını televizyondan takip ediyorum.
Yaşasın internet! Reklamsız, sansürsüz.
'The Newsroom'un reklamları dönmeye başladığında hiç ilgimi çekmemişti.
Ancak Cineshoot'ın twitterda tavsiye etmesi üzerine, sen tavsiye ediyorsan izlerim, diyerek başladım bu diziye.
İlk bölümde sardı beni. Bir iki gün içinde tüm sezonu izledim. Sırf 2.sezon ocakta olacak diye ağırdan aldım hem de.
Zaten sezon 11 bölümden oluşuyor. İşte bu yüzden tadı da damağınızda kalıyor.
Dizinin en dikkat çekici özelliği diyalogları. Çok hızlı ve herşeyden konuşuyorlar, daldan dala atlayabiliyorlar ama sonunda bir yere bağlıyorlar. Takibi zorlaştırsa da sürükleniyorsunuz ki.
İnadına doğru bildiğini savunan, objektif, etik değerleri gözeten böylece rakiplerinden sıyrılan bir haber programı. Haber konuları çoğunlukla - belki de tümüyle - gerçek. Amerika'daki gündemi bilmediğim için ne kadarı gerçek tam söyleyemiyorum.
Will McAvoy'u Mackenzie'yi Sloan'ı. Yani aslında Maggie hariç dizideki her karakteri seviyorum, Maggie'yi elime verseler parçalarım bile. Uyuz.
Jim Harper'a ise bayılıyorum! Ama ne bayılmak! Maggie'ye uyuz olduğumu söylerken anladınız siz aslında değil mi?
Tamam artık bağlıyorum konuyu. Yalnız dizinin unutamadığım kısımlarından biri de, bu terör olaylarına ilişkin islam'ı hedef alan bir konuşmacıya Will'in verdiği cevap.
Saldırıları dinler yapmaz sosyopatlar yapar.
11 Eylüle rağmen adamlar bunu diyebiliyor.
Burada ne oluyor? Yılmaz Özdil, çocuklarına müslüman ismi yerine budist ismi koysalar keşke, diyor.
Burada bahsedince anladım ki özlemişim ben bu diziyi. Hadi siz de yeni sezona yetişin, hemen bugün izlemeye başlayın:)
Etiketler:
diziler
,
heyecanla bekliyorum yeni sezonu
,
jim harper
,
jim harpert vs jim harper
,
mackenzi
,
sloan
,
the newsroom
,
will mcavoy
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)