7 Mart 2012 Çarşamba

Röportajımda da Dediğim Gibi...

Gazeteciler kapımda kuyruk olsun, röportaj taleplerinin ardı arkası kesilmesin ama ben ilk röportajımı bir blogla yapayım.
Bir blogger önceliği tabii ki bir bloggera verir!

"Blogger Anneler"  bloggerlarla yaptıkları röportajları yayımlayan bir blog.
Henüz keşfetmemişseniz ben vesile olayım. Önce Blogger Anneler bloguyla, sonra Ülkü ve Filiz'le, daha sonra da Ülkü ve Filiz'in röportaj yaptığı kişilerle tanışıp memnun olacağınızı düşünüyorum.

Benim röportajıma gelinceee...
Bakın bakalım benden beklenmeyecek bir cevap vermiş miyim?

Ben bu yazıyı yoruma kapasam... Yorumları röportajın altında okusam...
Hımmm.. 
Bu fikri de sevdim ;)

3 Mart 2012 Cumartesi

İran. İrlanda. Fransa. İngiltere

Başlığı yazınca bilinç altıma hayran kaldım.
Siz, sende de ne ego var demeden düzelteyim; 'bilinçaltı'na.
Farketmemiştim ama seçtiğim filmler İtalya'ya gidemeyişimin acısı resmen..
Bu çok farklı bir hikaye, sormayın söylemem :)

A Separation


Teyzem bile izlemiş bu filmi. 'İzle lütfen' dedi. Neden öyle dediğini izleyince anladım.
Hastası olan için daha başkadır bu film bence. Buna eminim.
Çok ama çok beğendim. Asla unutamayacağımı bildiğim kareler var.
Filmi izlerken, ikiye bölündük; kadın mı, haklı erkek mi?
Bu arada film acıtasyona çok müsait ama helal olsun abartıp, baymamışlar..
Oscar'ı ve Golden Globe'u İran'a kazandıran bu filmi ben de tavsiye ediyorum.

Leap Year


Bu film çok güzel değil mi?
Sevgilisine 29 şubatta evlenme teklif etmek için yollara düşen kızın hikayesi...
Bu yıl şubat 29 çekince hala izlemediğim bu filmi aradan çıkardım. Çok sevdim!

Midnight In Paris


Ben aslında artık Woody Allen izlemem diyordum. Demek ki neymiş büyük konuşmayacaksın :)
Cineshoot önermese izlemezdim ya neyse..
Bence Woody yine canı istediği için filmi bitirip bağlayıvermiş. Yine de hoş. Hatta mesaj bile vermiş bence.

The King's Speech


Merly Streep'e 3. Oscar'ını veren Colin Firth'ü görünce hala bu filmi izlemediğimi farkedip açığı kapatayım dedim.
Ama yer yüzünde film çekilmeye devam ettikçe o açık kapanmayacak belli :)
İngiltere Kralı VI. George'un kekemeliğini çözme çabalarını anlatan gerçek bir yaşam hikayesi.
Beni en çok Helena Bonham Carter'ın oyunculuğu etkilemiş olsa da, Colin Firth cidden çok güzel bir kral olmuş.
Yalnız acaba ağabeyinin hikayesiyle harmanlayamazlar mıydı?

O kadar diyorum bana sorun senaryoyu yazarken :P

Birbirinden güzel dört film önerisiyle sizleri başbaşa bırakıyorum.

29 Şubat 2012 Çarşamba

Fare Kapanı


Her güne bir post girsek de, bitmeyecek söylenecekler baksanıza..
Yazıları sadeleştiriyorum.. Eliyorum.. Ama buna kıyamıyorum; bahsetmeliyim.
Tiyatro çünkü. hayranlık verici.

'Fare Kapanı' ülkemizde de misafir olmuş ünlü yazar Agatha Christie'nin bir oyunu.
Tiyatro tarihinin en uzun süre sahnede kalmış oyunu.
60 yıl. Hala sahnede.
Demek ki görmemek ayıp olur - ben gittim ya atıp tutabilirim :)

Benim fikrim ise gençleri tiyatroya kazandırmak.
Hatırlıyorum onlu yaşlarımdan itibaren gerilim ve polisiye kitaplarına merak salmış, o dönem çokça Agatha Christie okumuştum.
Çevrenizde, öyle meraklı bir genci elinden tutsanız da bu oyuna götürseniz... Fena mı olur?
O yaşlarda biri beni götürseydi mest olurdum herhalde..
Elimizi tutan olmasa da, çok şükür el cepte gittik, izledik, sevdik ;)

Bir çok tanıdık simayı görmek ise ayrıca bir zevk.

27 Şubat 2012 Pazartesi

Nar-ı Aşk


Beyhan Sultan katıldığı bir davette göremediği ancak sesini duyduğu Şeyh Galip'e aşık olur.
Şeyh Galip ise Beyhan Sultan'dan daha sonra, onu ilk gördüğünde vuralacaktır.
Birbirini seven iki insanın bir araya gelmesi ne kadar zor olabilir ya da ne kadar sürer?

Uslup güzel.
Hikaye güzel.
Yan konular ilgi çekici.

Severek okuduğum ve rahatlıkla tavsiye ettiğim bir kitap.
Bakın konusundan bile bahsettim :)


Çatlak kurabiye son zamanlarda favorim. Tarif buradan

25 Şubat 2012 Cumartesi

Beylerbeyi Sarayı

Okul gezilerinin Beylerbeyi Sarayı'nın tadilat dönemine denk gelmesinden mütevellit daha önce gitmemiştim bu saraya.
Saraya yürüme mesafesinde otuyor olmam ise bunca zaman neden gitmediğim sorusunu gündeme getiriyor ki biz buna kısaca 'kısmet' diyoruz.

Sarayı bir rehber eşliğinde geziyorsunuz ve görüntü almak kesinlikle yasak.
Tabii bir 'Orçun' değilseniz! Seni küçük afacan, ne anladın o kadar insanı itekleyerek bilmem!

Saray Avrupayı gezmiş ilk ve tek padişah, Sultan Abdulaziz tarafından 1864-1865 yıllarında Beylerbeyi'nde yazlık bir saray olarak, Sarkis Balyan'a  yaptırılmış.
Sarayın giriş katında koca bir havuz ve Sultan Abdulaziz'in heykeli var.
Evet, heykeli yapılan ilk ve tek padişah aynı zamanda.
Heykel 1875 yılında Almanya'da yapılmış
Avizeler Fransa'dan gelmiş.
Saraytaki tüm sarı renkler altın eritilerek elde edilmiş!

Saray hakkında daha çok söylenecek şey var. Rehber anlatırken not aldım:) Ama canınızı sıkmıyayım şimdi.
Hem gidin görün isterim, eğer gitmediyseniz.

Ben gittiğimde hava sadece güneşli değil ayrıca sıcaktı.
Buna rağmen sarayın içi buz gibiydi.
Yazlık saray ne de olsa..
E sarayın içindeki turda bile donunca insan, sarayın bir küçük odasında sürgün hayatı yaşayıp mangalla ısınmaya çalışan Sultan II.Abdülhamit'i düşünmeden edemiyor..

24 Şubat 2012 Cuma

İzlemek İstediklerim Başka İzlediklerim Başka

Ne çok film var izlemek istediğim.
Ben izliyorum onlar bitmiyor.
Kısa kısa geçelim mi; neler izlemişim?


MONEYBALL
Ben ki, Amerikan kültüre bulanmış biriyim hiç anlamıyorum beyzboldan - ve amerikan futbolundan:) -
Bence beyzbolla bir ilginiz yoksa hiç vakit ayırıp izlemeyin. O derece!
İsmi geçen oyuncular falan var, oraya satıyorlar, başka yerden birilerini alıyorlar falan.
Ben daha geçen gün İstinye Park'ta yanımdan geçen futbolcuyu tanımamışım, elin Amerikalısını nereden tanıyayım?
Filmin ilgi çekici yanı, gerçek bir hikaye olması.
Billy Beane'i Brad Pitt canlandırınca insan merak ediyor gerçekte nasıl biri diye.
Bir Brad Pit olmasa da fena değilmiş:)


WICKER PARK
Gelişmeleri tahmin edemiyeceğiniz bir film mi izlemek istiyorsunuz?
Duygusal ama farklı birşeyler?
O zaman bu filmi izlemenizi öneririm.
Hızla ilerleyen, rahatça akıp giden bir romantik komediyse aradığınız, hiç bulaşmayın derim :)



ONLY YOU/ALWAYS
Şizo-mizo'nun önerisi üzere, hatta onun verdiği linkten  faydalanarak izlediğim, iyi ki izlemişim dediğim bir Güney Kore filmi..
Özlemişim ama Güney Kore filmi izlemeyi.
Konuyu anlatmamayı tercih ederim.
İzlemek isteyenler tek parça halinde verdiğim linkten izleyebilirler. Görüntü kalitesi gayet iyi.



FIRST LOVE/A LITTLE THING CALLED LOVE
Ben bu filmi daha önce yazmadım değil mi?
Oysa uzun zaman oluyor izleyeli.
Bu filmi o kadar çok sevdim ki...
İzleyip beğenmeyen varsa bir adım öne çıksın:)
Bu arada bu bir Tayland filmi, dolayısıyla dilleri biraz daha komik:)
Ama süper bir film, ben çok sevdim

Filmlerin güzelliği biraz da doğru zamanda izlemekle alakalı bence.
Bunu unutmayın;)
İyi seyirler dilerim...

23 Şubat 2012 Perşembe

Mandallık

Hayallerim bile mütevazı.

Bahçeli müstakil bir ev hayalim var.
Bunun neresi mütevazı dediğinizi duyar gibiyim :)
Bahçesinde çamaşır astığımı hayal ediyorum.
Hayalin mütevazı kısmı bu. Yoksa üstümde ve bahçede koşuşan çocuklarımın üstlerinde Burberry eşofman takımını var.
Tabii benimki çamaşır suyu lekeli :)
Çünkü ben mütevazı bir anneyim. O zenginliğin içinde bile ev işlerinden üstüme düşeni yapıyorum.

Bir de nevresim asıyorum.
Öyle ufak parçaları asmaktan nefret ediyorum çünkü.
Zengin olduğum için böyle kaprislerim olabilir.
Bir de çocuklarım sarışın:)
Zengin olduğumuz için çocuklar otomatikman sarışın oldu :)

Sizinle kuru kuru bir mandallık paylaşmıyayım, hayallerimi de paylaşayım istedim.
Bütün bunlar bu mandallık için yazıldı yani:

Annemin eskiden örgüden bir mandallığı vardı.
Pembeydi hatta.
Her çamaşır astığımda, bir mandallığım olsa hayat ne kolay olurdu, diye düşündüm, düşündüm, düşündüm.
En sonunda icraate geçtim ve kendime mandallık tasarladım, kalıbını çıkardım, kestim. Diktim.
Kurabiye yemeye kırmızı pijamasıyla gelen arkadaşı görünce dayanamadım fotoğrafını da çektim.
Ben yaptım yani.