20 Temmuz 2019 Cumartesi

Altıncı Gün; Brugge ve Azıcık Brüksel

Birinci gün; Bulgaristan

Ve geldik mi altıncı güne!


Öncelikle çok fazla olumsuz yönlere değinmişim. Bilmenizi isterim ki gerçekten çok eğlendim ve tüm olumsuzluklara rağmen bu geziye çıktığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. 
Olumsuz yanlara değiniyorum çünkü gezi boyunca hangi tur diye soranlar oldu hayat sana güzel diyenler oldu. Her zaman arka planı vardır işler sadece göründüğü gibi değildir. 
Bir de böyle bir tura heveslendiyseniz sizleri nelerin beklediği konusunda biraz bilginiz olsun.


Gelelim Brugge'a. Belçika'nın eski bir yerleşimi olmasına rağmen son yıllarda inanılmaz rağbet gören bu küçük şehri, gerçekten çok sevimli.
Turistlerin keşfi ve sosyal medya paylaşımlarından sonra artık dünyaca ünlü bir yer.
Belçika, birasıyla meşhurmuş sırf kendilerine ait 350 çeşit biraları varmış. Brugge'da da bira müzeleri varmış. Beni alakadar ediyor mu? Nope! 

Belçika'nın bir de neyi meşhur? Waffle! Çikolata! Bir de Patatesi.Gerçekten :) Patates kızartması da yiyebilirsiniz. Zaten patates kızartması nasıl kötü olabilir?

Bir de danteli meşhurmuş ki çok üzülüyorum bunları duyunca. Bunlar dantelden ne anlar? Kanser örneği bilirler mi mesela?
Biz neden elimizdeki etnik değerleri tüketip yurt dışındakilere şapka çıkarıyoruz?!

Brugge herkesi kendine hayran bıraktı ama ben Brugge halkı için çok üzüldüm.
Bu kadar turist alan bu küçücük yerde tüm güzelliğine rağmen yaşamak istemezdim. 


Brugge'da da tekne gezisi yapılabilirmiş ki bence çok da güzel olurdu. Ama sınırlı vakitimizi tüm sokaklara girip çıkmak suretiyle bitirmiş olduk ve Brüksel için yola çıktık. Bu programda olmayan sürpriz şehirdi♥


Brüksel'de Grote  Markt denilen meydandayız. Girer girmez çok hoşuma gitti. Dört tarafı görkemli binalarla çevrili. Sokak sanatçılarının gösterilerinin olduğu, milletin yol ortasına oturup piknikvari bir şeyler yaptığı (çünkü altlarında örtü yok, çünkü orası yeşillik değil, çünkü çay değil şarap-şampanya- bira içiyorlar),eğlenceli bir alan.
17.yydan beri şehrin ticari, idari, sosyal anlamda merkezi.

Ara bir yola dalıp işeyen çocuk heykelinin önüne geliyoruz. Brüksel'in bu işeyen çocuğu da meşhurmuş. Bununla da alakalı bir iki rivayet var, meraklısı bulur okur şimdi bana yazdırmayın :)) 
(blogculukta son nokta :)))) )


Hepi topu bir saat sonunda istemeye istemeye buradan ayrılıyorum ki Brugge'dan daha fazla hoşlandım buradan ben. Bunu her duyan çok şaşırdı. İçimdeki şehirliyi tanımıyorlar tabii.
Eğer vizemi sadece bir aylık vermeselerdi, Belçika'ya tekrar gidebilirdim gibi hissediyorum. 

Bu yazıyı da bu şekilde noktalayalım ve bir sonraki durağıma geçelim.
Günlerden emin olmak için programa bir bakacağım ama sanırım sırada bayıldığım bir yer var.
Acaba neresi?
Arkası yarın ;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

söz sizin...