Benim gezmeyi ne çok sevdiğimi bilirsiniz.
Her fırsatta bulunduğum şehrin başka bir yerini görmeye çalışıyorum çalışmasına da ben aslında dünyayı gezmek görmek istiyorum.
Dünyayı gezmek derken, beni bilenler bilir ve bilenlerin ütopik bulduğu bir arzum var.
Gittiğim şehri turist olarak apar topar yarıştaymışçasına gezmek değil de o şehri yaşama isteğim.
İşte bu kitapta olan tam olarak bu.
Yaşlı bir çift.
Yıllar sonra tekrar birlikte olmaya başlayan eski sevgililer, yeni evlilikleri, evlerini satıp dünyayı gezmelerini anlatıyor. Bir roman değil bu.
Kişisel deneyimleri, yaşadıkları.
Bu süreçte blog tuttukları için bugün kitapları basılıyor ve biz haberdar olabiliyoruz.
Blog deyince daha bir dikkat kesildi sanırım sevgili blogdaşlarım :)
Hep diyorum belirli ve iyi olduğunuz bir konuda yazarsanız blogunuzu milyonların okumaması için bir neden yok.
Benim gibi daldan dala değil yani. Aklınızda olsun bu da.
:)
Lynne ve Tim çifti 2010 yılından beri evden muaf yaşıyorlar. Macera devam ediyor yani.
Ben de Mavi Yolculuğa çıkmayı, Paris'te Julia Child'ın yemek okulunda eğitim görmeyi, Floransa'da sevgimin azalmasına yetecek kadar kalmayı isterdim.
Ama İstanbul'da bir evim olduğunu, istediğim zaman dönebileceğimi bilme rahatlığıyla..
Çiftin böyle bir maceraya atılması değil de, evlerini satıp her şeyi geride bırakmaları bu hikayenin en cesur kısmı bence.
ne büyük cesaret ev stılır mı arkadaş :) Ben de daldan dala yaşıyorum. Merak ettim bak şimdi :)
YanıtlaSildeğil mi yaw, satılıyor işte :D
SilGünaydın Seyhan'cım.ne güzel bir kitapmış,okumak istedim.bende çok yer görmek istiyorum ama turist olarak.:) Dünyanın iki güzel şehrinde evim var dediğim için belki:) umarım hayallerimiz gerçek olur...iyi günler ❤️
YanıtlaSilben de sana misafir olayım istiyorum bana kahve yap istiyorum :*
SilO dünyayı turist gibi değil de içinde yaşayarak gezme hayali bende de var.Ama şu şartlarda hayal olarak kalmaya devam edecek biliyorum.Ben sevmiyorum koştur koştur bir yeri gezmeyi.sokaklarında gezmeyi hatta kaybolmayı,cafelerinde oturup kahve içmeyi kitap okumayı,akşam orda yaşıyormuşçasına market alışverişimi yapıp evime gitmeyi ,sabah uyanıp yürüyüşe çıkmayı ,sıkılınca eh yeter artık diyip gerçek evime dönmeyi istiyorum.Ne uzak ne zor bir hayal değil mi.Ama olsun hayali bile mutlu ediyor beni.
YanıtlaSilYorumunuzda kendimi buldum resmen, yeni bir yer keşfedilecekse yerlisiymiş gibi doya doya olmalı... İnşallah hayallerinizi gerçekleştirme fırsatı bulursunuz, siz, ben ve tüm hayalseverlere ortak duam :)
Silbahar ve renkleri,
Silkitaptaki çift de aynen böyle eve ilk yerleştiklerine evi tanıyıp market alışverişini çıkıyorlar öncelikle.
Alla nasip etmeyeceği şeyin hayalini kurdurmaz derler ya, biz isteyelim belki bir gün blogumuz da bahseriz :D
bollywood terapi,
amin diyorum, yalnız olmadığımı biliyordum.
ay merak ettim bende okuyayımmmm:)
YanıtlaSiloku bakalımm :D
SilHaklısın,insanın dönecek bir yeri olduğunu bilmesi harika bir hiss.Ama aynı zamanda da geri dönme isteğini artırmaz mı? Yani,sen her hangi rahatsız bir ortamda "Evimde daha rahat ederdim" demez misin? :) Ellerine sağlık,harika bir yorum,bence bunu kütüphaneme ekleyeyim. :)
YanıtlaSilgüzel bir konuya değinmişsin, evden vazgeçmezsek hayalimizden vazgeçmeye el verişli oluruz sanki. ama yine de ne bileyim işte :D
Sildaldan dala atlamak ruhumda var birde kendim gibisini buldum şehir şehir dolaşıyorum .. ama en çok istanbulu hap kadar lojmanı boğazı martıyı ortaköyü kumpiri özlüyorum seyhan ..
YanıtlaSilyaaa ne güzel,
Silistanbulu özlemek de güzel,
bir de bu şehirde yaşayıp kıymet bilmeyen nankörler var :D