Bir Cihan Kafes
Unutursun
Üç Kız Kardeş
İclal Aydın'ın dördüncü romanı hakkındaki yazımı okumadan evvel öncekileri okumak isterseniz, yukarıdaki linkleri tıklayarak o yazılara ulaşabilirsiniz.
Ama yok ben onları önceden okudum diyorsanız devam edelim.
Üç Kız Kardeş devam edeceğinin sinyalini vererek bitmişti hatırlarsanız.
Ooo Türkan'ın hayatı incelenecek herhalde ama öyleyse keşke bu kitapta hiç değinmeseydi, diye düşündüğümü çok net hatırlıyorum. Çünkü bir kitaplık bir hikayeydi aslında onun da yaşadıkları.
Ama kitap Rüçhan Hanım ve Defne karşılaşmasıyla değil bir gazete yazısıyla başlıyor.
Hikaye güzel ama asla anlamadım bu yan hikayenin gerekliliğini. Neticede Türkan artık evli.
Kitap aynı yazarın köşe yazısıyla da bitiyor bu arada.
Neyse hemen sonrasında tanıdık karakterler çıkıyor karşımıza. Üç Kız Kardeş ile tanıştığımız karakterlerin hayatında neler olmuş neler bitmiş diye okumaya başlıyoruz. Biraz ondan biraz bundan.
Karakterler giderek arttığından sadece birinin hikayesi odakta olmuyor aslında.
Nasıl anlatsam ya çok eleştirmeden ama..
Beni tam da bu yüzden pek sarmadı aslında. Hepsinden biraz bahsedeceğim derken çok gereksiz bölümler eklenmiş, bazı kısımlar zorlama olmuş gibi hissettim. Mesela Dönüş ve Serdar'ın... spoiler olacak ama söyleyeyim mi? Ne gerek vardı kısaca o bölüme?
Hatta umarım devam etmez bu seri diye düşündüm.
Bir de şey vardı bu kitapta bak, diğer kitaplarda olmayan. Birden bakıyorsun bir olay olmuş hayda ben mi kaçırdım bu ne zaman oldu deyip devam ederken hee diyorsun böyle mi olmuş olayı kavrıyorsun ama belki de çok endişelendirecek belki çok duygulandıracak sahneleri üstün körü geçiyorsun. Kitap teslim süresini de geciktirmişti İclal Aydın acaba sıkıştırdılar da kadıncağız rahat rahat yazamadı mı? Bunu da düşündüm valla.
Ve sondaki -isim vermeyeyim hadi spoiler olmasın diye ama- birini anma töreni bana yabancı filmlerde gördüğümüz cenaze törenlerini anımsattı. Düğünlerimiz bitti cenazelerimizde artık ecnebiler gibi olacak sanırım. Bu kitapla başladık buna bence. Halbuki bu sahne çok gerekli idiyse şöyle bir şey; kalabalık bir akşam yemeğinde birden bir türkü/şarkı çalsa, oradakilere onu hatırlatsa başlasalar ondan bahsetmeye kah duygusal kah komik anılar paylaşsalardı, bizim karakterlere çok daha iyi gitmez miydi?.
Benim düşüncem bunlar tabii.
Bir diğer düşüncem de şu. İlle devam edecekse sıradaki hikaye Feride'nin olsun ♥
23 Kasım 2019 Cumartesi
13 Kasım 2019 Çarşamba
Göl Evi
Kararlıyım okuduğum kitapları bloga koyacağım.
Eskiden her hafta bir kitap postu girerdim de gene de yetiştiremezdim.
Şimdi yazmadığımdan ötürü bayağı birikmiş kitap yorumlarım ama sene sonu geldiğinde hedefimi yakalar mıyım bilemiyorum?
Göl Evi, Pegasus yayınlarından çıkan bir roman.
Pegasus, benim herhalde en az okuduğum ya da şöyle diyeyim en az tercih ettiğim bir yayın evi.
Çok fazla reklam çok fazla pohpohlama ile en fazla hayal kırıklığına uğradığım da yine aynı yayın evi.
Bıkmadan her pegasus okuduğumda bunu da dile getiriyorum biliyorum!
Gene de bana hediye gelecekse en risksiz alınacak kitaplar bu yayın evinden çıkan oluyor haliyle.
Evet hediye geldi bu kitap bana birkaç yıl önce. Anca okuyorum Baharcım ya görüyor musun?
Kitap kapağı sizde neyi çağrıştırıyor bilmiyorum ama bana hiç polisiye çağrıştırmıyordu.
Daha romantik, kavuşulamayan aşklar gibi gibi bir şeyler beklerken bir aile dramı ve polisiyenin içine girdim.
İkili bir hikaye, geçmiş ve günümüz. Günümüzdeki hikayede dedektif yürüyüş yaparken rastladığı eski evin ve sırrının peşine düşüyor. Evet doğru bildiniz geçmiş hikayede de evin görkemli zamanlarını okuyor bu ev nasıl oldu da o hale geldi diye düşünüyoruz.
Her polisiyede olduğu gibi dikkatimizi dağıtmak için oldukça gereksiz detaylar okuyoruz.
Benim okumaktan hoşlandığım bir tarz değil.
Yine de kötü diyemem. Sıkılmadan 534 sayfayı okudum.
Tarzınıza uygunsa severek okuyacağınızı düşünüyorum aslında.
Eskiden her hafta bir kitap postu girerdim de gene de yetiştiremezdim.
Şimdi yazmadığımdan ötürü bayağı birikmiş kitap yorumlarım ama sene sonu geldiğinde hedefimi yakalar mıyım bilemiyorum?
Göl Evi, Pegasus yayınlarından çıkan bir roman.
Pegasus, benim herhalde en az okuduğum ya da şöyle diyeyim en az tercih ettiğim bir yayın evi.
Çok fazla reklam çok fazla pohpohlama ile en fazla hayal kırıklığına uğradığım da yine aynı yayın evi.
Bıkmadan her pegasus okuduğumda bunu da dile getiriyorum biliyorum!
Gene de bana hediye gelecekse en risksiz alınacak kitaplar bu yayın evinden çıkan oluyor haliyle.
Evet hediye geldi bu kitap bana birkaç yıl önce. Anca okuyorum Baharcım ya görüyor musun?
Kitap kapağı sizde neyi çağrıştırıyor bilmiyorum ama bana hiç polisiye çağrıştırmıyordu.
Daha romantik, kavuşulamayan aşklar gibi gibi bir şeyler beklerken bir aile dramı ve polisiyenin içine girdim.
İkili bir hikaye, geçmiş ve günümüz. Günümüzdeki hikayede dedektif yürüyüş yaparken rastladığı eski evin ve sırrının peşine düşüyor. Evet doğru bildiniz geçmiş hikayede de evin görkemli zamanlarını okuyor bu ev nasıl oldu da o hale geldi diye düşünüyoruz.
Her polisiyede olduğu gibi dikkatimizi dağıtmak için oldukça gereksiz detaylar okuyoruz.
Benim okumaktan hoşlandığım bir tarz değil.
Yine de kötü diyemem. Sıkılmadan 534 sayfayı okudum.
Tarzınıza uygunsa severek okuyacağınızı düşünüyorum aslında.
11 Kasım 2019 Pazartesi
Amazon_tr'den İlk Alışverişim
Her yıl Tüyap zamanı fuara gitmem ama kitap alışverişimi yaparım.
Çok da güzel indirimlere denk gelirim. Hiç pişman olmadım şimdiye kadar gitmediğime :))
Bu yıl, Tüyap zamanı alışveriş yaptığım site, ilk kez alışveriş yaptığım bir site olan amazon_tr'den oldu.
Çok da iyi oldu.
İşte aldıklarım:
Videoda değinmemişim ama kargo sistemlerine bayıldım.
Pazartesi akşam aldım, salı günü kargoya verildiğine dair bilgi geldi. Çarşamba günü ise önce mesaj geldi kargonu yolda evdeyseniz iki saat içinde teslim edilecek. Siteye girip yönlendirebiliyorsunuz evet evdeyim gelsin, veya komşuma yönlendirin diye. Ben evde olduğumu onayladıktan bir saat sonra geldi kargo.
Ay şu sisteme bütün kargolar geçse dünya daha güzel bir yer olur.
Bu sefer süper şeyler almışım ya.
Sizce?
Bu sefer süper şeyler almışım ya.
Sizce?
7 Kasım 2019 Perşembe
Jennifer Lopez Ve Versace Defilesi
Ya ben bunu aylar önce önce yazmalıydım.
Ekran görüntüsü almıştım izlediğim videodan.
Jennifer Lopez Giydiği yeşil Jungle Dressle olay olmuştu bilmem hatırlar mısınız?
Halbuki aynı elbiseyi daha önce Donatella Versace de giymiş çok da umursanmamış. Jennifer giyince bunu da haber yapmışlardı.
Neyse Gereksiz magazin bilgilerimi bir kenara koyup çok gerekli konuma dönersek Jennifer Lopez'in aylar önce Versace defilesine çıkmasından bahsedelim.
Elbise sanıyorsunuz ki zaten giydiği için hazır.
Hayır öyle bir şey yok şifon bir kumaş parçası zaten dolanıp dolanıp elbise haline getiriliyor tamda Jennifer Lopez'in üstüne göre.
Ama benim konum o da değil. Ne peki?
Jennifer Lopez'in provalara gelirken giydikleri.
Bayıldım bayıldım.
Geniş şapkası, kullandığı renkleri, bol pantolonu..
Uzun paltosu, tarçın trençkotu..
Kadın resmen giyindiği zaman harika oluyor:)
Yalnız bu görüntülerden sonra jungle dress ne allasen dedim ya!
Bu halleri defiledekinden çok çok daha iyi!!
Ekran görüntüsü almıştım izlediğim videodan.
Jennifer Lopez Giydiği yeşil Jungle Dressle olay olmuştu bilmem hatırlar mısınız?
Halbuki aynı elbiseyi daha önce Donatella Versace de giymiş çok da umursanmamış. Jennifer giyince bunu da haber yapmışlardı.
Neyse Gereksiz magazin bilgilerimi bir kenara koyup çok gerekli konuma dönersek Jennifer Lopez'in aylar önce Versace defilesine çıkmasından bahsedelim.
Elbise sanıyorsunuz ki zaten giydiği için hazır.
Hayır öyle bir şey yok şifon bir kumaş parçası zaten dolanıp dolanıp elbise haline getiriliyor tamda Jennifer Lopez'in üstüne göre.
Ama benim konum o da değil. Ne peki?
Jennifer Lopez'in provalara gelirken giydikleri.
Bayıldım bayıldım.
Geniş şapkası, kullandığı renkleri, bol pantolonu..
Uzun paltosu, tarçın trençkotu..
Kadın resmen giyindiği zaman harika oluyor:)
Yalnız bu görüntülerden sonra jungle dress ne allasen dedim ya!
Bu halleri defiledekinden çok çok daha iyi!!
5 Kasım 2019 Salı
Evden Çok Uzakta
Ay ben bu herkesin bayıldığı Kristin Hannah'ı da yeni okudum biliyor musunuz?
Hem de bu da yıllardır kitaplığımda bekliyordu. Ona rağmen yani evet.
Aman iyi ki acele etmemişim. Çok beğenmedim yani. Kitap çok uzun, çok detay, detaydan da ziyade bitmeyen bir olay örgüsü tam şöyle olacakken böyle başka bir şey.. ayy gına geldi. Bir de Amerikan askerleri propagandası..
Okurken paylaştığımda da o kadar zevkine güvendiğim arkadaşım ay bayılacaksın şöyle seveceksin böyle seveceksin dediği için oh dedim iyi ki okuyorum ama resmen yıkım oldu benim için.
Ben sevmedim hakikaten. Ön yargılı değildim, beklentim de tavan değildi ama gene de beğeneceğimi düşünüyordum. Benim için doğru kitap değildi. Ama sizin için olabilir tabii. O kadar beğeniliyor ki bu yazar. Onun altını çizelim.
Bende bir kitabı daha var sanırım onu elime almam için birkaç yıla ihtiyacım var :)
4 Kasım 2019 Pazartesi
Maleficent Mistress of Evil
Aslında kuzenimi Yedici Koğuştaki Mucizeye götürmeye ikna etseydim bu filme gitmeyecektik ama çok ağlarım diye istemedi. Ben de ağlarım işte ne güzel diye gitmek istiyordum oysa.
Sonra bu filme girdik ama benim kuzenim Maleficent'in ilk filmini izlememiş ki.
Film sıkıcı değil, Angelina Jolie çok güzel, fantastik, masal gibi güzel bir film. Ancak ilki kadar değil.
Gene iyiliğin kazandığı, iyi sanılanların kötü, kötü sanıların suçsuz olduğunu gördüğümüz bir filmdi. Sinemada izlemeye gerek var mı? Hiç sanmıyorum ama ben de filme gitmeyi seviyorum işte napıyım. Siz onlinea düşünce izleyin. Keyifli birkaç saat geçirin.
Sonra bu filme girdik ama benim kuzenim Maleficent'in ilk filmini izlememiş ki.
Film sıkıcı değil, Angelina Jolie çok güzel, fantastik, masal gibi güzel bir film. Ancak ilki kadar değil.
Gene iyiliğin kazandığı, iyi sanılanların kötü, kötü sanıların suçsuz olduğunu gördüğümüz bir filmdi. Sinemada izlemeye gerek var mı? Hiç sanmıyorum ama ben de filme gitmeyi seviyorum işte napıyım. Siz onlinea düşünce izleyin. Keyifli birkaç saat geçirin.