İnsanın yazmaya.. bir dakika bir dakika ne yazması.. Okumaya nasıl vakti olmaz anlamıyorum.
Ama yok. Resmen vakit bulamıyorum.
Her yıl, yıl içinde okuduklarımı yıl içinde blogda görmek istiyorum ama sanırım bunu başarabildiğim yıl sayısı çok az, belki de yok.
O yüzden bu ara yazdım mı ikişer ikişer post giriyorum.
Ay Işığı Sokağı ile başlayalım. Zaten pek bir şey söylemeyeceğim. Ama kitabın kapağına karşı ayrı bir sempatim olduğunu tekrar söylemeden duramayacağım.
Stefan Zweig ince kitapların derin adamı.
Görünüşte tek seferde okurum deseniz de kitapların hiçbiri bir oturuşta okumalık değil.
Bu kitap ise benim onun okuduğum diğer kitaplarından ayrı olarak birkaç öykü barındırıyor.
Hepsi de birbirinden karanlık.
İlk defa bu kitapta adamın ben intihar edeceğim diye bas bas bağırdığını hissettim.
Bir Çöküşün Öyküsü'ne gelirsek:
Bu kitapta krala vaktiyle çok yakın olmuş bir kadının saraydan uzaklaştırılması ve bunun sonucunda kadının yaşadığı bunalım anlatılıyor.
Gene çok güzel, derinlemesine tüm hisler aktarılıyor. Zweig sevenlerin sevmeye devam etmesini sağlayacak kısa kitaplardan.
Her alışverişe bir Zweig kitabı ekleyeme devam öyleyse.
İnce kitapların derin adamı..işte seni okumayı bu yüzden seviyorum.mehmet ercanin dediği gibi,"uzun menzilli kısa cümleler"kadınısın.iki üç cümleyle nasıl özet yapılır ve bu özet maksadı hâsıl eder örneğinin...
YanıtlaSilSevgiler
Asel
beni bana o kadar güzel özetliyorsun şaşıp kalıyorum!!
Silsüpersin ♥ sevgiler benden ♥
Kitap tanıtım yazıların güzel, kısa ve öz. Kitabı ilgi çekici hale getiriyor. Teşekkürler..
YanıtlaSil