11 Eylül 2017 Pazartesi

Kelebek ile Keman

Gelelim bir yahudi soykırımı alt yapılı romana daha.
Bu tarz kitapları her okuyuşumda, bu konulu kitapları okumak istemediğimi, söylememe rağmen yine de okuyorum, değil mi?
Ama öyle okumak istemiyorum.
Genelde kitapların konusuna, arka kapakta yazan hikayesine bakmıyorum ama bunu biliyorsunuz.
Bu yahudi soykırımlı kitapları okumamak istemememin nedeni de hristiyanların yahudi düşmanlığı gibi değil. Bunu da açıklamayı borç bilirim. Sadece samimiyetsiz geliyor. Dünya üzerinde bu kadar acı varken, üstelik bunların yarısına yahudiler sebep oluyorken, hristiyanların çıkıp da, biz seneler evvel sizden sabun yaptık ama hepimiz öyle değiliz biz aslında iyiyiz, diye günah çıkarmaları samimiyetsiz geliyor.
Ne yapacaksınız yani şimdiki katliamların üzerinden 70-80 yıl geçtikten sonra, ya kusura bakmayın biz de böyle olsun istemezdik mi, diyeceksiniz?
İşte bu konuları okumamak istemememin sebebi bu.

Bu kitapta yahudilere yardım eden avusturyalıların yahudiler gibi kampa düşmesi anlatılıyor.
Bu da bana şey gibi geliyor; bakın işte biz de çektik.
Erik Ağacı da böyleydi. Yani gerçekten günah çıkarıyorlar. E yahudiler bu soykırımın ajitasyonunu yapmaya devam ederse günah çıkaran çok olur.
İkili bir hikayesi var biri günümüzde geçiyor haliyle.
Günümüzde geçen kısımda Sanat galerisi işleten (sanat galerisi işletmek demek de kulağa abes geliyor) Sera James soykırım zamanından kalma bir tabloyu araştırmakta. Bu tabloyu ararken de yolu William ile kesişiyor.
Yazar sanat tarihi mezunuymuş ve soykırım zamanında kalma ciddi eserler varmış. Üniverite bunu ilk duyduğundan beri bu konuya eğilmiş. Yine yazarın instagram profiline baktığınız zaman dindar bir hristiyan olduğunu anlamanız mümkün.
Bunu romana da serpiştirmiş. Hem de iki hikayeye de.
Geçmiş hikayede Adele'nin gücünü Tanrıdan alması hoştu ancak günümüz hikayesinde Sera ile William'ınki biraz zorlamaydı.

Özetle kitaba duyduğum tüm olumsuzluğa rağmen beğendiğimi söylemeliyim :) Buna ben de şaşırdım.
Yer yer acemice yazılmış kısımlar olduğunu düşünüyorum ama. Aşırı olmamakla birlikte tekrara düşülmüş gibiydi; sayfada bir diyalog var diyelim, ikinci sayfada Sera yanlış bir yerde şaşırıyor aynı kişi olayları ona tekrar anlatıyor. Halbuki Sera aptal bir karakter değil. Böyle ufak tefek ama sıkan yerler. Ama az.

Yalnız sıkı eleştirdim değil mi?
Yahudi soykırımını, ikinci dünya savaşını anlatan ama detayla boğmayan kitaplardan, hatta iki hikayeli hikayelerden hoşlanıyorsanız çok seveceğinize eminim. Ben tüm olumsuzluklarına rağmen -keyifle demeyeyim çünkü acıklı bir hikaye- ilgiyle okudum.

6 yorum:

  1. Benim ilgi alanıma giren bir kitap doğrusu, listeme ekliyorum teşekkürler tatlım :) sevgiler

    YanıtlaSil
  2. Merak ettiğim bir kitaptı, çıkışından beri yorum bekliyordum. Yorumuna güvendiğim kişi de yorumlamış, hemen okudum tabii. 😘😘 Konusuna pek dikkat etmedim. 😕 Ama Yahudi geçtiği için bi kaldım. Artık biraz daha düşünmem gerek. 😔😔 Bu arada ellerine sağlık, çok güzel bir yorumdu^^ 😍😍

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ona rağmen sevilecek bir kitap. neticede büyüklük bizde kalsın. Gerçi hep bizde kalıyor ya.

      Sil
  3. Bende sevmiyorum bu tarz kitaplar okumayı :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hala kullanıyor olmaları sıkıcı. yoksa yaşananlara kimse bir şey demiyor.

      Sil

söz sizin...