Malum öğretmenler günü.
Tüm öğretmen arkadaşlarımın ve arkadaşım olmayan öğretmenlerin öğretmenler günü kutlarım. 😉
Bu aralar unuttuğumun bile farkında olmadığım anılarım gün yüzüne çıkıyor, çoğu eğitim-öğretim hayatımla alakalı.
Ama anlatmak istediğim şey farklı.
Bu, unutmak istemediğim bir şey.
Bu sene ilkokul dördüncü sınıflara Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerine giriyorum.
Çocuklarla çalışmak inanılmaz keyifli, diyebilmeyi isterdim ama çok garip. Her şeyden önce her şeyi tüm detaylarıyla anlamak istemelerini inanılmaz tuhaf buluyorum.
- Öğretmenim deftere mi yazalım?
- Öğretmenim defteri düz mü tutalım?
- Öğretmenim kırmızı kalem kullanabilir miyim?..
😨
Bu ve benzeri soruların cevaplarını defalarca tekrarlama kapasiteme şaşırıyorum.
İlk kez sınıflardan birinin hocası, "sınıf nasıldı, hocam beğendiniz mi?" diye sordu. İlkokulda da bu var işte, sınıfın bir sahibi var ve sınıflar aslında gizli bir rekabet halinde. Lisede kimse sormaz 😀
Ben de, "iyi hocam", dedim, "yalnız Furkan biraz garip", dedim. Hoca da beni onayladı, aslında zeki bir çocuk olduğundan ancak ailesinin de biraz tuhaf olduğundan bahsetti.
Hemen sonraki teneffüs aynı hoca gelip, öğretmenler odasında;
"Hocama sordum çocuklar nasıl diye Furkan biraz garip dedi. Çocuklara sordum din hocanız nasıldı diye Furkan, Din öğretmenimiz biz garip dedi" dedi. Nasıl kahkaha attım ama.
Hep bana bakıyordu demiş, nasıl gülüyor kadın.
Ama bütün gün Furkan'a güldüm ben.
Ya öyle bir şey ki ders anlatırken bir bakıyorum Furkan yok, sıranın altına girmiş, çık demesem kalacak orada tüm ders, çık diyorsun hemen de çıkıyor ikiletmiyor lafı ama çantasının sapıyla ağır ağır oynaması falan, o kadar tuhafıma gitti ki. Çocuğun da dikkatini ona bakmam çekmiş anlaşılan.
Furkan şu an gözdem ama. Hala garip ama cidden zeki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
söz sizin...