31 Ekim 2016 Pazartesi

Öncelik Hakkı

Kalabalık bir otobüsteydik, tıklım tıklım değil ama kalabalık, arkaya sürtüne sürtüne geçebilirsiniz öyle bir kalabalık düşünün.  Zaten 3 durak sonra ineceğim, diye bindim önlerde ve ayaktayım. Benden bir durak sonra küçücük bebeği kucağında genç bir anne bindi. Bebek 6 aylik var yok. Kendi çantası ve bebek çantası var annede. Ön ilk sırada oturanlar hep yaşlı, kadının da arkaya ilerlemesi mucize olur o bebek ve eşyayla. İkinci sıra da ters oturuyor kadini göremiyordu. Ben de genç bir kadından rica ettim, bebekli biri var, dememle hemen kalkıp yer verdi ama surat astı gibi geldi. Sonra ikimiz yanyana ayakta dikilirken dedim ki kusura bakmayin hani öndekiler yaşlı ve kadının arkaya ilerlemesi imkansız. O da, "yo onemli değil ama işte ben de hamileyim de", dedi. Opss.. ne kadar üzüldüm anlatamam ama kadın benden zayif anlamam imkansizdi. Hay Allah dedim ne yapsak sizin için de birilerini kaldirsam.. yok yok önemli değil dedi bi baktım ineceğim durağa gelmişim ve düğmeye bile basmamışım. Şoför bey orta kapiyi acar mısınız, dedim milleti yara yara indim alelacele. Yoksa o hamileyi de yerleştirecektim bir yerlere.
Çünkü toplu taşıma araçlarında, gaziler, cocuklular, hamileler, yaşlılar önceliklidir. Kusura bakmayın ama işten ve okuldan çıkanlar, yorgunlar degil.  Yer vermek  istemeyenler; "binmesinler kardesim onlar da iş çıkışı okul çıkışı" modundalar da. Değinmek istedim.

Bir gün yine bir avmnin 3.katindayiz ve -2ye ineceğiz diye asansörü kullanalım dedik. Biz beklerken bebek arabalı bir anne de geldi. Asansör dolu geldi ve kimse inmedi, çünkü insanımız gideceği yöne doğru asansör çağırmayı bilmiyor. Neyse biz binersek bebek arabalı kadın sonraki asansörü bekleyecekti diye yer verdik ve yürüyen merdivenleri kullandik.
Asansör önceliği de bebeklilerde ve engellilerde çünkü.
İlle bi yaptirim olmasi gerekmiyor, aksini yaptigimizda içimizin rahat etmemesi gerekiyor.

27 Ekim 2016 Perşembe

Şeftali Kokan Sırlar

Görüntüsü iştah kabartan bir seri olan şeftali serisini tamamladıktan sonra ikinci kitabı okumaya başladım. Birle ikinin arası oldukça açıldı ama en azından ikiyle üçün arası pek açılmaz, dedim.

Birinci kitap için yorumum şurada: Şeftali kokan bir yaz

Şeftali Kokan Bir Yaz beklediğim gibi olmasa da sevmiştim. Tutukluk vardı kitapta sanki ama pek konduramıyordum.
Kitap bittiğinde gerçekten karakterleri özlediğimi hissetmiştim. Dolayısıyla ikinci kitabın akıp gideceğini ve daha çok seveceğimi düşünüyordum, ne de olsa o ilk kitaptı haliyle giriş kısmı biraz yavaş olabilirdi ama bu gelişme kısmıydı.
Yorumumun nereye gideceğini anlaşıldı mı acaba?

İkinci kitapta çok sıkıldım.

Kitaba ismini veren sırlar sizi boğuyor dahası bir türlü öğrenemiyorsunuz; ortada bir sır mı var size mi öyle geliyor, diye bir belirsizliğin içinde sinir olarak okuyorsunuz.
Tamam sırlar olsun ama onu önce çözmeye çalışalım, sonra biz öğrenelim derken diğerlerinin öğrenmesini bekleyelim...

İlk kitapta, kitaptaki tutukluluğun çeviri kaynaklı olabileceğinden olabileceğini düşünmüştüm ama yok ya bence yazar bu kadar yazabilmiş :)
Allah'tan bu yorumu okumayacak, yoksa bana neler derdi kim bilir :)
Serinin üçüncü kitabı da bende var, ve itiraf etmeliyim ki çok şahane duruyorlar rafta, masada, her yerde.. Üçüncüsünü okuma şevkim kırıldı ama. Maalesef.
Yine de diğer kitaplara nazaran daha ince. Şimdi değilse de arayı fazla açmadan okumam lazım.

26 Ekim 2016 Çarşamba

Janet Jackson Müslüman mi Oldu?

Öncelikle söze bilmeyenler için Janet Jackson'ı tanıtmakla başlamalı.

Janet, geçtiğimiz yıllarda hayata veda eden Micheal Jackson'ın kız kardeşi.
Tamam Janet'ı tanıtmaya gerek vardı belki ama cidden Micheal Jackson'dan bu şekilde bahsetmeme gerek var mıydı?
Annem bile tanır da Micheal'ı... neyse..

Efendim Janet bir ara yaşadığı hayat tarzı ve davranışlarının uçarılığı neticesinde Micheal tarafindan aileden aforoz edilmişti. Siz hatırlamazsınız, ben şu an yaşlı olabilirim ama o dönemler genç ve magazinle ilgili biriydim, dolayısıyla net hatırlıyorum.

Efendim bu kızımızın şimdilerde İslamı seçtiği, tesettüre girdigi söyleniyor.
İngiliz gazetelerinin birinde müslüman kocasi dolayısıyla İslamı tanıdığı ve islamı ruhuna iyi geldigi için sectigi aciklamasi yer almış.
Bir de video izledim, inşallah diye bitiryor sözünü :o

Çok ilginç değil mi, nereden nereye?
Maşallah.
Kimin islamla sereflenecegi belli olmuyor. Ayrıca ben mi yanlış duydum yoksa 50 yaşındaki Janet Jackson bir de hamile mi?!

Yalnız kadın güzelleşmiş, değil mi?

Yeri gelmişken, yıllarca Micheal Jackson'ın müslüman olduğu söylenip duruldu, ama bunun doğruluğu hiçbir zaman kanıtlanmadı.
Şimdi belki o da cidden Müslümandı diye düşünüyorum.

21 Ekim 2016 Cuma

Age Of Adaline

Şimdilerde otuzlu yaşlarını veya daha ilerini sürmekte olanlar beni anlayacaktır.
Görüntünüzün 29 yaşına sabitlendiğini düşünün..
Ne bir kırışıklık ne bir beyaz saç.
Yıllar yıllar geçiyor çocuğunuz büyüyor ama siz gram yaşlanmıyorsunuz.
Sanırım 100 kadına sorulsa doksan dokuzu bundan daha şahane bir şey düşünemez, bir tane çıkıntılık yapacak bulunur illa ki :)
Hele bir de zaten Blake Lively gibi bir fiziğiniz, güzelliğiniz varsa. 

Gossip girl zamanında Blake Lively'i ilk gördüğümde 'başka birini bulamamışlar mı bu kızın nesi güzel' demiştim. Ama Blake Lively konuşmaya başlayınca işler değişti. Muhteşem fiziği söyle dursun gerçekten yüzüne bakıp ona güzel diyemezdim ama kadın konuştukça güzelleşiyor. Benim için öyle. Yine bu filmde bunu test ettim. Kadın konuşmaya başladı ve birden puff! bambaşka biri oldu benim gözümde.
Konusunu girişten anlamışsınızdır. (Beni rahatsız eden bir kısım vardı ama söylersem sağlam spoiler olur )
Lafı uzatmaya gerek yok aslında.
Güzel bir filmdi ya seversiniz bence.

19 Ekim 2016 Çarşamba

Kalbim Aşktan Yana

Kapağına vurulduğum ve hemen okumak istediğim bir kitaptı Kalbim Aşktan Yana.
İç kapağı da, bölüm başları da zevkli ve iç açıcıydı.
Kelebekli falan. Çok şeker.

Bu kitabı instagram hesabımda hediye ediyorum. Çekiliş ekim ayı sonuna kadar sürecek. Bence şansınızı deneme için the_syhn hesabıma beklerim.

Birbirlerinin okul aşkı olan Megan ve Adam ayrılmış, Megan Adam'ı hiç unutamamıştır. Bir gün ansızın Adam'ı karşısında görünce ne yapacağını bilemez ve eski duyguları da gün yüzüne çıkar. Ancak tekrar sebepsiz yere terk edilmeyi göze alamayacağı bir nedeni vardır.
Adam neden geri dönmüş, Megan neden daha temkinli yaklaşmaktadır, bunların hepsini kitapta okuyacağız.

Bazı yerler klişe, bazı yer biraz heyecanlı, sonuçta rahat okunan bir kitaptı.
Ne insan ayılıp bayılıyor, ne de aman ne saçma deyip bir kenara atıyor.
Ne beklediğinizi bilirseniz severek okursunuz bence ♥

17 Ekim 2016 Pazartesi

2600 TL'lik Terlik

Yine bir 'zengin malı züğürdün çenesini yoruyor' temalı yazıma daha hoş geldiniz...
Ama öncelikle şunun altını çizmek isterim:
Öyle mal bir zengin olmaktansa böyle zevk sahibi bir züğürt olmayı tercih ederim.

İlk olarak Sibel Can'ın oğlu Engincan'da görüldü bu kanguru tüylü terlikler.


Markasını merak edenler için söylemeliyim ki; Gucci, ama akıl sahipleri için buna verilecek tepki "ee?" şeklinde olmalıdır. 2600 tl olduğunu başlıkta belirtmiştim. Akıl sahiplerinin buna tepkisi de "bu bir mallıktır" olmalı.
Zaten bu çocukta bi'.. Neyse söylemek istemiyorum bi' tuhaflık var. Fotolarını görünce üzülüyorum cidden. Sevgisiz mi kaldı, ilgisiz mi kaldı neden böyle oldu bilmiyorum. Anne babanın gözünce çocuklar harikadır ya hani Sibel Can ve Hakan Ural farkında değiller sanırım.

Bu terlikle en son Gülşen Nişantaşı sokaklarında görülmüş.

İkinci mal vakası.
Ben hatırlıyorum eskiden bizim böyle ev terliklerimiz vardı, Gucci değil tabi ama bu tarz ev için erkek terliği.
O yüzden bunlar bu mevsimde sokakta giyilecek terlik değil bence. 2600 tl eder etmez bunu konuşmuyorum bile.

Konuşulmak için yapıyorlar bunları ve konuşuluyorlar da. Allah kimseyi böyle mal etmesin.
Paran var tamam, nasıl istersen harca. Ama kolaysa stil sahibi ol, zevkli giyin ne bileyim işinle bu kadar konuşul.. o yok abi. O yüzden işte böyle bir terliğe bu kadar para verilip burada bana blog yazısı yazdırıyorlar.

14 Ekim 2016 Cuma

Kırık Düşler Mevsimi

Yeni bir yazarla, hepinize merhaba.
Amanda Prowse birçok kitabı olan ancak dilimize ilk defa bir kitabı çevrilen bir yazar.
Sarah Jio tarzına benzetildiği için Eylül ayında okuduklarım arasında yer verdim.
Yani kadın kitabı demek doğru olur :)

Bu kitapta hayalleri yarım kalmış bir genç kızın orta yaşlarını okuyacağız.
Kitap karakter ağzından değil yazarın ağzından anlatılmış. Başlangıçta bir çift ve yeni bir evleri var. Hemen sonraki bölümde çiftin orta yaşlı iki çocuklu hallerine ışınlanıyoruz.
Genç yaşta evlenmiş anne olmuş, ve lisedeki hayatının aşkıyla "devam etseydi neler olacaktı"yı merak eden ve hala lise aşkını düşünen genç bir kadın olan Jacks var karşımızda. Dünyalar şahanesi kocası Pete ve iki çocuğu. Son cümleden anlaşılmadıysa Pete'ciyim ben ve kitap boyunca Jacks'e inanılmaz kızdım. Benim arkadaşım olsa şöyle bir silkelerdim onu.
Bilmiyorum okuyan herkes sinirlenir mi ama, gerçek hayatta da tahammül edemediğim bir karakter tipi. Yazarın amacı insanı karaktere gıcık etmektiyse: Bravo. Yok eğer gıcık etmek değildiyse, bu sefer imalı "Bravo"!!
Ama sonunda affettim, tamam.
Hasta bir büyükanne vardı bir de. Canım benim ♥

Kitapta sevdiğim kısımlar da oldu sevmediğim yerler de. Spoiler vermeden o ayrıntılara giremiyorum malesef. Ancak yazarla bir sıkıntım yoktu. Ancak tam olarak alışmak ve tarzını anlamam için biraz daha bu yazarı okumam lazım. Beni her kitapta böyle delirtmeyecekse yazar-okuyucu ilişkimizi sürdürebiliriz.

Kitabın orijinal adı Perfect Daughter. Yayınevleri arasında şu kız, bu kız, o kız popülerliği varken neden kusursuz kız ismini seçmemişler bilmiyorum ama kitaba bence de Kırık Düşler Mevsimi ismi daha çok yakışmış.
(O kız bu kız şu kız esprisini anlamayanlar için açıklama: Trendeki kız, İyi kız, Örümcek ağındaki kız, Gizli kız, Kayıp kız vs.. )
Ve kapağı. Çok şeker değil de ne? ♥

11 Ekim 2016 Salı

Holiday

Daha önce hiç Katherine Hepburn filmi izlememiştim.
Bu filmi de notlarım arasında tutuyordum.
Bir keyif anında canım klasik izlemek isterse bundan başlayayım diye.
Biz kitap kulübümüzde her ay bir klasik izleyelim diye konuşmuştuk.
O zaman hemen aklıma bu film geldi ve kızlara önerdim.
Onlar izlemedi hala ama ben o vesileyle efsanevi oyuncular Katherine Hepburn ve Cary Grant'ın oynadığı bu filmi izleyebildim.
{fotograf ekletmedi blogger bana, nedendir bilmem}
Zengin bir ailenin kızıyla flörtleşen Johnny Case, sevgilisinin zengin olduğunu ailesiyle tanışmaya geldiği gün fark eder. Johnny kendi halinde özgür ruhlu bir adamdır kariyer planı yerine gezecek kadar para biriktirip sonra hayatı keşfetmeyi dilemektedir. Kızın ablasına bu fikir ne kadar şahane gelse de ailenin diğer fertleri damadı kendilerine benzetmeye çalışacaklardır.

Film siyah beyaz ve zarif kıyafetler var.
Tüm nostaljik filmlerde olduğu gibi fazla mekan yok bol diyalog var.
Oyuncuları çok iyi fakan yine de tabii ki azıcık abartılı hareketler.

Filmi severek izledim.
Katherine Hepburn'ü de sevdim. Cary Grant zaten..
Siz de ayda bir de olsa nostalji gecesi yapmak isterseniz, yazılarımı takip edebilirsiniz. ♥

6 Ekim 2016 Perşembe

Kibritleri Çok Seven Küçük Kız

Eylül başında yeni bir kitap kulübü kurduğumuzu ve her ay bir kitap okuması gerçekleştirip ayarlayabilirsek buluşmak istediğimizi bahsetmiştim.
Yok ben hatırlamıyorum/okumadım diyenler varsa bu yazıma bakabilir.

Eylül ayında okumayı planladığımız kitap; Kibritleri Çok Seven Küçük Kız idi.
Eylül bitmeden kızların da bayılacağını düşündüğüm bir mekan olan Secdus'ta buluşma kararı aldık.
Ve mekana tahmin ettiğim gibi bayıldılar. Çok eğlendik ama ya.
Belki kızlardan mekan yazıları gelir ;)
Benim bu sıralar tembelliğim üstümde fark etmişsinizdir. Ben söz vermiyorum o yüzden.
Vakit bulmuşken kitap yorumumu yazsam bana yeter. ^^


Kibritleri Çok Seven Küçük Kız çok şirin bir kapağa sahip olmasına aldanan insanlara ekstra şok yaşatacak derece sarsıcı bir kitap.
Bu kitap için konusunu anlatmak demek, kitabı anlatmak demek. Okurken doğru mu anladım, ne oldu ki şimdi diye düşüne düşüne ve ağır ağır ilerliyorsunuz, finale kadar belki de hiçbir şey anlamamış oluyorsunuz. Finalle artık parçalar yerine oturuyor ve siz o rahatsızlık hissinden kurtulamıyorsunuz.
Ben hep diyorum dram severim diye ama böylesini değil.
Kitaba kötü diyemem kesinlikle ama daha mutlu bir şeyler okumayı tercih ederdim.


Çok zengin bir babanın hiç kimseyle irtibat kurmamış iki evladından birinin ağzından anlatıldığı bir hikaye. Babanın ani ölümü karşısında her şeyi bildiğini sanan ancak işte o bilmişlikteki cehalete kahrolunan bir anlatımla iki kardeşim geçmişini ve akıbetini okuyoruz. Ya... ne kadar anlatsam boş, şimdi kafanızda oluşan şeyden farklı olduğuna sizi temin ederim.
Şu anda yüzümü görmenizi isterdim.
İstemsizce yüzümü ekşitmişim. Farkında bile değilim.
İnsana, kitaptan bahsederken yüzünü ekşittirecek kadar depresif bir kitap diyebilirim.

Ve gelelim kulübün diğer hanımefendilerine...
Onlarsız bu kitabı değil okumak, almaz, yüzüne bile bakmazdım büyük ihtimal.
Kitap hakkında görüşlerini az çok bilmeme rağmen neler yazdıklarını merak ettiğim Şahika, Esra ve Hilal'de sıra. Benden sonra onların da yazılarına göz atın olur mu? Benden sonra ama :))

♥ Ekim ayı kitabımızı duyurarak kapanışı yapıyorum ♥