31 Mart 2016 Perşembe

2016'nin Şahane Olduğu Kadar Çılgın Saç Modası

BA-YI-LI-YO-RUM!
Saçların doğal renginde boyanmasına bile sıklıkla karşı çıkan, herkesin moda diye sarıya boyamasına ise şiddetle karşı çıkan, hiç doğalı gibi güzel olabilir mi, diyen ben, bu saçlara bayılıyorum!

Renkli saçlar malumunuz moda, pembe mavi mor..
Masal kahramanı gibi görünmek mümkün bu saçlarla.
Ya da işte oyunca bebek gibi.
Aklıma çocukken sahip olduğum mavi saçlı bebeğim geliyor, özledim mi ne?
Boyalı saç kullanırken dikkat edilmesi gereken bir şey var ki o da makyaj. 
Doğru makyajla her renk herkese gidebilir. O yüzden sanatçılar zift gibi kara saçlardan sarıya geçse bile abes durmuyor. Ama ona heves edip saçlarının rengi açan Şuküfe Abla öyle mi? O bir anda çingene olup çıkıyor, değil mi?
Yani demek istiyorum ki, doğru makyajı yaparsanız bu saçlar da harika durur harika!!
İyice kafaya koymuştum, böyle bir şey yaptırmayı. Ancak doğru makyajı bırak ben yanlışını bile bilmiyorum, yapmıyorum, Hayaller/hayatlar olur mu ben yaptırsam, diye düşünüyorum.
Her kuaförün bu kadar başarılı olmayacağı konusunda da eminim yani.

Nitekim önce otobüste gördüğüm renkli saç bir kız, Sonra da aşağıdaki görsel, beni daldığım hülyalarda uyandırdı.

O kadar insan içinde Bülent Ersoy'un bu renkli saç modasını kullanması alkışlanası doğrusu. Beni kendime getirdiği için ayrıca teşekkür edilesi:)

Görselleri instagramda önüme çıkıp beni mest edenler arasından seçtim ❤ (B.Ersoy hariç o google görseller)

30 Mart 2016 Çarşamba

Eflatun Kurdele

Birbirinden güzel kapaklı kitapların yayınevi Arkadya Kitaptan çıkan Eflatun Kurdele isimli bir romana yer vereceğim bu hafta kitap yorumunda.

Kitap okuma hızım iyice düştü. Önümüzdeki haftalarda kitap yorumu giremezsem şaşırmayın.

Eflatun Kurdeleye dönersek, sevdiğim yayınevi, sevdiğim kapaklar...
Güzel de bir hikayeye benziyor, öyleyse ben nasıl kayıtsız kalayım?

Adrienne mutsuz evliliğini sonlandırmış boşanmadan aldığı parayı hayalini kurduğu Victoria dönemine ait bir ev alıp, tadilata sokarak değerlendirmiştir.
Aldığı evde eski mektuplar bulan Adrienne, bu mektuplardaki aşka hayran kalır ve mektupları yazan kişiyi bulmaya çalışır.
Mektupların sahibinin yanı sıra geçmişte kalan gizli bir aşkı da gün yüzüne çıkaracak olan Adrienne, acaba kendi için de aşkı bulabilecek midir?

Kitabın başlarında çok sevdim, elimden bırakmak istemedim. 
Sonlarına doğru biraz tekrar düşer gibi oldu, o kısımlarda biraz sıkıldım. Oralar olmasaydı yani biraz daha kısa olsaydı kitap harika olurdu bence. 
Yine de zevkle okuyacağınızı düşünüyorum.

Kitabın yazarı Heather Burch paranormal içeren genç yetişkin kitaplar da yazıyormuş, ama bu kitap öyle bir kitap değil, düzeyli romantizmden fazlası yok ;)



29 Mart 2016 Salı

Okuoku Kitap Alışverişi

Yine zamanında yazamadığım bir yazı.
Hatta zamanında düzenleyemediğim bir video.

Ben bu alışverişi yaptığımda CNR kitap fuarı vardı.
Ben yine fuara gidememiştim.
Aslında özellikle gitmiyorum fuarlara.
Birincisi bana çok uzak. Bu dar vaktimde bir de o kadar vakit kaybedeceğim yollarda falan.
İkinicisi de online satışlarda, fuarlardan çok daha uyguna kitap alabiliyor olmam.
Ama tabii fuara gidip o havayı solumak, yayınevi görevlileriyle muhabbet etmek, hafta sonu kalabalığı göze alırsan bir de sevdiğin yazardan imza almak gibisi yok, o ayrı.

Fuara gitmesem de o sıra herkesin fuar alışverişleri beni çıldırtıyor ben de bir yerlerde sepeti dolduruyorum. Belki fuar zamanı olmasa okuoku'nun muhteşem indirimine karşı koyabilirdim.
Kitap okumayı ve almayı ne kadar sevsem de irademle övünen bir insanım. Evde 100 adet kadar okunmayı bekleyen kitabım varken kendimi kitap almanın mantıklı olmadığına ikna edebiliyorum. Bu sefer almanın çok mantıklı olduğu yönünde kendimi ikna ettim :)



Videomda aldığım kitapları görebilirsiniz.
İlk okuoku.com alışverişim ve çok memnun kaldım. Son anda kaçırdığım indirim fırsatını tekrar vererek gönlümde büyük bir yer kazandılar.

Bende olduğu için almadığım çok harika kitaplar da var kampanyada. Hala devam ediyorsa bir bakın derim.
Mesela Novella Dinamik'in Kül ve Şeftali Kokan Bir Yaz hatta Şeftali Kokan Sırlar kitapları da 10 TL idi. İnanır mısınız bunlar fuarda bile 15 TL'ye satıldı! Şeftali Kokan Bir Aşk ise kampanyada yoktu, bende de tek eksik oydu, onu alırdım olsaydı.

Neyse bu kadar gevezelik yeter.
Sizleri Youtube Kanalıma davet ediyorum, girin dolaşın, abone olun, yorum yapın, istek bırakın...
Olmaz mı?

27 Mart 2016 Pazar

David Beckham! Nasıl Bir Adam?

Bu Beckham'lar nedir ya hu?!
Nasıl aile bunlar? 
Şahane değiller mi sizce de?

Victoria Beckham'ın son instagram paylaşımına kayıtsız kalamadım.
Sizlerle paylaşmak istedim.

Kızının oyuncak bebeği için elbise diken bir baba ^.^



Ben bu ekran görüntüsünü aldığımda yedi binin üzerinde yorum yapılmıştı. Ve hala yapılıyordu.
Ben de yorum yapmak istedim.
Ama orada kimsenin okumayacağı bir yorum bırakmaktansa, burada yaparım, üzerine bir de muhabbet ederiz, dedim.

Haksız mıyım?

25 Mart 2016 Cuma

Kakaolu Elmalı Hatta Tarçınlı Pancake

Daha önce, pancake benden sorulur, demiştim.
Şimdi onu tescil edercesine bir tarif vereceğim size, ki başka bir yerde bulabileceğiniz bir şey değil.
Çünkü uydurdum.
Çünkü pancake kraliçesi olmak bunu gerektirir.


Ama tam ölçülü falan bir tarif yazamıyacağım buraya.
Bunu neden yapıyorum bilmiyorum.
Bazen aklıma bir tarif geliyor bakıyorum tarif defterimde yok. Ben bunu blogda yazmıştım, diyorum.
Blogdan açıyorum bakıyorum, yazmışım evet.
Ama ne yazmak; ya şunu şunu şöyle bir şey yapın, sonra oluyor, mukabilinde.
Tabii ben onları yazarken zihnimde tarif, bir daha unutmayacağıma eminim ama unutuyorum işte.
Neyse sizin kadar ben de çekiyorum bu tarif vermememden.

Ama bu sefer durum farklı.
Çünkü bir gün muffin yapmıştım.
Kakaolu, içine elma rendesi koymuştum. Bu meyve rendeleri {havuç gibi, elma gibi} kekin yumuşak ve nemli olmasını sağlıyor. Ve tarçın koymuştum.
Muffin kalıbına döktüğümde kek hamuru biraz arttı.
Keklerin üstüne koyamazdım taşardı. Ben de dedim ki, Pancake yaparım!
PanCake zaten tavada kek değil mi?
Evet öyle.
Çıkış yeri burası.
İnanın muffinlerimden çok daha güzel oldular. Bayıldım ben ^.^
Tavsiye ederim yani, kalan kek hamurlarınızla deneyin.
Başlangıçta az olsun fark etmez, beğenirseniz daha çok yaparsınız sonrakine.

24 Mart 2016 Perşembe

Eyfel Kulesi Belçika Bayrağı Renklerinde! Ne Kadar da Şirin!

Terör saldırılarından daha çok terör saldırılarına alışmaktan korkar oldum.
Birazcık uzaklaşıyorsun, günlük hayatına dalıyorsun ve işte bir patlama.

Kimileri evden çıkmamaya devam etsin akan bir hayat var ve bazılarımız sokağa çıkmak zorunda, çalışmak zorunda, metro ve diğer kalabalık ortamlara girmek zorunda.
Ben de sokağa çıkmak zorunda olduğumdan sosyal medya ile iletişimimi en aza indirdim. Zira deli oluyorum, evden çıkmayın nasıl dersiniz çıkmak zorunda olan birine.
Avmde çalışan birine nasıl, gitme alışveriş merkezlerine, diye.

Belçika patlamasını öğrendiğimde dışardaydım. -Taksim patlamasında da, hatta Ankara Kızılay patlamasında da. -
Çok üzüldüm cidden. Dalga dalga yayılıyordu terör, elimizden kınamaktan başka bir şey gelmiyordu. Türkiye değil dünyanın her yerinde olabiliyormuş demek, dedim, ama tabii bunu derken Belçika'daki saldırıların sorumlusu olarak Türk Hükmetinin gösterileceğini asla tahmin edemezdim.

Bunu da gördük, şükür. Hatta daha neler gördük de, isteyen istediği gibi anlamakta özgür. Kısa geçeyim konuma döneyim.

Belçika'daki patlama ve sonrasında Eiffel Kulesinin Belçika bayrağı renklerine bürünmesi...
Ne kadar güzel, ne kadar ince bir davranış. 

Ama bir dakika ya, öncesinde bizde de patlama olmamış mıydı? 

Senelerdir terörde yitirdiğimiz canlar yüzünden oldukça hassasız bu konuda ve dünyanın neresinde olursa olsun üzülüyoruz, destek oluyoruz kendimizce, barışın yanında olmaya çalışıyoruz bence. Sevinenlerden bahsediyorlar yine tweetlerde, ama ben nedense sevinenlerden ziyade sevinenlere küfreden bir güruh görüyorum. 
Hava alanı ya bombalanan yer; sen, ben, hepimizin yolunun düşebileceği bir yer, dolayısıyla sevinenlere inanmıyorum. 
Bu patlamaları umursamayan birileri ya da topluluk varsa o da bizde gerçekleştiğinde Avrupa! 
Bizim canımız can değil mi? İnsanımız insan değil mi? 

Önce Belçika patlaması olsaydı sonra Türkiye olsaydı, onlar da bıktı herhalde, deyip buna belki de bu kadar takılmazdım ama bizde sessiz kalıp sonra bunu yapmaları.. bu kadar da insanın gözüne sokarak ayrımcılık yapılmaz. 
Modern zamanların Haçlı Seferleri de böyle olsa gerek. Bu sefer daha şanslılar, bizimkilerden de çok destekçisi var Haçlıların.

Ev Dekorasyonunda Yeni Çözüm Ortağınız Evmanya.Com

Her ne kadar çok şikâyet etsek de, tüketim çağı olan çağımızda bizim de bazı tüketim alışkanlıklarımız değiştirmemiz gerekiyor. Çünkü aslında bir ülkenin ekonomisi bu şekilde sağlıklı çalışıyor. Eğer biz satın almazsak, üreticiler satamıyor, stoklar erimiyor, üretim duruyor ve ekonomi durağanlaşmaya başlıyor. Birkaç yıl önce geçirilen global ekonomik krizde, televizyonlarda bile gösterilen reklamları hatırlayın;
“kazanıyorum, satın alıyorum”.
Eskiden okullarda bile öğretilen tasarruflu olma kavramı, artık yerini hızlı tüketime bırakıyor.

Hızlı tüketim alışkanlığının günümüzde bu kadar yaygınlaşmasındaki en büyük etken, aslında satın alınan malların fiyat çeşitliliğinin olması olarak gösterilebilir. Piyasada her bütçeye uygun, her kalitede ürünü artık bulmak mümkün olabiliyor. Dolayısıyla eskiden olduğu gibi büyük paralar ödenip alınan malların yıllarca kullanılması da gerekmiyor. Çok daha ucuza alınabilen ürünler, kısa sürede tüketiliyor ve yerine yenileri alınıyor. Böylece ekonomi devamlı canlı kalıyor.

Ev dekorasyonu deyince akla ilk gelen site olan, Türkiye’nin en büyük ev dekorasyon sitesi Evmanya, size küçük bütçelerle evinizi baştan aşağı yenileme ve değişim fırsatı sunuyor. Girişimci Aslı Gökdere tarafından, ev aksesuar ve mobilyalarında ve tasarım ve inceliği ön plana çıkartırken, aynı zamanda her bütçeye uygun fiyatlı ürünler sunabilmek için kurulmuş olan Evmanya, 2012 yılından beri çoğunluk hisselerini satın alan Doğan Online bünyesinde faaliyet gösteriyor.

Evmanya.com, internet adresi üzerinden müşterilerine ulaşıyor. Sitede mobilyadan mutfak gereçlerine, aksesuarlardan halılara, aydınlatmadan banyo dekorasyonuna, ev tekstilinden duvar kâğıtlarına, beyaz eşyalardan bahçe mobilyalarına kadar bir ev için gerekli olan tüm eşyalar siteye özel fiyatlarla ve indirimlerle satışa sunuluyor. Yüzlerce markanın binlerce ürünü bulunan sitede bazı ürünler sadece Evmanya için üretiliyor ve dışarıda satışı bulunmuyor.

Sitede tüm ürünlerin hem fotoğrafları hem de özellikleri ve ölçüleri detaylı olarak yer alıyor. Ancak yine de teslim aldığınızda ürün beklediğiniz gibi çıkmazsa 14 gün içinde iade şansınız bulunuyor. Ayrıca gardırop, banyo dolapları, kütüphaneler kapınıza kadar demonte olarak geliyor, eğer isterseniz talimatlara uyarak siz kuruyorsunuz, isterseniz siteden montaj desteği alarak, ürünlerinizi kullanıma hazır hale getiriyorsunuz.

23 Mart 2016 Çarşamba

Beklenen Eskort Videosu

Yakın geçmişte Martı Yayınlarından bana hediye Sierra Winter imzalı Eskort kitabının yorumunu yazmıştım.
İşte bu yazımda bazı şeyleri hazırlayacağım videoya bıraktığımdan bahsetmiştim.
Nihayet o yazımı hazırlayıp sundum.
Şimdi burada konu bütünlüğü açısından paylaşıyorum.
Eskort kitabı hakkında beni çok şaşırtan gerçek ne?
Hemen bu sorumun cevabı için videomu izleyebilirsiniz.



Youtube kanalıma da göz atmayı unutmayın. Bu yazımın altında yazardan da yorum var ^.^
Abone olun diye hatırlatmama gerek var mı? :)

22 Mart 2016 Salı

Aşk-ı Hüzün

Timaş'tan gelen hediyelerimi hatırlarsınız.
Hatırlamayanları bu yazıma alabilirim ;)

Videomda dediğim gibi hemen başladım Aşk-ı Hüzün'ü okumaya.

Nuriye Çeleğen'in diğer okuduğum kitapları da var biliyorsunuz, yazıları blogda mevcut olan.
Çok severek okuduğum için tekrar bahsetmeyi bir borç bilirim.

Aşk-ı Sükun ve İffet-i Kalp.


Gelelim Aşk-ı Hüzün'e.
Güzel olacağını, seveceğimi tahmin etmiştim.
Beklediğim gibi de oldu.
Peygamber Efendimiz (s.a.v)'i bir de annesinin ve süt annesinin ağzından dinledik.
Ama Nuriye Çeleğen gerçekten öyle bir anlatmış ki, bir annenin evladını beklemesini...
Yani anlatılanların kurgu olduğunu düşünmüyorsunuz bile.
Bir anne alemlerin yaradışılış sebebi olan evladını bekliyor, beklerken duyguları da sel olup akıyor.

Tabii ki çok beğendim.
Nuriye Hocam, ellerinize yüreğinize sağlık.

Hz. Halime kısmına da değinerek yazımı sonlandırayım.
Hz. Halime kısmında yazılar daha rahat aktı sanki, ne de olsa az çok bildiğimiz olaylar artık cereyan ediyordu güzel bir anlatımla.
Hz. Amine kısmında bilmediğim veya hatırlamadığım çok şey olduğunu fark ettim. Ramazanda kendimle siyer okuma konusunda sözleştim.

Bu kitabı okumadan evvel yine  Nuriye Çeleğen'in  yazmış olduğu Babam Hazreti Muhammed (a.s.m) isimli kitabı okumadığıma üzülüyordum ama şimdi sanki benim okuduğum sıralama daha iyi olacak gibime geliyor.
Bebeklikten başlamış oldum ve bu kitap da devam edecek.
Ben de Nuriye Çeleğen okumaya devam edeceğim.

20 Mart 2016 Pazar

Terörün İktidarı

Raydan çıkan tren, çöken binalar, hukukun çiğnenmesi hükümetin sorumluluğudur. Böyle olaylar ya da durumlarda tepki doğrudan hükümete olabilir ve olmalı. Yetkililerin, bakanların hatta başbakanın istifası bile istenebilir. Makuldür.
Peki, terör karşısında ne yapmalı?
Buna doğru cevap verebilmek için önce terörün ne olduğunu bilmemiz lazım. Ayrıca ‘yöntem’ ve ‘hedef’i birbirinden ayırmalıyız. Terör örgütlerinin bomba patlatıp insanları öldürmesi ‘hedef’ değildir, ‘yöntem'dir. 
Hedef nedir peki?
Kaos çıkarmak, sesini duyurmak, hükümetleri devirmek, istikrarsızlık yaratmak, pazarlık yapmak.
Dünyada hiçbir terör örgütünün hedefi insan öldürmek olamaz. Hatta bunu ‘çekinerek’ yaparlar. Zira bu ölümler sebebiyle yerel ve global kamuoyunda -varsa- sempatiyi yitirmek istemezler.
Peki, terör örgütleri her zaman bu ‘yöntem’le ‘hedef’ine ulaşabilir mi? Sağduyulu ve akıllı toplumlarda, hayır.
Ama eğer kamuoyu terörün ‘yöntem’indeki ölümler sebebiyle duygusal patlama yaşayıp akılcı davranmazsa, evet, terör örgütü hedefine ulaşmış olur.
“Dışarı çıkmayın!"
“Herkesi hapse tıkın!”
“Hükümet istifa!"
Toplumda kaos, istikrarsızlık, güvensizlik, istifalar... Veee… amaç gerçekleşti.
O halde terör örgütü belli sayıda insan öldürdüğünde değil, sonrasında yaşananlarla hedefine ulaşır diyebiliriz.
Peki, nasıl tepki göstereceğiz? 
Ne 11 Eylül’de ABD, ne de Charlie Hebdo katliamında Fransa sıcağı sıcağına ‘özeleştiri’ yapmadı. 
“Ortadoğu politikalarımız buna sebep oldu"
“Dine karşı hassas olmalıydık"
demediler.
Tepki önce ve kararlılıkla vahşeti uygulayanlara yöneltildi. Sonrasında ise özeleştiriler başladı. 
Bu tavrın sebebi terör örgütlerinin amacını boşa çıkarmaktır. Eğer ilk tepki teröre olmazsa, mesela daha patlama olur olmaz “hükümet istifa” derseniz terörün galibiyetini ilan edersiniz.
Galibiyetle de kalmaz. “Terörün iktidarı”na kadar gider bu.
Varsayalım son terör olaylarından sonra geleneksel ve sosyal medyadaki “hükümet istifa”lar etkisini gösterdi, tepki çığ gibi büyüdü ve AK Parti görevi bıraktı.
AK Parti’den haz etmeyenler için mutlu haber. Tamam, peki ya sonrası… Teröre prim verilen, terörün toplumu ve siyaseti şekillendirebildiği bir geleceği hayal edelim…
AK Parti düşünce CHP iktidara geliyor, Kılıçdaroğlu ülkeyi şaha kaldıracak… Ama o da ne?
IŞİD terör eylemi yapıyor, 80 kişi ölüyor. Kılıçdaroğlu topun ağzında...
15 gün sonra bir eylem daha… Toplumda infial… Ve CHP de iktidarı bırakmaya mecbur bırakılıyor.
Sonra MHP geliyor iktidara. PKK yine hareketleniyor. Birkaç bombalı saldırı… veee MHP de gidiyor.
Fark ettiyseniz ülkeyi “terör örgütleri” yönetmiş oluyor. 
O halde tavır ne olmalı? 
"Birlik ve beraberliğe en çok muhtaç olduğumuz bugünlerde..." Hayır, bir ve beraber olmamıza gerek yok. O köprünün altından çok sular aktı. Soğuktan donmamak için birbirine sokulan iki düşmandaki pragmatizm bile işimizi görür. 
Yapmamız gereken konumlarımızı, duruşumuzu değiştirmeden, iktidar da olsak muhalefet de olsak, akılcı ve sağduyulu davranıp terörün amacını gerçekleştirmesine engel olmak. Terörün iktidarına izin vermemek. 
Sonrası mı? Kaldığımız yerden birbirimizi yemeye devam edebiliriz.
Yayınlanan köşe yazısının tüm hakları Yeni Yüzyıl Gazetesine aittir. İzin alınmadan kullanılamaz, kaynak gösterilemez.

19 Mart 2016 Cumartesi

Yaşadığım İyi Olduğum Anlamına Gelmez

Saatlerdir hiçbir şey yapmadan duruyorum.
Hiçbir şey ama.
Benim gibi saniye hesabı yapan, bir dakikası boşa gitti mi ah vah eden, onun yerine şunu yapardım, diyen biri için oldukça şaşırtıcı.
Ama yapamıyorum.
Üzgün müyüm, kızgın ya da kırgın mıyım bilmiyorum.
Silkelen bir kendine gel ya, dedim yattığım yerden kalktım. Kalktım da ne oldu öylece oturdum.
Boş boş otururken bari yazayım, dedim, belki iyi gelir.

Bilgisayarı açıp bunları yazıyor olmam bile bir mucize bence.

Ben galiba ilk defa korkuyorum.


18 Mart 2016 Cuma

Hollandalının Ankara Patlamasına Bakışı

Muhtemelen görmüşsünüzdür, İspanya'da Suriyelilere para atıp eğlenen PSV taraftarlarını.
O videoyu dehşetle izledim.
İşte, dedim, benim cânım ülkedaşlarımın her fırsatta evropada böyle evropada şöyle, alıp başımı evropaya gideceğim, diyerek imrendiği, medeniyet beşiği!
(Hangi videodan bahsettiğimi bilmiyorsanız lütfen googlelayın, bulun, ben nedense bir yazıya iki video koyamıyorum.)
Bunu bizim ülkemizde göremezsiniz.
Yani henüz göremezsiniz, ama hızla oraya doğru kayıyoruz. Sosyal medyada kendi gibi olmayan insanı eleştirmek hatta küfür etmek normalleşiyor, bunun bir sonraki adımı da günlük hayatta yerleşmesi şeklide olacaktır.

İki şeye daha değinip, diğer konuya geçeceğim. PSV Hollanda'nın takımı, İspanya'da bir maç için bulunan grup para atıp kahkahalarla gülüyor ve bazısı anı ölümsüzleştirmek adına videoya kaydediyor gördüğünüz gibi. Onları durduran gereken dersi veren ise İspanyol. Verdiğim linkteki videoda yok ama bir amca gelip para atılan insanlara, insan gibi ellerine para veriyor ve o gruba da verip veriştiriyor. Ve Hollandalılar sus pus oluyorlar. Büyüleyici gerçekten.

Diğeri ise, onlar Suriyeli değil çingene, diyenler var.
-İşte bu milletimizin geleceği hakkında beni endişelendirdiği kısım.-
Ha çingenelerse üstlerine para atıp eğlenebiliriz, öyle mi?

Gelelim başlığa. Paris'te de terör olayları oldu hatırlarsınız, çok geçmedi üstünden. Gerçekten korkunçtu, ülkece üzüldük ve bu paylaşımlarımıza da yansıdı. Sadece biz değil tabii, orası Paris idi, dolayısıyla tüm dünya Paris oldu.



İnsan düşünmeden edemiyor, Avrupadaki insan da Asyadaki başka bir şey mi?

Ne bileyim..
Her fırsatta bu ülkeden gideceğini söyleyen, bizim insanımızı sevmeyen, aşağılayan, ırkından utanan insanlar keşke gerçekten gitseler.

Havalar Isınmaya Başladı, Tatil Planı İçin Geç Kalmayın!

İzmir yakınlarının sakin bölgelerinden biri olan Özdere’de tatil yapmak istemez miydiniz? Aileniz ile hem sakin hem de eğlenceli bir tatil yaparak Özdere’nin ılık ve temiz denizinde keyif yapabilirsiniz. Baharın gelişiyle beraber hareketlenen yazlık alanlar şimdiden dolmaya başladı bile. Siz de bu otellerde yerinizi ayırtmak için geç kalmayın.
Özdere’de bulunan otelleri aramak içinse tek bir siteye girmeniz yeterli. O da Tatilgo! Farklı oteller arasından sizin zevkinize ve ihtiyacınıza cevap verecek olanı seçerek hızlı bir şekilde rezervasyon yaptırabilirsiniz. Önceki Tatilgo üyeleri hangi otellerde kalmış, hangi otele ne kadar puan vermiş inceleyebilir ve yorumlarını okuyabilirsiniz.
Özdere içerisinde bulunan otellerin çoğunluğunda her şey dâhil hizmet verilmektedir. Ancak size daha iyi hizmet sunabilmek için farklı bir konsept sunan bazı Özdere otelli ultra her şey dahil, luxury her şey dahil ve high class her şey dahil gibi seçenekler ile tatilinizi daha keyifli hale getirecek seçenekler sunmaktadırlar. Site üzerinden anında kişi başı gecelik fiyatlarını görebilirsiniz. Otellerin listesini görmek ve karşılaştırma yapmak için tıklayınız.
Kalmak istediğiniz otelin bölgesine göre Tatilgo üzerinde arama yaparak hızlıca sizi ilgilen otellere ulaşabilirsiniz. Otele giriş tarihiniz belli ise o tarihlerde oteldeki doluluk oranını da hızlı ve kolay bir şekilde öğrenebilirsiniz. Otelde kalış süreleriniz gece sayısı üzerinden hesaplandığından kafa karıştırıcı herhangi bir durum ile karşılaşmazsınız. Kaç oda tutmak istediğiniz de belliyse size en uygun otellerin sunulması için en uygun otelleri bul butonuna tıklamanız yeterli olacaktır.
Tatilgo üzerinden incelediğiniz otellerin harita bilgilerine de hızlı bir şekilde ulaşabilirsiniz. Böylece yolculukta takip edeceğiniz rotayı önceden belirleyerek tatil planınızı ayrıntılı bir şekilde yapabilirsiniz. Tatilinize dair kaldığınız otel ile ilgili yorumunuzu ve puanlarınızı site üzerinden vererek sizden sonra bu oteli tercih edecek kişilerin fikir edinmesi için yardımcı olabilirsiniz.
Tatil rezervasyonunuzu yaptırmak için fazla beklemeyin. Cemreler düştükten sonra İzmir’e yaz geldi sayılır. Havada güneş varsa İzmir’de de tatil var demektir.

17 Mart 2016 Perşembe

Yüreğimin Senden Tarafı

Geldik, uzun süredir drama okumayan kızın dramayla buluşmasına.
Hem de öyle bir drama ki, kızcağızın zaten yaralı olduğu bir konuda.
Filistin hakkında.


"Yüreğimin Senden Tarafı"nda Filistin var, Filistinliler var.
Vatanından sürülen, parçalanan, asimile olan, hakarete uğrayan, kendini bir yere ait hissetmeyen, çilekeş, güçlü, çeşit çeşit karakterler var. Bir aile hikayesi altında Filistin gerçeği.
Ya da Filistin gerçeği altında bir aile hikayesi.
Özellikle de bir kadın hikayesi.

Kitapta ajitasyon yok. Konu oldukça müsait olmasına rağmen yok. Tabii bu içiniz parçalanmayacak anlamına gelmez. Parçalanıyor! Hem de nasıl?!
Okurken tarihi bu kadar acılarla geçmiş bir milletin bir başka millete bu kadar işkence etmesini, geri kalan herkesin de buna seyirci kalmasını bir kez daha sorgulayacak, belki benim gibi çok da sinirleneceksiniz.

Dediğim gibi Filistin benim zaten hassas olduğum bir konu. Dolayısıyla çok etkilendim. Dram kaldıran bünyelere tavsiye ederim. Bir de umursamazlara.
Böyle bir konu hakkında nasıl bu kadar hissiz kalabiliyorlar diye düşündüğüm insanlara..

16 Mart 2016 Çarşamba

Arda Turan'ın Alkışlanası Paylaşımı


"Şimdi bizim acılarımızı paylaşma zamanı. Bütün dünyaya sesleniyorum. Bu sadece bizim problemimiz değil; senin, benim, hepimizin. 
Teröre karşı tek vücut olma zamanı. 
Biz bu dünya üzerinde toprağa düşen her can için gözyaşı döktük. 
Acılar sizin coğrafyanızı sardığı zaman sizlerle beraber üzüldük. 
Şimdi o övündüğünüz medeniyetin gereğini yapın ve ayağa kalkın. 
Çünkü insanın değerini belirleyen, yaşadığı coğrafya değildir. 
Biz sizin acılarınızda elimizi uzattık, beraber ağladık. 
Şimdi benim ülkemde hiç bilmediğiniz evlerde; anneler, babalar, kardeşler, eşler ağlıyor. 
Tepkinizi şimdi gösterin. 
Ben Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil eden bir sporcu olarak bekliyorum bunu. Hepimiz bekliyoruz. Çünkü bu; sadece bizim acımız değil. Terör sadece bizim terörümüz değil."

15 Mart 2016 Salı

Yapamıyorum

Sinirliydim çok. Söylene söylene yürüyordum.
Soğuk hava yüzüme vurdukça rahatlıyordum. İçim yanıyordu çünkü. Biraz daha sert esse rüzgar belki içimdeki yangını bile söndürürdü, diye düşünüyordum.
Yanımda arabaların vızır vızır geçtiği bir yoldaydım.
Şimdi ölsem, dedim, tek pişmanlığım olur son dakikalarımı bu kadar öfkeli geçirmek.
Ne hayatıma kelek insanları soktuğum için pişman olurdum, ne birinin kalbimi kırdığına izin verdiğim için.
Ne ben kırdığım için birinin kalbini, ne sustuğum için ne söylediklerim için...
Uzatabilirim bu kısmı.
Yalnızca Allah'ın bana verdiği son dakikaları bu kadar öfkeli tükettiğim için pişman olurdum, evet.

Ama öfkelenmemek elde mi?
Herkes en doğrusunu biliyor.
Herkesin oy verdiği parti en şahane, sevdikleri mükemmel.
Diğerleri?
Diğerleri aptal. Sadece kendi duyarlı, sadece kendi objektif.
Acıya siyaset karıştırıp ahkam kesmeler, ardından bilmem nerede kahvede, spada, etkinlikle olan arkadaşının paylaşımına kalpli öpücüklü yorumlar. İki dakika evvel kahrolsundu bu dünya prd. bu dünya değil bu ülke! Kahrolsun ama sen ve arkadaşların değil tabii, siz her ne içiyorsanız içmeye eğlenmeye devam edin. Diğerleri kahrolabilir.

Yalancıktan üzülüyormuş gibi yapmayın n'olur. Hayatınıza devam edin, gülün eğlenin hatta, ama kayıplarımız için üzülüyormuş gibi yapmayın.


12 Mart 2016 Cumartesi

Süleymaniye Çikolatacısı

Daha evvel Süleymaniye Çikolatacısının önünden geçmiştik. Aklım kalmıştı.
Dönerken uğrayacaktık ancak dönememiştik.
Bu sefer yolumuzu özellikle düşürdük.

Bir kere etraf cidden çikolatacı kaynıyor, Kaynasın ne hoş.
Hemen hemen hepsinde aynı şeyler var, evet. Ama hepsi güzel yapmıyor bakın benden söylemesi.
Ve ufak tefek şeyler bazısını diğerlerinden ayırıyor.

Misal Süleymaniye Çikolatacısı içeriye girer girmez hoşuma gitti.
Bir kere küçük sıkış tepiş bir yer değildi. Ve tıklım tıklım da değildi haliyle. Gerçi biz otururken o kadar kişi geldi ki boş masa kalmadı. İlk girdiğimde bu kadar kalabalık olsa muhtemelen oturmak istemezdim. Bu bir avantaj.
Güzel de köşe kaptık açıkçası.
İşte burası.
Biz oturunca iki kitap getirdiler bize.
Menüleri bu. Kitap. Gözlerimden kalpler fışkırdı adeta.
Kitabın iç kapağında çikolatalar ve fiyatları yazıyor.
Kitabı görünce aklıma geldi ki Semra bana bunu söylemişti. Tam senlik, demişti. Öyleymiş.
Servis yapan arkadaşlar iyi, müşteriler seviyeli, fonda tasavvuf müziği..
Ortam güzel demiştim.

Ben sevdim burayı. Tercih ettiğim türk kahveli sıcak çikolata da harikaydı. Belki biraz fazla geldi ama güzeldi.
Bir daha ne zaman giderim bilmem ama siz oralardan geçerseniz benim yerime de uğrayın.

9 Mart 2016 Çarşamba

Lady Edith'in Düğünü

Müzmin bekar Edith'in talihi öyle bir döndü ki, buna anne babasıyla beraber biz de şaşırdık.
Markiz ile evlendi sonunda ve bu da ünvanı ailenin diğer fertlerinden yüksek oldu demek.
Edith sevmeyenler olaya, ünvanların birkaç seneye kadar yok olacağı bir dönemde gerçekleştiği için rahatlatıcı olarak bakabilir.
:)

Bu fotoğrafı masa üstüm yapasım var :)
Ya Edithh neredeeeenn nereye....

Bu sezon {yani son sezon :( } Edith ile aram düzelmişti, üzülüyordum artık. Daha olgun daha iyi biri olmuştu. O yüzden böyle bir postu hak ediyor bence.
Ve gelinlik...






Şu gelinin damada teslim ediliş anını sevmeyen genç kızımız yoktur sanıyorum :)
Edith için mutlu son olduğuna sevindim.
Bu son sezonun neredeyse her bölümünü gözlerim dolu dolu izledim.. E bu da son bölümdü, bi düşünün beni :)
~Bayıldığım gelin görümce ve kaynana kalp kalp kalp~
Cora ve Robert ile veda edeyim. Çünkü Cora'nın şapkasını görmeniz gerektiğini düşünüyorum.

8 Mart 2016 Salı

Lavanta Çayının Faydaları Nelerdir? Nasıl Demlenir?

Yine durmadım sizin için çalıştım.
Bu kış ilk kez aldığım ve denediğim bir bitki çayıydı lavanta.
Bitki çaylarını demlemek çok kolay aslında ama nedense eriniyoruz.
2 dakikalık bu videoda kolayca çay demlemenin inceliklerini anlattım :P



Söylemeyi unutmuşum ben bile şekersiz, tatlandırıcısız içiyorsam siz de öyle içmelisiniz.
Kanalıma bekliyorum sizi, abone olmayı ihmal etmeyin, her seferinde söyletmeyin bana bunu :)

7 Mart 2016 Pazartesi

Eskort - Sierra Winter

Haftaya Martı Yayınlarından çıkan Eskort isimli kitapla başlıyoruz.
Martı Yayınlarından hediye geldi bu kitap, yine çok güzel bir sunumla.
Minik çanta ve çantanın içinden çıkan defter kalemiyle tam bir sevinç yaşattı bana.
Acaba kitap nasıldı?

Okuduğum başka bir kitap vardı ama bir ara öylesine bir inceleyeyim diye elime aldım ve bir baktım neredeyse 100. sayfaya gelmişim.
Haliyle kitap övgüyü hak ediyor. Çok akıcı bir dili olmasının yanı sıra beni çok ama çok şaşırtan bir özelliği daha var. Ancak kitabın videosunu da çekmek istiyorum ve bu özelliğe videomda değineceğim. :)

Konusuna değinebilirim ama.
Öncelikle kitap genç-yetişkin dediğimiz kategoride. Konusu biraz klasik aslında. Dertler derya olmuş bir genç kızımız var; kendini okuluna vermiş, yaşadığı köhne hayattan bir tek eğitimle kurtulabileceğinin farkında.
Bir gün bir kafede otururken biri ona kartını verip iş isterse kendisini aramasını söylüyor ve hayatı birden daha da kötüleşince kadını aramak durumunda kalıyor.. işte başarılı öğrencimizin eskortluk hayatına girişi bu şekilde gerçekleşiyor.
Nasıl klasik değil mi?
Biliyorum biliyorum ama size bu kitabı farklı kılan özelliği olduğunu söylemiştim. Onu videomda anlatacağım. Merak edin! :)
Hem öyle olmasaydı bile sıkılmadan bir çırpıda okuyacağınızın garantisini verirdim.
Kitabı eleştirdiğim yerlerin olmasına rağmen veriyorum bu garantiyi.
Nesini mi eleştiriyorum: O ürkek çekingen kızın kabak çiçeği gibi açılıp hemen uyum sağlamasını mesela. Bir geçiş süresi olsaydı fena olmazdı.
Ve isimler... Miley, Miller, Max, bir tane daha M ile başlayan isim vardı unuttum ama o zaten yan roldü. Bir de Amber ve Audrey. Yani bunlar kitabın en önemli karakterleri ve bu isimlerin birbirlerine yakın olması..
Ben türkçe isimlerin bile bu kadar yakın seçilmesine kızıyorum, başka isim mi kalmadı?, diye. Karakterlere alışana kadar cidden zor oluyor, hele kitabın başlarında bir iki gün ara verin.. tekrar başlamaya kadar götürüyor işi.

Neyse, yeteri kadar uzattım.
Son söz olarak videomu bekleyin!
Ama CNR Fuar haftasındayız beklemek istemeyenler için şunu söyleyebilirim ki, konusunu anlattım, eğer bu tarz kitaplardan hoşlanıyorsanız mutlaka alın, okuyun.

6 Mart 2016 Pazar

Gecenin Kraliçesi Neden Tutmadı?

*Blogda konuk yazar günü.
yazarın diğer yazıları da ilginizi çekebilir:







ve diğer yazıları için:

Star TV'nin reklamlarına taa bir yıl önce başladığı, Meryem Uzerli etrafında büyük beklentilerin oluşturulduğu dizi iki aydır ekranda, ama beklenen ilgiyi görmedi. 

Bunun birçok sebebi var tabii. Bence en önemlisi dizinin Meryem Uzerli dizisi diye sunulması. 
Genelde böyle iddialı yapımlar hep hayal kırıklığı yaratır. 
Ayrıca diğer oyunculara da büyük haksızlık. 
Dizinin casting de başarısız. Murat Yıldırım dışında. 
Mesela Uğur Polat, çok başarılı bir oyuncu, tiyatrocu ama bu role olmamış Meryem Uzerli'nin yanında çelimsiz kalmış bence. 
Gerçi Meryem'e Murat Yıldırım da yakışmamış, o da çıtır kalmış. 

Dizide iyi oyunculuklarda yok değil. Örneğin Funda Eryiğit gibi, saplantılı, dengesiz, aşık eş rolünde çok başarılı. Hem Murat Yıldırım'la Meryem Uzerli'den daha çok yakışıyorlar. 
Dizinin hikayesi güzel ama yer yer klişe. 
Özellikle ilk bölümü, Fransa'da küçük şirin bir kasaba, güzel ve hoş bir kadın, yakışıklı iş adamı ve ilk görüşte aşk. İlk bölümde resmen aşırı dozda klişeye maruz kaldık. 

Büyük reklam kampanyalarından sonra böyle bir işle karşılaşınca doğal olarak sonuç hayal kırıklığı. Dizinin reytingleri kötü, baya kötü. 
Bence bu saatten sonra yapımcılara düşen diziyi toparlayıp final yapmak.

5 Mart 2016 Cumartesi

DiCaprio'nun Oscar Gecesi Sevgilisine Attığı Mesaj

Normalde bu tip yazılar pek yayımlamam ama okuyunca o kadar hoşuma gitti ki, sizinle de paylaşmak istedim.
Belki çoktan okudunuz bile. Neyse okumayan ve hoşlanacak birilerini bulacağıma eminim..

Dünyanın diğer köşelerinde yaşayan hemcinslerimizin de trip atma huyu var mı bilemem ama varsa da Türk kızlarının eline su dökemeyecekleri bir konu bu. Kızmayıp gülebilirsiniz inşallah, çünkü tripten çekmeselerdi bu satırları yazamazlardı. :)

Gelelim mi sadede?

"LEONARDO DICAPRIO'NUN OSCAR GECESİ KIZ ARKADAŞINA ATTIĞI EFSANE WHATSAPP MESAJI!

kızım neyi anlamıyorsun? oscar aldım diyorum oscar. saçmalıyorsun şu an. yani ben buradan arkadaşlarla bir yere gidemeyecek miyim? niye hemen aklına saçma şeyler geliyor? "aynısı ben yapsaydım..." niye böyle bir şey diyorsun? ulan sen oscar alsan ben sana böyle mi yapardım? yazık sana cidden yazık. sen arkadaşlarınla dışarı çıkınca ben sana böyle mi yapıyorum? sana sevgiyle yaklaşıyorum. zor yıllar geçirdim diyorum. şu mutlu günümde yaptığına bak. şaka gibisin resmen. insanlar soruyor "niye moralin bozuk leo" diye. sağol valla, gerçekten sağol. ben burdan bir yere gitsem de gerçekten kaldıracak kafa kalmadı. cidden eve geçicem ve inan bana ben de senin bi tane mutlu gününde böyle yapmazsam en adi şerefsizim. bak o kadar söylüyorum. en adi şerefsizim. sürekli kendini benimle kıyaslamaktan vazgeç. leo yaptıysa, ben de yaparım. ne bu kısasa kısasçı kafa ya. çık şu moddan kızım. çık. gerçekten çık. bu zamana kadar sana bu güveni veremediysem niye benle berabersin hala? niye yani niye? amacın sadece enerji emmek mi? derdin sadece leo'nun morali bozulsun mu? başta en büyük hatayı yanımda gelmemekle yaptın, ki bana sürekli "çağırmadın ki" diyorsun. gerçekten iyi değilsin kızım sen. sana 1 ay öncesinden söyledim, şubat'ın sonuna doğru oscar olacak, beraber gideriz, o gününü ayarla dedim, sen set koydular diyorsun. ne yapayım, yapımcınla mı konuşayım? bu kadar hengamenin altında bi de senin boş gününü mü kovalayım? oturduğun yerden gerip, trip atmaktan başka yaptığın hiçbir şey yok. gecemi mahvettiğin için sağol. iyi geceler. iyi bak kendine."

Ali Biçim'in Facebook sayfasından alıntıdır.

4 Mart 2016 Cuma

Lahana Salatası Mı? Misss misss..

Ay ben size ne zamandır tarif vermiyorum.
Peki siz benim tariflerim olmadan ne yapıyorsunuz bu arada?
Sağlıklı şeyler mi yemeye başladınız yoksa??

İnşallah sağlıkla besleniyorsunuzdur. Ama biraz ara verebiliriz.
Gerçi ben de son derece sağlıklı bir tarifler karşınızdayım.
Neticede lahana salatası yani.
Son derece masum ;)


Annem lahana dolması mı yapacaktı, turşu mu kuracaktı ne, birazını bana ayır, demiştim.
Salatayı koca bir lahanadan yapacak halimiz yok :)
O lahanaları ince ince doğradım.
Bir de havuç rendeledim.
Lahana oranına göre havuçları arttırabilirsiniz.

Bu lahana ve havuç rendesini bir tatlı kaşığı şekerle ovdum. Uzun süre değil ama, hafifçe.
Aslında aklımda bir tatlı kaşığı şekeri de sonra koymak vardı ancak ikinci kaşığı koyacağım sırada dedim ki, diğer şeker eridi bu kütür kütür ağza gelmesin bir de.. vazgeçtim.
Ama şeker oranı harika olmuştu, iyi ki koymamışım ikincisini, dedim.
Konserve mısır ekledim bu şekerle ovulmuş ve bir süre o şekilde beklemiş karışıma.
En sonra yoğurt mayonez ve tuz ile karıştırdım.

Bayıldım bu salataya ben. Kfc'nin meşhur salatasına benziyordu tadı. Sadece benim yaptığım daha güzeldi :)
Az çok sizin damak tadına uyup uymacağını bilirsiniz.
Uyacağını düşünüyorsanız muhakkak deneyin!!
Ayy şimdi olsa da yesek!

Edit: Ay yorumlarda görünce aklıma geldi, ben bu salataya sirke de kullandım. Çok değil ama bir tatlı kaşığı ila bir yemek kaşığı arasında üzüm sirkesi.

3 Mart 2016 Perşembe

So Ji Sub'un Yolu Videosu

Yaklaşın şöyle yamacıma.
So Ji Sub severler en azından, yaklaşsın.
Martı Yayınlarından çıkan So Ji Sub'un Yolu isimli kitabın yorumunu daha evvel yazmıştım.
Okumayanlar bu yazımı okuyabilir.
Yetmedi bir de video çektim.

Bu videoda kitaba ilişkin yorumumu dinleyebilir, kitabı görebilir ve inceleyebilirsiniz.
Yani sadece dokunamazsın kitaba, ben sizin için açıp kurcalayacağım, siz de bakabileceksiniz.
Her şey sizin için.


Her videomda söylediğim gibi sizi kanalıma davet ediyorum.
Gelin yol yakınken abone olun :))
Sevgiler efendim..

2 Mart 2016 Çarşamba

Larry Crowne

Bir gün gene nasıl oldu bilmiyorum, oradan oraya atlarken herhalde, izlemediğim bu filme denk geldim.
Ne?
Julia Roberts ve Tom Hanks aynı filmde oynuyorlar ve benim haberim bile olmuyor mu?
Üstelik film romantik komedi mi?
Nasıl nasıl nasıl olurdu da bırakın izlemeyi, haberim dahi olmazdı?
Ben gerçekten yaşlanmış olmalıydım.

Listemin en başına ekledim ve baktım ki filmin süresi de iyi, ilk boşlukta film izlemeye karar verdim. Ve izledim.
Tabii o sıralar film izlemek konusunda izinli olduğumun altını çizerim.
Bir süre geçti yani üzerinden.
Şu sıralar film yazısı girsem de artık onların taze izlenmiş filmler olmadığını bilirsiniz.

Imdb puanının düşük olması beni etkilemedi.
Romantik komedilerde yüksek puan görsem şaşarım nedense.
İnsanlar bu tip filmlere bayılarak izler ama nedense iş tavsiye ya da puanlamaya gelince sabun köpüğü der geçerler, ya da sanat filmlerine bayıldıklarını dolayısıyla bu türün tarzları olmadığını iddia ederler.
Ben öyle dediğim. Beni biliyorsunuz :)

Filme adını veren Larry Crowne karakteri, bir markette yaşını başını almış bir satış danışmanı. Tom Hanks canladırıyor, bildiniz;)
Larry ayın elemanı seçilmeyi beklerken işten kovulduğunu öğreniyor. Nedeni de üniversite mezunu olmaması. Ödemesi gereken borçlar ve kısması gereken masrafları var.
Bu arada tabii ki üniversitede ders almaya başlayacak.
Ve tabii ki üniversitede ders aldığı hocalardan biri de Julia Roberts'ın canlandırdığı karakter olacak.

Bu filmi o kadar izlemek istedim ki alt yazılı bulamama rağmen dayanamadım izledim. Evet dublajlı izledim, filmin ruhunun yarısını götürmüştü dublaj bence.
Güzel bir konusu ve harika oyuncularına yazık etmiş bir film olduğunu düşünüyorum.
Sanki o kadar şahaneyiz ki uğraşmamıza bile değmez dercesine çekilmiş. Şahane olacakken vasatın üstüne çıkmamış.
Yine de izlerken sıkılmadığım, keşke izlemeseydim, demediğim bir film.
Fazla beklentiye girmeden izlenebilirsiniz.

1 Mart 2016 Salı

Menekşeler Açarken

Nagihan Gedik imzalı Menekşeler Açarken, bana Martı Yayınlarından hediye gelen bir kitap.
O kadar özenli paketlenmişti ki kargodan gelen paketi gören annem bile bir 'wow!' çekti!
Bir kitaba bu denli özenilmesi, okuyucuya böyle hoş ulaştırılması ne güzel incelik.
Yayınevleri her geçen gün bizleri mest edecek farklı şeyler buluyor.
Aslında okuduğum/okuyacağım farklı kitaplar vardı ama ince bir kitaptı, araya sıkıştırmaktan ziyade bir bakayım diye alıp okumaya başladığım, diğer kitaplarımla beraber okuduğum bir kitap oldu.
İnce olmasından kelli, diğerlerinden çok daha çabuk bitti.
Tabii rahat,basit dili de etkili olmuştur, onun da hakkını yememem lazım ;)
Menekşe, yurt dışında yaşarken istemediği bir evlilik yapıp Türkiye'ye dönen, evliliği yoluna girmesini beklerken sarpa sarıp başka bir kurtuluş arayan bir genç kız.
Buraya kadar ki kısmı aklıma yatmayan, bundan sonrası biraz klasik ilerleyen, son kısmı ise hiç tahmin edemediğim bir kitap oldu.
Üç bölümde kitabın bana hissettirdiklerini özetledim :)

Sıkılmadan çabucak okuduğumu da eklemeliyim.