Geçtiğimiz günlerde bahsettiğim, beni çok heyecanlandıran Jane Austen'ın kitabını yorumlamakta sıra.
Leydi Susan kitabının yazarını fark edince heyecanlandım. Konusunu okuyunca heyecanlandım. Daha önce türkçeye çevrilmemiş olduğunu duyunca heyecanlandım.
Kargom gelince heyecanlandım, elime alında heyecanlandım...
Benim için önemli bir kitap anlayacağınız.
Kitap diğer Jane Austen kitaplarından farklı.
Mektuplaşma seklinde ilerliyor. Olayları ve karakterleri insanların birbirlerine yazdıkları mektuplardan öğreniyorsunuz.
İlk başlarda insanları tanımakta zorlandıysam da, ara vermeden okumanın verdiği avantaj ile çabuk adapte oldum.
Leydi Susan güzel bir dul. Tatlı dili sayesinde birçok erkek avucunda. Ama burada anlatan yazar olmadığı için en başından itibaren o tatlı diline kanmıyorsunuz, yer yer samimi arkadaşına da yazıp gerçek yüzünü gösteriyor.
Çok tatlı, kibar ve naif olmasına rağmen devamlı aşağıladığı bir kızı var. Evlenmek istemediği biriyle evlendirmek istiyor ki amcası ve yengesi olmasa o işi de çoktan hallederdi Leydi Susan.
Eltisi tabii ki onun sözlerine, yalanlarına, dolanlarına kanmıyor ama gel gör ki erkek kardeşi...
Biriniz beni susturabilir mi? Zira kitabın tamamını anlatacağım. :)
Diğer kitaplarından farklı olarak, kitap mektuplaşma şeklinde ilerlediğinden karakterlere bağlanmıyorsunuz. Ama olay örgüsü, kötü gözüken iyiler, iyi gözüken kötüler, döndürülen dolaplar vb bakımından aynı. Bir de çok sade gibi gözüken arada sizi can evinizden vuran cümleler bakımından tanıdık.
Aradığımız da bu değil mi sanki?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
söz sizin...