Az önce bitirdiğim diziden bahsetmeye geldim.
The Queen's Gambit aslında her iyi dizi ve filmin çıkar çıkmaz tüketildiği bugünlerde yeni bir şeyden bahsediyormuş gibi gözükmek istemem. Ama ben dayatmalardan hoşlanmıyorum. Çok fazla dizi de izlemiyorum artık. O yüzden seçiciyim. Benim gibiler için yazıyorum bu yazıyı da.
Seçkin kesime :)))
Tamam tamam şaka yapıyorum, hepimiz kendi çapımızda seçkiniz farklı şeylerden hoşlanabiliriz.
The Queen's Gambit, aslında bir kitaptan uyarlama. Yetimhanede hademeden satranç öğrenen bir kızın dünya şampiyonasına uzanan sıradışı hikayesini anlatıyor. Yıl bin dokuz yüz altmışlar. Haliyle bir kadının bu kadar yükselmesi bu zaman için bile hala şaşılacak şeyken bir de o zamanları düşünün.
Bir satranç dehası olmasıın yanı sıra Elizabeth Harmon, çok da güzel giyiniyor, kızın giydiği her kıyafete ya da şöyle düzelteyim para kazanmaya başlayıp kendi kıyafetlerini kendi almaya başladığı andan itibaren giydiği her parçaya vuruldum.
Benim de zaafım bu herhalde. Kadının başarıları şöyle dursun başarırken giydikleri :))
Bir de kızıl malum. Çok sık kafayı bulup dağıtmasında rağmen çok zarifti hareketleri.
Detaylı konusuna her yerden ulaşabilirsiniz. Daha fazla açmayacağım size konuyu. Hatta bence izlersiniz ya da izlediniz bile.
Etkilendiğim bir şey de var ki bence buna çoğumuz hasretiz.
Kız baştan beri tam bir vefasızlık örneği sergilese de gördüğü vefaya şaşırdım kaldım.
Mesele adama ilkin mektup yazıp 5 dolar istemişti kazanırsa ona 10 dolar ödeyeceğini söylemişti. Onu göndermediğini dizinin son bölümlerine yaklaşınca öğreniyoruz. Merak ediyordum doğrusu gönderdi mi? Ya da neden hiç yanına gitmedi? Ya da parayı göndermese bile sizden bahsettim ama dergi o kısmı basmamış diye sonradan da yazabilirdi. Ki gördük, adam kızın her haberini takip etmiş.
Hayatındaki insanları kaybetmemek için hiçbir şey yapmamasına rağmen ihtiyacı olduğunda karşılarına çıkması da gene beni çok etkiledi. Belki kitapta kızın psikolojik durumu daha iyi anlatıldığından bu kuramadığı bağın nedenleri de daha açıklayıcı olmuştur fakat dizide, yani benim gözümde vefasız bir konumda kalıyor. Benim arkadaşım olmasını istemeyeceğim bir tip kısacası :)
Zaten onun da arası daha çok erkek arkadaşlarıyla iyi.
Bir de bağımlılığına değinmek isterim ki ne kadar acı bir şey bu bağımlılık. Zararsız şeylere olan bağımlılık bile çok acıklı bence. Kendimde böyle bir zayıflık sezdiğimde savaşmaya başlıyorum.
Kaldı ki böyle başarılı birinin yaşadığı buhranlar ve madde bağımlılığı ise beni gerdi. İçme kızım yapma kızım falan modundaydım. Son bölüm gene içip dağıtacak diye ödüm koptu mesela :)
Güzel bir diziydi.
İkinci sezon olacak mı? Sanırım henüz onayı almamış. Ama bence zaten bir sezonluk ayarlanmış bir şeydi devam ederse aynı tadı verir mi, emin değilim.
Bir sezon. Yedi bölüm. Fırsatınız olursa ya da zaten izlemek niyetindeysiniz bunlar da benim fikirlerim.