Torku markasını duymuşsunuzdur. Son gözdemiz.
İnternette dolanan 'büyük marketlere sokmuyorlar', haberinden sonra merak edip kullanmaya başladım. Bir kez kullanmaya başladıktan sonra alacağım ürünün torkusu varsa onu almaya başladım.
Bir taraftan inşallah bahsettikleri gibi sağlıklıdır diyorum.
Güvenimiz kalmadı ki bir şeye.
Ürünlerin tadı güzel, nutella yerine bile aldım çok da beğendim,eğer sağlıklıysa neden diğerlerinden alayım ki?!
Ama favorim bu peynir.
Bir ara krem peynirden başka bir şey yemiyordum kahvaltıda. Torku'nunkini alacağım ama kocaman, Önce keşke denemem için küçük boyu olsaydı, dedim. Yine de aldım büyük boyunu. Sonra bayıldım! İyi ki yokmuş, dedim küçük boyu :)
Reklam olmadığını biliyorsunuz.
Tekrar ediyorum inşallah bahsedildiği kadar güvenli ve sağlıklı bir markadır..
Afiyette kalın :P
30 Nisan 2015 Perşembe
24 Nisan 2015 Cuma
Her Kitap Aşığının Hayali
Gayet sıradan hayallerimden biri de dev bir kitaplık.
Ya da devasa bir kütüphane.
Ya da huge library.
Ne derseniz deyin ama asla mütevazı değil.
Yaw aslında mütevazısına da razıyım ama halihazırda sahip olduklarımdan fazla olsun bari..
Bak mesela yukardaki gibi olmaz ama hani aşağıdaki gibi de mi olamaz? Olur bence neden olmasın ya öyle demeyin!
Bayılıyorum ya bayılıyorum mest oluyorum.
Bunların tozunu kim alacak? demiyorum.
Daha iki raf kitabı yerleştirirken eksiklerimi fark edip çıldırdım geçen gün ve kurcalamayı bıraktım. Böyle büyük kütüphanede eksiklerimi nasıl anlayacağım, ya biri kitabı alır ve getirmezse ben de unutursam diye düşünmüyorum.
Ayaklarımı uzatıp kitabımı okumak istiyorum.
Bu kitaplar benim olsun istiyorum sadece.
Yoksa son derece mütevazıyım.
He bir de her okuduğum aklımda kalsın istiyorum. Ya da her okuduğum olmaz ama hani unutmak istemediğim yerleri unutmayayım işte. Anladınız siz beni ki.
Bonus görsellerde sıra. Ayıla bayıla izlediğim You Came From Stars dizisindeki Do Min Joon'ın kütüphanesi.
Bana ne ya ben de istiyorum :'(
Ya da devasa bir kütüphane.
Ya da huge library.
Ne derseniz deyin ama asla mütevazı değil.
Yaw aslında mütevazısına da razıyım ama halihazırda sahip olduklarımdan fazla olsun bari..
Bak mesela yukardaki gibi olmaz ama hani aşağıdaki gibi de mi olamaz? Olur bence neden olmasın ya öyle demeyin!
Bayılıyorum ya bayılıyorum mest oluyorum.
Bunların tozunu kim alacak? demiyorum.
Daha iki raf kitabı yerleştirirken eksiklerimi fark edip çıldırdım geçen gün ve kurcalamayı bıraktım. Böyle büyük kütüphanede eksiklerimi nasıl anlayacağım, ya biri kitabı alır ve getirmezse ben de unutursam diye düşünmüyorum.
Ayaklarımı uzatıp kitabımı okumak istiyorum.
Bu kitaplar benim olsun istiyorum sadece.
Yoksa son derece mütevazıyım.
He bir de her okuduğum aklımda kalsın istiyorum. Ya da her okuduğum olmaz ama hani unutmak istemediğim yerleri unutmayayım işte. Anladınız siz beni ki.
Bonus görsellerde sıra. Ayıla bayıla izlediğim You Came From Stars dizisindeki Do Min Joon'ın kütüphanesi.
Bana ne ya ben de istiyorum :'(
Son iki foto eksik diğer görseller Pinterest'ten araklamadır.
Sonra başımız ağrımasın.
22 Nisan 2015 Çarşamba
Silver Linings Playbook
Birkaç talihsiz film izleme girişimimden sonra ilaç gibi gelen bir filmdi bu film.
Öncelikle Jennifer Lawrance'i afişte tanımadım dolayısıyla filme o girdiğinde ben, hala neden esas kadın girmedi, diye düşünüyordum çünkü başka bir oyuncuyla karıştırmışım.
Hatta bu kadınla hiç Bradley Cooper uymuş mu neden birlikte oynatmışlar, diye düşünüyordum afişi her gördüğümde.
Ama Jennifer Lawrance ve Bradley Cooper öyle mi?
Muhteşem bir ikili olmuşlar.
Karakterler çok zor. Deli demeyelim de hadi kaçık diyelim.
Ve muhteşemler.
Özellikle Tiffany karakteri! Büyüleyici. Eğlenceli, dürüst, sürtük ve sevilesi.
Bradley Cooper'ın karakteri Pat ise başka bir alem.
Karısının aldatmasıyla deliye dönen aldattığı kişi öldüresiye döven ve bu yüzden 8 ay tımarhanede kalan ancak annesinin mahkeme kararıyla bir sürü sorumluluk alıp oğlunu hastahaneden çıkarmasıyla başlayıp gelişen olaylar.
Her ne kadar kusurları olsa da aile bir harika!
Baba Robert De Niro bu arada ^.^
Aslında bu filmi zaten çoğunuz izlediniz. İzleyemeyenlerinizin ise bir gün izlenecekler listesinde.
Ben, nasılsa izleyeceğim, diye unutup gidenlere listenin başlarına çeksinler diye bir hatırlatma yapıyorum sadece.
İyi seyirler gençler ;)
20 Nisan 2015 Pazartesi
'Gençlik Hatırası' Talihlimiz Belli Oldu
Ece Altınkaya'nın Gençlik Hatırası isimli kitabını kazanan talihlimiz belli oldu.
9 numaralı yorumun sahibi "prhn".
Kendisinden adres bilgilerini almak için şimdi mail atacağım.
Siz de hiç üzülmeyin çünkü fırsat buldukça hediyelerimiz devam edecek.
17 Nisan 2015 Cuma
Hediye Kitabımızı Kaçırmayın
Hediye Kitabımız için hala şansınız var.
Ben bir de kitabın tanıtımını yayınlayıp sizi iyice heveslendireyim :)
Çekilişe katılmak için tıklayın.
Masum bir masalın içinde çok sevmişlerdi, Peri Kızı ve Ateş Böceği…
Birbirlerine bir kalp atımı kadar yakın olup, okyanus aşırı kadar uzakken. Yer yüzünde, insanlık tarihi kadar eski, yeri göğü yakacak kadar heyecan verici; ey AŞK!
Ve yaşamaya devam ettikçe, o da bizimle birlikte var olacak.
Çocuk yaşlarımın sonu genç kızlığımın başıydı. Başımda kavak yellerinin estiği, rüya gibi yıllardı. Henüz lisedeydim. Ve kalp kırıklığından henüz bihaberdim. Bir gün okulun çıkışına o geldi. Adı Ateş'ti. Adı gibi yakıp kavuran koyu renk bakışları, asi tavırları ve tavırlarına inat gülümsediğinde amansızca ortaya çıkan can yakan gamzeleri vardı. Ansızın gelmiş ve benim tekdüze çarpan yüreğimi alıp kendi yörüngesine fırlatmıştı. Ateş çenemden tutarak başımı tekrardan kendisine doğru kaldırmıştı. Güven veren ve ışıldayan bir gülümsemeyle bana bakmış "Ve eğer senin için kokum, biraz olsun senden bana esen ve beni serseme çeviren kokun gibiyse, şu zavallı kalbim mutluluktan çıldırabilir…" demişti.
Kocaman açılmış gözlerimle ona bakmıştım.
"Ben nasıl kokuyorum ki?
"Aşk gibi…"
Ben bir de kitabın tanıtımını yayınlayıp sizi iyice heveslendireyim :)
Çekilişe katılmak için tıklayın.
Sana Ateş Böceği ve Peri Kızının hikâyesini anlatmamı ister misin?
ECE ALTINKAYA
Gençlik Hatırası
Masum bir masalın içinde çok sevmişlerdi, Peri Kızı ve Ateş Böceği…
Birbirlerine bir kalp atımı kadar yakın olup, okyanus aşırı kadar uzakken. Yer yüzünde, insanlık tarihi kadar eski, yeri göğü yakacak kadar heyecan verici; ey AŞK!
Ve yaşamaya devam ettikçe, o da bizimle birlikte var olacak.
Çocuk yaşlarımın sonu genç kızlığımın başıydı. Başımda kavak yellerinin estiği, rüya gibi yıllardı. Henüz lisedeydim. Ve kalp kırıklığından henüz bihaberdim. Bir gün okulun çıkışına o geldi. Adı Ateş'ti. Adı gibi yakıp kavuran koyu renk bakışları, asi tavırları ve tavırlarına inat gülümsediğinde amansızca ortaya çıkan can yakan gamzeleri vardı. Ansızın gelmiş ve benim tekdüze çarpan yüreğimi alıp kendi yörüngesine fırlatmıştı. Ateş çenemden tutarak başımı tekrardan kendisine doğru kaldırmıştı. Güven veren ve ışıldayan bir gülümsemeyle bana bakmış "Ve eğer senin için kokum, biraz olsun senden bana esen ve beni serseme çeviren kokun gibiyse, şu zavallı kalbim mutluluktan çıldırabilir…" demişti.
Kocaman açılmış gözlerimle ona bakmıştım.
"Ben nasıl kokuyorum ki?
"Aşk gibi…"
10 Nisan 2015 Cuma
Yeni Çekilişimiz: Gençlik Hatırası!!
Sırada beni özleyenler için yeni kitap çekilişimiz var.
Postiga Yayınlarından çıkan kitabımızın ismi bile insanın içini ısıtmaya yetiyor: Gençlik Hatırası.
Ece Altınkaya'nın yazmış olduğu bu kitabı kazanmak için yapmanız gereken son derece basit:
Ece Altınkaya'nın ve Postiga Yayınlarının Facebook sayfalarını beğenmeniz.
Elbette blogun takipçisi olmanız.
Yorum bırakırken beni çok özlediğinizi, mail adresinizi ve facebook sayfalarını hangi isimle begendiğinizi yazmanız yeterli.
Tamam tamam beni özlediğinizi söylemenize gerek yok :P
Cuma akşamına kadar vaktiniz var, hafta sonu kazanan açıklanır sonra önümüzdeki çekilişlere bakarız.
Bol şans ^.^
Postiga Yayınlarından çıkan kitabımızın ismi bile insanın içini ısıtmaya yetiyor: Gençlik Hatırası.
Ece Altınkaya'nın yazmış olduğu bu kitabı kazanmak için yapmanız gereken son derece basit:
Ece Altınkaya'nın ve Postiga Yayınlarının Facebook sayfalarını beğenmeniz.
Elbette blogun takipçisi olmanız.
Yorum bırakırken beni çok özlediğinizi, mail adresinizi ve facebook sayfalarını hangi isimle begendiğinizi yazmanız yeterli.
Tamam tamam beni özlediğinizi söylemenize gerek yok :P
Cuma akşamına kadar vaktiniz var, hafta sonu kazanan açıklanır sonra önümüzdeki çekilişlere bakarız.
Bol şans ^.^
Kızıl Tepe
Tatlı Bela serisiyle tanıştığım Jamie McGuire'ın geçtiğimiz aylarda Kızıl Tepe isimli kitabı ülkemizde çıktı.
Farklı bir tür olduğunu duymuştum. Ancak yazarı zevkle okuyacağımı biliyordum.
Okumaya başladım.
Wuuu.. cidden farklı. Farklı derken diğer kitaplarından farklı.
Bir zombi hikayesi.
Kitap üç kişinin ağzından anlatılıyor: Scarlet, Nathan ve Miranda.
Kitabın kapağında, "aşık olduğunuz kişiyi hayatta kalmak için öldürmek zorunda kalsaydınız ne yapardınız" yazıyor.
Yani merak ediyorum, kim kime aşık olacak, kim kimi öldürmek zorunda kalacak?
Scarlet salgın patlak vermeden önce kızlarını babalarıyla geçirecekleri hafta sonu için hazırlamış ve ayrılmıştır.
Sonra salgın patlak verir ve Scarlet'in tek amacı kızlarını alıp güvenli bir yere gitmektir.
Nathan ise mutsuz evliliğinin bittiğini salgın günü öğrenecek kızını aldığı gibi güvenli bir yer arayışına düşecektir.
Miranda ise kardeşi ve arkadaşlarıyla hafta sonunu babasının Kızıl Tepe'deki çiftliğinde geçirmek üzere yola çıktıklarında salgın hızla yayılmaya başlamıştır. Babasına kavuşmaları bir zor gibi görünse de Kızıl Tepe en güvenli bölge gibi görünmektedir.
Ana karakterleri tanıtmış oldum ama benim adamın Cooper!
Ah canım benim ya senin için hala yastayım :(
Bu karakterlerin güvenli bir yer aramalarını, karşılaştıkları zorlukları, yaşadıkları kayıpları hüzün ve heyecan içinde okurken yer yer duygulanacak yer yer öfkeleneceksiniz. Belki bir silah kapıp yardımcı olmak isteyeceksiniz. Ben mesela bu kitapta bile ağlayacak şeyler buldum.
Zombi dedik. Jamie McGuire dedik.
Yani bunlar ilginizi çekmiyorsa kitap size göre değil ama biri bile ilginizi çekiyorsa okumalısınız, demedik. Diyelim ve konuyu bağlayalım.
Jamie McGuire'in benim okuduğum kitaplarını çeviren Boran Evren'e, bana çeviri kitap okuduğumu unutturduğu için teşekkür etmeyi bir borç bilirim.
Farklı bir tür olduğunu duymuştum. Ancak yazarı zevkle okuyacağımı biliyordum.
Okumaya başladım.
Wuuu.. cidden farklı. Farklı derken diğer kitaplarından farklı.
Bir zombi hikayesi.
Kitap üç kişinin ağzından anlatılıyor: Scarlet, Nathan ve Miranda.
Kitabın kapağında, "aşık olduğunuz kişiyi hayatta kalmak için öldürmek zorunda kalsaydınız ne yapardınız" yazıyor.
Yani merak ediyorum, kim kime aşık olacak, kim kimi öldürmek zorunda kalacak?
Scarlet salgın patlak vermeden önce kızlarını babalarıyla geçirecekleri hafta sonu için hazırlamış ve ayrılmıştır.
Sonra salgın patlak verir ve Scarlet'in tek amacı kızlarını alıp güvenli bir yere gitmektir.
Nathan ise mutsuz evliliğinin bittiğini salgın günü öğrenecek kızını aldığı gibi güvenli bir yer arayışına düşecektir.
Miranda ise kardeşi ve arkadaşlarıyla hafta sonunu babasının Kızıl Tepe'deki çiftliğinde geçirmek üzere yola çıktıklarında salgın hızla yayılmaya başlamıştır. Babasına kavuşmaları bir zor gibi görünse de Kızıl Tepe en güvenli bölge gibi görünmektedir.
Ana karakterleri tanıtmış oldum ama benim adamın Cooper!
Ah canım benim ya senin için hala yastayım :(
Bu karakterlerin güvenli bir yer aramalarını, karşılaştıkları zorlukları, yaşadıkları kayıpları hüzün ve heyecan içinde okurken yer yer duygulanacak yer yer öfkeleneceksiniz. Belki bir silah kapıp yardımcı olmak isteyeceksiniz. Ben mesela bu kitapta bile ağlayacak şeyler buldum.
Zombi dedik. Jamie McGuire dedik.
Yani bunlar ilginizi çekmiyorsa kitap size göre değil ama biri bile ilginizi çekiyorsa okumalısınız, demedik. Diyelim ve konuyu bağlayalım.
Jamie McGuire'in benim okuduğum kitaplarını çeviren Boran Evren'e, bana çeviri kitap okuduğumu unutturduğu için teşekkür etmeyi bir borç bilirim.
4 Nisan 2015 Cumartesi
Ardımda Kalanlar {Kitap Tanıtım}
Çıkmazdaysa yüreğiniz, hikâyemi dikkatli okuyun, belki de bu sizin hikâyenizdir…
Hiç uçurumun kenarında olduğunuzu hissettiniz mi?
Ya da ayaklarınızın altındaki kaya parçalarının koparak düştüğünü…
Ben artık öyle hissediyorum ve gitgide karanlığa düşüyorum. İhanetin en ağırını en yakınlarımdan gördüm. Anne ve babamdan…
Tek suçum, onların isteklerine boyun eğmememdi.
Tek suçum, onların değil de yüreğimin seçtiği adamı sevmemdi…
Neden insanlar kendileri gibi olmayanı ötekileştirir ki?
Bu başkaldırımın bedelini çok ağır ödüyorum. Bir akıl hastanesine kapatıldım.
Tüm hayatım çalındı benden. Sevdiğim adam… Dünyaya getireceğim çocuğum belki de…
Ne zormuş insanın kendinde olduğunu ispat etme çabası.
Ve artık aklım yerinde mi bilmiyorum ama yüreğimin hâlâ aklı başında. Buradan kurtulmak istiyorum. Gün yüzüne kavuşup rüzgârın saçlarımı savuruşunu hissetmek, denizin tuzlu kokusunu içime çekmek istiyorum.
Tek ümidim bu yazdıklarımı birinin bulması. Ne kadar zaman alır bilinmez, fakat bu satırları okuyacak kişiye sesleniyorum:
Benim adım Clara Elizabeth Cartwright ve bu, benim hikâyem. Seçim senin, ya hikâyeme ortak ol ya da diğerleri gibi görmezlikten gel beni…
Ardımda Kalanlar, anlattıkları ve karakterleriyle kurgu ürünü olsa da hikâyenin çıkış noktası gerçeğe dayanmaktadır. Tüm gizemleri içinde barındıran, duygu yüklü bu kitabı gözyaşları eşliğinde bitirdiğinizde, kendinizi sorgulamadan edemeyeceksiniz.
Hiç uçurumun kenarında olduğunuzu hissettiniz mi?
Ya da ayaklarınızın altındaki kaya parçalarının koparak düştüğünü…
Ben artık öyle hissediyorum ve gitgide karanlığa düşüyorum. İhanetin en ağırını en yakınlarımdan gördüm. Anne ve babamdan…
Tek suçum, onların isteklerine boyun eğmememdi.
Tek suçum, onların değil de yüreğimin seçtiği adamı sevmemdi…
Neden insanlar kendileri gibi olmayanı ötekileştirir ki?
Bu başkaldırımın bedelini çok ağır ödüyorum. Bir akıl hastanesine kapatıldım.
Tüm hayatım çalındı benden. Sevdiğim adam… Dünyaya getireceğim çocuğum belki de…
Ne zormuş insanın kendinde olduğunu ispat etme çabası.
Ve artık aklım yerinde mi bilmiyorum ama yüreğimin hâlâ aklı başında. Buradan kurtulmak istiyorum. Gün yüzüne kavuşup rüzgârın saçlarımı savuruşunu hissetmek, denizin tuzlu kokusunu içime çekmek istiyorum.
Tek ümidim bu yazdıklarımı birinin bulması. Ne kadar zaman alır bilinmez, fakat bu satırları okuyacak kişiye sesleniyorum:
Benim adım Clara Elizabeth Cartwright ve bu, benim hikâyem. Seçim senin, ya hikâyeme ortak ol ya da diğerleri gibi görmezlikten gel beni…
Ardımda Kalanlar, anlattıkları ve karakterleriyle kurgu ürünü olsa da hikâyenin çıkış noktası gerçeğe dayanmaktadır. Tüm gizemleri içinde barındıran, duygu yüklü bu kitabı gözyaşları eşliğinde bitirdiğinizde, kendinizi sorgulamadan edemeyeceksiniz.
“Muhteşem bir kurguya sahip olan Ardımda Kalanlar, tüm okul ve halk kütüphanelerindeki yerini almalı.”
VOYA - Lindy Gerdes
1 Nisan 2015 Çarşamba
Kal Ho Naa Ho
İçim acıyor. Nasıl anlatayım size bu filmi.
Listeme uyup uymadığımı takip eden var mı?
Yani ben bu kadar sadık bir insanken, bunun farkında olun istiyorum. :)
Filmin açılışı güzel. Shahrukh Khan'ın ilk ortaya çıkışıyla -Ah evet bir Shahrukh Khan filmi- şarkılar ve tabii danslar başlıyor. Bende 32 diş(im kaldıysa eğer) meydanda bir sırıtış. Şarkı da pek güzel Pretty Woman hint versiyonu.
Tamam madem merak ediyorsunuz buraya videosunu ekleyeceğim, hizmette sınır tanımam sizi de severim bilirsiniz ;)
Pretty Woman - Kal Ho Naa Ho - ( Eng Sub... paylaşan: rainbowbd2000
Ayy çok utanıyorum bunlar dans edince ben yaa..
Tamam konumuza dönelim.
Film ilerliyor; klasik, hoş, eğlenceli falan ama, kıymetli zamanımı neden bu film için harcıyorum, diye düşünmeden edemiyorum. Ama bol tavsiyeli bir hint filmi izlediğimi hatırlatan gelişmeler sayesinde böyle düşündüğüm için utanıyorum.
-en etkilendiğim sahne-
Tamam saçma yerler vardı, abartılı jest ve mimikler her zaman olduğu gibi bu filmde de vardı ama film sarıyor ve siz kusurları görmüyorsunuz.Film 3 saat bu arada. Dansları atlarsanız yaklaşık bir saat kazancınız olur :))) Şaka şaka dansları atlamaladım ki dansları atlarsak ne kadar süreceğini bileyim?!
Kajol da var bu filmde! Bu sefer fark ettim bir ara dans etmeye gelmiş bi' güzel.
Shahrukh ile araları çok iyi. Maşallah. :)
Her ne kadar filmi izlerken boğazıma bir yumru 'oturmuştuysa' da, şimdi eğlenceli kısımları aklıma geliyor gülümsemeden edemiyorum.
Konusuna değinmediğimin farkındayım.
Zaten konusunu ne yapacaksınız.
Film 3 saat. Film güzel. Film de Shahrukh Khan oynuyor. Bunları bilmek filmi izleyip izlemeyeceğinize karar vermenize yardımcı olacaktır.
2003 yapımı filmde esas kızımız Preity Zinta.
Kal ho naa ho ise yarın hiç olmayabilir demek imiş.
Tekrar duygulandım. :'(
Muhteşem not: 3 idiots yazım bütün bu hint filmleri merakımın başlangıcıdır. Gelen yorumlar izleyeceğim hint filmleri listemi oluşturuyor. Hint filmlerini sevenler, ne izlesem acaba diye düşünenler varsa o yazının yorumlarına muhakkak göz atsın ;)